21. Yüzyılda Ezber ve Hafızlık Yaklaşımı
OECD, PISA 2015 kapsamında 51 ülkede 15 yaş düzeyindeki öğrencilerin takım çalışması yaparken problem çözme becerilerini değerlendirdi. ‘İşbirliğine Dayalı Problem Çözme’ raporuna göre Türkiye, 35 OECD ülkesi arasında son sıraya yerleşirken, genel sıralamada sondan beşinci oldu. Her 10 öğrenciden 6’sı bu beceride en düşük seviyede yer aldı. Rapor, Türkiye’de öğrencilerin grup çalışmasını sevmediğini de ortaya koydu, yalnız çalışmak yerine bir takımın parçası olmayı tercih edenlerin oranı yüzde 48’de kaldı. Bu, tüm ülkeler arasındaki en düşük oran... Listenin ilk sırasında ise Singapur var.
PISA'nın eğitim direktörü Andreas Schleicher'e göre Türkiye'nin düşük performansının nedeni; eğitim sisteminin, öğrencilerin sınavlarda gösterdiği bireysel başarılarla sınırlandırılmasıdır.
Elbette ki KKTC bu çalışmada yok. Ancak olsaydı, sonuçlarının neler olabileceğini az çok tahmin edebiliriz. Çünkü bizim eğitim sistemimiz, Türkiye’den çok daha fazla bir biçimde bireysel başarıya odaklanmış durumda… Takım çalışmasını, işbirliğini, araştırmayı, sorgulamayı ara ki bulasın… Ezbere dayalı yarışmacı eğitim yaklaşımı neredeyse tüm sisteme hakim…
Laf ezbere dayalı eğitimden açılmışken, şunu da söylemeden edemeyeceğim. Takip edenler hatırlayacaklardır. Bu sayfanın geçen haftaki konusu PISA'nın eğitim direktörü Andreas Schleicher'in Türkiye eğitiminin ezbere dayalı yapısına yönelik eleştirileriydi… İşte bu eleştirile yönelik olarak TC Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarının verdiği yanıt çok manidardır. TC-MEB Müsteşarı Doç. Dr. Yusuf Tekin: “Ezber mantığı ve yöntemi bizim geleneğimiz için önemli bir öğrenme yöntemidir.” dedi. Dahası 'Çocukların tıpkı hafızlık yaparken olduğu gibi ezber yaparak öğrenmesini kolaylaştıracak daha sistematik bir öğrenme sağlayacak bir eğitim süreci oluşturabilir miyiz?” kapsamında projelerinin olduğundan bahsetti…
Evet, ne yazık ki durum böyle… 21. Yüzyılda, ezber ve hafızlık yaklaşımı…
Kuşkusuz temel gailemiz Kıbrıs Türk Eğitim Sistemidir. Yani Türkiye’de eğitimin öncelikleri ya da dayandığı anlayışlar birincil olarak bizi ilgilendirmeyebilir. Ne var ki hemen hepimizin bildiği bir gerçek var. Türkiye eğitimin sahip olduğu yaklaşımların KKTC’ye yansımaması pek mümkün olmaz…
Belki de eğitim sistemimizde gerçekleştirmemiz gereken en önemli unsurlardan bir tanesi, başarısız olmaya mahkum yaklaşımları transfer etmekten vazgeçmektir. Kendi akademisyenimiz, kendi uzmanlarımız, kendi öğretmenlerimizle bugünkünden çok daha nitelikli ve kaliteli bir eğitim sistemi kurabiliriz.
Bugün ülkemizde en sorunlu ve adaletsiz uygulamaların yer aldığı alan eğitimdir. Bu nedenle bir yandan çağdaş eğitim uygulamalarını sisteme entegre ederken, diğer yandan da ekonomik ve sosyal düzeyi, doğum yeri, kökeni gibi noktalardaki ayrımların yaşanmasına izin vermeyen anlayışlarla kökten bir değişimi gerçekleştirerek eğitim sistemini yeniden yapılandırmalıyız.
Biliyor muydunuz?
3. Kıbrıs Uluslararası Eğitim Araştırmaları Kongresi
Kıbrıs Eğitim Araştırmaları Birliği (KEAB) tarafından organize edilen 3. Kıbrıs Uluslararası Eğitim Araştırmaları Kongresi (CICER’17), 7 – 10 Aralık 2017 tarihlerinde Kuzey Kıbrıs, Mağusa’da gerçekleştiriliyor.
Kongrede eğitim bilimleri alanında çalışan bilim insanlarının uluslararası bir platformda buluşmaları, eğitim araştırmalarının bulgularını tartışmaları ve alana yeni katkılar getirmeleri beklenen bildiri sunumları ve araştırma bulgularının tartışılması sağlanacak.
KEAB’tan verilen bilgiye göre; ana teması “Eğitim Araştırmalarında ve Uygulamalarında Barış Eğitimi: Çok Kültürlülük, Göç ve Kimlik” olarak belirlenen kongreye 9 farklı ülke, 65 farklı üniversite ve kurumdan 130 araştırma bildirisi ile 200’e yakın eğitim araştırmacısının katılacak. Bunların yanı sıra kongrede eğitim bilimleri alanında uzman kişilerin özel sunumlarına, özel konulardaki atölye çalışmalarına da yer verilecek.
Ayrıca kongrede, eğitim bilimi araştırmacılarının yapmış oldukları bilimsel çalışmaların katma değerini güçlendirmek ve eğitim araştırmalarının önemini vurgulamak amacıyla, “3. KEMAL YÜCEL ARAŞTIRMA ONUR ÖDÜLÜ” yarışmasını da yine kongre kapsamında gerçekleştirilecek.
Anlayana Gülmece
Okul Bitince
Delikanlı okulu bitirdikten sonra müracaat ettiği mağazada çalışmak üzere ise kabul edilmiş. Büyük bir sevinçle ertesi gün işe başlamak üzere mağazaya gelmiş. Mağaza yöneticisi sevecen ve sıcakkanlı bir şekilde delikanlıyı karşılayarak;
- “Hoş geldin” diyerek ve delikanlının eline bir süpürge tutuşturur ve
- “İlk önce şu süpürgeyle arka taraftaki rafların altını temizleyiver” diye konuşmasına tamamlar…
Delikanlı kızgınlığı yüzünden belli olacak şekilde;
- "Ben üniversite mezunuyum" diye karşılık verir.
Yönetici bunun üzerine bir adım geriye çekilerek;
- "Özür dilerim, bilmiyordum. Süpürgeyi bana verirsen nasıl temizlik yapman gerektiğini gösteririm.”