1. HABERLER

  2. RÖPORTAJ

  3. “Sayın Özgürgün’ü yazılı olarak uyardık, doktor raporu gönderdi”
“Sayın Özgürgün’ü yazılı olarak uyardık,  doktor raporu gönderdi”

“Sayın Özgürgün’ü yazılı olarak uyardık, doktor raporu gönderdi”

Meclis Başkanı Teberrüken Uluçay, Başsavcılık’tan Meclis’e gönderilen yazılarda, UBP milletvekilleri Hüseyin Özgürgün ve Aytaç Çaluda’nın dokunulmazlığının kaldırılması ile ilgili bir talep olmadığı yönündeki iddiaların doğru olmadığını söyledi.

A+A-

Ödül AŞIK ÜLKER

Meclis Başkanı Teberrüken Uluçay, Başsavcılık’tan Meclis’e gönderilen yazılarda, UBP milletvekilleri Hüseyin Özgürgün ve Aytaç Çaluda’nın dokunulmazlığının kaldırılması ile ilgili bir talep olmadığı yönündeki iddiaların doğru olmadığını söyledi. Uluçay, Başsavcılık’tan gelen yazıda konunun Meclis İç Tüzüğü’nün 128’inci maddesine göre değerlendirilmesinin istendiğini, bu maddenin de “Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması İstemi” olduğunu belirtti.

Ulucay, “128. maddede ‘Bir milletvekilinin veya meclis üyesi olmayan bir bakanın yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin istem Başsavcılıkça Meclis Başkanlığı’na iletilir. Dokunulmazlığın kaldırılması isteminde, hangi yasadaki hangi ceza kuralına dayanıldığı açıkça belirtilir. Başkanlık, bu istemi derhal gelen evrak listesine geçirir ve dokunulmazlığın kaldırılmasına ilişkin dosyayı, oluşturulacak özel bir komiteye iletir’ der. İç tüzüğünün 128’inci maddesi Meclis Başkanlığı’na dokunulmazlık komitesinin oluşturulmasını söylüyor” diye konuştu. Dokunulmazlığın kaldırılması ya da kaldırılmamasıyla ilgili kararı genel kurulun aldığına da işaret eden Uluçay, “Biz Başsavcılık’tan gelen yazı üzerine meclis iç tüzüğünü çalıştırdık” dedi.

Meclis çalışmaları hakkındaki soruları da yanıtlayan Uluçay, meclisin verimli çalışmasının esas olduğunu kaydetti ve “Aslında meclisin çalışmasını iktidar muhalefet olarak değil, bir bütün olarak görmek gerekiyor. Bu noktaya gelme konusunda biraz daha çaba sarf etmemiz gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu. Uluçay, genelde seçimlere bir ay kala meclis çalışmalarında bir takım aksaklıkların ortaya çıktığını söyledi.

Hem Başbakan Tatar, hem de Başbakan Yardımcısı Özersay’ın Cumhurbaşkanlığı’na aday olmasının hükümet çalışmalarını olumsuz etkileyeceğini ve bunun meclise de yansıyacağını kaydeden Uluçay, “Erken genel seçimin de konuşulduğu bir ortamda ülkemizin değişimine dönük ihtiyaç duyduğu temel yasa tasarılarının ele alınması pek mümkün olmayacaktır. Daha önce defalarca söylediğim gibi, maalesef bizde oluşturulan koalisyonların, değişen hükümetlerin hizmet süreleri çok kısıtlı. Bu da ülkemize çok olumsuz yansıyor. Hizmet sürelerinin çok kısıtlı olmasından dolayı aynı şeyleri üstünden yıllar geçse de tartışmak durumunda kalıyoruz ve sonuç alamıyoruz” diye konuştu.

İstikrarlı yönetim dönemlerine ihtiyaç olduğunu naltını çizen Uluçay, “Siyasilerin, siyasal partilerin bu konuyu ele alması gerekir. İstikrarlı yönetim dönemlerinin oluşturulabilmesi ve istikrarlı yöneticilerin devamlılıklarının sağlanabileceği şekilde kamu hizmetini yerine getirmesi ülkemizin geleceği açısından en büyük reform olacaktır” dedi.

Yasalar...

  • Soru: Ekim ayından bu güne, yani meclis tatili sonrasında mecliste nasıl bir dönem geçirildi? Yaz tatilini verimli bulduğunuzu açıklamıştınız...
  • Uluçay: Yaz tatilinden, yoğun bir çalışma döneminden sonra 1 Ekim itibarıyla üçüncü yasama yılına başladık. Komitelerimizin yoğun çalışma temposu devam etti. Meclis Dış ilişkiler heyetlerimiz dış ilişkilerini yerine getirmeye çalıştılar. 2019’un son aylarında, 2020 yılına ait bütçe görüşmelerini de kapsayan bir çalışma oldu. Hem Bütçe Komitesi, hem İdari İşler Komitesi, hem de Hukuk Komitesi bu dönemde yoğun bir çalışma ortaya koydu.
    AB uyum yasa tasarılarını görüşmek üzere oluşturulan geçici özel komite de çalıştı ve 1 yasa geçirdi ki bu gıda güvenliğiyle ilgili önemli ve bütünlüklü bir yasadır. Bütçe Komitesi’nden geçen yasalar Organize Sanayi Bölgeleri Yasası, Kamu Mali Yönetim ve Kontrol Yasası, Gemilerle ilgili Harçlar ve Ücretler Değişiklik Yasası, 2020 Mali Yılı Bütçe Yasası, Kıbrıs Türk Sosyal Sigortalar Değişiklik Yasası, Sosyal Güvenlik Değişiklik Yasası oldu. İdari İşler Komitesi’nden Sivil Havacılık Dairesi Kuruluş, Görev ve Çalışma Esasları Yasası, Sanayi Sicil Yasası, Polis Örgütü Kuruluş Görev ve Yetkileri Değişiklik Yasası, Sivil Savunma Teşkilatı Personel Değişiklik Yasası, Kıbrıs Türk Liman İşçileri Değişiklik Yasası, Kıbrıs Türk Liman İşçileri Değişiklik Yasası, Güvenlik, Kamu Görevlileri Değişiklik Yasası geçti. Hukuk ve Siyasi İşler Komitesi’nden geçen yasalar da Hukuk Muhakemeleri Usulü Değişiklik Yasası, Yabancılar ve Muhaceret Değişiklik Yasası, Taşınmaz Mal Komisyonu’nun görev süresini uzatan yasa, KKTC ile TC arasında imzalanan sahil güvenlik alanında destek ve işbirliği protokolünün onaylanmasını uygun bulan onay yasası, Barış Harekatı’ndan önce yabancılardan sözleşme ile satın alınan taşınmaz malların kaydını düzenleyen yasa, Av ve Yaban Hayatı Değişiklik Yasası oldu. 1 Ekim’den sonra 16 yasa yasalaştı, 3 tanesi de prosedür tamamlandıktan sonra Cumhurbaşkanlığı’na gönderilecek. Bu üç yasa Kıbrıs Türk Sosyal Sigortalar Değişiklik Yasası, Sosyal Güvenlik Değişiklik Yasası ve Av ve Yaban Hayatı Değişiklik Yasası’dır. Sayıştay ve Dilekçe-Ombudsman Komitesi de çok yoğun şekilde çalışmakta ve raporlarını genel kurula göndermektedir.

“Meclisin verimli çalışması esastır”

  • Soru: Hükümetin ve muhalefetin genel kurul toplantılarındaki tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz? Koltukların boş olmasına da tepkiler oluyor...
  • Uluçay: Meclisin verimli çalışması esastır. Meclisi verimli çalıştıracak olan en temel unsur önce komitelerde görev yapan milletvekilleridir, daha sonra meclisteki tüm milletvekilleridir. Tabi ki hükümetin çalışma temposuyla doğru orantılı olarak meclisin çalışmaları daha yoğun veya daha az yoğun olur. Pazartesi yani yasama günlerinde milletvekillerinin genel kurula katılımı daha yoğundur ama salı yani gündem dışı konuşmaların yapıldığı toplantılara katılım daha azdır. Salı günleri, milletvekillerinin hangi konulara işaret edeceği önceden belirlendiği için ilgili bakan konuşmayı dinler ve cevabını verir. İlgili bakanın başka bir işi olması durumunda başka bir bakanı görevlendirir ve kendisi adına o cevap verebilir.
    Halk genel kurulda koltukların boş olduğuna dair eleştiri yapmaktadır ancak milletvekilleri genel kurul salonunda olmadığında da konuşmaları dinleyebilmektedir. Gerek çalışma odaları, gerek grup odaları, gerekse bekleme salonunda konuşmaları yansıtan ses sistemi vardır ve konuşmalar takip edilebilmektedir.

“Meclisin çalışmasını iktidar muhalefet olarak değil, bir bütün olarak görmek gerekiyor”

Aslında meclisin çalışmasını iktidar muhalefet olarak değil, bir bütün olarak görmek gerekiyor. Bu noktaya gelme konusunda biraz daha çaba sarf etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bunda sadece meclis yönetiminin sorumluluğu yoktur, her bir milletvekilinin sorumluluğu vardır. Meclis çalışmalarında yasa ve meclisin iç tüzüğüne göre hareket ediliyor. Çalışmaların sağlıklı, verimli ve sonuç alıcı olabilmesine dönük kısımda her birimize düşen sorumluluk vardır. Sorumluluğumuzu ne kadar yerine getirebilirsek meclis çalışmalarını da o kadar verimli hale getiririz diye düşünüyorum.

  • Soru: Bazı milletvekilleri mecliste yeterli sayıda hukukçu olmadığına dair sorunları da dile getiriyor. Mecliste yeterli sayıda hukukçu var mı?
  • Uluçay: Teşkilat yasamıza göre daha fazla hukukçu almak için kadromuz yok. Mevcut kadromuzdaki hukukçularımızla çalışmalarımızı yürütüyoruz ve hukukçularımız çok özverili çalışıyor. Hukukçuların sayısını artırmak için yasada değişiklik yapıp kadro sayısını artırmak gerekir. Başbakanlığa bağlı Merkezi Mevzuat Dairesi’nin güçlendirilmesi konusu komitelerimize özellikle hükümetten gelen yasa tasarılarının mevzuata uygunluğu, istenilen amaca uyumlu olması ve mevcut yasalarla çelişmemesi açısından önemlidir. Dörtlü koalisyon döneminde Merkezi Mevzuat Dairesi’ne personel alınarak bu daire güçlendirildi. Ondan sonraki süreçte özellikle hükümetten gelen yasa tasarılarında daha az sıkıntı yaşamaya başladık. Başsavcılığın da personel eksikliği dörtlü koalisyon döneminde karşılandı.

“Bu süreçte azalan bir çalışma içinde olacağımız aşikardır”

  • Soru: Cumhurbaşkanlığı seçim tarihi belli oldu, seçim takvimi açıklandı. Seçim yasakları 1 Mart’ta başlıyor. Seçim sürecinin meclis çalışmalarını olumsuz etkilemesini beklediğinizi söylemiştiniz. Seçim sürecinde meclis ne kadar verimli çalışabilir? Kamu Reformu, Vatandaşlık Yasası, Belediyeler Reformu gibi hep gündeme gelen ama hiç tamamlanmayan konularla ilgili bu süreçte bir gelişme beklenebilir mi?
  • Uluçay: Komitelerimizin sağlıklı çalışabilmesi için milletvekillerimizin seçim döneminde de katılım göstermesi esastır. Seçim yasakları komite çalışmalarının önüne engel değil, komitelerin gündemindeki bazı önemli yasa tasarılarının süreç içerisinde hayata geçebilmesi için çalışmalarına devam edebileceklerini düşünüyorum. Genel seçim dışında, gerek yerel seçim, gerekse Cumhurbaşkanlığı seçiminde son bir ayda meclis çalışmalarında bir takım aksaklıklar ortaya çıkıyor. Genellikle o zaman genel kurul çalışmalarını bir güne düşürüyoruz, komite çalışmaları da düşen bir tempoda seyrediyor. Bu süreçte komitelerimize ve genel kurul çalışmalarına katılım gösteren milletvekili sayısında düşüş olabilir. Hükümet kanadının kendi çalışmaları dışında, seçimle ilgili çalışmaları da söz konusu olacağından hükümetin genel kurul çalışmalarına katılımı da düşecektir. Dolayısıyla bu süreçte azalan bir çalışma içinde olacağımız aşikardır. Ama biz gündemimizde olan bazı önemli yasa tasarılarının bu süreçte ele alınması hususunda komitelerimizin ve komitelerde görev yapan milletvekillerimizin katkılarıyla bu süreci geçirmeyi öngörüyoruz.

“UBP ile HP arasında bazı hususlarda ciddi anlaşmazlıklar var”

Bunun yanı sıra özellikle bahsetmiş olduğunuz belli başlı yasa tasarılarında şu ana kadar bir adım atılmamıştır. Kamu Reformu hükümetin gündeminde yoktur ve herhangi bir şekilde ele alınacak gibi görünmüyor. Bu, yıllardır üzerinde durulan önemli bir konu ama şu an maalesef hükümetin gündeminde yok. Hatta mecliste yapılan tartışmalarda, şu an hükümeti oluşturan UBP ile HP arasında kamu reformu dediğimiz yani Kamu Görevlileri Yasası’ndaki bazı hususlarda ciddi anlaşmazlıklar olduğu dile getirildi, bunda dolayı kamu reformunun gündemde olmadığı söylendi. Vatandaşlık Yasa Tasarısı üzerinde dörtlü koalisyon döneminde çalışıldı, belli bir noktaya getirildi, ikili koalisyon kurulduktan sonra süratle gündeme gelsin diye mecliste çok konuşuldu, milletvekillerimiz tarafından talep edildi. Ancak yine bununla ilgili genel kurulda yapılan bir tartışmada, UBP ile HP arasında bu konuda ciddi bir anlaşmazlık olduğu ifade edildi. O yüzden Vatandaşlık Yasa Tasarısı’nın da bu dönemde meclise gelebileceğini düşünmüyorum. Belediyelerle ilgili yapılması öngörülen çalışmanın iki yönü var, bir belediye sayısının azaltılması, bir de Belediyeler Yasası’nda belediyelerin gelirlerinin artırılmasına dönük çalışma. Dörtlü koalisyon döneminde yeniden ele alınan ve belli bir noktaya getirilen bu çalışmaların UBP-HP hükümeti döneminde meclisin gündemine geleceğini öngörmüyorum, hele de bu seçim atmosferinde.

“Hem Başbakan, hem de Başbakan Yardımcısı’nın aday olması hükümet çalışmalarını olumsuz etkileyecektir ve bu meclise de yansıyacaktır”

  • Soru: Hem Başbakan, hem de Başbakan Yardımcısı’nın Cumhurbaşkanlığı’na aday olması hükümetin çalışmalarını engeller mi? Bir yandan da erken seçim söylentileri var...
  • Uluçay: Her seçim, hükümet çalışmaları açısından mutlaka engelleyici bir ortam yaratmaktadır. Bu Cumhurbaşkanlığı seçimi süreci de kaçınılmaz olarak böyle yaşanacaktır. Hem Başbakan, hem de Başbakan Yardımcısı’nın aday olması ve süreçte aktif olması hükümet çalışmalarını olumsuz etkileyecektir ve bu meclise de yansıyacaktır. Son zamanlarda erken seçim konusu çeşitli vesilelerle gündeme getiriliyor.
    Erken genel seçimin de konuşulduğu bir ortamda ülkemizin değişimine dönük ihtiyaç duyduğu temel yasa tasarılarının ele alınması pek mümkün olmayacaktır. Daha önce defalarca söylediğim gibi, maalesef bizde oluşturulan koalisyonların, değişen hükümetlerin hizmet süreleri çok kısıtlı. Bu da ülkemize çok olumsuz yansıyor. Hizmet sürelerinin çok kısıtlı olmasından dolayı aynı şeyleri üstünden yıllar geçse de tartışmak durumunda kalıyoruz ve sonuç alamıyoruz. 2018’de erken genel seçim oldu, iki yıl geçti, iki hükümet oldu. Bunun da belli bir zamandan sonra sonlanacağı ve erken genel seçime gidileceği konuşuluyor. Ülke olarak istikrarlı yönetim dönemlerine ihtiyacımız vardır. Siyasilerin, siyasal partilerin bu konuyu ele alması gerekir. İstikrarlı yönetim dönemlerinin oluşturulabilmesi ve istikrarlı yöneticilerin devamlılıklarının sağlanabileceği şekilde kamu hizmetini yerine getirmesi ülkemizin geleceği açısından en büyük reform olacaktır.

 “İç tüzük çok nettir, izinsiz, özürsüz, mazeretsiz katılmama durumunu dikkate alır. İç tüzüğümüze göre, izinsiz, özürsüz katılım göstermeyen milletvekilimizi divan olarak Siyasi İşler Komitesi’ne havale ederiz, komite konuyu görüşür, ürettiği kararı genel kurula taşır. Bir milletvekilinin milletvekilliğini sona erdirecek organ genel kuruldur”

 

“Anayasa değişikliği elzemdir ama...”

  • Soru: Bir de anayasa değişikliği konuşuluyor, meclise bir de paket sunuldu. Bu konuda referandumun Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle birlikte yapılması ne kadar mümkündür, çalışmalar o tarihe yetişir mi?
  • Uluçay: Meclisin iç tüzüğüne göre öneriler yapılır, bir ay bekleme süresi var, sonra komitede ele alınabilir. Halihazırda sunulmuş olan paket için, başka öneriler gelmezse, takvim olarak yetiştirmek mümkündür. Ancak daha önceki tecrübeden de yola çıkarak, bence anayasa değişikliğine ilişkin bir önerinin bir seçimle ilişkilendirilerek ele alınmaması gerekir. Daha önce bunu yaptık, halkımız değişikliğe onay vermedi ve bu siyaset kurumu açısından bir başarısızlık olarak nitelendirildi. Bu ülkede anayasa değişikliği elzemdir, anayasada yer alan birçok hususun güncellenmesi gereklidir ve anayasa değişikliğiyle ülkenin daha verimli çalışabilecek bir yönetim sistemine taşınması esastır. Ama bütün bunların olabilmesi için değişikliklerin kapsamlı bir şekilde, bir konsensüsle bir araya getirilmesi, mecliste oybirliği yaratılması ve bunun neticesinde sadece bu konunun ele alınacağı bir referandum yapılması gerekir diye düşünüyorum. Böyle olmadan anayasa değişikliğinin gündeme getirilmesi ve bunun bir seçimle ilişkilendirilmesi ters bir sonucu tekrar yaratabilir ve ülkemiz açısından, demokrasimiz açısından ciddi tartışmalara yol açar.

“Sayın Hüseyin Özgürgün, Meclis Genel Kurulu’nun onayıyla dokunulmazlığı kaldırıldıktan sonra oturumlara katılmadı. Süreç içerisinde iç tüzüğün bize verdiği yetki kapsamında Sayın Özgürgün’ü yazılı olarak uyardık. Sayın Özgürgün, meclisin kendisini yazılı uyarmasından sonra hem doktor raporunu, hem de mazeretini bize bildirmiştir”

 

“Özgürgün’ü yazılı olarak uyardık”

  • Soru: 1 Ekim’den itibaren UBP milletvekili Özgürgün hiçbir oturuma katılmadı. Siz de bu konuda süreci başlatmadığınız için zaman zaman eleştiriliyorsunuz. Özgürgün’ün kendisi de Yenidüzen’e “beni atın” diye açıklama yapmıştı. Bu süreç neden başlatılmıyor?
  • Uluçay: Sayın Hüseyin Özgürgün, Meclis Genel Kurulu’nun onayıyla dokunulmazlığı kaldırıldıktan sonra oturumlara katılmadı. Süreç içerisinde iç tüzüğün bize verdiği yetki kapsamında Sayın Özgürgün’ü yazılı olarak uyardık. Sayın Özgürgün, meclisin kendisini yazılı uyarmasından sonra hem doktor raporunu, hem de mazeretini bize bildirmiştir.
    İç tüzük çok nettir, izinsiz, özürsüz, mazeretsiz katılmama durumunu dikkate alır. İç tüzüğümüze göre, izinsiz, özürsüz katılım göstermeyen milletvekilimizi divan olarak Siyasi İşler Komitesi’ne havale ederiz, komite konuyu görüşür, ürettiği kararı genel kurula taşır. Bir milletvekilinin milletvekilliğini sona erdirecek organ genel kuruldur.

Meclis Başkanı Teberrüken Uluçay, Başsavcılık’tan Meclis’e gönderilen yazılarda, UBP milletvekilleri Hüseyin Özgürgün ve Aytaç Çaluda’nın dokunulmazlığının kaldırılması ile ilgili bir talep olmadığı yönündeki iddiaların doğru olmadığını söyledi: “İstenilen çok netti”

128. Madde- “Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması İstemi”

  • Soru: Özgürgün’ün dokunulmazlığının kaldırılması da bir tartışma yarattı. Başsavcılık’tan meclise dokunulmazlığın kaldırılması yönünde bir talep yazısı gelmediği, konunun değerlendirilmesinin istendiğine dair bir yazı geldiği iddiası ortaya atıldı. Sizin yanlış karar verdiğiniz ve dokunulmazlığın kaldırılmasını genel kurula götürmenizin hata olduğu savunuldu. Size Başsavcılık’tan gelen yazı neydi?
  • Uluçay: Hem Sayın Çaluda, hem de Sayın Özgürgün için Başsavcılık’tan bize gelen yazılarda bizden istenilen çok netti, “iç tüzüğün 128’inci maddesine göre konunun değerlendirilmesi”. Bu madde de “Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması İstemi” başlığını taşır. 128. maddede “Bir milletvekilinin veya Meclis üyesi olmayan bir Bakanın Yasama Dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin istem Başsavcılıkça Meclis Başkanlığı’na iletilir. Dokunulmazlığın kaldırılması isteminde, hangi yasadaki hangi ceza kuralına dayanıldığı açıkça belirtilir. Başkanlık, bu istemi derhal gelen evrak listesine geçirir ve dokunulmazlığın kaldırılmasına ilişkin dosyayı, oluşturulacak özel bir komiteye iletir” der. İç tüzüğünün 128’inci maddesi meclis başkanlığına dokunulmazlık komitesinin oluşturulmasını söylüyor. Ben de partilerle görüşerek dokunulmazlık komitesini oluşturdum, komitenin oluşumunu da genel kurul onaylıyor. Komite konuyu görüşmeye başlıyor ve iç tüzüğün öngördüğü 45 günlük süre içerisinde özel komitenin raporu genel kurula sunuluyor. Genel kurul komitenin sunduğu raporu değerlendiriyor ve dokunulmazlığın kaldırılması ya da kaldırılmamasıyla ilgili kararı alıyor. Biz de Başsavcılık’tan gelen yazı üzerine meclis iç tüzüğünü çalıştırdık.

 

Bu haber toplam 5654 defa okunmuştur
İlgili Haberler