Kıbrıslı Türkler, Tarihsel Kavşaklar ve Papadopullos’lar
Kıbrıslı Türkler sokaklardaydılar. Bezgin ve yorgundular. Aşağılanıp horlanmaktan bıkmışlar, dünyadan kopuk yaşamlarına umut ışığı arıyorlardı.
İmparatorluk hayalleri gören Türk milliyetçileri, Osmanlı İmparatorluğunun yıkılışından sonra ilk defa bir toprak parçası ele geçirmişlerdi ve sınırlarının dışına taşmanın coşkusuyla dolu, o topraklarda yaşayan ve asli unsur olmayı başaran Kıbrıslı Türkleri adam yerine koymuyorlardı.
Kıbrıslı Türkler sonunda 1974 yılında kapıldıkları rüyadan uyanmış, Sağcısıyla Solcusuyla TMT’lisiyle, sendikacısıyla ayağa kalkmışlardı.
“Durun Beyler! Buraya Kadar!” diyorlardı.
Gözlerini, parçalanmış memleketlerinin bütününe dikmişler, barış yolunda ilerlemek, tel örgüleri aşıp yarım-adanın ötesine taşmak, oradan da Avrupa’ya ulaşmak istiyorlardı.
Sivil-asker Türk milliyetçileri yollarına dikilmeye kalkışmışlardı ama coşkun insan seli karşısında duramamışlar, bir kenara çekilmişlerdi.
Kıbrıslı Türkler tarih yazıyordu...
Ne var ki, Papadopullos diye biri sahneye çıktı ve Kıbrıslı Türklerin barış arzusuna çomak soktu. Büyük başkaldırı sonuç alınmadan sona erdi.
Kıbrıslı Türkler evlerine döndüler ve çaresiz içe kapandılar.
Geçen zaman içinde yaşam koşullarını biraz iyileştirmişlerse de, kendi yurtlarında ekspatriot muamelesi görmekten kurtulamadılar. Sanki ulusun ele geçirdiği topraklara sonradan taşınmış nüfusmuş gibi...
Üstelik “Ulus ve Allah” adına konuşan adamlar onları ne “Allah’a” ne de “Ulus’a” yakıştırıyordu...
Kıbrıslı Türkler yine sokaklara çıktılar.
Ve Kıbrıslı Rumlar böyle bir ortamda yeniden sandığa gidiyorlar.
Ve bir Papadoplullos daha sandıkta şans arıyor. Babasının 2004 yılında yaptığını tekrarlamak istiyor.
Kıbrıs Cumhuriyeti devletini tekelinde tutmak, Kıbrıslı Türklere yurtlarının öbür yarısına açılan kapıları kapalı tutmak istiyor.
Kıbrıslı Rumların bugün yapacağı tercih, ülkenin geleceğini temelli olarak belirleyecek nitelikte bir tercih olacaktır.
Nikos Anastasiadis’in ikinci tura kalacağı kesindir ama önemli olan, ikinci tura kiminle kalacağıdır.
Eğer AKEL’in desteklediği, federal çözüme inanan bağımsız aday Stavros Malas ikinci tura geçemezse ve ikinci turda Malas yerine, Nikolas Papadopullos Anastasiadis ile yarışırsa, Papadopullos seçimi kaybetse bile “galip” gelecektir.
Galip gelecektir, çünkü Anastasiadis’in karşısına federal çözüm karşıtı cephenin temsilcisi olarak dikilecektir ve güç gösterisi yapacaktır.
Nikolas Papadopullos, babasından farklı olarak, cumhurbaşkanlığı sarayına çıkamayacaktır belki ama federal çözüm perspektifini babası gibi havaya uçuracaktır. Çünkü Nikos Anastasiadis, seçimi kazansa da, Kıbrıs’ta federal bir devlet kurulması için referanduma gitmeyi göze alamayacaktır.
Ayrıca, Malas’ın birinci turdan elenmesi, AKEL içinde önemli gerilimlerin yaşanmasına neden olacaktır ve son yıllarda federal çözüm fikrinin en aktif taşıyıcısı olan AKEL’in alacağı yaralar, Anastasiadis’in çözüm karşısındaki tutumuna olumsuz yönde yansıyacaktır.
Dolayısıyla, iki turlu olacağı kesin olan cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birinci turu belirleyici olacaktır.
Anastasiadis ve Malas’ın ikinci tura kalması, ret cephesinin hezimete uğraması anlamına gelecek ve iki adaydan hangisi seçilirse seçilsin, cılız da olsa geç de olsa, uzlaşma ve çözüm umutlarının bütünüyle yok olup gitmesini engelleyecektir.
Aksi halde, son umut ışıkları da sönecek.
Ve sokaklarda barış ve demokrasi arayan Kıbrıslı Türkler çaresiz kaderine boyun eğecek...
Ve bir daha barıştan söz etmeyecek, edemeyecek.
Ve Kıbrıs’ın kuzeyi hem Kıbrıslı Türkler için, hem de Kıbrıslı Rumlar için temelli olarak kaybolup gidecek...