1. YAZARLAR

  2. Niyazi Kızılyürek

  3. Hava Döndü Ama…
Niyazi Kızılyürek

Niyazi Kızılyürek

Hava Döndü Ama…

A+A-

Geçtiğimiz günlerde bir programa katılmak üzere RİK televizyonunun koridorlarında ilerlerken 2004 yılında Annan Planının reddedilmesi için adeta bir dezenformasyon makinası gibi çalışan bir gazeteciye rastladım.

Yüzünden düşen bin parça… Biraz da takılmak için “Başpiskopos ’un yaptığı açıklamayı nasıl buldun” diye sordum. “Beğenmedim tabii” diyerek samimi biraz da öfkeli bir cevap verdi. “Yüzünden belli oluyor” diyerek yürüdüm… Gerçekten de Kıbrıs Rum toplumunda Ret Cephesinin gazetecileri,  kalemşorları, organik aydınları ve politikacıları bugünlerde oldukça sıkıntılıdır.

Başpiskopos II. Hrisostomos’un müzakere sürecini ve Nikos Anastasiadis’i desteklemesini açıklaması son umutlarını da alıp götürdü. Ruhani olduğu kadar dünyevi liderleri olarak kabul ettikleri, ayrıca, “dolu bir kasa” olarak gördükleri Başpiskopos desteğini Anastasiadis’ten yana koydu. Büyük bir şaşkınlıkla ve nafile bir çabayla Ortak Açıklamanın “adayı Türkleştireceğini” söyleyip duruyorlar ama aldıran yok. Kendileri söylüyor, kendileri dinliyor… Yani, Kıbrıs Rum toplumunda 2004’tün havası yok. Hava döndü.

Ekonomik kriz, Avrupa Birliği üyeliğinin büyük bir düş kırıklığına dönüşmesi ve Eurogroup’un “sinekkaydı tıraşı” Kıbrıslı Rumları çok zor bir duruma sürükledi. Artık Kıbrıs Sorununun çözümüne çıkış yolu olarak bakıyorlar. Toplumun eğilimi bu yönde…  Çoğunluğu temsil eden örgütlü siyasi güçler de böyle düşünüyor.

AKEL ve DİSİ’nin yan yana durması, Kilisenin çözümden yana tavır takınması Ret Cephesini adeta salladı.

Nikolas Papadopoullos hırçın bir tavırla Anastasiadis’e saldırıyor ve önümüzdeki hafta hükümetten ayrılacağını söylüyor ama hükümette görev yapan dört bakanı başka telden çalıyor. Parti içinde genişçe bir kesim Başpiskopostan da güç alarak hükümetten ayrılmaya karşı çıkıyor.

Lillikas, Omirou ve Perdikis üçlüsünün çabaları da bir işe yaramıyor. Konuştukça marjinalleşiyorlar… Bu olumlu ortamın korunup güçlendirilmesi çok önemlidir. Bunun için müzakerelerde hızlıca ilerleme sağlamak gerekiyor. Bunan paralele olarak, güven artırıcı önlemler de devreye sokulmalıdır.

Nikos Anastasiadis geçtiğimiz günlerde “Hakikat ve Uzlaşma Komisyonunun” kurulabileceğinden bahsetmişi. Türk tarafı Anastasiadis’in bu sözlerini değerlendirip, derhal somut bir öneriyle masaya gitmelidir. Belli başlıklarda hızla ilerleme sağlanırsa, Maraş’ın açılması da gündeme gelmelidir. Böyle bir hamle Kıbrıs Rum toplumunda oluşan olumlu havayı güçlendirip kalıcılaştıracaktır.

Zor duruma düşen Ret Cephesine ayağa kalkacak fırsat verilmemelidir. Bu noktada Türk tarafına önemli bir görev düşüyor. Türk tarafı müzakere sürecinin yeteri kadar hızlı ilerlememesi, ya da sürecin tıkanması durumunda tutunacak dalı kalmayan Ret Cephesinin yeniden güçlenebileceğinin bilinci içinde hareket etmelidir. Bilinmelidir ki, Ret Cephesi son umudunu Türk tarafının olası katı tutumuna bağladı. Tıpkı 2002-2004 sürecinde barış için ayağa kalkan Kıbrıs Türk toplumunda Türk Ret Cephesinin Kıbrıs Rum Ret Cephesine bel bağladığı gibi…

Yapıcı bir tutum takınmak ve yapılan açıklamalarda dikkatli olmak şarttır. Ret Cephesini güçlendirici açıklamalardan uzak durulmalıdır. Örneğin, gerçeğe aykırı bir şekilde “federal devletin iki kurucu devletten neşet edeceğini” iler sürmek Ret Cephesine yarar. Ret Cephesi bu tür açıklamaların derhal üstüne atlayarak “bakınız, Türkler iki devletli çözüm diyorlar” diye feryat etmeye başlıyor ve Kıbrıslı Rumların kafasını karıştırıyor.

Evet, hava döndü ama temkini elden bırakmamak gerekiyor.

Bu yazı toplam 4283 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar