Covid-19 sürecinde dünyanın herhangi bir ülkesini inceleyecek olursanız, çoğunda yerel yönetimlerin kritik rol üstlendiğini görürsünüz.

Çünkü yerel yönetim tanımlamasından da anlaşılabileceği gibi bu kurumlar yerinden yönetimdir, mücadeleyi, denetimi, önlemleri hızlı ve efektif bir şekilde sağlayabilecek araçlara sahiptir.

Nitekim bizde de süreç böyle ilerlemiştir. Ülkemizde pandeminin başladığı ilk günden itibaren sağlık konusunda verilen mücadelede belediyeler hep en ön saflarda olmuştur.

Belediyeler yerinde denetimlerden ilaçlamalara, sosyal hizmetlerden ihtiyaçlara kadar belde halklarının yanında olmuşlardır.

Bu sebeple başta Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere dünyadaki pek çok ülke kamu kaynaklarından yerel yönetimlere yaptığı katkıyı artırma yoluna gitmiştir.

Fakat bizim ülkemizde bugün çöken hükümetin, belki de geçmesi mümkün olmayacak bütçe taslağı ve bütçe görüşmelerinde gelinen durum, belediyeleri batırmak konusunda ciddi bir adım atmaya karar verildiğini ortaya koymaktadır.

Açıklanan hayat pahalılığı oranının %15 civarlarında olmasından dolayı ada genelindeki tüm belediyelerin bütçelerindeki giderler ciddi oranda artmış durumdadır.

Doğal olarak da belediyelerin bütçelerindeki giderler ile gelirler arasında büyük bir açık tehlikesi ortaya çıkmış durumdadır.

Normal zamanlarda belediye katkı farklarının hayat pahalılığını karşılayacak oranda artırılması ile dengelenen bu durum, sadece %01’e varan oranındaki artış ile açığı kaçınılmaz kılmaktadır.

Özellikle Türkiye Cumhuriyeti’nde ve yurt dışındaki ülkelerde, pandemi mücadelesindeki öneminden dolayı devlet katkı payların normalin çok daha üzerinde arttırılması söz konusu iken, ülkemizde UBP hükümetinin bütçe taslağında anlamsızca bu katkı %01 oranlarında kalması şaşkınlık yaratıcıdır.

Emlak vergisine yapılan artış ile bu açığın kapatılacağı savunulsa da, bu vergi kaleminin sürekli tahsil edilmesinde aksaklıklar olduğu ve ekonomik kriz döneminde azalacağı açıktır.

Katkı oranının düşük oranda bırakılmaya çalışılmasının bir açıklaması, nüfusu düşük olan kırsal belediyelere karşı 2022 seçimleri için yapılan stratejik bir siyasi hamle olarak okunabilir.

Eğer durum böyle ise, yaklaşık bir yıldır pandemi mücadelesinde ön saflarda olan belediyelerin böyle etik dışı siyasi bir hamleye maruz kalması sadece talihsiz olur.

Pandemi sürecini atlatmak için önümüzde en iyi ihtimalle 6 ay olduğunu varsayarsak, bu hamlenin sağlığımızı tehlikeye atacağını görmek için müneccim olmaya gerek yoktur.

Bu sebeple %01’i öneren siyasi partilerimiz belediyelerin pandemi sürecindeki önemini idrak etmeli, küçük siyasi hesaplardan uzak durmalı ve devlet bütçesinde bu mücadele için yerel yönetimlerin ihtiyaç duyduğu araçları vermek için elinden geleni yapmalıdır.

Çünkü yüz yılda bir yaşanan bu pandemi sürecinde ayağımıza kurşun sıkma lüksümüz yoktur!