2015 Sonrasında Eğitim
Bireylerin ve toplumların gelişimi işin eğitimin önemi tartışmasızdır… En genel anlamda eğitim, çocuğun bilgi ve becerilerini artırarak onu hayata hazırlamak olarak algılanmaktadır. Ancak bu durum çoktan değişmiştir… Biz pek böyle görmesek de çağımızda eğitimi kimse bu dar anlamıyla görmüyor.
Eğitim sistemleri, bu klasik rolünün yanında, geleceğin sosyo-ekonomik yapısını da şekillendirme rolünü üstlenmiştir.
Kuşkusuz ki her ülkenin eğitim sistemi, o ülkenin geleceğini belirler. Ancak 21.yüzyılda giderek globalleşecek olan dünyada, evrensel değerleri olmayan bir eğitim sisteminin ulusal idealleri de gerçekleştirmesi olanaksızdır.
Çağdaş eğitim sistemlerinin yıllar önce çözdüğü “taşımacılık”, “eğitim denetimi”, “eksik öğretmen”, “yetersiz alt yapı” gibi sadece yönetimle ilgili sorunlara, neredeyse tüm zamanımızı ayırdığımız halde bir türlü de nitelikli çözüm bulamıyoruz…
Oysa 2015 sonrasına bizi taşıması için nasıl bir eğitim sistemi kurmamız gerektiğini derinlemesine tartışmalıyız. Çünkü bugün öne çıkartılmaya çalışılan “çatışma” kültürün evrensel değerler bir kenara, toplumsal ideallerle de hizmet etmediği aşikardır.
İşte tam da bu noktada uluslararası toplum 2015 sonrası eğitimin rolünü tartışıyor. BM Genel Sekreterliği, UNESCO desteği ile 2015 sonrası için eğitimde ulaşılmak istenilen “büyük hamle” hedefi için üye ülke eğitim bakanları ile önemli bir çalışma başlatmış durumda…
Ayrıca UNESCO, 2000 yılından bu üzerinde çalıştığı “Küresel İzleme Raporu” verileri ile birlikte, 2015 yılının bahar aylarında Güney Kore'de büyük bir küresel eğitim forum gerçekleştirmeyi planlıyor…
UNESCO’nun bu çalışmalardan ortaya çıkarttığı ve ülkelerin bu konularda kendi eğitim sistemlerini güncellemesini istediği 2 temel yaklaşımı var.
1. “Bir ülkenin, ekonomik kalkınmasının ve gelişiminin devamı için eğitim olmazsa olmazdır…”
2. “2015 sonrası için eğitim; herkes için hayat boyu öğrenme perspektifinde, erişim, eşitlik ve kalite ilkelerine dayalı, gelecekteki kalkınma gündemi kapsayıcı ve teşvik edici olmalıdır…”
Çağdaş eğitim sistemleri ile bizim eğitim sistemlerimizin uğraş alanları ne kadar farklı değil mi? Yirmi birinci yüzyılı yaşadığımız günümüzde, eğitimin önemi katlanarak artmıştır. Eğitim sisteminin ülke kaynaklarının büyük bir kısmını tükettiği göz önüne alınırsa, bu önemin büyüklüğü ve ne kadar bilimsel bir plânlamanın yapılması gerektiği açıkça kendini göstermektedir. Dahası bu planlamanın Dünya’nın ortaya koyduğu eğitim anlayışlarından uzakta olmaması gerektiği de aşikar…
-----------------------------------------------------------
Buraya Dikkat
Türkiye’nin En İyi 10 Üniversitesi
Dünya üniversiteleri çeşitli ölçütlerle sıralayan kurumlar var. Kurumlardan 8 tanesi (ARWU, Leiden, NTU, SciMago, QS, THE, Webometrics, URAP) oldukça saygın kurumlar olarak kabul edilmektedir. Bu kurumlar farklı zamanlarda, farklı değerlendirme kriterleriyle “en iyi üniversiteler” listelerine ait raporlar hazırlarlar…
Türkiye üniversitelerinin bu listelerde yer alma durumları irdelendi. Böylelikle Dünyadaki 8 sıralama sisteminden en az birinde ilk 500'e giren 10 Türk üniversitesi belirlenmiş oldu. Buna göre; İstanbul, ODTÜ, Hacettepe, Boğaziçi, İTÜ, Bilkent, Koç, Sabancı, Ege ve Gazi üniversiteleri, dünyanın en iyi üniversitelerine ait sıralama sistemlerinin en az birinde yer alan üniversiteler oldu.
Üniversiteler adası olarak övündüğümüz ülkemiz üniversitelerin; daha çok öğrenci, daha çok bölüm, daha çok bina ve nihayetinde daha çok gelir kaygılarını olduğunu biliyorum ancak “en iyi üniversiteler” listelerinde yer alma hedefleri var mı bilemiyorum.
Ne diyelim darısı bizim üniversitelerin başına…
---------------------------------------------------
Gülmece
Okul Bitince
Delikanlı okulu bitirdikten sonra müracaat ettiği mağazada çalışmak üzere ise kabul edilmiş. Büyük bir sevinçle ertesi gün işe başlamak üzere mağazaya gelmiş. Mağaza yöneticisi sevecen ve sıcakkanlı bir şekilde delikanlıyı karşılayarak;
- “Hoş geldin” diyerek ve delikanlının eline bir süpürge tutuşturarak ,.
- “İlk önce şu süpürgeyle arka taraftaki rafların altını temizleyiver” diye konuşmasına tamamlar…
Delikanlı kızgınlığı yüzünden belli olacak şekilde;
- "Ben üniversite mezunuyum".
Yönetici bunun üzerine bir adım geriye çekilerek,
- "Özür dilerim, bilmiyordum. Süpürgeyi bana verirsen nasıl temizlik yapman gerektiğini gösteririm"