1. YAZARLAR

  2. Salih Sarpten

  3. 2013’de Eğitim
Salih Sarpten

Salih Sarpten

2013’de Eğitim

A+A-

2013, “eğitim” adına oldukça kötü bir yıl oldu:

• 2013’ün ilk aylarında “Temel Eğitim Program Geliştirme Projesi” eğitimin en önemli gündemiydi ancak bu projede bir arpa boyu kadar yol alamadık…
• Eğitime çok büyük paralar harcadığımız ancak buna rağmen öğrenci performansı ile ilgili hiçbir düzeyin belirlenemediği, Dünya Bankası raporda koyu kelimelerle yazıldı…
• Türkiye’den “akıllı tahtalar” getirip sınıflara yerleştirdik ama hemen hepsi bildiğimiz “kara tahta” görevi görmekten ileri gidemedi…
• 2013-YGS sonuçlarına göre KKTC’nin 180 ve üzerinde puan alanların oranı %47.15 olduğunu ve sınav ortalamasının çok altında olduğumuz ÖSYM raporlarında yer aldı…
• Devlet Planlama Örgütü’nün “Hane Halkı İşgücü Anket Sonuçları”na göre KKTC’de işsizlik oranı %9.7, geç nüfustaki işsizlik oranın ise %23 olduğu görüldü…
• Şablon bilgilerin ezberlenmesine dayalı sınav odaklı eğitim anlayışı tüm hızıyla devam etti…

Kısacası son günlerini yaşadığımız 2013, “eğitim” adına büyük olumsuzluklarla geçti. Aslında “Sadece eğitim değil her anlamda sorunlarla, sıkıntılarla dolu bir yıl yaşadık” dediğinizi duyar gibiyim… Umutlarımız 2014’e kaldı… Ancak sadece umut etmekle de olmuyor… Umutların gerçekleşmesi için caba sarf etmek de gerekiyor…

Birçok eğitim bilimi araştırması, 10 yaşından büyük bireylerin günde yaklaşık üç bin farklı uyarıcı ile karşılaştıkları ortaya koyuyor... Bugünün öğrencileri onlarca televizyon kanalı, akıllı telefonlar, tabletler, bilgisayarlar, oyun konsolları ve internetin renkli ve vazgeçilmez dünyasının bombardımanı altında yaşıyorlar. Biz de bu öğrencilerin, bu uyaranlardan kurtulmasını ve tüm dikkatlerini öğretmenlerinin anlattıkları sıkıcı bilgilere yoğunlaştırmasını istiyoruz. Pek mümkün gibi durmuyor değil mi?

Dahası öğrencilere aktarmak istediğimiz bu bilgiler,  onlar için hayati önem taşıyan sınavların olmazsa olmazları durumundalar… Ancak bugün öğrendiğimiz her bilgi, yarın için ya yanlış ya da eksik bir bilgi haline gelmektedir. Bu durum da, aslında öğrencilere gelecekte bir daha hiç kullanmayacakları bilgileri öğretiyoruz demekle eşdeğerdir…

  İşte 2014’de kurgulamamız gereken eğitim sisteminin bu farkı dikkate alması gerekliliği kaçınılmazdır… Çünkü gelecekte çözülmesi gereken yerel, ulusal ve küresel problemler, bugün çözemediğimiz problemlerden çok daha karmaşık olacaktır… Bu problemleri, 2013’de yaşadığımız anlayışlara göre yapılanmış eğitim yaklaşımıyla çözemeyeceğimiz aşikardır…

Önümüzdeki yılların eğitim anlayışı ve uygulamaları; hızlı teknolojik gelişmeler nedeniyle daha esnek, yaratıcı, karmaşık ve meydan okuyucu olacak gibi görünmektedir... Önümüzdeki yılların eğitim anlayışı; işbirliği yaparak takım halinde çalışabilme becerisi gösteren, eleştirel düşünerek karmaşık problemlerle uğraşabilen, sözlü ve yazılı iletişimlerle sunumlar yapabilen, teknolojiyi kullanabilen, yurttaşlık bilinciyle yerel, ulusal ve küresel sorunlarla uğraşabilen, bilimsel ve uygulamalı araştırmalar yapabilen ve yeni meslekler hakkında bilgi sahibi olan bireyler yetiştirmeyi öngörmektedir.

Okullarımızı, etrafı duvarlarla sınırlandırılmış “bina” olmaktan çıkartıp, öğretmenler, öğrenciler ve genel olarak toplumla sürekli iletişim halinde olan organik yapılar haline getirebilmeliyiz… 

Önümüzdeki yılların öğrencileri; geçmişte olduğu gibi okula giden, zamanının belli bir bölümünü okulda geçiren, sadece diploma sahibi nitelikli işsizler değil, yerel ve evrensel değerlere sahip geleceğin problemleri için fikir sahibi olan nitelikli aydın bireyler olabilmelidirler…

2014 bu eğitimde bu dönüşümün başlangıcı olsun… Umutlarımızı yeniden yeşerteceğimiz 2014 hepimize kutlu olsun…

-------------------------------------

Anlayana - Gülmece

 

İnat Uğruna

Bir gün üç arkadaş birbirlerine ne kadar inatçı olduklarını ispatlamaya çalışır ve herkes en çok inat ettiği anısını anlatmaya başlar… Biri hemen söze başlar;
- "Bir gün evi telefonla aradım, hanım alo demedi, ben de cevap vermedim, telefon sabaha kadar açık kaldı"

Diğeri "O da bir şey mi?" diyerek söze girer:
- “Ben bir gün eve geldim, kapıyı çaldım, hanım kimsin demedi, ben de kim olduğunu söylemedim, sabaha kadar kapının önünde yattım."

Üçüncüsü "O da bir şey mi?" diyerek;
- “Biz evlendiğimizde karım bana dokunmadı diye bende ona dokunmadım ve hala daha da dokunmuyorum" der.

Diğer ikisi, biraz şaşkın biraz da alaycı bir tavırla;
- "Olur mu? Yahu, "Sizin iki tane çocuğunuz var?"
Hemen yanıt gelir:
- "İnat ettim onları da sormadım."

 

-----------------------------------


Buraya Dikkat   

 

Ne Yapmalıyız?

Yeni bir yıl ve yeni umutlar konuşuluyor yine… Çok sık düşsek de umutsuzluğa, her bir yanımız umut ediyor farklılıkları… Eğitim sistemimiz durumu da çok farklı değil aslında: Umutsuzluk hakim her yanımıza ama yine de daha iyisine layık bir toplumuz diye düşünüyoruz her an…

Hem eğitim sistemimiz, hem de ülkemiz ne çektiyse plansız, programsız, hedefsiz ve hayalsizlikten çekti…

O yüzden, siz bu yeni yılı planlayın, programlayın ve kendinize hedefler koyup, hayaller kurun… Hatta bunları bir yerlere yazın, sürekli konuşun ve peşinden koşun…

Çünkü söylenmemiş sözün, yazılmamış yazının, belirlenmemiş hedefin arkasında sadece bir “hiç” vardır. Ama siz “hiç” değilsiniz…

Bütün planlarınıza uymaya çalışın, programlarınızı gerçekleştirmek için çaba sarf edin, hedeflerinizin peşinden koşun ve hayallerinizi hep dinç tutun... Göreceksiniz hepsi tek tek gerçekleşecek...

Bu yazı toplam 3925 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar