1. YAZARLAR

  2. Onur Olguner

  3. 10 AYAK ÇİLESİNİ ÇÖZEBİLİR MİYİZ
Onur Olguner

Onur Olguner

10 AYAK ÇİLESİNİ ÇÖZEBİLİR MİYİZ

A+A-

2014 yılındaydık. Belediye seçimleri yeni bitmiş ve Lefkoşa’da sayın Harmancı yeni dönemin belediye başkanı olmuştu. Yeni olmanın da getirdiği acemilikle, dönemin başında tüm Dereboyu esnafına ihbar kağıtları gönderildi: ‘10 ayakta bulunan kaçak yapılarınızı yıkmazsanız, yeni yılda işletme izinleriniz yenilenmeyecektir.’

Doğal olarak esnaf kazan kaldırdı. Kendi arazilerinin içinde, ama yasal olarak yapı inşa etmemeleri gereken 10 ayak çekiliş mesafesinde yaptıkları ek kısımları yıkmak istemiyorlardı. Bunları yıkma yoluna gitmenin kendilerini batıracağını söyleyerek belediyeden toplantı talep ettiler.

Bu talebe cevap veren LTB idaresi Dereboyu esnafı ile bir araya geldi. Toplantı yeri yine aynı caddede bir restorandı. Toplantıya LTB Bayındırlık ve İmar Şubesi, belediye başkanı, asbaşkan ve LTB Teknik İşler ve Kentsel Tasarım Komitesi Başkanı olarak katıldık.

Şube ve başkan konuşmasını yaptıktan sonra sözü bölgede uzun yıllardır restoran işleten bir esnaf aldı. “Bizler yıllardır bu tiyatro oyununu yaşıyoruz sayın başkan” diye sözlerine başladı.

“Bir gelen yıktırılır, bir gelen serbest bırakır bu 10 ayaklardaki yapıları” diye serzenişte bulundu. “Yıllar önce ilk Şemi Bora zamanında tek tek yıkılmıştı bu ek kısımlar. Ardından yine yavaş yavaş izin verildi ve göz yumuldu. Bir gelen başkan yapılmasına izin veriyor, ardından gelen başkan ise yıkarım diyor. Bu 10 ayaklar konusunda yaklaşım dönemden döneme değişiyor.

Yaparsan suçlu oluyorsun, tüm caddede bu ekler yapılırken yapmadığın için para kaybediyorsan da enayi oluyorsun. Bu sorun yasal sorun olma aşamasını geçmiş, idarelerin değişkenliği sorununa gelmiş durumdadır” diye derdini döktü.

O günden sonra belediyenin tutumu değişti. Bu ekleri yıkmanın kayıplarını fark eden belediye idaresi, bu yasadışılığı paraya çevirme fikrini benimsedi. Normalde çok az bir ücret olan işletme izni vermek yerine, miktarı yüksek “geçici işletme izinleri” vererek bu kaçakları olan işletmelere açılım sağlandı.

Doğrudur, bu adım bölge esnafının büyük bir darbe alması engelledi. Belediye de yasada çok küçük bir miktar olan işletme izni yerine, kat ve kat fazlası olan “geçici işletme iznini” alarak bu kaçaklara göz yumma yolunu seçti. Fakat bu adım yine uzun vadede sorunu çözmedi. Yalnızca öteledi.

Tam da o gün isyan eden esnafın yakındığı olmuştu aslında. Bu ihbarlardan çekinerek 10 ayaklardaki kaçaklarını yıkan esnaf ‘enayi’ durumuna düşerken, diğerlerinin de yine ‘bir süreliğine’ yasaya aykırı yapılaşmasına göz yumuldu.

Halbuki sorun mevzuatın uygulanmaması değil, mevzuatın ihtiyaca karşılık vermemesiydi:

Yaklaşık 5 yıldır Doğu Akdeniz Üniversitesi Mimarlık Fakültesinde yarı zamanlı olarak ders veririm. Öğrencilerimize çalıştırdığımız projelerde restoran, kafe veya bar tarzı binalar varsa, özellikle aradığımız bir şey vardır: YARI AÇIK ALANLAR.

Yarı açık alanlar, üzeri kapalı olup da yanları açık olan teraslardır aslında. Kafelerde, restoranlarda ve barlarda genellikle en büyük ihtiyaçlardan biridir. Çünkü insanlar yemek yiyip bir şeyler içerken kışta yağmurdan, yazda da güneşten korunacakları, sigara içebilecekleri ve nefes alabilecekleri teraslara ihtiyaç duyarlar.

İşte tam da bu noktada Lefkoşa İmar Planı başkentin bu ihtiyacı karşılayamıyor. Özellikle ticaretin yoğun olduğu bölgelerde üzeri kapalı, yanları açık terasların ihtiyacı gerçekten hissediliyor. Doğal olarak da esnaf, üzeri kapalı alanları kaçak yollardan da olsa müşterisine sunmaya çalışıyor.

Yasayı delerek karşılanan bu ihtiyaç ise kaçak yapılan bina alanı genişletmeleriyle aynı kefeye konuluyor. İkisi de imar planına aykırı olduğundan, ihtiyacı kaldırarak ticareti yaralamaya çekinen belediyeler, yasa dışı bina genişletmelerine de dokunamıyor.

Lefkoşa İmar Planı artık bu yıl yapılacak olan değişiklikte üzeri kapalı, yanları açık terasları, 10 ayaklarda da uygulanabilecek şekilde çalışmalıdır. Böylece restoranlar, kafeler ve barlar gibi ticari binalarda üzeri açık, yanları kapalı teras ihtiyacı yasal zeminde karşılanabilecektir.

İhtiyacın yasal yollar ile karşılanması durumunda ise, yasadışı yapılan gelişmelere müdahale etmek artık daha kolay olacak ve imar planının daha rahat uygulandığı başkent düzene girebilecektir.

Tüm bunlar aslında teknik konular gibi duyulsa da, belediyelerin asli görevlerinden biri de şehir ekonomisini canlandırmaktır. Çünkü esnaf kazandıkça istihdam artar, önce Lefkoşalı, ardından da Lefkoşa kazanır.

Bu noktada şehir ekonomisini canlandırmak için başkent belediyesine ciddi görevler düşüyor. Güçlü bir kent ekonomisine ulaşmak her zamanki gibi yine bizim elimizde. Tek ihtiyacımız ise biraz istek, biraz irade ve bolca da VİZYON.

Bu yazı toplam 2364 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar