1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “1963-64’teki iki toplumlu çatışmalarla ilgili gerçekler ve yalanlar...”
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“1963-64’teki iki toplumlu çatışmalarla ilgili gerçekler ve yalanlar...”

A+A-

 

 

Makarios Druşotis

Makarios Druşotis’in “1963-64’teki iki toplumlu çatışmalarla ilgili gerçekler ve yalanlar...” başlıklı 25 Ocak 2009 tarihli POLİTİS’te yayımlanmış makalesinin Türkçe çevirisini bularak bize gönderen bir Kıbrıslırum okurumuz, bu yazının sayfamızda yayımlanmasını önerdi. Makarios Druşotis’in 1963-64 çatışmalarıyla ilgili yazısının Türkçe çevirisini bize gönderen bu Kıbrıslırum okurumuza sonsuz teşekkürler. Makarios Druşotis’in yazısının çevirisi şöyle:
“Eğitim Bakanı Andreas Dimitriu’nun, Makarios’un isim günü nedeniyle okullara gönderdiği genelgesinde, Kıbrıs’ta meydana gelen iki toplumlu çatışmalara ‘Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk yasadışı ve ekstrem örgütlerin neden olduğunu’ söylemesi, tarih ve tarih öğretimine ilişkin bir başka tartışma turuna neden olmuştur. Tüm bu tepkiler arasında, en önemlisi öğretmenler örgütü OELMEK’in  (OELMEK Kıbrıslı Rum öğretmenler örgütüdür) verdiği tepkidir. OELMEK Başkan Eleni Semelidu’nun da açıkladığı gibi, ‘tarihi gerçeğin’ sağlama alınması için kendi genelgesini yayınladı ve bunu okullara gönderdi.
OELMEK’e göre, 1963 – 64 olayları şu şekilde gelişti:
Türkiye, ‘Kıbrıs Türk toplumunu tam olarak kontrolü altına alan Kıbrıslı Türklerin ekstrem örgütü TMT’ yi silahlandırdı’.
20/12/1963 tarihinde Kıbrıslı Türkler, ‘bölünmenin gerçekleşmesi için Kıbrıs’ın tüm stratejik noktalarını ele geçirmeye kalkıştılar’.
‘BM’nin müdahalesiyle Kıbrıs Cumhuriyetinin yasal makamları ile TMT arasındaki toplumlararası çatışmalar sona erdi’.
Çatışmalar, ‘Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs Cumhuriyetinin tüm organlarından ve kurumlarından çekilmelerine ve kendi kendilerini gettolara mahsur etmelerine neden oldu’.
OELMEK, 1960’tan 1964’ kadar Kıbrıs’ta yaşananlardan %100 diğer tarafı sorumlu tutuyor. OELMEK’e göre Kıbrıslı Rumların liderliği, Türklerin ve yabancı güçlerin hilelerinin tamamıyla kurbanıydı. Ancak OELMEK’in ‘tarihi gerçeği’ ne kadar gerçektir? Gerçek olaylarla ne kadar uyumlu olduğunu görmemiz için öğretmenler örgütünün anlattığı dört önemli olayı gelin tek tek inceleyelim:

1. Paramiliter örgütler
Türkiye’nin TMT’yi silahlandırdığı ve 1959 anlaşmasının imzalanmasından sonra da aynı şeyi yapmaya devam ettiği bir gerçektir. TMT’nin varlığı ve Kıbrıslı Türklerin silahlanması hikayenin sadece yarı gerçeğidir. Saklanan diğer yarısına göre, Kıbrıslı Rum milliyetçiler, bir değil, en azından 15 örgüt kurmuştur. (Tüm isimlerin bulunduğu liste bu yazının sonunda aktarılmaktadır).
Bu örgütlerden birkaçı az üyeliydi, bazıları ise gülünç bir rakamdaydılar ve bazıları da sadece bildiri dağıtarak faaliyet göstermiştir. Ancak bunların en azından altı tanesi, ilk olarak Kıbrıslı Rumlara karşı, 1963 – 64 yıllarında da Kıbrıslı Türklere karşı cinayetler ve şantajlar da dahil olmak üzere çok ciddi terör eylemlerinde bulunmuştur.
İstisnasız olarak bütün bu örgütler, Enosis için mücadeleyi amaçları olarak ilan ettiler. Üstelik bu örgütlerden hiçbiri, Kıbrıs Cumhuriyetine sadakat ilan etmedi. Bunu, Enosis yolunda sadece bir istasyon olarak kabul ediyorlardı. Makarios’ un tezi de buydu. Yorgos Papandreu’ ya gönderdiği mektubunda (1/3/1964) şöyle söylüyordu: ‘Bir an olsun, Anlaşmaların kalıcı rejimi teşkil edeceğine inanmadım’.
Aynı dönemde, liderleri ilerde diktatör olacak Georgio Papadopulos ve Dimitrio Yoannidis’in bulunduğu Yunan derin devleti de Kıbrıs’a silah gönderdi. Papadopulos, yasa dışı örgütler kurmak ve onları silahlandırmak amacıyla en az iki kez Kıbrıs’ı gizlice ziyaret etti. Papadopulos, Yunan hükümetinin bilgisi dışında, Yorgacis ile Kıbrıslar Milli Örgütünü (Örgüt ya da Akritas diye bilinmekteydi) silahlandırma konusunda uzlaştılar. Papadopulos, Kıbrıs’taki gizli görevi sırasında, 1963 yılında silahlı güçlerin lideri olan Vasos Lissaridis ile de temaslarda bulundu. O zamanlar Kıbrıs’taki Yunan Alayı ELDİK’te görev yapan D. Yoannidis,   Örgütün askeri sorumlusuydu, öte yandan örgütten bağımsız olarak faaliyet gösteren N. Sampson’un bölüklerini de silahlandırıyordu.
Tüm bunlar artık bilimsel açıdan ispatlanmıştır. Öte yandan Makarios   da bunları Yorgos Papandreu’ya gönderdiği mektubunda kabul etmiştir: ‘Eğitimli üyelerinin sayısı 5000 kişiyi geçen güçlü bir Örgütümüz var’. Yine aynı mektupta, ‘Yunanistan’dan malzeme ikmal edilmesinde de’ (koordinatör Y. Papadopulos ile) ELDİK’in Yunanlı subaylarının (başta D. Yoannidis’in) deneyimlerinden yararlanıldığını yazıyor.

2. Kim   başlattı
OELMEK, 20 Aralık tarihinde Türklerin bölünmeyi getirmek için Kıbrıs’taki tüm stratejik noktaları ele geçirmeye kalkıştıklarından söz ediyor. Böyle bir bir bilgi ilk kez yayınlanıyor. 20 Aralık 1963, dönemin diğer bütün günleri gibi bir gündü!
Çatışmalar 23 Aralık’ta patlak verdi. Öncesinde 21 Aralık sabahı bir olay   yaşanmıştı. TMT çatışmaya neden olmak için girişimde bulunmadı. Bunu istemediği için değil, Türklerin, Kıbrıslı Rumların bu kendileri için yapacak kadar dikkatsiz olduklarını düşündükleri için yapmadı. (Çok eski kaynaklarda bir çok açıklama var).
Tam olarak söylemek gerekirse 1963 yılında hiç kimse askeri girişimde bulunmadı. Her şey yüklü siyasi ortamdan dolayı tesadüf eseri meydana gelen ve kontrolden çıkan bir olayla başladı. Gerçek şu ki, Makarios bağımsızlığa inanmadı ve bağımsız devlet kök salmadan önce Kıbrıs Cumhuriyetini   yürürlükten kaldırma ve ENOSİS’i gerçekleştirme niyetindeydi. Makarios, Y. Papandreu’ya gönderdiği mektubunda tüm samimiyetiyle şunu yazıyordu: ‘Sayın Başkan, amacımız Zürih ve Londra Anlaşmalarını yürürlükten kaldırmaktır’.
Anlaşmaların kınanması, yani Kıbrıs Cumhuriyeti’nin lağvolması, Kıbrıs devleti henüz daha ilan edilmeden önce tartışılıyordu. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ilanından önce Kıbrıs’ta var olan Yunan Milli İstihbarat Teşkilatının (elbette MİT de vardı) notundan elde ettiğimiz bilgiye göre 26 Mayıs 1960’ta Makarios bölge başkanlarını topladı ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin resmi olarak ilan edilmesinden önce anlaşmaları kınamak amacıyla EOKA’yı yeniden kurma girişiminde bulundu. Sonuç olarak olumsuz etkilerinden korkarak buna cesaret edemedi. Ancak bunu hiçbir zaman aklından çıkarmadı. Makarios, ‘Bu Anlaşmaları imzalayan kişiyim, bir an olsun, Anlaşmaların kalıcı rejimi teşkil edeceğine inanmadım’ diye yazmıştır. Türkler onun çabalarını dikkatle izlediler, silahlandılar, bölünmeye ilişkin stratejilerini planladılar, yapabildikleri sürece onu provoke ettiler ve onun yanlış adımı atmasını beklediler.
1963 yılında Makarios, işlevsel olmadığını öne sürerek Anayasa değişikliğini önerdi. Gerçekten var olan problemlere rağmen, işlevsel olmadığı görüşü, Anlaşmaları yürürlükten kaldırması, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni lağvetmesi ve ENOSİS’i geri getirmesi için bir bahaneydi. Strateji   belirledi ve Yunan hükümetinin bilgisi dışında, Yunan ordusunun aşırı uç milliyetçi unsurları ile ittifaklar kurdu.
Anlaşmaları yürürlükten kaldırma stratejisini anlatan ünlü Akritas planında, aşağıdaki kesir de bulunmaktadır:
‘Çatışma çıkması ve çatışmanın genelleşmesi halinde, Enosis’in derhal ilan edilmesi de dahil olmak üzere a maddesinden de maddesine kadar olanları hemen harekete geçirmeye hazırlıklı olmalıyız’.
A’dan d’ye kadar olan eylemler, Makarios’un Anayasayı yürürlükten kaldırmak için hazırladığı bir planın dört aşamalarıdır. ‘Makarios Planı’ adını taşıyan bu planı, Yunanistan Silahlı Kuvvetleri Komutanı I. Pipilis’in ‘Çok Gizli’ bir belgesinde anlatmıştır.
‘a. 1. Aşama: Anayasanın olumsuz noktalarına yasal olarak itiraz edilmesi
   b. 2. Aşama: Garantörlük Anlaşmasının kınanması.
   c. 3. Aşama: Self – determinasyon.
   d. 4. Aşama: KIBRIS’ın Yunan vücudu ile birleşmesini kabul edip etmediği konusunda Yunan hükümetine dilekçe sunulması’.
Pipilis’in belgesi 6 Aralık tarihlidir, ancak ‘Makarios Planı’ çatışmaların aylarca öncesinde hazırlanmıştı. Sözde Anayasa değişikliği ile ilgili önerileri sunduğu, 30 Kasım’dan itibaren hayata geçirilmeye başladı, öte yandan çatışmalar 1963 Noel’inde başladı.
Dolayısıyla, Kıbrıs Rum tarafının, Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs Cumhuriyetine karşı isyan çıkardıkları yönündeki sabit tezini oluşturan iddia gerçek değildir. Kıbrıs Cumhuriyetinin dağılmasına yönelik girişimleri Makarios başlatmıştı.

3. Onları kim durdurdu?
OELMEK çatışmaların BM’nin müdahalesiyle sona erdiğini söylüyor. 1963 yılında Kıbrıs’ta BM yoktu! UNFICYP Mart 1964’te, çatışmalar hali hazırdan başladıktan ve bölünme gerçekleştikten sonra Adaya gelmişti.
Her ne kadar ‘Makarios Planı’ Yunanistan’dan ve Arap devletlerinden (!) gönüllerin yardımıyla direnişi öngörse de, müdahalede eden, Makarios’un Türk işgali tehlikesinden dolayı yaptığı tedirgin çağrısından sonra,   üslerden gelen İngilizlerdi. İngilizler iç güvenliği üstlendiler ve iki taraf arasında saf tuttular. Durum normale döner dönmez Makarios, Garanti ve İttifak Anlaşmalarını suçlayıp, BM’nin üye ülkelerine mektuplar göndererek, planın ikinci aşamasını uygulamaya kalkıştı. İngilizler onu, üslere geri çekilecekleri konusunda uyardıkları zaman, mektupları geri çağırdı ve bir yanlış anlaşılmanın söz konusu olduğu yönünde bir açıklama yaptı.
Çatışmalar, TMT ile Kıbrıs Cumhuriyetinin yasal makamları arasında değil, TMT ile muadili olan Kıbrıslı Rum örgütler (Yorgacis, Sampson, Lissaridis) arasındaydı. Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasasında özel ordularla ilgili herhangi bir bölüm yoktur, ne de Kıbrıs Cumhuriyeti adına çatışma yapılıyordu. Çatışan şey, bir yandan Enosis, diğer yandan da bölünme amacıyla Rum milliyetçiliği ile Türk milliyetçiliğiydi ve Kıbrıs’ın de facto bölünmesiyle sonuçlandı.

4. Çekildiler mi yoksa kovuldular mı?
OELMEK’in ‘tarihi gerçeğinin’ dördüncü noktasında, Kıbrıslı Türklerin, plan doğrultusunda Kıbrıs Cumhuriyetinden çekildiklerinden bahsediyor. Burada yine yarım bir gerçek söz konusudur. Kıbrıslı Türk liderliği, Makarios’un ve ondan sonraki liderliğin art arda yaptığı yanlışlara dayanarak, Kıbrıslı Türklere evlerinden gitmeleri ve işlerini terk etmeleri yönünde baskı yaptı. Ancak, hepsi mallarını terk etmeye, köklerinden kopmaya ve sefil bir halde kamp hayatı yaşamaya istekli değillerdi. Gerçeğin diğer yarısına göre, hiç kimse onları durdurmaya çalışmadı. Aksine, onları korkutarak zorla gitmelerini sağladılar. Toplam 230 Kıbrıslı Türk – TMT’nin faal üyeleri değil, vatandaşlar – kayboldu.
Bugün kuyularda bulunanlar onlardır. 1963 – 64 yılının kayıp listelerine bakacak olursak, bu insanların polis karakollarından, hapishanelerden, hastaneden, tarlalardan ve çeşitli yollardan kaybolduklarını görürüz. Tesadüfen ilk önlerine çıkanların   kaçırılmaları ve öldürülmeleri…
Malları da aynı kadere sahipti. BM’nin yaptığı ve Genel Sekreterin raporunda kaydedilen araştırmalara, 103 Kıbrıs Türk ya da karma köylerdeki 527 ev yerle bir edildi ve diğer 2.000 tanesi de yağmalandı (içindekiler, kapılar, pencereler, kiremitler). Hiç kimse bu olayları hiçbir zaman şikayet etmedi…

Tarihi gerçek mi yoksa milli körlük mü?
OELMEK’in yayınladığı genelge, onlarca yıldır açıklanan olayların çarpıtıldığını ve bunların görmezden gelindiğini gösteren belirsizliklerle doludur. Tarihi olayların yorumlanması subjektiftir. Bununla birlikte dürüst bir görüş ifade eden kişi, bunu gerçek olaylara dayandırmalıdır. Siyasi art niyetlere hizmet eden tezlerin ifade edilmesi amacıyla, olayların çarpıtılmasına, gizlenmesine ve uydurulmasına, propaganda deniyor.
Söz konusu durumda, OELMEK’in ‘tarihi gerçeği’ ne yazık ki onlarca yıldır okullarda öğretilen ve tüm nesillerde saptırılmış bir tarih bilincinin oluşmasına neden olan gözle görülür bir propagandadır.
Tarih, eğitim sistemi tarafından düşünme ve örnek alma aracı olarak kullanılmak yerine, korku ve hoşgörüsüzlük üretme sanayisi ürünü olarak kullanılıyor.
Tarihi mitlerimiz, ‘kutsal görüşlerimizin’ bir parçası oldu. Bunları inkar eden bir kişi, ‘Türklere hizmet   ediyor’ ve milli davayı ‘sabote ediyor’. Gerçekte, ‘ulusal davamızı’  milli körlüğümüzden başka hiçbir şey daha çok tahrip etmemiştir.

Makarios’un tuzu kuru
Eğitim Bakanına yapılması gereken eleştiri, Makarios’u bunlardan ayırması ve onu sanki milliyetçi örgütlerin kurbanıymış gibi göstermesiyle ilgilidir. Gerçek şu ki, Makarios, iki toplumlu üniter devlet olarak Kıbrıs Cumhuriyeti’ni çöküşe sürükleyen gelişmelerin yaratıcısı ve başrol oyuncusuydu.
Andreas Dimitriu daha sonra ortaya çıkan tartışmada kamuoyu önünde yaptığı açıklamada,  genelgenin neden Makarios’un isim gününde yayınlanması gerektiği sorusunu sordu ve diğer tüm liderler gibi, onun da eleştirilmesi gerektiğini söyledi

4 yıl, 15 örgüt
Kıbrıs Rum toplumunda 1959’dan 1963’e kadar faaliyet gösteren örgütler aşağıdaki gibidir:
MEAK: Kıbrıslı Rumların Dayanışma Cephesi
KEM: Kıbrıs Enosis Cephesi
K.S.D: Esir Olmuş İkiye Bölünmüş Kıbrıs  
EMEAK: Milliyetçi Tehlikeyi Ortak Bertaraf Etme Cephesi
EKAS: Kıbrıs Rum Kurtuluş Ordusu
NOEM: Yeni Rum Mücadeleciler Örgütü
EMA: Mücadelecilerin Birleşik Cephesi
AEN: Yiğit Milli Gençlik
PES: Pankıbrıs Milli Seferberlik
OPEK: Kıbrıslı Rumları Koruma Örgütü
EPE: Milli Ruhani Ocak
ASEN: Milli Gençliğin Anti-komünist Derneği
EOK: Kıbrıslılar Milli Örgütü (Akritas olarak bilinmektedir).
Nikos Sampson Bölükleri
Vasos Lissaridis Grupları


(POLİTİS - Makarios Druşotis – 25.1.2009)

Bu yazı toplam 3276 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar