“1974’te Aresti’nin Tütün Ambarı’nda bölge köylerden esir düşen Kıbrıslıtürkler tutulmaktaydı...”
Arkeolog ve araştırmacı yazar değerli arkadaşımız Tuncer Hüseyin Bağışkan, Yalusa’da (Yeni Erenköy) bir zamanlar Aresti’nin Tütün Ambarı olarak bilinen binanın fotoğraflarını sosyal medyada paylaşınca, bu konuda Ahmet Derya arkadaşımız da hatıralarını aktardı... Ahmet Derya’yla bu konuda yıllar önce geniş bir röportaj da yayımlamıştık...
Ahmet Derya, sözkonusu tütün ambarıyla ilgili olarak şöyle yazdı:
“Bu bina biz Karpazlıların arasında Aresti'nin (Arestis tou Kambi) Tütün Ambarı olarak bilinir. 1974’e kadar bu amaçla kullanılıyordu.
20 Temmuz 1974'te saldırıya uğrayan Ayantronigo (Yeşilköy) ve Aysimyo (Avtepe) köylerinden esir düşen Kıbrıslıtürkler bu binanın üst katında tutuldular. 21 Temmuz'dan 14 Ağustos'a kadar ben de bu binanın üst katında olanlardan biriydim.
Binanın üst katının yarısı (yuvarlaklanan taraf ) bu amaca tahsis edilmişti.
İlk günler hazırlıksız oldukları için bize yemek veremediler. Bunun üzerine Ayantronigolu arkadaşlar şöyle bir teklifte bulundular :
- Bizi buraya getirdiniz bahçelerimiz kaldı. Bizi götürün bahçelerimizdeki domates, hıyar, patlıcan, biberi toplayalım, hem biz yeyelim hem size verelim.
Rumlar teklifi uygun buldular, götürdüler Ayantronigolu arkadaşları, toplandı bahçelerdeki zerzevat, hem biz yedik hem onlar. İki üç gün öyle idare ettik, ondan sonra yemek vermeye başladılar ama yemekler gerçekten çok kötüydü.
Bir hafta sonra Birleşmiş Milleter Barış Gücü geldi isimlerimizi aldı, şikayetlerimizi ve isteklerimizi sordu.
İsimlerimizin BM kayıtlarına girmesi herkesi biraz rahatlattı. Buna rağmen istekler ve şikayetler konusunda bir çekingenlik vardı.
Söz aldım; yemeklerin kötü olduğunu söyledim. Aramızda sigara tiryakileri olduğunu ve bir haftadır paraları olmadığı için (parayı verene alıp getiriyorlardı) sigarasız kaldıklarını, en önemlisi duş alma imkanımız olmadığını söyledim. Barış Gücü hepsini yazdı ve gitti. Onlar gidince bizi bekleyen nöbetçi -gasiğidi- (bizi bekleyen iki öğretmen vardı. Biri Netalı İlkokul öğretmeni -daskalo- öteki Yalusalı Orta Eğitim Öğretmeni- gasiğidi- ) geldi ve bana bağırarak yüzükoyun yatmamı söyledi, yattım. Silahını doldurup öfkeyle;
-Thelis na se rapso (seni dikmemi- taramamı- isten) dedi. Herkes ayağa kalkmıştı. Ben de :
- Amme ravges bodahtes eihen namoun rapsoumenos (Beni dünden dikseysin, dikilmiş olacaktım. ) dedim.
Rahmetli abim :
-Haspa çıkar, cevap verme gendine diye bağırıyordu.
Arkadaşlar toparlanmıştı, söverek çekildi yerine gitti.
Daha sonra yemekler düzeldi, iki kişiye bir paket sigara getirmeye başladılar, bir de duş alalım diye tuvaletlere su hortumu ve sabun koydular.
Batı'ya bakan (mavi kapının üstü) pencerenin karşısında kahvehane vardı. Bazı günler o pencereden kahvehanede okudukları gazetenin manşetlerini okurdum.
Birgün "To kypriako sti ğenevi" -Kıbrıs sorunu Cenevre'de manşetini okudum. Bir başka gün "Antallagi ton kratumenon "- Esirlerin takası.
Bir de "Epistrofi apo tin kolasi" - cehennemden dönüş manşetlerini okumuştum.
Neyse çok uzattım. 14 Ağustos'ta saat 17'ye doğru nöbetçiler değişti ve bizi polis devraldı. Saat 19'a doğru bizi serbest bıraktılar. Bizimle birlikte Yalusa'nın köy otomobiline binip köye gittik. Biz köye vardığımızda Rumlar köyü terketmişti.
Daha sonra, 14'ünde bizi öldürmek için hazırlık yapıldığını ama başta Aresti olmak üzere köyün ileri gelenlerinin buna engel olduğunu öğrendik.
- Siz bunları öldürürseniz burda kimseyi sağ komazlar diye köylüler karşı çıkmış.
Şavaş sona erdiğinde Aytotro'dan (Çayırova) Dipkarpaz'a kadar Rumlar evlerinde, köylerinde idi.
Daha sonra bu insanlar zorla ve çok çirkin yöntemlerle köylerinden göçerttildi...”
Fotoğraf: Tuncer Bağışkan
Eski Yugoslavya’daki toplu mezarların veri tabanı yayımlandı...
“Balkan Insight” başlıklı (kısaca BIRN) tüm Balkanlar’ı kapsayan ve gazeteciler ile araştırmacıların görev yaptığı internet sitesi, eski Yugoslavya savaşlarında “yaratılan” toplu mezarların interktif veri tabanını yayımladı.
Veri tabanında eski Yugoslavya savaşlarında “yaratılan” toplu mezarlarla ilgili veriler, görgü tanıklıkları, toplu mezar kazılarında kaç kişinin bulunduğu, bulunanların kadın mı, çocuk mu, erkek mi olduğu, bu konuda mahkemelere intikal eden davalarla ilgili bilgiler, mahkumiyetlerle ilgili bilgiler, kaynakçalarda ise çeşitli uluslararası ve yerel raporlar bulunuyor.
Veri tabanına şu adresten ulaşabilirsiniz:
https://massgravesmap.balkaninsight.com/
“BITTER LAND...”
“ACI TOPRAKLAR” başlıklı veri tabanı, insanlığa karşı işlenmiş olan savaş suçlarını, etkin temizleme operasyonlarını ve 1990’lı yıllarda eski Yugoslavya’da yaşanan çatışmalar esnasında savaş suçlarını gizlemek üzere yürütülen operasyonları ortaya koymayı hedefliyor...
Balkan Araştırmacı Gazetecilik Ağı BIRN tarafından Haziran ayı başında açıklanan bu veri tabanı, 1990’lı yıllardaki eski Yugoslavya’daki savaşlarda yaratılmış toplu mezarlara ilişkin ilk kapsamlı ve interaktif veri tabanını oluşturuyor.
BIRN’in bu konudaki yazısını okurlarımız için özetle derleyip Türkçeleştirdik... Haber özetle şöyle:
*** Bu veri tabanı, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’da işlenmiş savaş suçlarının nasıl örtbas edilmeye çalıştığı büyük operasyonları da ortaya koyuyor.
*** “Acı Topraklar” veri tabanı üç dilde bilgiler içeriyor – bunlar İngilizce, Boşnak/Hırvat/Sırp dillerinde ve Arnavutça olarak yer alıyor.
*** Veri tabanında Bosna-Hersek, Hırvatistan ve Kosova’daki savaşlarda “yaratılan” toplu mezarların yerleri, bu toplu mezarlarda yürütülen kazılarda bulunup kimliklendirilen şahısların sayıları, arşiv raporları, fotoğraflar ve ayrıca mahkemelerde yürütülen o konudaki davaların detayları, görgü tanıklarının ifadeleri ve diğer kaynakçalara da ulaşılabiliyor.
*** Boşnak Sırp askeri lideri Ratko Mladiç’le ilgili davanın nihai kararı açıklanmadan önce kamuoyuna açılan bu veri tabanı, bu bakımdan anlamlı çünkü Mladiç’in bazı savaş suçlarında sorumluluğu olduğu ve yürüttüğü politikalar sonucunda Boşnak çatışmalarında toplu mezarların “yaratıldığı” ifade ediliyor.
*** BIRN’in amacı, 1990’lı yılların savaşlarıyla ilgili olarak savaş suçlarına ilişkin seçici inkar ve tarihsel revizyonizme karşı durarak somut verileri ortaya koymaktır.
*** BIRN’in bu projesini bölge direktörü Mariya Ristik’le birlikte yaratan Neyra Mulaomeroviç yaptığı açıklamada, “Yakın tarihte savaş suçlarının gizlenmesi ve üstünün örtülmesi için en büyük ve en sistematik operasyonlara ilişkin bilgileri ve verileri topladığımız bir kaynak yaratmak, amaçlarımızdan biriydi” dedi.
*** Neyra Mulsaomeroviç, “Bu veri tabanı aynı zamanda, bu toplu mezarların şimdiki durumunu yeni teknolojileri kullanarak önemli miktarda kaynak sağlamayı ve böylece bu yerlerin anılması sürecini de ileri götürmek için çabamızı da destekliyor” dedi.
*** Veri tabanı drone kullanılarak çekilen videolarla ve fotoğraflarla, toplu mezar yerlerinin şimdiki durumunu yansıtıyor, bazı durumlarda da üç boyutlu modeller kullanılarak bu yapılıyor – pek çok toplu mezar ihmal edilmiş ve herhangi bir işaret konulmadan öylece bırakılmışlar – buralarının savaş döneminde savaş suçu işlenen yerler olduğuna ilişkin herhangi bir işaret içermiyorlar. Veri tabanı işte böylelikle, bu yerleri anılaştırma sürecine ilişkin stratejik çabaların olmayışına vurgu yapmak istiyor...
*** Sözkonusu veri tabanı gazeteciler, araştırmacılar, öğrenciler, sivil toplum örgütleri ve en önemlisi savaş kurbanlarının aileleri tarafından kullanılmak üzere dizayn edilmiş çünkü çoğunun mahkeme kayıtlarına veya bölgedeki toplu mezarlara ilişkin bilgiye erişimi son derece sınırlı...
*** 2020’nin sonu ile 2021 yılının başlarında BIRN, 60’tan fazla toplu mezar yerini ziyaret ederek bunları belgelendirmeye çalıştı...
*** Veri tabanındaki toplu mezarların çoğu, herhangi bir işaret bulunmayan tarlalar, yasadışı çöp alanları, yol kenarları ya da özel şirketlere ait arazilerde bulunuyor... Bazı durumlarda da toplu mezarların çevresine evler inşa edilerek bu yerler gözlerden gizlenmiş...
*** Veri tabanı için yapılan ilk araştırma, eski Yugoslavya’daki en büyük 42 toplu mezarla ilgili olarak yapılmıştı – bu toplu mezarlar her birine 100’den fazla insanın gömüldüğü toplu mezarlardı. Araştırmanın ikinci aşamasında ise her bir toplu mezara 50 ile 100 arasında insanın gömüldüğü toplu mezarların haritasını çıkaracak. Araştırmanın üçüncü aşamasında ise tüm geriye kalan toplu mezarların haritalandırılması yapılacak.
*** Eski Yugoslavya’da en büyük toplu mezar Sırbistan bölgesinde, Belgrad’ın Bataynika mahallesindeki polis eğitim merkezinde bulunmaktaydı. Bu toplu mezardan 744 Kosovalı Arnavut’tan geride kalanlar çıkarılmıştı.
*** Bosna-Hersek’te ise en büyük toplu mezarlar Zvornik, Srebrenika ve Priyedor’da bulunmuştur – buralara Boşnak siviller gömülmüştü.
*** Hırvatistan’daki en büyük toplu mezar yerlerinden birisi ise Vukovar kenti yakınlarında Ovkara çiftliğinin yakınlarında idi, bu toplu mezarda da 200 “kayıp” şahıstan geride kalanlar bulunmuştu.
*** Eski Yugoslavya savaşlarından ötürü 130 bin insan hayatını kaybetmişti ve 40 bin kişi de “kayıp” edilmişti... Şu ana kadar 1,500 kadar toplu mezarda 28 bin “kayıp” şahıstan geride kalanlar bulunmuştur. Kazılan toplu mezarlardan bin kadarı Bosna-Hersek’te idi.
*** Veri tabanının kaynaklarına gelince BIRN, Eski Yugoslavya İçin Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin adli raporlarını, mahkemedeki tanıklıkları, uydu arşivlerini, belgeleri, araştırmaları, görgü tanıklıklarıı ve farklı kaynaklardan haber arşivlerini kullandı.
*** BIRN aynı zamanda Uluslararası Ceza Mahkemesi verilerini, Bosna-Hersek Kayıp Şahıslar Enstitüsü, Uluslararası Kayıp Şahıslar Komisyonu, Uluslararası Kızılhaç Örgütü ve toplu mezarlarda kazıları yürüten ve kurbanların kimliklendirilmesi sürecine katılan diğer örgütlerin verileriyle karşılaştırdı.
*** Veri tabanı öldürme olaylarıyla ve sonrasında bunların gizlenmesine yönelik operasyonlarla ilgili olarak çok geniş bilgiler sağlıyor – bu öldürme ve gizleme operasyonlarını yapanların çoğu aradan yirmi yıl geçmiş olmasına karşın cezalandırılmamışlardır.
(BIRN’in haberinden özetle derleyip Türkçeleştiren: Sevgül Uludağ/YENİDÜZEN)