1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. 21. Yüzyılın Dört Temel Düşünme Becerisinin Öğrencilere Kazandırılması; Lefkoşa Türk Lisesi Felsefe ve Düşünce Kulübü Örneği I
21. Yüzyılın Dört Temel Düşünme Becerisinin Öğrencilere Kazandırılması; Lefkoşa Türk Lisesi Felsefe ve Düşünce Kulübü Örneği I

21. Yüzyılın Dört Temel Düşünme Becerisinin Öğrencilere Kazandırılması; Lefkoşa Türk Lisesi Felsefe ve Düşünce Kulübü Örneği I

Geleneksel eğitimin kıskacından çıkamayan eğitim sistemi içinde bu ders dışı etkinlikler, başta öğrenciler olmak üzere öğretmenler için de taze bir nefes alanı oluşturmaktadır.

A+A-

Nügen Derman Duru
[email protected]

Eğitim sistemimizde, akademik bilgileri aktarmaya dayalı okul derslerinin, ders dışı etkinliklere oranla daha önemli kabul edilmesi yönünde bir eğilim vardır. Bunun temel nedeni, sınavla alan okullara (kolej, fen lisesi…) girebilmenin, başarının tek ölçütü olarak görülmesidir. Öğretmenliğim boyunca en çok gözlemlediğim, hepimizi yeri geldiğinde kıskacına alan akademik başarının yüceltilmesinin, öğrencilerde yaşattığı sosyal ve psikolojik kayıplardır. Öğrencilerin başarıları, sınavlarda doğru olarak çözülen soruların sayıları ile orantılı olarak algılandığından, öğrenciler ve aileler, sosyal, psikolojik ve ekonomik sıkıntılarla dolu uzun bir sınav hazırlık sürecini yaşamak zorunda kalmaktadır. Ne yazık ki bu süreçte, öğrencilerin yaşlarına uygun bir şekilde çok yönlü gelişimine katkı sağlayacak ders dışı etkinlikler göz ardı edilmektedir. Rekabeti ön plana çıkaran böylesi bir sistemde, istemez dayanışma, işbirliği ve paylaşma yerine, hırs, rekabet ve bencillik özendirilen değerler olmaktadır.

Okullarda ders dışı etkinlikler tam da bu noktada büyük bir önem taşımaktadır. Dersler, sınavla ölçülebilecek konuları sınıf ortamında, akademik olarak aktarma hedefi taşırken, ders dışı etkinlikler öğrencilere daha zengin bir yaşam deneyimi sağlamaktadır. Eğitmenlerin öncülüğünde, pedagojik formasyona uygun olarak yapılan ders dışı etkinlikler, öğrencilere müzikten dansa, spordan, satranca, fotoğrafçılığa, yaratıcı yazarlıktan tiyatroya, felsefeye kadar birçok alana kapı aralamaktadır. Geleneksel eğitimin kıskacından çıkamayan eğitim sistemi içinde bu ders dışı etkinlikler, başta öğrenciler olmak üzere öğretmenler için de taze bir nefes alanı oluşturmaktadır. Bu alan, güncel olanı ve çağı yakalama konusunda daha özgürlükçü yaratımlara zemin hazırlamada oldukça cömerttir. Çünkü ders dışı etkinlikler, öğrencilerin kişiliklerine ve çağın özelliklerine göre ortaya çıkan ihtiyaçlarına uygun olarak hazırlanabilmektedir. Ortak ilgi alanlarının yakalanmasıyla, birlikte çalışmalarına ortam hazırlamakta, paylaşım, dayanışma, iş birliği gibi olumlu özellikleri yaşamlarının bir parçası haline getirmektedir. 

Eğitici Kol Etkinlikleri şeklinde ifade edilen bu çalışmalarla, bir yandan öğrencilerin beceri ve yetenekleri geliştirilirken, öğretmenleri ile olan ilişkilerini de olumlu yönde güçlendirmektedir. Süreç boyunca hoşça vakit geçirmeleri sağlanmakta, çalışmalarının sonunda ortaya konulan ürünler ve eserler öğrenci ve velilere sergilenmektedir.

Eğitsel kol etkinliklerinde uyulacak ilkeler, tüzüklerle belirlenmiştir. Eğitici kol çalışmaları tanımı, ders denklikleri ve ne şekilde uygulanacağı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu 25/1985 sayılı Öğretmenler Yasası'nın 38 (3) maddesi uyarınca  "Eğitsel Kol Etkinliklerinin Ders Saatlerine Denkliği Tüzüğü" olarak adlandırılır. Tüzükte eğitici kol çalışmaları, “Her yıl öğrencilerin arzu ve istekleri doğrultusunda oluşturulan eğitici kollar açılarak yürütülür.” şeklinde yer alır. “Okullarda düzenlenen eğitsel kol etkinlikleri öğrencilerin hem ders hem de okulun genel hayatı içinde kişisel gelişmelerini, toplumsal eğitimlerini, yurtseverlik ve yardımseverlik ile ödev ve sorumluluk duygularını besleyip güçlendirmek; onları ulusal ve toplumsal hayatın gerektirdiği iş bölümüne ve iş birliğine alıştırmak; boş zamanlarını iyi kullanma ve iyi alışkanlıklar kazandırmayı amaçlar. Bu amaç için olanak ve gereksinimlere göre okullarda eğitsel kollardan, gerekli görülenler konulur.” Şeklinde de kapsamı belirlenmiştir. (1)

Günümüzde bireyin hayatının önemli bir kesiti okul ortamında geçmektedir. Öğrenciler okul ortamında bir yandan gelecekteki mesleklerine hazırlanırken, diğer yandan da toplumsallaşarak yaşama hazırlanmaktadır. Toplumsallaşma, bireyin hem içinde yaşadığı kültürün hem de evrensel kültürün maddi ve manevi değerlerini öğrenmesi, hayatı tüm yönleriyle tanıması sürecidir. Önce ailede başlayan sosyalleşme, hayat boyu devam etmekte ve bu sürecin en önemli ikinci ayağını okullar oluşturmaktadır. Kreş dönemini de içine katarsak, bir insanın ömrünün yaklaşık 19 yılının okulda geçmekte olduğunu söyleyebiliriz. O nedenle, okullardaki ders dışı etkinlikler, doğru bir şekilde çağa uygun olarak düzenlenmesi halinde, öğrencilerin potansiyellerini tanımalarında, birlikte ama özgürce yaşamlarını sürdürmelerinde kendilerine kılavuzluk edecek değerleri oluşturmaları açısından çok önemli bir role sahiptir.

Eğitimin dünyaya ve evrensel değerlere açılan bir penceresi olarak eğitsel kol etkinlikleri, okullarda öğrenci kulüpleri oluşturularak yapılabilmektedir. Bu nedenle, okullarda öğrencilerin ihtiyaç ve isteklerine göre kulüplerin kurulması, gerekli alt yapılar ile desteklenmesi ve çok kültürlü eğitime uygun hale getirilmesi, ilgili bakanlığın, okul yönetimlerinin ve öğretmenlerin öncelikli işi olmalıdır.  Olumlu bir okul ikliminin yaratılmasında, öğrencilerin ve öğretmenlerin aidiyet duygularının oluşmasında ders dışı aktivitelerin önemli olduğu, bilimsel çalışmalarla ortaya konmuştur. Kuşkusuz başta ilgili bakanlık olmak üzere, okul yönetimlerinin, öğretmenlerin ve ailelerin öğrencileri bu konuda teşvik etmeleri gerekmektedir.

Yazımın buraya kadar olan kısmında dikkate getirdiğim, ders dışı etkinliklerin eğitim içindeki yerinin önemini, 31 yıllık meslek hayatımda, felsefe grubu öğretmeni olarak bire bir deneyimledim. Bu zaman diliminde, eğitiminin pek çok sorunu olduğunu ve bu sorunlarla çoğu zaman her okulun tek başına mücadele etmek zorunda kaldığını gözlemledim. Ne yazık ki, bu sorunların en vahim yanı hem öğretmen hem de öğrenci düzeyinde yarattığı umutsuzluk dolu olumsuz okul atmosferidir. Ancak tüm olumsuzluklar ve umutsuzluklara rağmen mücadeleyi bırakmadan çaba göstermenin, yaşamın her alanının en önemli dinamiği olarak umutları yeşertme gücü olduğunu da deneyimledim. Bu nedenle yazımın geriye kalanı, genelde felsefe kulüplerinin önemi, özelde ise örnek bir uygulama olarak Lefkoşa Türk Lisesi (LTL) Felsefe ve Düşünce Kulübü üzerinden olacaktır.

LTL örneğini seçmemdeki birinci neden, felsefe grubu öğretmeni olarak uzun yıllar (31 yıl) burada çalışmış olmam ve bu uzun sürede, kulüp çalışmalarının öğrencilerin felsefe grubu derslerine olan yaklaşımlarını nasıl olumlu yönde değiştirdiğini yaşayarak öğrenmemdir. Öğrenci odaklı çalışmayı vizyon edinen, birlikte çalışmaktan mesleki anlamda haz alabilmeyi başaran öğretmenlerin değişim yaratmadaki rolü büyüktür. İkinci neden, Kuzey Kıbrıs’ta lise düzeyinde ilk Felsefe Kulübü’nün 2000 yılında LTL’de kurulmuş olması ve pandemi dönemi de dahil kesintisiz bir şekilde çalışmalarını sürdürmesidir. Sadece bu iki nedenin bile, buradaki uygulamaların, başka okullara da ilham ve cesaret verebilecek nitelikte olduğunu desteklediği görüşündeyim

Bugün, dört duvar arasına bir müfredatla sıkıştırılmış derslerin, yaşam pratikleri açısından verimliliğini sorgulayarak alternatif pedagojilere ve yöntemlere başvurmak zorundayız. Felsefe kulüpleri, yukarıda bahsi geçen becerilerin yanında, düşünme becerilerini de ders dışı çalışmalarla öğrencilere kazandırabilecek niteliktedir. Felsefe eğitimi açısından düşünüldüğünde, öğrencilerin düşüncelerinin özgürleşmesinde, eleştirel bakış açısını kazanmalarında, sağlam bir dünya görüşü geliştirmelerinde filozofların ne dedikleri ve ne yaptıkları önemlidir. Ancak asıl önemli olan, kendilerinin bizzat felsefi düşünüşü deneyimleyerek öğrenmeleridir. Sınıf ortamları bu konularda kısıtlı kalmakta, hatta bazen kalabalık sınıflar büyük bir hayal kırıklığına neden olabilmektedir. Sonuçta felsefe öğretmeni olarak en önemli göreviniz, öğrencilerde merak, şüphe uyandırmak ve bu özelliklerini her daim canlı tutmalarına yardımcı olmaktır. Bunun yolu ise düşünmelerine, düşündüklerini sözlü ve yazılı ifade etmelerine, birlikte tartışmalarına, aktivitelere ve yarışmalara katılmalarına ortam hazırlamadan geçer. Bu nedenle, yazımın bir sonraki kısmında, 21.yy düşünme becerilerini öğrencilere kazandırmada Lefkoşa Türk Lisesi Felsefe ve Düşünce Kulübü örneğine daha ayrıntılı değinmeye çalışacağım.

Kaynak:

(1) Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı Resmi İnternet Sitesi,

http://www.mebnet.net/sites/default/files/tuzukler/ae257-86.pdf

Bu haber toplam 2987 defa okunmuştur
Gaile 499. Sayısı

Gaile 499. Sayısı