'HEDEF EN FAZLA 15 BELEDİYE'
İçişleri ve Çalışma Bakanlığından iki noktada önemli atılım
İçişleri ve Çalışma Bakanlığından iki noktada önemli atılım… Yerel yönetim reformu için çalışmalarına devam eden bakanlık, yıllardır siyasi rant maksatlı dağıtılan kırsal kesim arsaları konusunda da titizlikle çalışma yürütüyor.
BELEDİYELER…
-“15 sayısı daha öncelikli bir sayı olarak karşımızda duruyor. Bu daha da azaltılabilir ancak daha fazla olmaz.”
- “Hedef 2018 Haziran ayında yeni sayı ve düzenlemelerle seçime girmek.”
VATANDAŞLIK…
- “500 kişi beyaz kimlik aldı, 8 bin 500 kişi hak sahibi…”
- “Bakanlığım dönemimde sadece 5 kişi Bakanlar Kurulu ile vatandaş yapıldı.”
- “Ayda ortalama evliliklerden ve mühürden vatandaşlık alan 100-150 civarı…”
ÇALIŞMA YAŞAMI…
- “Özel sektörde sendikalaşma veya toplu iş sözleşmesi düzenine geçme konusunda çalışıyoruz”
- “Asgari ücretin kriterler üzerinden belirlenmesi önemli”
CEZAEVİ
- “Kapasitesi 175 kişi olan cezaevinde 400’ün üzerinde hükümlü ve tutuklu var. Yeni cezaevi şart.”
- “Cezaevinde 14-17 yaş arasında bulunan çocuk sayısı 7… 19-20 yaş arasında ise 20 genç var”
- “Şartlı Tahliye Kurulu’na 207 kişi başvurmuştur. 106’sı tahliye edildi.”
KIRSAL KESİM ARSALARI…
- “Bugüne kadar toplam 6 bin 238 adet kırsal kesim sosyal konut arsası verildi.”
- “1.857 kişi sadece konut inşaatı yaptı. Geriye kalanlar atıl durumda…”
Fayka Arseven KİŞİ
İçişleri ve Çalışma Bakanı Asım Akansoy, yapılacak çalışma ile Haziran 2018 yerel yönetim seçimlerine en fazla 15 belediye ile gidileceğini açıkladı, “Bu belediye sayısı azalabilir ama artamaz” şeklinde konuştu.
Yıllardır, kırsal kesim arsalarının siyasi rant için kullanıldığını belirten Akansoy, birçok atıl durumdaki arsa için de çalışma başlattıklarını ifade etti.
Beyaz kimliğe başvuru sayısının önemli olmadığını söyleyen Akansoy, “1 kişi bile alsa onun kendi hukuk sistemimizde kendi siyasi ve ekonomik düzenimizdeki yerini sağlamlaştırmak konusunda gerekli her türlü adımı atacağım” dedi.
Akansoy, bakanlığındaki icraatları hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
• Belediye sayılarının düşürülmesi noktasında çalışmalarınız var nedir gelinen aşama, hangi belediyelerin olacağı belirlendi mi?
• Asım AKANSOY: Şu an toplamda 28 belediyemiz var. Geliri giderine yetmeyen hizmet kalitesi düşük ve iş yapabilme yeteneği son derece kısıtlı olan belediyeler oluşmuştur. Gelişen zaman içerisinde ekonomik zorlukların getirdiği kaynakların optimum kullanma zorunluluğu, hizmetlerin yürütülmesi için ayrılan kaynakların giderek azalması, 2018 Haziran ayında yapılması planlanan yerel seçimler hedefiyle, yerel yönetimlerin yeniden yapılandırılması kaçınılmaz olmuştur. Çağdaş belediyecilik normlarında, belediyelerin hizmet kalitelerinin artırılmasını sağlamak, vatandaşın yaşam kalitesini yükseltmek, halkımızın gündelik hayatta kendilerinin ve ailelerinin karşılaştığı çeşitli yaşam koşullarında yüksek kalitede kamusal hizmetin onlara sunulması ana felsefemizdir. Bu görüşümüzden yola çıkarak birbirlerine coğrafik sınırı bulunan küçük belediyelerin birleştirilerek, o bölgenin coğrafik özelliklerinden yola çıkarak yeni bir isim altında, sürdürülebilir yapı ve modernizasyona sahip belediye yaratılması ve belediyelerin sayısı optimum düzeye çekilmesi kaçınılmaz olmuştur.
Yerel yönetimler reformu ile belediyelerin hizmet kalitesinin yükseltilmesi ve gelir kaynaklarının artırılması hedeflenmektedir.
Sayı noktasına takılmış değiliz, takıldığımız konu verimli hizmettir ve sürdürülebilir belediyeciliktir. Bu konuda da çalışmalar yapmaktayız. Bunlar da birkaç alternatiften oluşmaktadır. Şuan da son nokta konulmuş değil.
511995 sayılı Belediyeler Yasası’na ek olarak yapılacak yeni bir yasayla birbirlerine coğrafik sınırı olan belediyeler birleştirilecek ve belediyelerin sayıları azaltılacaktır.
• 15 belediye sayısı net değil o zaman bu sayı 14 veya 16 belediye de olabilir mi?
• Asım AKANSOY: 15 sayısı daha öncelikli bir sayı olarak karşımızda duruyor. Bu daha da azaltılabilir ancak daha fazla olmaz. Daha da azaltılması beklediğimiz verimliliği sağlarsa azaltılmasında en küçük bir çekincemiz ve tereddütümüz olmayacaktır. Dolayısıyla bu çerçevede yola devam ediyoruz.
Şunu da söylemek istiyorum; 24 Kasım 2015 tarihinde geçen Belediyeler Değişiklik Yasası ile birlikte 1 Ocak 2016 tarihinden itibaren belediyelerin güncel sosyal sigorta ve ihtiyat sandığı, vergi yatırımları yatırılmaya başlanmıştır. Geçen hafta Perşembe günü itibarıyla tüm belediyeler sosyal sigorta primlerini yasal süre içerisinde Sosyal Sigortalar Dairemize yatırmıştır. Bu önemli gelişmedir, önemli bir adım atılmıştır.
• Belediyelerin sayısının azaltılması hedefi 2018 olarak mı belirledi?
• Asım AKANSOY: Hedef 2018 Haziran ayında yeni sayı ve düzenlemelerle seçime girmek olacaktır. 2016 yılı içerisinde Belediyeler Reformu gerçekleşecektir. Yapacağımız yasa Meclis’ten geçecektir ve bu çerçevede yeni bir döneme girilecektir.
• Çalışanların durumu ne olacak? Görev tanımlarında değişiklik olacak mı?
• Asım AKANSOY: Çalışanların durumunda herhangi bir değişiklik olmayacaktır. Yeni düzenlenen yapı içerisinde şuan var olan çalışanlar sisteme entegre olacaktır. Görev tanımlarında da şuan bulundukları bölgede nasıl hizmet veriyorlarsa yarın da yeni düzenlemede daha etkin hizmet vermeye devam edeceklerdir. Burada herhangi bir değişiklik söz konusu olmaz. Ama yeni düzenlemeyle birlikte idari kadroların daha efektif hale gelmesi için belli tedbirler de alınacaktır. Belediyelerin sahip olduğu kaynaklar bütünleşecektir. Yerel Yönetimler Reformu hükümetin önceliklerinden biridir. Gerek hükümeti oluşturan partilerin genel başkanları ile yapmış olduğum toplantıda gerekse Bakanlar Kurulu’nda yaptığımız değerlendirmelerde bu düzenlemenin biran önce yapılması konusundaki destek tamdır. Bu konuda belediye başkanlarımız da aynı görüşe sahiptir. Görüştüğümüz tüm belediye başkanları yapılacak düzenleme ile belediyelerin daha etkin hale getirilmesinin zorunlu olduğunun bilincinde hareket ediyorlar. Bu da beni sevindirmektedir, kendilerine teşekkür ederim.
Bundan sonraki süreç yapmış olduğumuz çalışmaları adım adım gerek hükümet düzeyinde gerekse belediye başkanları, paydaşlar ve toplum düzeyinde konuyu daha da paylaşmak olacaktır.
Elbette sürecin biçimlenmesinde danışmanlık olarak DAÜ’den çeşitli akademisyen arkadaşlarımızın yüksek katkısı olmaktadır. Bu konu gerçekten bir toplum meselesidir, bir siyasi parti meselesi değildir. Hepimizin toplumumuzun sahip olduğu kaynakları daha ortaklaşa kullanması ve hizmeti daha etkin bir şekilde vatandaşın ayağına götürmesi hedeflenmektedir. Bölgelerin de kalkınma düzeylerinin yeni yapılandırılacak belediye sistemi içerisinde çok daha etkin ve hızlı bir şekilde öne çıkması da sağlanabilecektir.
Küçük küçük belediyelerin sorunlarıyla uğraşmak yerine büyük belediyelerin bölgesel kalkınma hedeflerini gerçekleştirebilmelerine bu model ciddi anlamda katkı sağlayacaktır. Zaten bizim istediğimiz de Lefke’den Karpaz’a kadar tüm ülkenin daha dengeli, etkin, bir gelişme düzeyine kavuşmasıdır. Bu modelin buna imkan yaratacağına inancım tamdır.
“8 bin500 hak kazandı, 500 kişi Beyaz kimlik aldı”
• Beyaz kimlikle ilgili başvurular ne düzeyde, istenilen parada da sıkıntılar yaşanmıştı, halen daha insanlar çekinerek mi yaklaşıyor beyaz kimlik olayına?
• Asım AKANSOY: Önceden rakamı 2 bin TL olarak belirlemiştik ancak gelen değerlendirmeler üzerine Bakanlar Kurulu kararı ile rakamı bin TL’ye indirdik. Bu noktada sayının ne olduğu samimi olarak söylüyorum benim için önemli değil. 1 kişi bile beyaz kimlik kartı almış olsa o 1 kişinin kendi hukuk sistemimizde kendi siyasi ve ekonomik düzenimizdeki yerini sağlamlaştırmak konusunda gerekli her türlü adımı atacağım. Şuan da beyaz kimlik alan sayısı 500 civarındadır. Bu yeterli midir değil midir? bu sübjektif bir değerlendirme olur. Bir hedefimiz bu noktada yok.
Şuan da beyaz kimlik hakkını kazanmış kişi sayısı ise 8 bin 500 civarındadır. Ama biz illa ki 8 bin 500 kişiye beyaz kimlik vereceğiz, vermeliyiz, mutlaka almalıdırlar diye bir durum söz konusu değil. Almayabilirler… bu noktayla ilgili direnç gösteren sivil toplum örgütleri de olabilir, saygıyla karşılarım ancak 1 Ocak 2017 tarihine kadar beyaz kimlikle ilgili sosyal ve ekonomik hakların kapsamının geliştirilmesi konusunda çalışma yapacağız. Bu çalışmalara başladık, müsteşarlar düzeyinde komite oluştu. Tüm bakanlıkların müsteşarları bu komitede görev yapmaktadır. Müsteşarlar komitesi 2’nci toplantısını yaptı ve bizim önümüze yakın zamanda beyaz kimlik kartı hak sahiplerinin nasıl çok daha fazla sosyal ve ekonomik haklardan yararlanabileceğine yönelik görüşler gelecektir. Biz bunun içerisinde nasıl düzenleme yapacağımızı nasıl bir yasal düzenlemeye geçeceğimizi tartışacağız. Bu çok önemli bir konudur. Vatandaşlık ayrı konudur, beyaz kimlik ayrı bir konudur. Ancak yeniden yeniden söylemek istiyorum; bir kişi yapılacak yeni yasal düzenleme ile vatandaşlık alabilmesi için beyaz kimlik sürecinden geçmesi gerekecektir. Beyaz kimlik sürecinden geçmeden vatandaşlığa geçiş şuan ki yasal mevzuatta vardır. Ama gündemde olan yeni vatandaşlık yasasındaki değişikliklerle bunu biz masaya yatıracağız. Çünkü bir yandan bu kadar önem verdiğimiz daimi ikamet belgesine diğer yandan vatandaşlık sürecinde gerekli pozitif ayrımcılığı yapmamak adaletsizlik olur. Bir insan bizim açıklamalarımıza, hükümet olarak öngörülerimize, siyasetimize, icraatlarımıza güvenerek, gelip beyaz kimlik almış ise biz o kişinin haklarını hem geliştireceğiz hem de vatandaşlık sürecinde o pozitif ayrımcılığı yapacağız.
• Beyaz kimliğe ilginin az olmasının nedeni nedir?
• Asım AKANSOY: Çeşitli kesimlerden harcın yüksek olduğuna dair büyük bir tepki oluştu. Biz de siyasi irade olarak buna hak verdik. Doğrudur dedik ve harcı yarı yarıya düşürdük. Bu süre içerisinde iş kurma hakkı gibi özellikle çocukların üniversitelerden vatandaşların sahip olduğu haklardan yararlanıp, daha uygun harçla eğitim almalarını sağlayacak düzenleme talepleri gibi talepler geldi. Biz bu talepleri gerek ilgili bakanlıklarla ama gerekse aynı zamanda sosyal paydaşlarla görüşerek yol almaya çalıştık ve şu anda da o sürecin içerisindeyiz. Dolayısıyla bürokratik engel ve sıkıntılardan dolayı yapılan eleştirileri şuan beyaz kimlikle mevcut olmadığını büyük ölçüde çalışma hayatıyla giderildiğini ve hükümetin de burada büyük sorumluluk üstlendiğini açık bir şekilde söyleyebilirim. Ciddi sorumluluk derken de işin maliyet kısmını ifade etmek istiyorum. Çünkü beyaz kimlik alan kişilerin elbette hükümete bir maliyeti vardır. Bundan sonra ekonomik ve sosyal haklarının geliştirilmesiyle birlikte de bu maliyet artacaktır ve biz bunu karşılamak, planlamak durumundayız. Dolayısıyla ekonomik sıkıntıların bu kadar yüksek olduğu bir yerde bunun adım adım olması ve 1 yıl içerisine yayılması makul, mantıklı ve kabul edilebilir bir yaklaşımdır. Fakat tüm bu girişim ve çabalarımıza rağmen ne yazık ki çeşitli dedikodu ve spekülasyonlar ve bazı kesimlerin önleyici tavırlarından dolayı beyaz kimlik yaygınlaşamadı. Ama dediğim gibi kaç kişinin aldığının benim açımdan önemi yoktur, sayı kesinlikle önemli değildir. Şuanda bu ülkede yasal bir mevzuat vardır herkes bu mevzuat çerçevesinde hareket etmek, yaşamak durumundadır. Bunun başka türlüsü de söz konusu değildir.
“Bakanlar Kurulu ile 5 kişiye vatandaşlık verildi”
• Vatandaşlık verilmesinde durum nedir? Bakanlar Kurulu kararı ile kaç kişiye vatandaşlık verildi?
• Asım AKANSOY: Vatandaşlık yasası meclistedir. Biz bir evlilikten dolayı vatandaşlık veriyoruz, bir de 12 mühür çalışma izni olması kaydıyla ardıl, vatandaş yapıyoruz. Bir de yüksek miktar yatırımla ülkemize gelen ve yeni yasada geçmemiş olsa bile hazırlanırken, öngörülmüş olan yatırım bütçesi çerçevesinde ülkemize ekonomik katkı sağlayan kişilere de Bakanlar Kurulu kararıyla yardımcı olmaya çalışıyoruz ki bugüne kadar Bakanlar Kurulu’ndan 2 yatırımcıya vatandaşlık verdik. Şu anda da önümüzde çok fazla olmamak kaydıyla bir yatırımcılıktan kaynaklanan vatandaşlık konusu önümüzde durmaktadır. Bunun yanında ülkemize artı değer getirecek ünlü bir sanatçı, yazardır, ülkemizde yaşamaktadır, belli kriterlerin dışındadır bu tür olağanüstü kişilere de vatandaşlık konusunda yardımcı olmaya çalışırız.
• Bakanlığınız döneminde toplamda ne kadar kişiye vatandaşlık verildi?
• Asım AKANSOY: Bakanlar Kuruluyla verilen vatandaşlık sayısı 5’tir. Bunun dışında evlilikten ve mühürden vatandaşlık alan kişi sayısı ortalama olarak her ay 100-150 civarındadır.
• Yeni vatandaşlık yasası için hedef nedir? Ne zaman Meclis’te görüşülecek?
• Asım AKANSOY: Şuan da tabi komitelerde görüşülmeye başlanmadı. Hukuk Komitesi’nde görüşülecek. Komite Başkanı İzlem Gürçağ ile görüşme yaptık. En kısa zamanda gündeme alacağını ifade etti. Biz de onu bekliyoruz. Orada da bir takım çalışmalar ve tartışmalar yapılıp Meclis’ten geçirmemiz gerekiyor. Şuan da uygulamada var olan ve sadece başvuru hakkını ifadelendirilen düzenlemeden biran önce çıkıp bizim yeni yasayla birlikte çok net bir şekilde kriterleri belirlenmiş ve siyasi iradenin inisiyatifine bırakılmamış biz düzenlemeye geçmemiz şarttır. Çünkü şimdi var olan yasada başvuru belli bir çalışma izni olan kişilerin başvuru hakkına sahip olduğunu ifade etmiş olması yetkiyi tamamen siyasi iradeye bırakmaktadır. Bu da bizi ciddi anlamda zor bir durumla karşı karşıya getirmektedir.
Dolayısıyla yeni yasayla bunun düzenlenmesini istiyoruz ve bunun takipçisi olacağız.
• Asgari ücretle ilgili kriterlerin belirlenmesi yönünde çalışma başlatılmıştı. Son durum nedir?
• Asım AKANSOY: Geçtiğimiz yıl asgari ücret Eylül ayında belirlendi. Dolayısıyla oradaki gecikmeyle süreç biraz sarktı. Beklentimiz ile filli gerçek arasında bir makas vardır. İyi bir asgari ücret iyi bir yaşam hakkı önemlidir. Bunu bizim sağlama konusunda ciddiyetle çalışmamız gerekir. Bu da ekonominin büyümesi ve büyütülmesiyle ilgili doğrudan ilgili bir konudur. Bugün içinde bulunduğumuz şartlar bakımından tatmin edici bir düzey yakalamayabiliriz ancak ilk toplantıda ifade ettiğim gibi benim için önemli olan asgari ücretin kriterler üzerinden belirlenmesidir. Asgari ücretin ne olacağı aslında siyasilerin tasarrufu olmaması gerekir. Asgari ücretin ne olacağı yasada da öngörüldüğü gibi aslında bir pazarlık konusu değil bir ölçü konusu olması gerekir. Ölçünün de ne olduğu orada tanımlanmıştır. Şimdi son toplantıda taraflara çatışma kültürü içinde hareket etmemelerini var olan asgari ücretin tatmin edici olmadığını bunun için çaba göstermemiz gerektiğini belki bugün değil ama belli bir zaman dilimi içerisinde yeniden bu konuyu belki yılsonu belki gelecek yıl ele alırken daha tatmin edici daha kapsamlı bir çalışma yaparak, ekonominin de gelişme seyrine bağlı olarak tatmin edici bir düzeye ulaşmamız gerektiğini ifade ettim. Taraflara bunu yakalayabilmemiz için toplum olarak el birliği ile ne yapmamız gerekir -işverenin sorumlukları var, işçi kesiminin ve hükümetin sorumlulukları var- bunları kamuoyu önünde birbirimiz yıpratarak tartışmak yerine kendi bünyemizde ele almamız gerektiğini söyledim. Belli rapor ve görüşler talep ettim onlar bana kısmen ulaştı. Benim için özel bir konudur. Eminim hükümetimizdeki herkes de iyi ve tatmin edici bir asgari ücret öngörüsündedir. Ancak bakanlık olarak yalnız başımıza karar verebileceğimiz bir konu da değildir. Elbette hükümet olarak konuya bakacağız ve öngörülerimizi son noktayı koymadan önce gerek Başbakan, gerek Maliye Bakanı ve diğer arkadaşlarla görüşerek bir nokta yakalamaya çalışacağız.
• Sizin için kabul edilebilir ücreti nedir?
• Asım AKANSOY: Yasadaki kriterler çerçevesinde oluşan ücrettir.
• Özelde sendikalaşma konusunda Bakanlığınızın yürüttüğü çalışmalar hangi aşamadadır?
• Asım AKANSOY: Özelde sendikalaşma konusuna ciddiyetle eğiliyoruz. Bakanlık bünyesinde oluşturduğumuz bir çalışma grubu nasıl bir sisteme geçeceğimiz ve bu konuda neler yapacağımız konusunda çalışmalarını sürdürmektedir. Şuanda ülkemizdeki sendikalaşma oranı yüzde 22’dir kamu ve özel birlikte. Özel sektörde sendikalaşma oranı yüzde 3 kamuda sendikalaşma oranı yüzde 56’dır. Özel sektördeki çalışma düzenini yeniden daha verimli kılma adına sendikalaşma veya sektörel toplu iş sözleşmesi düzenine geçme bizim üzerinde çalıştığımız konuların 2 başlığıdır. Bu konuda ilgili tüm taraflarla görüşerek, çatışmadan, görüş birliği yaratarak, var olan sorunları paylaşarak ve çözüm yöntemleri üzerinde görüş alışverişinde bulunarak gerekli adımlar atılacaktır. Bu çerçevede özellikle iş kesimiyle daha önce başlatmış olduğum ve halen devam etmekte olan ve ana eksenini iş sağlığı ve güvenliği çalışma hayatı oluşturan toplantılar söz konusudur. Bu toplantıları Ticaret Odası ile birlikte organize edip sürdürüyoruz. Önümüzdeki süreçte iş sağlığı ve güvenliğine paralel olarak özel sektörde sendikalaşma veya toplu iş sözleşmesini de gündemimize getireceğiz. İyi niyet ve yapıcı bir şekilde, çatışmadan birbirimizi anlayarak, örgütlenmenin veya toplu iş sözleşmesi düzeninin iş düzenini ve verimliliği de artıracağını düşünerek adımlar atılacaktır.
GECE KULÜPLERİ
‘Bir iki belediyenin konusu değil proje işidir’
• Lefkoşa Belediye Başkanı Mehmet Harmancı, Lefkoşa sınırları içerisinde olan gece kulüplerinin işletme izinlerini yenilemeyeceğini açıkladı. Hükümetin de bu yönde bir çalışması olacak mı veya gece kulüpleriyle ilgili ne gibi projesi var?
• Asım AKANSOY: Bu konu çok hassastır. Elbette bu konunun düzenlemeye ihtiyacı vardır. Gece kulüplerinin dönüştürülmesi düşüncesindeyim. Yani bu ülkede gece kulüplerinin seks köleliliğinin bir ekonomik sektör olarak algılanmasının önüne süratle geçilmesi gerekir. Bunun için de ciddi bir proje geliştirilmesi gerekir ki başka ülkelerde olduğu gibi şuanda bu alanlarda faaliyet gösteren işyerlerinin daha farklı ekonomik sektörlere dönüştürülmesi ve ülkemizdeki bu kötü ve kabul edilemez durumun ortadan kalkması sağlanmalıdır. Bu bir proje işidir. Bunun yapılması için bütünlüklü düşünmek gerekir. Olay bir belediyenin iki belediyenin konusu olmanın çok ötesindedir. Eğer bu konuda bir irade oluşturacaksak da bunu konuşmalı, planlamalı ve hayata geçirmeliyiz. Bu söylediğim bağlamda konunun ileriye götürülmesi için hükümet olarak biz de elimizi taşın altına elbette sokmalıyız, sokmak durumundayız. Hükümetimizde ve özellikle partimizde buna itiraz edecek bir düşünce asla yoktur.
• Tüm bunları yapmak için önünüzdeki engel nedir?
• Asım AKANSOY: Engelden öte hükümetin bu yönde bir politikası henüz oluşmamıştır.
‘Yeni cezaevine olan ihtiyaç şaka olsun diye söylenmiyor’
• Merkezi Cezaevi’ndeki kapasite sorunu zaman zaman gündeme geliyor. Cezaevi’ndeki durum nedir? Ne zaman yeni cezaevi gündeme gelecek?
• Asım AKANSOY: Şuanda artan suç ve suçlular nedeniyle kapasitesi 175 kişi olan cezaevinde 400’ün üzerinde hükümlü ve tutuklu vardır. İnanın çok zor koşullar altında hizmet verilmektedir ve oradaki düzen sağlanmaya çalışılmaktadır. Cezaevinde 213 personel görev yapmaktadır. Cezaevinde 14-17 yaş arasında bulunan çocuk sayısı 7’dir. 19-20 yaş arasında ise 20 genç bulunmaktadır.
Biliyorsunuz 1983 yılında cezaevi açılmıştı artık şuanda tamir dahi kaldıramayacak durumdadır. 7-8 metrekarelik odalarda 8-10 kişi kalmaktadır. Mahkumların yaşadığı koşullar insani koşulların çok uzağında… Elbette mahkumların suçların niteliğine göre kategorize edilerek cezaevinde barındırmaları gerekirken ne yazık ki koşulların bu durumda olması sebebiyle tam olarak istediğimiz adımları atamamaktayız.
Yeni cezaevine olan ihtiyaç şaka olsun diye söylenmiş bir konu değildir. Yeni cezaevinin yapılmasıyla ilgili girişimlerimiz de gerçekten vicdanen bu yükün artık taşınamayacak, oradaki insanların sorunları üst düzeyde olması nedeniyledir.
Çocukların ayrı koğuşlarda barındırılması için gerekli her türlü tedbir alınmaktadır. Bu yönde de şuanda bu şekilde bir uygulama vardır. Bunun yanında tüm olumsuzluklara rağmen Merkezi Cezaevi’nde atölyelerimiz var ve orada biliyorsunuz sanat ve el becerileri ile ilgili çeşitli eğitimler verilmekte, iş imkanları yaratılmaktadır. Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkarlar Odası Milli Eğitim akanlığı ile işbirliği yapmaktayız ve hükümlü ve tutukluların topluma kazandırılması projesi kapsamında en son 17 mahkuma çıraklık sertifikası verildi. Amacımız insanlar cezaevinden çıktıktan sonra da kendilerine bir meslek bileziği verebilelim.
Ocak-Aralık 2015 tarihleri arasında Şartlı Tahliye Kurulu’na 207 kişi başvurmuştur. 106’sı tahliye edilmiştir, 78 kişinin başvurusu reddedilmiştir, 23 mahkumun talebi ise ileriki bir toplantıya ertelenmiştir. Ocak-Şubat 2016 tarihleri arasında toplanan Şartlı Tahliye Kurulu ise 14 mahkumu tahliye etmiştir. Başvuranlar arasında uyuşturucu suçu ilk sırada yer alıyor. Kurul ayda iki kez toplanıyor. Irza geçme ve benzeri suçlar Şartlı Tahliye Tüzüğü uyarınca kapsam dışıdır. Mahkumların mahkumiyet sürelerinin beli bir süresini cezaevinde çekmesinden sonra hak kazanabileceği şartlı tahliyeye Kurul, karar vermektedir.
“6 bin 238 kırsal kesim arsası verildi, 1857 kişi inşaat yaptı”
• Kırsal kesim arsalarını tekrardan gözden geçirme çalışmalarınız vardı, kırsal kesim arsa verilmesi de durdurulmuştu. Nedir bulgularınız?
• Asım AKANSOY: 2378 Konut Yasası’na göre kırsal kesim arsası verilmesi öngörülmektedir. Bugüne kadar toplam 6 bin 238 adet kırsal kesim sosyal konut arsası verilmiştir. Bu arsalara 1857 kişi sadece konut inşaatı yaptı. Geriye kalanlar ne yazık ki atıl durumda.
Şimdi son olarak yapılan yasa değişikliğinde konut inşa etmeye başlamış veveya tamamlamış ancak satış sözleşmesi imzalamamış olan Kırsal kesim arsa hak sahiplerine arsaların satış sözleşmelerini yapmaları için 3 yıllık süre olanağı verildi.
Konut inşaatına başlamamış ve satış sözleşmesi imzalamamış olan hak sahiplerinin durumu İçişleri ve Çalışma Bakanlığı’nın Konut Edindirme Birimi tarafından değerlendirilmektedir. Değerlendirme sonucunda hak sahibi niteliği taşıyanlara satış sözleşmesi yapmaları için 2 yıl süre verilmektedir. Hak sahibi niteliği taşımayanlar ise arsa hak sahipliğini kaybetmektedir.
Bugüne kadar siyasi rant maksatlı dağıtılan arazilerin yeniden gündeme gelmesi sözkonusu olamaz. Bizim üzerinde çalıştığımız proje arazilerin dağıtılıp, adil ve gerçekten konut ihtiyacına cevap verebilmesidir. Önümüzdeki dönemde bu konuda gerekli açıklamaları kamuoyuna yapacağız.
• Birçok Avrupa ülkesi terör saldırıları nedeniyle alarmda… Bizde durum ne? Ülkeye giriş çıkışlarda herhangi bir tedbir alınıyor mu?
• Asım AKANSOY: Terör artık küresel bir boyut kazandı ve ülkelerin kendi kapasitelerini de aştı. Bu terörün nerde ne zaman ve nasıl ortaya çıkacağı da belirsiz bir konu haline geldi. Kimse herhalde Avrupa’nın kalbinden bıçaklanacağını beklemezdi. Ankara’da bu olayların olacağını tahmin etmezdi. Elbette değerlendirmem odur ki; terörün zemininde küresel eşitsizlik ve adaletsizlik yatmaktadır. Zengin Batı ve büyük zenginlikleri olmasına rağmen sürekli sömürülen Orta Doğu ülkeleri arasındaki çelişki ciddi anlamda tepki oluşturmuştur. Küreselleşen dünya şartları insanların çok daha birbirine temas etmesini, çok daha birbirinden haber almasını çok daha ülkeler içerisinde neler olup bittiğini algılayıp kavramasını sağlamıştır. Bu da sosyal bilinci toplumsal düzeyden küresel düzeye çıkarmıştır. Artık Orta Doğu’da yaşayan bir genç ile dini etnik kökeni ne olursa olsun kendi ülkesine kendi yaşadığı yerde adaletin olmasını eşitliğin sağlanmasını ve diğer ülkelerdeki istikrarın kendi iradeleri çerçevesinde belirlenmesini istemektedir. Dolayısıyla kendi ülkemiz için olduğu kadar terör riski dünyadaki bütün ülkeler için geçerlidir. Burada önemli olan kapasitelerin sonuna kadar kullanılması, riskler için önleyici tedbir alınması ve ülkeler arası yüksek koordinasyonun sağlanması. Ülkemizdeki gerçekler ışığında bizler de gerek Polis Genel Müdürlüğü ile gerek askeri yetkililerle temaslarımızı sürdürüyoruz. Alınması gereken önlemler konusunda da toplumsal huzuru bozmadan gerekli adımların atılması için temaslarımızı ve görüşmelerimizi yapıyoruz.