1 Ocak 1964’te Matyat yakınında bir kilisede öldürülen üç papaz…
KIBRIS’TAN ESKİ FOTOĞRAFLAR…
Sotiris Savva adlı bir Kıbrıslırum’un, sosyal medyada son derece özgün bir sayfası bulunuyor – Kıbrıs’tan çok eski fotoğrafları paylaşıyor…
Sayfanın adı “ΜΝΗΜΕΣ ΚΑΤΕΧΟΜΕΝΩΝ-ΛΑΙΚΗ ΠΑΡΑΔΟΣΗ ΚΑΙ ΙΣΤΟΡΙΑ ΤΗΣ ΚΥΠΡΟΥ” – yani “Kıbrıs’ın tarihi ve halk geleneklerine ilişkin insanların hatıraları” gibi bir şekilde çevirebiliriz sayfanın adını…
Bu sayfada Sotiris Savva’nın paylaştığı fotoğrafların kimisi 1910’lu, kimisi 1920’li yıllarda çekilmiş… Geçtiğimiz günlerde paylaştığı fotoğraflar 1963-64 çatışma dönemlerine ait fotoğraflar… Bazılarını bugüne dek hiç görmemiştim…
1 Ocak 1964’te 12 Kıbrıslıtürk’ten oluşan bir grup, Matyat-Korno yakınlarında bulunan bir kiliseye saldırarak üç papazı öldürmüşler, kilisede bulunan altı kişiyi de yaralamışlar…
Öldürülen üç papazdan birisi 12 yaşında bir çocukmuş ve papaz yardımcısı olarak görev yapmaktaymış…
Kıbrıslıtürkler’in bazı kiliselere yönelik saldırılarını duymuş, hatta Avdellero ve Köfünye’de bazı papazların öldürülüp yaralandığı olayları da bu sayfalarda yıllar önce kaleme almıştım.
Ancak 1 Ocak 1964’te Panaya Galaktotrofousa Kilisesi’ne yapılmış olan bu saldırıyı hiç duymamış, fotoğraflarını hiç görmemiştim…
Bu kiliseye ilişkin internetten derlediğim bilgilere göre, kilise Matyat-Ayvarvara köyleri arasındaki yol üzerinde bulunuyormuş…
Kilisenin Osmanlı döneminde Katolikler tarafından kullanılmış olduğuna ilişkin bazı bilgiler bulunduğu belirtiliyor.
Ancak kiliseye adını veren olay, doğum yapıp da sütü gelmeyen ya da sütü az olan annelerin bu kiliseye giderek Meryem Ana’ya yakarmaları ve bundan sonra sütlerinin geldiğine kani olmaları neticesi, “Panaya Galaktotrofusa” adının verilmesi olmuş… “Gala”, “Süt” demek…
Bu kiliseyi işaret eden tabelaları, Lefkoşa-Leymosun anayolunda görmüştüm…
Kaymaklı çatışmaları ve İğneci Hoca’nın Tekke Bahçesi’ndeki cenaze töreni…
Sotiris Savva, sosyal medya sayfasında Kaymaklı’da çatışma günlerinden ve Kaymaklı’da öldürülen Kaymaklı İmamı Hüseyin İğneci Hoca’nın ve 16 yaşındaki engelli genç Hasan’ın Tekke Bahçesi’ndeki cenaze töreninden fotoğraflar da paylaşıyor…
Özellikle Tekke Bahçesi’ndeki cenaze töreninden çekilmiş olan fotoğraf son derece ilginç… Tekke Bahçesi’nin arkasında o günlerde alelacele mezarlığa dönüştürülen bölgenin böylesi bir fotoğrafını hiç görmemiştim…
Bu da, mezarlığın yıllar içerisinde ne kadar değişmiş olduğunu yansıtıyor…
Hüseyin İğneci’den 2007 yılında bu sayfalarda Kaymaklılı “kayıp” yakını Ali Zeybekoğlu’yla yaptığımız röportajda şöyle yazmıştık:
“SORU: Sampson girdiğinde mücahit yoktu yani Kaymaklı’da!
ALİ ZEYBEKOĞLU: Mücahit yoktu...
SORU: Sivil insanlar buldu, onları topladı, esir aldı, götürdü...
ALİ ZEYBEKOĞLU: Evet...
SORU: Lissaridis’in adamlarına teslim etti...
ALİ ZEYBEKOĞLU: Orada kadın, yaşlı demeden esir aldılar... Rumlar girdiğinde Kaymaklı’ya, yoğurtçu Süleyman Dayı vardı, onun sakat bir oğlu vardı, onu öldürdüler... Bir imam vardı, Hüseyin İğneci - dediklerine göre Hüseyin İğneci, elindeki bir bıçakla bir Rum’u orada bıçaklamış... Yaşlı bir adamdı Hüseyin İğneci, Kaymaklı’nın imamlarındandı... Bıçaklayınca, onun üzerine öldürdüler kendini... Bunlar aynı mahallede kalırlardı, Süleyman Dayı’ynan... Kaymaklı’da gene Turgut vardı, öğretmen... Şehitlerin arasında onlar da vardır, Allah rahmet eylesin... Esirlerden söz açılmışken, esirler belli bir süre sonra geri verildi... 1963’te biz Hamitköy’e çekildiğimizde, bir taraftan açlık, bir taraftan soğuk vardı. Rahmetlik anneciğim ve kardeşlerim “Ali sen olsun kendini kurtarmaya bak” dedilerdi. Çok zor şartlar altında, soğuktan hasta olan insanlarımız vardı... Bir sıcak yemek bulamayan insanlarımız vardı...”
Yıllık iznimin bir bölümünü kullanacağımdan, sayfama iki hafta ara veriyoruz… 27 Ağustos 2019’da yeni yazılarımızda buluşalım…