Bir İç Savaşın Anatomisi
Kıbrıs Rum toplumunda yaşanan iç savaşın boyutları pek bilinmiyor ya da üzerinde fazla durulmuyor. Kıbrıslı Rumlar arasında yaşanan kardeş kavgası EOKA B’nin kuruluşundan ve 15 Temmuz darbesinden çok öncelere dayanır. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşuna kadar geri gider.
Bağımsız Kıbrıs devletinin kuruluşu Kıbrıs Rum toplumunu yönlendiren siyasi güçler arasında tam bir sarsıntıya ve düş kırıklığına yol açmıştı. O tarihe kadar milli dava olarak algılanan ve toplumun geniş tabanlı bir birliktelik sağlanmasını kolaylaştıran “kutsal Enosis davası”, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla birlikte Kıbrıslı Rumlar arasında büyük çekişmelere neden olan bir “sorun” haline gelmişti. EOKA’nın siyasi devamı olan “Yurtsever Cephe” içinde kısa sürede derin çatlaklar oluşmuş, siyasi bölünmeler yaşanmaya başlanmıştı. Bu aslında Makarios’çularla Grivasçılar arasında yaşanan bir gerilimdi ve zamanla açık bir çatışmaya dönüşecekti.
Yaşanan bölünmeler “Enosis” ve “bağımsız Kıbrıs devleti” olgularına bakış temelinde ortaya çıkmışsa da, EOKA üyelerinin şahsi hesaplaşma ve kariyer kavgaları da Kıbrıs Rum toplumunu şiddet ortamına sürüklüyordu. Önceleri özellikle Makarios karşıtı Kıbrıs Rum milliyetçileri hedef alınıyordu. Nitekim ilk siyasal şiddet eylemi 6 Temmuz 1959 tarihinde Yunanistan’da yayınlanan ve Kıbrıs antlaşmalarını eleştirerek “Enosis” politikasının devamında ısrar eden Estia gazetesinin yazı işleri müdürü Kiros Kiru’ya karşı düzenlendi. Kiriu, Makariosçular tarafından fena halde dövüldü. Cumhuriyetin birinci yıl dönümü olan 16 Ağustos 1961 tarihinde ise ölümle sonuçlanan ilk saldırı gerçekleştirildi. Makarios karşıtı olarak bilinen EOKA’cılardan Neoklis Panayotu ile Evripidis Nuros vurularak öldürüldü. Cinayetlerin arkasında Makarios’un güçlü içişleri bakanı Yorgacis vardı.
1961 yılının sonunda Grivas anılarının yayınlayınca, ortam daha da gerildi. “Grivasçılar” ile “Makariosçular” arasındaki görüş ayrılıkları keskinleşti. Grivas’ın eleştirilerine yanıt veren Makarios şöyle diyordu: “Kıbrıs Kurtuluş Mücadelesi Diğenis efsanesini yarattı, fakat Grivas, Diğenis efsanesini yıktı. Kurtuluş mücadelesinin askeri lideri Diğenis başarılıydı fakat Grivas başarısız oldu.” Grivas’ın anılarında “ününe yakışmayacak kadar küçüldüğünü” ileri süren Makarios, Generali ilk defa yerden yere vuruyordu. Bu tartışmalardan sonra EOKA’nın liderlik kadrosunda görev yapanların çoğu yollarını Grivas’tan ayırarak Makarios’un yanında yer aldı. Kavga ilerleyen yıllarda daha da derinleşecekti...
Grivas-Makarios çekişmesinin yanı sıra, EOKA’nın önde gelen isimlerinden Polikarpos Yorgacis ile Nikos Samson arasında da yoğun bir rekabet ve çatışma yaşanıyordu. Döneme damgasını vuran Yorgacis-Samson kavgası, ikisinin de polis örgütü içinde güçlü bağları olmasından polis örgütüne de yansıyordu. Peş peşe cinayetlerde ikisinin de parmağı vardı.
1960’lı yılların ortasında “Enosisçiler” ve “Enosis-karşıtları” arasındaki bölünme daha da derinleşti. Özellikle Başpiskopos Makarios’un Acheson Planını reddetmesinden sonra Kıbrıs Rum toplumu içinde ve Atina’da Makarios’u Enosisten uzaklaşmakla suçlayan çevreler ortaya çıktı. Makariosçular Enosise bağlı olduklarını ama Türkiye’ye toprak vermeden gerçekleştirilecek “Pür-Enosis” istediklerini ileri sürüyordu. 1967 yılında Temsilciler Meclisi’nde yapılan bir tartışmada Grivasçılar Makariosçuları “halkı Enosisten soğutmak”, Makariosçular da Grivasçıları “ülkeyi bölmek ve yarısına fes giydirmekle”, yani, “Türkleştirmekle” suçluyordu.
1968 yılında yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra Kıbrıs Rum toplumu yeni bir şiddet dalgasıyla karşı karşıya geldi. 21 Mart 1969 tarihinde dağıtılan bildirilerle “Milli Cephe” adlı gizli bir örgütün kurulduğu kamuoyuna duyuruldu. “Milli Cephe” amaçlarını şöyle açıklıyordu: “Kıbrıs savunmasını güçlendirmek; Kıbrıs’ın Helen karakterini ön plana çıkarıp milli bilincin kökleşmesini sağlamak ve Enosisi gerçekleştirmek”. Bir dizi eyleme imza atan örgüt, 1970 yılında dağıtıldı.
8 Mart 1970 sabahı Atina ve Lefkoşa arasında geçen bir telefon konuşmasında hattın Atina ucundaki şahıs Lefkoşa’ya “kuşlardan ne haber?” diye soruyordu. Lefkoşa, “yuvalarından uçar uçmaz onları vuracağız” diyordu. Bu, Makarios’un helikopteriyle seyahat ederken vurulacağı anlamına geliyordu. Nitekim o gün sabahın erken saatlerinde başpiskoposluk binasından havalanan Makarios’un helikopterine kurşun yağdırıldı. Yunanlı pilot maharetli, Makarios ise şanslıydı. Ağır yaralanan pilot helikopteri indirmeyi başardı. Telaş içinde koşmaya başlayan Makarios yoldan geçen bir arabayı çevirerek pilotu hastaneye kaldırdı. Suikastın arkasında, bakanlıktan alındığı için Makarios’a düşman olan Yorgacis ve Yunan Cuntası vardı. 15 Mart 1970 tarihinde bir görüşme için akşam saatlerinde Miamilia-Değermenlik yoluna giden Yorgacis, orada vurularak öldürüldü. Yaşaması için çok şey biliyordu…
1971 yılının Ağustos ayında ise Yorgos Grivas gizli yolardan Kıbrıs’a geldi. Eylül ayı başında Limasol’a yerleşti ve kuruluş çalışmalarını önceden başlattığı EOKA B adlı örgütünün başına geçti. Eller yeniden İncil ile silaha uzandı ve Enosis için bir kez daha yemin edildi. EOKA B, öncelikli amacını Makarios’u “Enosise zorlamak” olarak açıkladı. Buna gelmediği takdirde Başpiskoposun yok edilmesi caizdi. 1972 yılının Ocak ayında eylemlere başlayan EOKA B, eylemlerini 1974 Temmuz’una kadar sürdürdü.
EOKA B üyeleri Başpiskopos Makarios’a karşı hınç ve nefret doluydular. Makarios’u “kendi çiftliği” olarak gördüğü Kıbrıs devleti hatırına ve iktidar hırsı yüzünden Enosise sırt çevirmekle itham ediyorlardı. Nefretlerinin diğer bir nedeni de kendilerini dışlanmış hissetmeleriydi. EOKA B’nin önde gelen isimlerinden Georgios Vasiliadis ile Yunanistan’ın Lefkoşa büyükelçisi Lagakos arasında geçen bir diyalog, EOKA B saflarında Makarios’a karşı nefret duygularının hangi boyutlara ulaştığını bütün çıplaklığıyla gözler önüne seriyor. Lagakos, Vasiliadis’i mevcut şartlarda Enosisin imkansız olduğuna ikna etmek için dil dökerken, Vasiliadis’in ağzından şu hınç sözcükleri dökülüyordu: “Yeter ki o (Makarios NK) def olup gitsin. Ben demir parmaklıklar arkasından Lefkoşa’nın yandığını görmeye razıyım.” Bazıları da şöyle diyordu: “Yeter ki Makarios gitsin, biz fes giymeye razıyız...”
Gerçekten de EOKA B üyelerinin Makarios nefreti körleştiren bir nefretti. Yunan Cuntası ile el ele vererek 15 Temmuz darbesini gerçekleştirecek kadar körleşmişlerdi...