2100’DE NASIL BİR KIBRIS?
“Küresel ısınma su seviyesinin yükselmesini sağlayacak. Kıyılarda yaşam şansı zora girecek. Belki de birçok yerleşim birimi haritadan silinecek…”
Yukarıdaki cümleler Akdeniz bölgesini tarif ediyor.
Kıbrıs adasının da içinde yer aldığı bölgeyi…
Birleşmiş Milletler’e bağlı Hükümetlerarası İklim Değişiklik Paneli (IPCC) adlı oluşum adına çalışan bilim insanlarının hazırladığı raporda anlatılanlar bir ‘bilim kurgu film senaryosu’ olarak algılanabilir.
Ama öyle değil!..
Aksine, dünyamızın nasıl bir felakete gittiğini anlatan son derece ürkütücü, ama bir o kadar da gerçekçi bir metin bu…
Bilim insanları raporu ‘siyasiler daha iyi anlayabilsinler’ diye 42 sayfada özetlemişler. Hem ‘neler olacak’ sorusunun yanıtları var özet raporda, hem de ‘gidişatı tersine çevirebilmek’ için neler yapılabileceği…
***
Raporda ‘dudak uçuklatan’ şu bilgiler var mesela:
- Dünya yüzeyinde sıcaklık, 2011-2020 arasında 1850-1900 arasındakinden 1,09 °C daha yüksekti.
- Son beş yıl, 1850'den bu yana kaydedilen en sıcak dönem oldu.
- Son zamanlarda deniz seviyesindeki yükselme oranı, 1901-1971 ile karşılaştırıldığında neredeyse üç katına çıktı.
- 1990'lardan bu yana buzulların küresel olarak erimesinin ve Arktik deniz buzundaki küçülmenin en önemli itici gücü, "büyük olasılıkla" (yüzde 90) insan etkisinden kaynaklandı.
- Sıcak hava dalgaları da dahil olmak üzere aşırı sıcakların 1950'lerden bu yana daha sık ve yoğun hale geldiği, soğuk olayların ise daha az sıklıkta ve daha az şiddetli hale geldiği ‘neredeyse kesin’…
***
IPCC’nin yaptığı bu ‘durum tespiti’ yerkürenin dünden bugüne ‘ısınma’ serüvenini özetliyor.
Son yıllarda dünyanın hemen hemen her yerinde görülen abartılı doğa olayları büyük ölçüde ‘küresel ısınma’dan kaynaklanıyor. Sel felaketleri, önünde bulduğunu yok eden hortumlar, geçtiği bölgeyi yakıp yıkan kasırgalar ve de bugünlerde çok etkili olan uzun süreli yangınlar hep buna bağlanıyor.
Peki ya bundan sonra bizi neler bekliyor?
IPCC’ye bağlı uzmanların hazırladığı rapora bakılırsa, neredeyse ‘dünyanın sonu’ geliyor!
- Okyanuslar ısınmaya devam edecek ve daha asidik hale gelecek.
- Dağ ve kutup buzulları on yıllar veya yüz yıllar boyunca erimeye devam edecek.
- Deniz seviyesinde bu yüzyılın sonuna kadar yaklaşık 2 metrelik bir artış olabilecek. 2150 yılına kadar ise seviye 5 metreye ulaşabilecek.
- 2100 yılına kadar kıyı bölgelerindeki milyonlarca insan sel tehdidi altında yaşayacak.
***
Raporda çok daha fazla detay ve ürkütücü bilgiler var, ancak işin özü şu: Eğer dünyadaki bütün devletler, özellikle de teknoloji devleri 2015’te kabul edilen Paris Sözleşmesi’nde öngörülen karbon salınımını azaltma konusunu ciddiye almaz veya bunu başaramazlarsa, dünyamız ve özellikle de Akdeniz bölgesi ‘yaşanamaz’ bir hale gelecek.
Sadece insan için değil, bitki örtüsü ve hayvanlar için de öyle… Zaten doğanın dengesi bir defa bozuldu muydu gerisi geliyor.
‘2100 yılında siyaseten nasıl bir Kıbrıs olacak, federal çözüme ulaşacak mıyız, yoksa taksim kalıcılaşacak mı’, kestiremiyoruz.
Biz ‘egemenlik, toprak, mülkiyet, güvenlik, güç paylaşımı’ diye diye adayı paylaşmayı beceremezken, belli ki ‘tabiat ana’ ada halkına hiç de hoş olmayan bir ‘sürpriz’e hazırlanıyor.
Tarih zaten yazıyor: İnsanoğlu yaşanmışlıklardan ders almayı bir türlü beceremiyor.
Alabilseydi eğer ne savaşlar tekrar ederdi, ne de doğa böylesine fütursuzca katledilirdi.
Belli ki henüz o ‘uygarlığa’ geçemedi Homo Sapiens…