1. YAZARLAR

  2. Erdinç Gündüz

  3. 21 Aralık 1963’de ne oldu ?
Erdinç Gündüz

Erdinç Gündüz

21 Aralık 1963’de ne oldu ?

A+A-

Pazar yazıları

Biz adalıların, araştırma, soruşturma, hesaplaşma alışkanlığımız yoktur genelde. Bize ne söylenir ne öğretilirse ona inanır,  orada takılır kalır,  inatla sonuna kadar da onu savunuruz.
21 Aralık 1963’le ilgili bildiklerimiz de  aynen öyledir.  Elli küsur yıldır, biz başka bilir başka söyleriz, başkaları başka bilir başka söyler. Bundan sonrasında da öyle devam edeceğe benzer. Tarih bir gün,  -Türk veya Rum- adayı bu hale getirenlerden hesap sorar mı  bilmem.  Açıkçası pek de umudum yok.
Hep perde arkasında kalan ‘yönetenler’in emirleriyle, sopalar, taşlar, baltalar, yangınlar, bombalar, cinayetlerle başladı her şey. Sonra sopalar-taşlar tabancalara, makineli tüfeklere dönüştü.  “Sokak başları, sokak araları...” derken, sınırlarla, kum torbaları ve beton mevzilerle tanıştık.  Arkasından her adım biraz daha şiddetlenerek yaklaştı sinsice. Adanın bütününe yayıldı. Kentine, köyüne, dağına taşına.  Sistematik ve planlı bir şekilde. Derken ‘şiddet’ en sonunda savaşa dönüştü.  Silahlı veya masum binlerce insan öldü, yüzbinler evinden yurdundan oldu. ‘Sokak kavgaları, sokak çatışmaları, bölgesel çatışmalar ve nihayet savaş’ derken sonunda,  bu küçücük ülke ikiye bölündü. Başardık (!) yani. Elbirliği ile.
21 Aralık 1963,  ‘Zamanı geldi hadi başlayalım’  emrinin verildiği gün müydü ?  Öyleydi veya değildi. Sonuçta bir ‘Yıldönümü’ işte.  Bazılarımız için ‘hedefe varma’ yolunda önemli bir günün yıldönümü bazılarımız için ise,  adanın tarihine kapkara harflerle geçecek bir günün yıldönümü.

**************************************************************************

Sokağın dili...
• Çözüüümmmm ? Nerde ama ? Kıbrıs’ta ???...  İnananın da....
• Bu iş çoktaaan bitti. Ama bazıları farkında bile değil daha....
• Ne Akıncı’nın, ne de Anastasiadis’in yerinde olmak istemezdim...
• Türkiye gerçekten çözüm ister mi istemez mi ? Hala anlamadım...

***

• Bıktık artık bu su kavgasından....
• Ben olsamTürkiye’ye,  “Ne suyunu ne paranı” derdim...
• Hiç kızmazdım. Parayı veren düdüğü de çalar gardaş...
• ‘Bu  su anlaşmasını, zamanında kim yaptı, kim imzaladı ?’ sorusunu ne soran var ne bundan söz eden...
• Su’dan sebeplerle su konusununun da içine ettik...
• Sanki da sadece suynan gitti vatan elden....
• Su yolu açılacak diye harabeye çevrilen yolları, kaldırımları kim onaracak, çok merak ettim...
***
• DP gitsin, UBP gelsin... CTP gitsin, DP gelsin.... UBP gitsin, gene CTP gelsin... Haydaaaa...
• Kırmızı koltuk, siyah koltuk trafiği yoğun... Herşey ‘koltuk’ için...
• Tam da zamanıdır şimdi hükümet bozmanın...
• Çarşamba’nın geleceği belliydi... Kırmızı ışık mı yandı yoksa yeşil mi ? Varın siz düşünüp karar verin...
• ‘Büyüklerimiz’ ne karar verdiyse o olacak... Her zaman olduğu gibi...
***
• En sonunda Arapları birbirlerine sokmayı başardılar....
• Eskiden YAK, GG, MTG, FB, GS, BJK falan vardı... Şimdi zaman, açılımlarını bile doğru düzgün yapamadığımız YPG, PKK, IŞİD, PYD ve daha nicelerinin zamanı...
• Yok sınırdı, yok Esad’dı, yok IŞİD’di, YPG’ydi derken Türkiye, Doğu’da olanları dünyadan saklamayı başarıyor...
• Savaş çıkar mı ? Türkiye savaşa girer mi ? Bakanlardan biri “Biz savaşa girersek ertesi gün sabah namazını Şam’da kılarız” dediydi.  Yaaa....(!!!).

***
• Hiç Devlet dairelerine işiniz düştü mü ? Birkaç çok iyi niyetli memur olmasa hiç bir işinizi döndüremezsiniz....
• Mesai saatleri gene değişecekmiş... İşlemeye niyeti olmayanlar için ne farkedecek ki ?
• Takım yenilir, kabahatli hakem..... Sistem çöker, kabahatli memurlar... Para biter, maaşlar ödenmez, kabahatli Maliye Bakanı... Trafik kazalarında insanlar ölür, kabahatli Trafik Polisi...  Eğitim rezalet, kabahatli Eğitim Bakanı...
Kabahat hep başkalarında.  E biz ? Biz masum (!!!).....

Bu yazı toplam 3350 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar