1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. 2021 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu Üzerine
2021 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu Üzerine

2021 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu Üzerine

Bu yıl, Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu 156 farklı ülkeyi kıyaslayarak, ülkeler arasındaki karşılaştırma için gerekli olan araçları ve farklı ülkelerin etkili politikalarına yer vermiştir.

A+A-


Yasemin Aygın
[email protected]

COVID-19 salgını önceden var olan cinsiyet eşitsizliğini artırırken, kapsayıcı ekonomi politikalarına ek bir engel oluşturdu. Kadınlar her ne kadar kriz yönetimi kapsamında temel çalışanlar olarak ön safhalarda yer almış olsalar da evde bakım hizmeti sunmanın getirdiği ek baskılar ve hızlı dijitalleşmeden en çok etkilenen sektörlerin kadınların daha sık istihdam edildiği sektörler olması, ekonomi ve birçok farklı alanda toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik ilerlemelerin önüne geçmiştir. Dolayısıyla önümüzdeki dönem takip edilecek cinsiyete duyarlı ilerleme stratejileri, 2020 yılı boyunca yaşanan gerilemeyi ve kaybedilen zemini telafi edecek güçte olması gerektiğinden kritik bir öneme sahiptir. Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi Raporu ilk kez Dünya Ekonomi Forumu tarafından 2006 yılında yayımlanmıştır. Endeks; ekonomi, eğitim, sağlık ve politika alanlarındaki ülkeler arasındaki cinsiyet farklılıklarını karşılaştırır, aynı zamanda bölge ve gelir gruplarına göre farklılık gösteren ülkeleri sıralar. Rapor ayrıca genel olarak kaynakların ve sunulan fırsatların erkek ve kadın nüfusları arasında ne kadar iyi bölüştürüldüklerini değerlendirir. Aynı zamanda küresel toplumsal cinsiyet eşitsizliğini değerlendirmek ve karşılaştırabilmek adına kapsamlı bir çerçeve sağlamakla beraber listenin başındaki ülkeleri örnek gösterip uluslararası fikir alışverişi olanakları sağlar, böylece hem farkındalık artırır hem de yetkililer üzerinde baskı kurar. Bu yıl, Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu 156 farklı ülkeyi kıyaslayarak, ülkeler arasındaki karşılaştırma için gerekli olan araçları ve farklı ülkelerin etkili politikalarına yer vermiştir. Rapor, cinsiyet eşitsizliğinin dört ana boyutunu incelemektedir bunlar; ekonomik katılım, eğitime erişim, siyasi yetkilendirme ve sağlıktır.

2021 yılının küresel olarak toplumsal cinsiyet eşitliğine yaklaşma oranı ortalama olarak yüzde 68’dir. Bu oranda 2020 trendlerine bakıldığında uzun zamandan sonra ilk defa gerileme kaydedilmiştir, gerilemenin esas nedeni büyük ülkelerin COVID-19 salgını sırasındaki performanslarındaki düşüştür. Kapatılması gereken yüzde 32’lik bu oran toplum düzenlerindeki ciddi eksiklikleri yansıtmaktadır. Mevcut hız göz önünde bulundurulduğunda dünya çapında, tüm kategoriler arası, tam toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için 136 yıla daha ihtiyaç duymaktayız.

Tüm kategoriler arasında en büyük farkın görüldüğü alan siyasi yetkilendirmedir. Bugüne kadar bu farkın sadece yüzde 22’si giderilmiş ve ayrıca 2020 raporundan bu yana bu oranda yüzde 2,4 gerileme kaydedilmiştir. Siyasi yetkilendirme alanı, karar alma rütbelerindeki temsil düzeyleri üzerinden ölçülmektedir. Raporun kapsadığı 156 ülkede kadınlar dünya genelinde yer alan 35.000 parlamento koltuğunun yalnızca yüzde 26,1’ini doldururken, 3.400'den fazla bakanın sadece yüzde 22,6’sını oluşturmaktadırlar. Kadınların parlamentolara katılımı, demokrasilerin hesap verebilirliğini ve kalitesini geliştirmede çok büyük bir rol oynar. Ayrıca politika oluşturma gündemleri ve siyasi içerik üretiminde tüm cinsiyetlerin aktif katılımı büyük bir önem taşır.

Bu yetersiz temsil, sadece siyasi alanlara kısıtlı kalmamaktadır, mesleki açıdan çok sayıda mezuna kıyasla üst düzey yönetici pozisyonlarındaki kadınların sayı farkının da kanıtladığı gibi, ihtiyaç duyulan insan kaynağı potansiyellerinden düzgün faydalanamadığını göstermektedir. Kurumlardaki kritik konumlar hâlâ daha nadiren kadınlar tarafından doldurulmaktadır. Bu veriler şu an yürürlükte olan mevzuatların, kadınların şirket yönetim kurullarındaki temsiliyeti üzerinde önemli bir etkisi olsa da yönetim kurulları içinde sahip oldukları pozisyonlara yönelik herhangi bir katkısı olmadığı görülmektedir. Bağlantılı olarak Ekonomik Katılım ve Fırsat Eşitliği, farkın en yüksek olduğu ikinci kategoridir. Ekonomik katılım alanı, maaş oranları, katılım düzeyleri ve yüksek vasıflı istihdama erişim üzerinden hesaplanmaktadır. Bu yılın endeks sonuçlarına göre günümüze kadar bu açığın yaklaşık yüzde 58’i kapatılmıştır, pandeminin etkileri dışarıda tutulduğunda, son yıllarda bu kategorinin diğerlerine kıyasla ciddi bir ilerleme hızı kaydettiği görülebilir. Bu veriler her ne kadar kadınların ekonomik katılımları için umut verici olsa da dünya çapında ekonomik katılım eşitliğinin sağlanması için tahminî 268 yıl daha gerekmektedir. 

Genele bakıldığında eğitim ve sağlık hizmetlerine ulaşım ve hayatta kalma alanlarındaki eşitsizlik oranları neredeyse tamamen kapanmıştır. Eğitime erişim, temel ve yüksek düzeyde eğitime erişimi incelerken, sağlık ve hayatta kalma kategorisi beklenen yaşam süresini ve cinsiyet oranını inceler. Bu kategoride kadın doğumlarının erkeklerden daha az olduğu (her 1000 erkeğe 944 kadın), ayrıca erkeklerin daha genç yaşta öldüğü, kadınların ortalama 6 yıl daha fazla yaşadığı baz alınır fakat rakamların yüzde 6’dan az olduğu takdirde ölümlerin farklı nedenlerden dolayı cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklandığı var sayılır. Eğitime erişim alanında cinsiyet eşitsizliği farkının yüzde 90’ı elimine edilmiş ve 37 ülkede eşitlik tamamen sağlanmıştır. Geriye kalan ülkelerdeyse ilerlemenin son aşaması tahmin edilenden daha uzun ve zahmetli ilerlemekte, istatistiklere göre bu açık, başarılı politikaların sürdürülmesiyle 15 yılda kapatılabilir fakat ülkelerin bu politikaları benimseyip uygulayacakları şüphelidir çünkü raporun kapsadığı ülkelerde geriye kalan farkın sebebi imkânsızlıktan ziyade kültürel veya dinî inançlardan kaynaklanmaktadır.

Genel sıralamaya bakacak olursak İzlanda bu yılın raporunda da son 11 yıldır olduğu gibi birinci sırada yer almaktadır. İlk 10’a giren ülkeler sırayla; İzlanda, Finlandiya, Norveç, Yeni Zelanda, İsveç, Namibya, Ruanda, Litvanya, İrlanda ve İsviçre şeklindedir. 2021 istatistiklerine göre son yılda en çok ilerleme gösteren beş ülke Litvanya, Sırbistan, Togo, Doğu Timor ve Birleşik Arap Emirlikleridir, bu ülkeler cinsiyet farklarını yüzde 4,4 oranında azaltmışlardır.

Endeksi hazırlayan Dünya Ekonomi Forumu’nun Mercer ile iş birliğinde geliştirdiği bir takım çözüm önerileri bulunmaktadır. Bunlar dört temel hedefe hizmet etmek için tasarlanmıştır. Birincisi COVID-19 sonrası iş dünyasında toplumsal cinsiyet eşitliğini somutlaştırmak adına; yüksek büyüme gösteren sektörlerde yeniden istihdama hazır olmaları için kadınlara mesleki beceriler kazandırmak. Cinsiyete duyarlı iş gücü planlaması, yerleştirme politikaları ve stratejileri geliştirmek. İkinci çözüm önerisi sektörler arasında ve içerisinde ücretlendirmelerdeki cinsiyet farkının kapatılması kapsamında ücret incelemeleri ve her iki cinsiyet için refahı artırmak adına hâlihazırda düşük ücretli temel işler genelinde iş kalitesinin ve ücret standartlarının düzenlenmesi üzerinedir. Sunulan üçüncü politika kadınların iş gücüne katılımının sağlanması açısından alternatif çalışma düzenlemelerini kapsamaktadır. Bu hedef özellikle ebeveynlere gerekli çocuk bakımı desteğinin sağlanması konusunda sosyal güvenlik ağlarının güçlendirilmesini sağlamakla beraber, çocuk sahibi olduktan sonra cinsiyetler arası asimetrik iş gücü ve bakım eforlarının üstlenilmesini çözümlemeye yardımcı olacaktır. Son olarak hukuki destekle daha fazla kadının yönetim ve liderlik pozisyonlarına erişiminin önünün açılması hedeflenmektedir. Yukarıda bahsi geçen çözüm önerileri her ne kadar özellikle gelişmekte olan ülkelerdeki kadın iş gücünü ileriye taşıyabilecek nitelikte olsa da hâlihazırda üst düzey görevler için fazlasıyla eğitilmiş veya deneyime sahip kadınların farklı sebeplerden dolayı meslek hayatlarında erkeklere kıyasla aynı hızla ilerleyememelerine kısıtlı katkı koyabilecektir. Bizim daha aşina olduğumuz toplumlarda ve ekonomilerde kadınların iş gücünün bazı katmanlarında daha az görülmeleri ya da eksik olmaları eğitim düzeylerinden veya beceri eksikliklerinden kaynaklanmaz, aksine bu konu coğrafyamızda teknik eksikliklerden ziyade bünyesinde birçok sosyal problemi barındırmaktadır.

Mevcut hızda, cinsiyet eşitsizlikleri potansiyel olarak Batı Avrupa’da 52 yılda, Kuzey Amerika’da 62 yılda ve Latin Amerika ve Karayipler’de 69 yılda tamamen elimine edilebilir. Diğer tüm bölgelerdeki cinsiyet farkı anlayışından kurtulmak 100 yıldan fazla sürecektir. Bu süre Doğu Avrupa ve Orta Asya için 135 yıl, Doğu Asya ve Pasifik için 165 yıl, Kuzey Afrika için 142 yıl ve Güney Asya için 195 yıldır. Bazı bölgelerde artış gösteren hız, cinsiyet eşitsizliklerini kapatmak için gerekli süreyi kısaltsa da ilerleme ülkeler ve bölgeler arasında yavaş ve düzensizdir. Yirmi birinci yüzyılda temiz enerji üretimi, erişilebilir kaliteli sağlık ve eğitim sistemleri, okyanusların koruması ve sosyal kalkınma gibi birçok acil küresel çaba gerektiren sorun bulunurken dünya nüfusunun sadece yarısına katkı koyabilecek olanakların sağlanıyor olması kabul edilemezdir.

Ekonomiler ve toplumlar pandemi sonrası yeni bir düzene hazırlanırken normalleşme çabalarının toplumsal cinsiyet eşitliği açısından adaletli olması ve toplumun tüm paydaşlarına hizmet etmesi esastır. Toplumsal cinsiyet eşitliği açısından bakıldığında normalleşme aşamalarının ekonomik katılımda toplumsal cinsiyet eşitliğini artıran, pandeminin izlerinin kalıcı hâle gelmesini önleyen ve önceye dahi kıyasla daha dayanıklı, uzun soluklu sosyoekonomik sistemler oluşturacak politikalar tasarlamak mümkündür. Öncelikle bakım sektöründe kadın ve erkeklerin bakım iznine eşit erişimini sağlamak için yatırımlar yapılması büyük önem taşır. Bu hem toplumsal cinsiyet eşitsizliği kapsamında zaman zaman atlanan erkeklerin rolünü düzenleyecek hem de kadınların iş gücüne katılımını daha kalıcı olmasına katkı koyacaktır. Örneğin 2021’de güncellenen verilere göre, küresel olarak çocuk sahibi olduktan sonra kadınlar ortalama 3 aydan fazla ücretli ya da ücretsiz izin alabilirken babaların ortalama 3 günlük izin aldığı görülmektedir. İkinci olarak politikaların uygulanması aşamasında daha proaktif olarak mesleki ayrımcılığın üstesinden gelinmeye odaklanılması gerekmektedir. Bir başka çözüm önerisiyse etkili kariyer politikalarında ihtiyaç duyulan noktalarda yeniden mesleki beceri kazandırılması ve tarafsız işe alma ve terfi uygulamaları içeren yönetimsel çerçeveler getirilmesidir. Bu sayede toplumsal cinsiyet eşitliğini yakalamaya daha yakın bir iş geleceğinin yolunu açmak mümkün olabilir.


Kaynakça:
Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporu 2021, https://www3.weforum.org/docs/WEF_GGGR_2021.pdf adresinden erişilebilir.
 

Bu haber toplam 5240 defa okunmuştur
Gaile 487. Sayısı

Gaile 487. Sayısı