“2020’ler, İHA ve SİHA saldırılarının on yılı olacak...”
Çatışma Yoğunluğu Endeski’ne göre, 2020’ler İHA ve SİHA saldırılarının on yılı olacak... Endekse göre, dünyanın yüzde 5’i şu anda savaş alanı... Bianet’te yer alan bu incelemeyi paylaşıyoruz:
“Dünyada çatışmalı alanların genişliği son üç yılda yüzde 65 arttı. Çatışmalı bölgelerin toplam alanı Hindistan alt kıtasının yaklaşık iki katına vardı. İnsani kayıplarda da yüzde 29 artış oldu. Süre gelen çatışmalar sönümlenmezken var olanlara yeni çatışmalar ekleniyor.
Risk çözümlemelerine odaklanan Verisk Maplecroft’un yayımladığı son Çatışma Yoğunluğu Endeksi'ne (CII) göre, 2021’den bu yana savaşlar ve karışıklıklar Ukrayna, Myanmar, Orta Doğu ve Afrika'nın Sahel bölgesindeki "çatışma koridoru"nda yayılıp yoğunlaştı.
Covid-19 salgını sırasında çatışma düzeylerinde küresel ölçekte bir durgunluk yaşansa da uzmanlar, en az on yıldır şiddet eğiliminde artış olduğu ve uzun zamandır süre giden birçok krizin hafiflemeden devam ettiği görüşünde.
Verisk Maplecroft araştırma direktörü Hugo Brennan, son çatışmaların işletmeler, ekonomik büyüme ve gıda güvenliği üzerinde geniş kapsamlı etkileri olduğunu, tedarik zincirlerinin Rusya'nın Ukrayna'yı işgal etmesiyle bozulduğunu, bunun Orta Doğu ve Afrika'ya tahıl ihracatını tehlikeye attığını ve Yemen'deki Husi isyancıların Kızıldeniz’deki ulaşımı saldırı altında tuttuğunu söyledi.
DÜNYANIN YÜZDE 5’İ SAVAŞ ALANI...
Rapora göre, devletler arası veya devletler içi 6,15 milyon kilometrekarelik alan çatışmalardan etkileniyor. Karşılaştırmalı olarak bu, 2021’de dünya kara kütlesinin yüzde 2,8'ini etkileyen çatışmaların halen yüzde 4,6 oranına yükseldiği ve çatışmalarda ölenlerin sayısının yüzde 29 arttığı anlamına geliyor. 2021'den bu yana Ekvador, Kolombiya, Hindistan, Endonezya ve Tayland dahil toplam 27 ülke, CII'de önemli bir risk artışı yaşadı.
Raporda tanımlanan Mali'den Somali'ye kadar uzanan ve Sahel ile Afrika Boynuzu'nu kapsayan "çatışma koridoru"nda şiddetin son üç yılda iki katına çıktığı belirtildi. Burkina Faso'nun yüzde 86'sının çatışmaya dahil olduğu, Sudan ve Etiyopya'da da şiddettin boyutlarında olağanüstü artış gerçekleştiği belirtildi.
ÇATIŞMALARDAN 470 MİLYON ÇOCUK ETKİLENİYOR...
Ailelerinden ayrı düşen çocuklara yardım eden “SOS Children's Villages International”ın Merkez Yürütme Sorumlusu (CEO) Angela Rosales, Ukrayna, Sudan, Gazze ve Lübnan'daki savaşlar da dahil, çatışmalardan dünya çapında 470 milyon çocuğun etkilendiğini ve bu durumun ölüm ve yaralanmaların da ötesine geçen ciddi sonuçlara yol açtığını söyledi.
"Çatışmalardan etkilenen bölgelerdeki çocuklar, evlerinin yıkılması, anne babalarının öldürülmesi ya da şiddetten kaçarlarken ayrı düşmeleri halinde ailenin bakımından yoksun kalma riskiyle karşı karşıyalar." dedi. "Özellikle sömürü, köleleştirme, insan ticareti ve istismarlar karşı savunmasızlar.”
Yoğunlaşan küresel çatışmalar can kayıplarının ve yerinden edilmelerin artmasına neden oluyor
Çatışmaların insani maliyeti de aynı derecede endişe verici. BM’ye göre Nisan 2024’e kadar 120 milyondan fazla insan çatışma, şiddet veya zulüm nedeniyle yerinden edilmiş olacak. Silahlı çatışmalardan kaynaklanan küresel ölümlerin bu yılın sonuna kadar 200.000’i aşması bekleniyor. Bu sayı 2021’dekinden neredeyse üçte bir daha fazla. Devam eden insani krizler kitlesel göçe katkıda bulunuyor ve şiddete doğrudan dahil olmayan ülkeler üzerinde ek baskı yaratıyor.
Sivillerin uğradığı zararları izleme kuruluşu ACLED'in (Silahlı Çatışmaların Yer ve Olay Verileri) başkanı Prof. Clionadh Raleigh, Ukrayna savaşından bu yana şiddet olaylarında yüzde 27'lik bir artışa yol açan yeni çatışmaların ortaya çıkaraken önceden var olanların da sürdüğünü söyledi.
"Sona eren veya şiddetini kaybeden çatışmalar çok daha azken çok daha fazla çatışma ortaya çıkıyor," diyen Raleigh, Myanmar gibi daha küçük grupların karıştığı çok sayıda silahlı isyanın olduğu ülkelerde kapsamlı bir barış anlaşmasına ulaşmanın zorluğunu vurguladı.
“Bu nispeten küçük çatışmalar, evrim geçirme eğilimindeler ve içinde kaldıkları siyasal sisteme karşı çok esnekler. Bu yüzden sona erdirilmeleri çok zor olabilir.”
Raleigh, şiddetin biteviye artmasından kaygılı. Kaygısı kısmen İran ve İsrail arasındaki gerginliklerden kaynaklanıyor. Ancak aynı zamanda darbe ve suikast faillerinin veya milislerin iktidarı ele geçirmek için şiddet kullanma eğilimleri dolayısıyla eylemlerinin sonuçlarıyla yüzleşmek zorunda kalmayışlarından da kaygı duyduğunu söyledi.
Sivillerin uğradıkları zararları izleyen bir başka yardım kuruluşu Silahlı Şiddete Karşı Eylem'in yöneticisi Iain Overton, Suriye ve Irak'ta şiddetin büyük bölümünün hafif silahlara ve el yapımı patlayıcılara dayanan devlet dışı silahlı gruplardan kaynaklandığı 2010'ların ortalarına kıyasla, günümüzde şiddetin giderek çatışan devletlerden kaynaklanmasına işaret ediyor.
Overton, “2020'ler hava saldırılarının ve özellikle de insansız hava araçlarıyla saldırıların on yılı olarak tanımlanacak.” dedi.”
Gazze'de SİHA saldırılarıyla çökertilen bir mahalle... Fotoğraf Anadolu Ajansı’ndan...
(BİANET.ORG – 22.11.2024)
İHA ve SİHA nedir?
Vikipedi’den: “Silahlı insansız hava aracı... SİHA olarak da bilinen silahlı insansız hava aracı, genellikle bomba, füze ve/veya ATGM gibi uçak mühimmatlarını taşıyan ve drone saldırıları için kullanılan bir insansız hava aracı (İHA) türüdür. Bu araçlar genellikle gerçek zamanlı insan kontrolü altındadırlar ve farklı özerklik seviyeleri vardır. Bu tip uçakların yerleşik bir insan pilotu yoktur. Operatör aracı uzaktaki bir terminalden çalıştırdığından, bir insan pilot için gerekli ekipmana ihtiyaç duyulmaz, bu da insanlı bir uçaktan daha düşük bir ağırlık ve daha küçük bir boyuta neden olur. Birçok ülke operasyonel yerli insansız hava muharebe aracına sahiptir ve daha birçok insansız hava muharebe aracı ithal edilmekte veya geliştirme programları devam etmektedir...”
İHA: İNSANSIZ HAVA ARACI...
“İnsansız hava aracı (İHA) veya dron (bazen orijinal İngilizce kökenli ismiyle drone,] fiziksel olarak içinde insan bulunmayan bir tür uçan araçtır. Bazen helikopter anlamındaki dikuçar sözcüğünün insansız hava aracı anlamında kullanıldığı da görülmektedir. İHA'ların en önemli ve olmazsa olmaz bileşeni, yer tabanlı bir kontrolör ile uçak arasında bir iletişim sistemdir.
İHA'lar iki sınıfa ayrılırlar: uzaktan kumanda edilerek uçanlar, kendiliğinden belli bir uçuş planı üzerinden otomatik olarak hareket edebilenler. Keşif amaçlı üretilen İHA'lar günümüzde birçok saldırı görevinde de kullanılmaktadır. Militanlara karşı birçok başarılı saldırı gerçekleştiren bu hava araçları çoğu zaman sivil hedefleri de vurarak insan ölümlerine neden olmaktadır. Bunun yanında İHA'lar, son zamanlarda yangın söndürme amaçlı da kullanılmıştır.
Günümüzde çok farklı şekil, ebat, konfigürasyon ve karakterde araçlar üretilmektedir. Tarihsel olarak bakıldığında basitçe İHA'lar birer "drone"dur. Ancak bağımsız kumanda sistemleri çok geliştirilmiştir... Öncelikle İHA'lar tekrar kullanılabilir. Mürettebatsız olarak kontrol edilerek durmadan belli bir irtifada uçabilir.... İlk İHA'lar A. M. Low tarafından 1916 yılında geliştirilmiştir. Takip eden yıllarda ise sınırlı sayıda üretilen Hewitt-Sperry otomatik uçak I. Dünya Savaşı sırasında kullanılmıştır. 1935 yılında ise film yıldızı ve model uçak tasarımcısı Reginald Denny ilk ölçekli RPV (İngilizce Remote Piloted Vehicle Türkçesi Uzaktan Komutalı Araç) modelini geliştirmiştir. II. Dünya Savaşı süresince çok fazla miktarda uçak üretilmiş, bunlar trenleri korumak amacıyla uçaksavar ve saldırı görevlerinde kullanılmıştır. Jet motoru bulunan ilk model 1951 yılında Teledyne Ryan firması tarafından geliştirilen Firebee I'dir. 1955 yılında ise başka bir firma Beechcraft ABD Deniz Kuvvetleri için Model 1001 modelini üretmiştir.Bununla beraber bu araçlar Vietnam Savaşı süresince birer uzaktan kumandalı uçak olmaktan daha ileriye gidemediler.
1980'li ve 1990'lı yıllarda olgunlaşan ve küçültülen bu araçlar özellikle Amerikan askerî çevrelerin ilgisini çekmeye başlamıştır. Bunun en önemli nedeni İHA'ların uçaklara nazaran çok daha ucuz olması ayrıca riskli görevler sırasında yetişmiş mürettebat kaybını sıfıra indirmesidir. Genel olarak keşif ve gözetleme amacıyla kullanılan bu araçlar günümüzde silahlandırılmaktadır. Örneğin MQ-1 Predator modeli araçlar üzerine AGM-114 Hellfire havadan-karaya füze takılmaktadır. Zırhlı ve silahlı bu araçlara insansız hava muharebe aracı (İHMA) denilmektedir...Tüm dünya ordularında yetiştirilmesi en maliyetli personel gruplarından birisi pilotlardır. Bir pilotun yetişmesi çok büyük maliyetlere karşılık gelir. Bu sebeple hava aracıyla zayiatıyla birlikte yetişmiş personelin de zayi olması ordular için hem maddi hem de kabiliyet olarak büyük kayıptır. İnsansız Hava Araçları, zayiat maliyetinin düşük olması açısından da orduları cezbetmektedir.”
https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0nsans%C4%B1z_hava_arac%C4%B1https://tr.wikipedia.org/wiki/Silahl%C4%B1_insans%C4%B1z_hava_arac%C4%B1
*** BASINDAN GÜNCEL...
“Havada uçuşan silahlı insansız hava araçları...”
İsmail DAYE/BİANET
Önceki gün Ukrayna’nın Zaporijya kent merkezine gittim. Uzun bir süredir kent merkezini gözlemleme şansım olmamıştı. Malum, son günlerde Ukrayna genelinde yoğunlaşan Rusya’nın hava saldırıları burada da ciddi şekilde hissediliyor. Bu saldırılarda Zaporijya’da da epey bir insan hayatını kaybetti. Ancak artık bu tür olaylar savaşın bir parçası olarak sıradanlaşmış durumda; o yüzden bahsetmeye bile gerek görülmüyor.
ESNAF ÇOK TEDİRGİN...
Birkaç gün önce, gecenin bir saatinde havada uçan silahlı insansız hava aracının (SİHA) Baburga halk pazarına düşmesi ya da düşürülmesi, birçok esnafı zor durumda bıraktı. Aradan üç gün geçmesine rağmen vurulan yere gittiğimde, insanların hala enkaz kaldırma ve düzenleme çalışmalarıyla uğraştığını gördüm. Bir dükkân tamamen boşaltılmıştı. Yanındaki dükkânın camları ise tamamen kapatılmıştı. Sarsıntı ve patlama nedeniyle pek çok dükkân ciddi şekilde zarar görmüş durumdaydı.
Esnaf, olan bitenden dolayı oldukça tedirgin durumda. Olayın gece yarısı yaşanmış olması, olası bir can kaybını ya da yaralanmayı önlemişti. Ancak pazar esnafının yüzlerinden kaygıyı okumak mümkün. Bazı esnafların mal alımını durdurduğunu öğrendim, çünkü yarın ne olacağını onlar da kestiremiyor. Pazarı dolaşırken şehirde yankılanan siren sesleri oldukça ürkütücüydü. Pazar yeri neredeyse bomboştu. Sanırım insanlar alışveriş yapmaktan çekiniyorlar. Yine de bulmaca çözen ya da örgü ören kadın esnaflar dikkatimi çekti.
ÜRÜN FİYATLARI ARTMIŞ...
Baburga pazarını dolaştıktan sonra, kentin en büyük alışveriş merkezlerinden biri olan Ukrayna Mağazası’na gittim. Elektriklerin olduğu saate denk geldiğim için jeneratör sesi yoktu. Biraz dolaştım ama öğle saati olmasına karşın ortada pek insan yoktu. Ardından Kritirinak halk pazarına gittim. Ürün fiyatları artmış. Orası da hareketsiz ve neşesiz bir haldeydi. Eskiden kentte, arada bir hoparlörden yayılan müzik sesleri ya da sokak sanatçılarının performansları olurdu; artık bunlardan eser yoktu.
ELEKTRİK KESİNTİLERİ YENİDEN BAŞLADI...
Rusya’nın son saldırısından sonra yeniden elektrik kesintileri başladı. Dün üç saatti, bugün aralıklı olarak altı saate çıktı. Ancak ilginç bir şekilde, en azından bizim bölgemizde planlanan kesinti saatlerine rağmen sonrası günde elektrik kesintisine gitmediler. Bu, bizim için sevindirici bir durum oldu.
PATLAMALAR HİÇ DİNMİYOR...
Yaşadığım köy artık adeta savaşın ön cephesi haline gelmiş durumda. Patlamalar hemen hemen hiç dinmiyor. Dün, karşı komşuların sığınaklara indiğini öğrendim. Evlerin bahçelerine SİHA parçaları düşüyor.
Önceki gün komşumla dışarıda konuşurken kafamızın üzerinden bir SİHA geçti. Gözlerimle takip etmeye çalıştım; evlerin arasından kaybolduktan yarım dakika sonra büyük bir patlama oldu. Öyle güçlüydü ki bulunduğum yerden neredeyse yerimden sıçradım.
İMKANI OLAN HERKES BÖLGEYİ TERKEDİYOR...
Son gelişmelere bakılırsa, Trump’ın göreve başlayacağı tarihe kadar bu bölge, belki de savaşın en kritik günlerini yaşayacak gibi görünüyor. Bu durum geniş bir kesim tarafından bilindiğinden, imkânı olan herkes bölgeyi terk ediyor.
İNSANLAR SAVAŞA GİTMEK İSTEMİYOR...
Askere alımlar için yapılan denetimler ciddi şekilde artmış durumda. Ancak açıkça görülüyor ki insanlar askere gitmek ve savaşta ölmek istemiyor. Bu nedenle bulundukları yerden ayrılmıyor, hatta evlerinde saklanıyorlar. Durumu tanımlamak gerekirse, bunun insanların savaşa karşı pasif bir direnişi olduğunu söylemek mümkün. Askere alınanların çoğunun da kaçtıkları konuşuluyor ve bu durum ortalıkta rahatça dile getiriliyor. Bu koşullar altında işlerin yükü büyük oranda kadınlara kalmış durumda.
Yılbaşından sonra, şu anda metre küpü 8 grivna olan doğalgazın 20 grivnaya çıkacağı söyleniyor. Mevcut fiyatlarla bile insanlar faturalarını ödemekte zorlanırken, yılbaşından sonra ne yapacaklarını kara kara düşünüyorlar. Elektrik fiyatları ise zaten çoktan yüzde 50’nin üzerinde artmış durumda.
İNSANLAR SAVAŞIN BİTECEĞİNİ DÜŞÜNÜYOR...
Her şeye rağmen insanlarda, Trump’ın başkanlığıyla birlikte bu savaşın biteceğine dair bir inanç var. Genel olarak konuştuğum insanlar, 2025 yılının Mart ayına kadar bu savaşın bir şekilde sonuçlanacağını düşünüyorlar. Ancak son olarak, Biden yönetiminin giderayak Trump’ın kucağına bıraktığı savaşı sürdürme kararı burada derin bir endişe yaratmış durumda.
“İNSANLAR, ‘SAVAŞ BİTSİN DE BURADA HANGİ DEVLET OLURSA OLSUN’ MODUNDA...
Bulunduğum bölgedeki insanların ruh hali ise “Savaş bitsin de burada hangi devlet olursa olsun” modunda. Zaten buradaki insanlar için Rusya, yüzyıllardır birlikte yaşamış olmalarından dolayı kültürel olarak çok uzak bir yer değil. Açıkçası Rusya, yüzyıllar içinde buradaki insanların zihinlerini kültürel olarak işgal etmiş durumda.
HALKIN DERDİ HAYATTA KALMAK...
Gerçek şu ki, halkın temel derdi yaşamak ve hayatta kalmak. En başından beri bu savaşı hiçbir zaman kendi savaşları olarak görmediler ve hâlâ da görmüyorlar. Savaşın tüm şiddetine rağmen barış umutlarını korumaya devam ediyorlar. Belki de başka hiçbir şeyleri kalmadığından, umutlarına tutunmaktan başka çareleri yok.
Pazar yerinin bombalanması, esnafı tedirgin etti, pek çok dükkan hasar gördü...
(BİANET.ORG – İsmail DAYE – 21.11.2024)