1964’te ölmekten korkmamışlardı oysa!
Hayatlarını hiçe sayıp savaşmak için Erenköy’e çıktılar…
Geride sadece üç – beş sahte kahraman kalmıştı…
Yaklaşık 600 kişiydiler…
-*-*-
Bir kısmı Erenköy’de şehit oldu; sonra yıllarca toplumumuzu yönetenlerin en başlarında yine hep onlar vardı.
-*-*-
Çoğu yaşamını yitirdi; Allah rahmet eylesin…
Hayatta olanlara uzun ömür versin…
-*-*-
Ama artık onlar da korkaklar sınıfında…
Erenköy Direnişi’ni aşağılayan “fotoğraf hatası” konusunda, “üstün körü” ve biraz da “metazori” açıklama yaptılar…
Güçleri, sadece Devlet Piyangosu hatasına yetti.
Aynı hatayı yapan Ersin Tatar’a, TC Büyükelçisi’ne, O’na bağlı kurumlara ya da Türkiye’dekilere seslerini çıkaramadılar…
Yazık!
1964’te ölmekten korkmamışlardı.
___________________________
Herkes kendi defterini
dilediği gibi yazsın!
Ünlü Arap komutan Hâlid Bin Velid'e, ''Filân kişi senin hakkında kötü konuşuyor!'' demişler.
''Kendi defteridir, dilediğini yazar'' demiş…
-*-*-
İnsanlar, sizin hakkınızda, istediği gibi konuşur…
Ağzınızla kuş tutsanız, çıkardığınız gazla; dolu bira şişesini devirseniz de bunun önüne geçemezsiniz…
-*-*-
Ama yine de dedikodu kötü bir şeydir…
İnsanları karalamaya çalışmak iğrençtir…
-*-*-
Geçenlerde biri demiş ki; “Serhat İncirli’nin o kadar çok mülkü var ki; nasıl aldığını araştırıyoruz…”
Serhat İncirli’nin hiç mülkü olmadı…
Üstelik bunu söyleyen bir devlet yetkilisi…
İddia, devletin yetkilisine ait…
Oysa git tapuya, bas düğmeye, gör Serhat’ın mülkünü!
Veya gel, sor, çıkarıp göstereyim ayıptır söylemesi!
Mülkümü!
-*-*-
Bunu bir devlet yetkilisi neden söyler?
Çünkü o devlet yetkilisini eleştirmek bizim işimiz de ondan…
Ve eleştiriye dayanamaz o yetkili…
Attığı ve atacağı çamurla, hem özel hem de resmi yaşantısındaki tüm ahlaksızlıkları örtmekten başka hiçbir gayesi yoktur aslında…
-*-*-
Halid bin Velid’in dediği gibi, “kendi defterlerini kendileri yazsınlar…”
Hiç umurumda değil!
Doğru bildiğimizi savunmaya devam ediyoruz…
Yalpalamadan…
___________________________
Su da yok ağaç da!
Sıcaklardan korunmak ne yapabiliriz?
Bol su içmeliyiz…
Çeşmeden su içemez haldeyiz ve şişe suları da çok pahalı oldu…
Sebze ve meyve yemeliyiz!
11.00 – 16.00 saatleri arasında sokağa çıkmamalıyız…
-*-*-
Ve ağaçlar, sıcağı engelliyor…
Kasabalarda yol kenarları ağaçlı olmalı!
Ağaç da bırakmadık ki!
-*-*-
Geleneksel mimari korunmalı!
Hah onu çoktan yedik, bitirdik!
Hep beton!
___________________________
Sokağa dökülmek!
Çocuklarımıza, bugünkü beceriksizliğin borcunu bırakmak sizce “milliyetçillik” gereği midir?
Çocuklarımızın geleceğini, Türkiye’ye yaptığınız saçma sapan ve gereksiz gezilere harcama hakkınız da yoktur; şoven törenlerinize de!
-*-*-
Vatandaşına gerektiği gibi eğitim ve sağlık hizmeti veremeyen bir “sözde devletiniz” var…
Bilmem farkında mısınız?
Ve siz, hala, hiç utanmadan, eğitime ve sağlığa ayrılabilecek parayı, ihalesiz akaryakıt alımlarıyla ne idüğü belirsiz hırsızlara ödüyorsunuz veya daha da kötüsünü yapıyor, ülüşüyorsunuz!
-*-*-
Asgari ücret, asgari ücretlinin değil, işverenin istediği şekliyle onaylandı.
Ve Hür İş Başkanı Ahmet Serdaroğlu, “hükümetin halkına verecek bir şeyi yok, derhal istifa etmesi lazım” dedi…
-*-*-
Devlet çalışanına yüzde 56 hayat pahalılığı artışı veren hükümet, özel sektör çalışanına adeta “açlıktan geberin” dedi…
-*-*-
Ne mi yapmalı?
Vatandaş açlıkla sınanırken, gezmeye giden bir cumhurbaşkanı bile, isyan etmek için yeterlidir!
Sokağa dökülmeli tabii ki!
___________________________
Aklıma takılan sorular
Jet Krizi Raporu ne oldu?
Devlet Laboratuvarı Yangını Raporu hasıraltı mı edildi?
Girne Hastanesi, 2071 15 Kasım’ında mı bitecek?
Güzelyurt Hastanesi hiç bitmeyecek gibi duruyor, doğru mu?
Alsancak – Lapta ve Değirmenlik – Çatalköy yolları olduğu gibi kalacak mı?
Denktaş’ın anıt mezarı ne zaman tamamlanacak?
Sahi Ercan Havaalanı bitecek mi?
Son soru: Zeki Müren de bizi görecek mi?
___________________________
Lefke Çöplüğü yaklaşık 10 gündür yanıyor… Ve eşit egemen KKTC Devleti’nin hiçbir kurumu söndüremiyor… Bölgede yaşayanların hayati tehlikesi bile olduğunu söyleyenler var… Hadi abarttık diyelim, kimsenin, o bölgede yaşayan insanların yaşam kalitesini ve sağlığını ciddi anlamda tehlikeye atma hakkı yoktur…