17 YILDA 11 AF
17 yılda 11 kez muhaceret affı çıkarıldı. Bunu önceki gün KKTC meclisinde yeni muhaceret affı yasası görüşülürken eski içişleri bakanı UBP milletvekili Ziya Öztürkler açıkladı.
Önemli bir gerçeği dile getirdiği için kendisine teşekkür ederim.
KKTC normal bir devlet değil. Yalnızca bu bile KKTC’nin aslında devlet olmadığının göstergesidir.
Hangi normal devlet önce bir muhaceret yasası çıkarır, sonra da çıkardığı yasayı uygulamamak için 11 kez etrafından dolaşma yasaları çıkarır?
Dünya’da buna benzer başka bir devlet var mı bilmiyorum. Ama olduğunu da sanmıyorum.
Bu yasa size dar geliyorsa iptal edin gitsin. Bırakın her isteyen ülkeye serbestçe gelsin. İster okusun, ister çalışsın, isterse de çalışmadan yaşamanın yollarını bulsun.
Madem denetleyemiyorsunuz, madem talimat gelince eyilip, bükülüyorsunuz, o zaman af yasası çıkarmak yerine, muhaceret yasasını kaldırın.
Sizin niyetiniz bu ülkeyi doğru zeminde yönetmek değil, sizin öyle bir gaileniz yoktur.
Ne demek 17 yılda 11 kez muhaceret affı yasası çıkarmak?
Ortalama 1.5 yılda bir muhaceret affı çıkarıyorsanız bu, “yasayı uygulamıyoruz, yasaya uyanlar uyar, uymayanlar için de hükümet olarak bir yasa hazırlar, meclisten hemen geçiririz ve sorunu çözeriz” diyorsunuz demektir.
Bu ülkenin en büyük sorunu yasaların yapılması değil, uygulanmamasıdır. Muhaceret Yasası da uygulanmayan yasaların başında gelir. Çünkü herkes hükümetin sıkışınca af çıkaracağını bildiği için yasaya gönüllü uyanlar dışında kimse yasaya uymaz.
Ülkede kaçak sorunu büyüyünce de hükümet “hade son kez af çıkaralım ve kayıt dışılığı bitirelim” diyerek af çıkarır.
Ama son kez denilen af 1.5 yıl sonra yeniden son kez denilerek gündeme getirilir.
Nüfusumuzu bilmiyoruz.
Nüfus yapımızı bilmiyoruz.
Bunları bilmeyince de hiçbir planlama yapamıyoruz. Yaptığımız planlar da nüfus bilinmeden yapıldığı için gerçekleşemiyor.
Zaten nüfusu bilmeden yapılan plan, ne planı isterse olsun “hükmü karakuş” planı olur.
Planlamanın en önemli, olmazsa olmaz verisi nüfustur. Nüfus ve daha da önemlisi nüfus yapısı bilinmeden plan yapılamaz. Yapılırsa da bunun adı plan olmaz.
Yabancılar ve Muhaceret yasası çıkarılırken amaç ülkeye giriş ve çıkışların kontrol altına alınması idi. Buna ek olarak da ülkede kalacak olan yabancıların hangi çerçevede, çalışma izni, oturma izni, ya da öğrenci statüsünde kalacakların durumunu belirlemekti.
Bunların tümü “sorma gir hanı” durumuna düşürülen ülkemizin en azından giriş-çıkışları ve burada kalacak olanları kontrol ve denetim altına almak için yapılmıştı.
Buna rağmen bu konuda 17 yılda 11 kez af çıkarmanın mantığı var mı bilmiyorum.
Bunu süslü sözlerin, yani aile birliğini sağlama gibi süslü sözlerin ardına saklama lüksünüz var mı bunu da bilmiyorum.
Devlet, hem de sayın Tatar’ın deyimiyle “egemen eşit devlet” böyle olmaz.
Kusura bakmayın aslında böyle devlet olmaz. Hep söylerim kapatın bu devleti da sıfırdan yeniden kuralım.
Ya da hiç kurmayalım, zaten yönetemiyoruz bırakın herkes istediği gibi yaşasın. Boşuna sizi da başımızda çekmeyelim.
Şaka bir yana gerçekten bu devletin bütün kurumlarıyla yeniden yapılanmaya ihtiyacı var. Bunu mutlaka en kısa zamanda yapmak zorundayız.
Popülizm buraya kadar. Bundan sonra gerçek bir devlet olarak önce kendi çıkardığımız yasalara kendimizin uyması ve bunu bütün yurttaşlar ve bu ülkede yaşayan yabancılar için eşit uygulanması gerekir.
Af yönetimleri zaman zaman uyguladığı bir yöntemdir. Ama bunu alışkanlık haline getirdiğiniz zaman işler çığırından çıkar. KKTC şu anda tam da bu noktadadır.
Her gün af çıkarırsanız, zamanında yasal gerekleri yerine getirenler de bir süre sonra “enayi” durumuna düşmemek için bundan vazgeçerler.
Af yalnızca çok gerekli olduğunda başvurulan bir barışma biçimidir.
Unutmayın Türkiye’de bir zamanlar devlet cezaevinde yatanlar için sık sık af kanunu çıkarıyordu. Bu durum başta kadın cinayetleri olmak üzere tüm suçlarda patlama yapılmasını sağlamıştı. Nasılsa aftan yaralanır erken çıkarım diyerek suç işleye daha yatkın oluyorlardı.