1. YAZARLAR

  2. Serhat İncirli

  3. 2020 Cumhurbaşkanlığı Seçimi örneği ve Lefkoşa’da seçim işbirliği meselesi!
Serhat İncirli

Serhat İncirli

2020 Cumhurbaşkanlığı Seçimi örneği ve Lefkoşa’da seçim işbirliği meselesi!

A+A-

Kimseye akıl vermek gibi bir pozisyonum olamaz…

Ama siyasette, özellikle çok partili seçim sistemlerinin olduğu ve bu sistemin de dar bölge çoğunluğuna göre çalıştığı “her coğrafyada”, iş birliği yapmak çok sıklıkla başvurulan bir yöntemdir.

Önce temel amacınızı veya hedefinizi belirleyeceksiniz.

Sonra, yan faktörlere bakacaksınız…

Mesela adayınız çok güçlüyse, “partiler arası işbirliği” yerine, adayın şahsi gücüne asılabilirsiniz…

-*-*-

Aslında uzun uzadıya anlatmanın bir anlamı yok…

Bir yıl önceki cumhurbaşkanlığı seçimine bakalım…

Daha önce de yazdım, o seçimin öncesinde yapılmış 14 adet anketi inceledim…

Bunların bazıları kesinlikle çok güvenilirdi…

Mahalle mahalle, köy köy saptamalar vardı…

Ve bu anketler diyordu ki; “… Ersin Tatar eğer ikinci tura Mustafa Akıncı ile kalırsa, sebep veya sebeplerini tartışmanın bir anlamı yok, kesinlikle favoridir… Yüzde 3, yüzde 6 farkla kazanacak…”

Yine aynı anketler diyordu ki; “… Ersin Tatar, ikinci turda Tufan Erhürman ile yarışırsa, fark yiyecek!”…

-*-*-

Bu anketleri bir tek ben görmedim…

Bu anketlerden Akıncı’nın da, Tatar’ın da, Erhürman’ın da kesinlikle haberi olduğundan eminim… Tatar’ın haberi olduğunu birinci ağızdan biliyorum…

-*-*-

Yani kısacası, eğer “sol” dediğimiz veya “federal çözüm yanlısı” diye nitelediğimiz kesimlere, her türlü kişisel egolar bir kenara itilerek yukarıda bahsettiğim anketler iyi aktarılabilseydi; şu anda Cumhurbaşkanımız Tatar değil, Erhürman’dı…

-*-*-

Siyasi partilerin veya siyasi birlikteliklerin kendi adaylarını belirlemek ve desteklemek gibi bir hakları kesinlikle vardır…

Ve demokrasi de zaten budur.

Mehmet Harmancı, öz kardeşim olsa, o kadar sevebileceğim biridir…

Sadece şahsiyetine değil, yaptığı işe de güveniyorum…

Ama, Lefkoşa’da her partinin, kendi adayını çıkarma hakkına saygı duyulması gerektiği inancım çok yüksektir.

-*-*-

Efendim, Harmancı’nın adaylığı nasıl desteklenebilir?

Muhalif partiler hatta tüm partilerin iş birliği ile…

İlla ki “solun işbirliği” de gerekmeyebilir…

CTP, Harmancı’dan yani TDP’den, 15 beldede destek ister; karşılığında Lefkoşa ve belki TDP’nin güçlü aday çıkaracağı birkaç yerde destek verir.

Aynı işbirliği, HP, YDP, DP için de geçerlidir…

-*-*-

Dünya’nın bir çok ülkesinde ya da seçim bölgesinde, dar bölge çoğunluk sistemi ile yapılan seçimlerde bu tür işbirlikleri çok doğaldır…

Ve bu tür işbirlikleri, çok ciddi, çok kapsamlı, çok iyi hesaplanmış, sağlam anketlerle de desteklenmiş programlarla masaya yatırılırsa; mutlak anlamda başarılı olmuştur.

-*-*-

Tekrar ediyorum; 2020 Cumhurbaşkanlığı Seçimi’ne birkaç ay kala, Akıncı’nın seçilmemesi için Türkiye’nin var gücüyle sahaya ineceği kesinleşmişti… Hatta Türkiye sahadaydı…

Ve aynı günlerde, tüm anketler, Akıncı’nın ikinci turda seçilme şansının çok düşük olduğunu gösteriyordu…

Duygusal bakmamak lazım…

Hedef, Türkiye’nin de desteklediği UBP’nin adayını yenmek miydi?

O zaman, yanlış ata oynadığınız açıktı…

-*-*-

Anketler diyordu ki, Tatar – Akıncı ikinci turda yarışırsa, Tatar kazanacak…

Aynı anketler diyordu ki, Tatar – Erhürman ikinci turda yarışırsa, Erhürman fark atacak…

-*-*-

Şimdi sormak istiyorum; hedef birinci turda birinci gelmek miydi yoksa ikinci turda kazanmak mıydı?

Ve sormak istiyorum; hedef UBP’nin ya da Türkiyeli şeriatçı – faşist zihniyetin mağlup edilmesi miydi yoksa ego tatmini miydi?

-*-*-

Haaa işbirliği sadece yerel seçim için geçerli değil ki!

Bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimi için de pazarlık yapılabilir…

Anketlere – oy oranlarına bakılır; TDP’liler gider CTP’ye ve der ki, Lefkoşa’da bizim adayımızı destekleyin, size önümüzdeki cumhurbaşkanlığı seçiminde destek taahhüt ediyoruz”…

En yakınımızdaki Güney’e bakın isterseniz; bu tür örneklerle doludur…


Biz bu maçı neden kaybettik?

Amerika’nın eski dışişleri bakanlarından, genel kurmay başkanlarından biriydi Colin Powell…

Ölmüş!

Yani beni çok ilgilendiren bir şey değil…

Ama, sosyal medyada bu konudaki haberleri ve paylaşımları izlerken, “biz bu maçı nasıl kaybettik?” sorusunun yanıtlarından biri gözüme çarptı…

-*-*-

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin eski dışişleri bakanlarından, eski büyükelçilerinden Erato Kozaku Markullis’in, Powell ile birlikte çekilmiş onlarca fotoğrafı var…

Oysa bırakın bizim dışişleri bakanlarımızı ya da büyükelçi sıfatlı arkadaşlarımızı; Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, bir yıllık görev süresini anlatan videoda, temaslarını sıralamış…

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşmüş, Recep Tayyip beyle bir araya gelmiş… Erdoğan ile törene katılmış… Tayyip bey ile konferansta bir araya gelmiş…

Eminim birlikte yemek de yemişlerdir ama alkol içememişlerdir.

-*-*-

Neyse, hazır yeri gelmişken sorayım; bu video tanıtımın sonunda Sayın Tatar, “… eeeeöü muuuuu tüüüüm deeeeene” diye bir çığlık atıyor… Lütfen dinleyin… Meğer ne demiş biliyor musunuz? Zor çözdüm ama “Ne mutlu Türküm diyene” demiş!

Biz maçı işte burada kaybettik!

Hiçbir şey yapmıyoruz, “ne mutlu Türküm diyene, bayrak inmez, ezan susmaz” da gene…

-*-*-

Biz bu maçı nerede kaybettik?

Sahada da kaybettik…

Mesela çevre kirliliği…

Ülkenin dört bir yanı pislik – çöp içinde…

Peki neden?

Neden Rum tarafı daha temiz?

Belediye hizmetleriyle alakası yoktur bunun…

Rumlar, bu ülkeye, atalarının mirası ve çocuklarının, torunlarının emaneti olarak bakıyor…

Bizde büyük çoğunluk, ülkeyi “ganimet” olarak görüyor!

Haliyle, har vurup harman savuruyor; içine de mıçıyor; dilerse de satıp, geldiği ülkeye dönebiliyor…

Ve maç da kaybedilmiş oluyor…

-*-*-

Bayrak, ezan da tamamdır!

Yaaaa…

-*-*-

Dün sabah markete girdim…

Sıcak çöreklerin kokusu ortalığı sarıyordu…

Bir kadın girdi içeriye…

Yanında çocuğu…

Minicik…

Birkaç poğaça aldı; sonra cüzdanındaki bozukları saymaya başladı…

Yetmeyebilirdi…

Nasıl demişti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar; “… Varlığım, Türk varlığına armağan olsun!”…

Aynen öyle demiş!

Anladınız mı biz bu maçı neden ve nasıl kaybetmişiz?


cna-t2b180a858fd44a798f98ab088b45dceb.jpg

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) yarın yani 21 Ekim 2021 Perşembe günü gerçekleştireceği Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında alacağı faiz kararı, hem piyasalar tarafından merakla bekleniyor, hem de Kıbrıslı Türkler tarafından… “… Efendim faiz düştüydü, çıktıydı bu yüzden TL eridiydi veya değer kaybettiydi” gibi tartışmaları geçiniz… Bir ülke eğer daha demokratik, daha adaletli, daha barışçıl ise kısacası daha iyi yönetiliyorsa, o ülkede bu türden sorunlar olmaz; insanlar da yoksullaşmaz…

Bu yazı toplam 1883 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar