22 öğretmen, ‘Öğretmenler Günü’nde mahkemede: "Utanın!"
22 öğretmene “iki polisi darp ettikleri” iddiasıyla dava açıldı, mahkeme “24 Kasım Öğretmenler Günü”nde görüldü. Öğretmenler “Bu kez utanç dersi verileceğini” açıkladı.
Ertuğrul SENOVA
Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) ve Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS), 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde, 22 öğretmen hakkında “polisi darp” suçlamasıyla açılan davanın görüşüldüğü Lefkoşa Kaza Mahkemesi önünde toplandı, dayanışma gösterdi.
Yargıç, huzuruna çıkarılan öğretmenlerin “öğretmenler gününü kutladı” ve 5 bin TL teminat karşılığında serbest bırakarak duruşmayı 15 Aralık’a erteledi.
Mahkeme önündeki öğretmenler, dava sonrası meslektaşlarını, “Yaşasın örgütlü mücadelemiz” ile “Faşizme karşı omuz omuza” sloganlarıyla ve alkışlarla karşıladı.
Mahkeme önünde açıklama yapan KTOEÖS ve KTÖS temsilcileri "Ne dava, ne polis, ne de üst yönetim, kimse bizi yıldıramayacak" tüm örgütlere destek çağrısı yaptı.
İki sendika davayı “öğretmen hareketinin meşru sesini bastırmaya yönelik bir girişim” olarak nitelendirdi ve kararlılıkla mücadeleye devam edecekleri mesajını verdi.
Basın açıklamasında, haklarında dava açılan öğretmenleri temsil eden Avukat Öncel Polili de hazır bulundu. Bazı sivil toplum örgüt ve siyasi parti temsilcileri ile bazı okullardan öğretmenler de katılarak destek bildirdi.
Basın açıklamasının ardından sendika temsilcileri ve üyeleri, Cumhurbaşkanlığı makamındaki Ersin Tatar ve Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu’nun da katıldığı 24 Kasım Öğretmenler Günü töreninin yapıldığı Atatürk Kültür Merkezi’ne giderek “şok eylem” düzenleyip, 22 öğretmene dava okunmasını AKM salonunda alkışlarla protesto ettiler.
Etkinlikte sahneye çıkan Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) Disiplin Kurulu Üyesi Seçil Toprak dikkat çeken bir konuşma yaptı. Öğretmenlerin dersler verdiğini, bu kez de “utanç” dersi vermek istediklerini söyledi, “yaşasın örgütlü mücadelemiz” dedi.
Ayrıca AKM önünde “Yakalarında Atatürk, beyinlerinde Şeriat!” , “Öğretmen boyun eğmez” ve “Dogmatik değil kamusal, bilimsel, demokratik ve çağdaş eğitimi yılmadan savunmaya devam edeceğiz” yazılı pankartlar da açtılar.
KTOEÖS Başkanı Selma Eylem:
"Bizleri ne dava, ne polis, ne de üst yönetim, kimse yıldıramayacak"
KTOEÖS Başkanı Selma Eylem, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde mahkeme önünde olduklarını ifade ederek, “Bugün 24 Kasım Öğretmenler Günü’dür, bizler için mücadele günüdür. Böyle bir günde öğretmenlere eylem yaptı diye gereksiz, olmadık bir sebeple dava açılmıştır. Öğretmenin eylem hakkının ve özgürlüklerinin elinden alınmak istediği bir dönemden geçiyoruz” dedi.
Daha önce de öğretmenlere davalar açılıp suçlamalar getirildiğini ancak son zamanlarda özellikle eğitimde, sürdürülen politikalarla ve dayatmalarla birtakım değişimler öngörüldüğünü ve bunların “toplumsal dönüşüm” hedefiyle yapıldığını söyleyen Eylem, “Öğretmen, bu dönüşümün karşısında, toplumsal varoluş için mücadele veriyor, bu nedenle öğretmen hedef alınıyor. Ancak bilsinler ki, öğretmen toplumsal varoluş, çağdaş, laik ve bilimsel eğitim ve hakları için mücadelesine devam edecektir. Bizleri ne davalar, ne polis, ne siyasiler, ne de üst yönetim asla yıldıramayacaktır, mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.
Eylem, duruşmanın 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde yapılmasına ilişkin bir soruyu yanıtında ise, 24 Kasım tarihinin öğretmenler için ne anlama geldiğinin bilindiğini ve duruşmanın 24 Kasım’da yapılmasıyla özellikle bir mesaj verildiğini düşündüklerini ifade etti, “Böyle özel bir günde dahi bu bir baskıdır, tehdittir. Bu gün özellikle seçilmiştir” dedi.
KTÖS Genel Sekreteri Burak Maviş
"Tüm meslek grupları itibarsızlaştırma sürecine birlikte karşı çıkmalı"
KTÖS Genel Sekreteri Burak Maviş, “Biz buraya ilk defa gelmedik, son defa da olmayacak” diyerek,
“Bizler, öğretmenlik mesleğinin itibarsızlaştırılmaması ve öğretmenin haysiyeti için ortaya koyduğumuz mücadeleden onur duyarız. Sınıfta, okulda, sokakta ve mahkeme salonlarında sözümüzü söylemeye devam edeceğiz” dedi.
Burak Maviş, “Tüm meslek grupları; geç kalmadan Kıbrıs Türk toplumunun meslek gruplarına karşı yürütülen bu itibarsızlaştırma, hedef gösterme, yasaları değiştirip karşı çıkanları mahkemelerin önüne getirme sürecine birlikte karşı koymanın zamanı çoktan gelmiştir” diyerek tüm meslek gruplarına “birlik” olma çağrısında bulundu.
Öğretmenlerin bugün mahkeme önünde olmalarının “bir netice” olduğunu belirten Maviş, “Süreç içerisinde üzücü bir gelişme olarak, bugün öğretmenler ve sendikacılar olarak kendimizi iki yıl önce gerçekleşen bir eylem sırasında bir polis memuruna karşı darp suçlamasıyla karşı karşıya bulduk. İki polis memurunu 22 tane öğretmenin darp ettiğini iddia eden polis örgütünün suç duyurusu nedeniyle bizler buradayız. Bu olayın arka planında Milli Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu’nun öğretmen haklarını hedef alan yasa değişikliği tasarısına karşı gösterilen direniş yer almaktadır” dedi.
“Meselenin özü, Milli Eğitim Bakanı'nın sendikalarla diyalog yerine anti-demokratik ve ‘ben yaparım olur’ zihniyetiyle yürüttüğü yasa değişikliğine karşı çıkmakta yatıyor” diyen Maviş, “bugün mahkemeye çıkan öğretmenlerimiz, iki yıl önce Öğretmenler Yasası’nda uzlaşı olmadan yapılmak istenen tek taraflı değişikliklerle ilgili endişelerini dile getirmiş, istişareyi ve diyaloğu savunmuş ve kamusal okullarımızdaki eğitimin niteliğini korumak için mücadele etmiştir” dedi.
Öğretmenlerin kamusal eğitimin ileriye taşınmasının ve öğretmen haklarının savunucuları olduğunu ifade eden Maviş, bu suçlamaların zamanlamasının “niyete ilişkin soru işaretleri” yarattığını belirtti. Maviş, toplumdaki muhalif sesleri bastırmak için yasal yollara başvurmak yerine, açık diyalog ve yapıcı söylemler teşvik edilmesi gerektiğini, barışçıl protestoların demokratik toplumların “temel taşı” olduğunun kabul edilmesi gerektiğini söyledi.
Maviş, “Bu iddiaların ülkemizde öğretmen hareketinin meşru sesini bastırmaya yönelik bir girişim olduğuna inanıyoruz. Demokrasi ilkelerine, ifade özgürlüğüne ve hayatlarını gelecek nesillerin daha iyi bir şekilde yaşamasına adayan öğretmenlerimizin haklarının savunulmasında öğretmen sendikaları olarak her türlü mücadeleyi vermeye devam edeceğiz. Mustafa Kemal Atatürk’ün Başöğretmen ünvanını aldığı bu günde, başta Nazım bey olmak üzere herkes sussun ve öğretmeni dinlesin. Öğretmenler direnecek, öğrencilerine ilham verecek ve gelecek nesillerin değişim yaratma potansiyelini örgütlemeye devam edecek” ifadelerini kullandı.
Avukat Öncel Polili:
“Bugün burada polis, 22 öğretmenin iki polis memurunu hep beraber darp ettiğini iddia ediyor”
Davada iki sendikayı temsil eden avukat Öncel Polili, basına yaptığı açıklamada, “son yıllarda her eylemden sonra bir dava açılması gelenek halline gelmiştir. Bugün burada polis, 22 öğretmenin iki polis memurunu hep beraber darp ettiğini iddia ediyor. Bunun yorumunu size bırakıyorum. Ama zannetmesinler ki Öğretmenler Günü’nde öğretmenler mahkemeye geldi diye gösteri yapmaktan ve haklarını savunmaktan vazgeçecek, gene dava açsınlar gene geliriz” diye konuştu.
KTOEÖS Genel Sekreteri Tahir Gökçebel:
“Burada öğretmenine sahip çıkması gereken Eğitim Bakanı tören yapıyor”
KTOEÖS Genel Sekreteri Tahir Gökçebel, “12 Eylül zihniyetinin bugün tezahür ettiğini, bu zihniyetin iş birliğini yapan şu anki yöneticilerin bu yoldan yürümeye çalışmakta olduğunu” ileri sürerek, “AKM’de Öğretmenler Günü töreni yapılıyor. Oysa ki öğretmenlerin yargılanması aşamasında burada öğretmenine sahip çıkması gereken Eğitim Bakanı bugün tören yapıyor” diyerek, öğretmenler olarak AKM’nin önüne giderek bu zihniyeti ileri taşımaya çalışanlara tepkilerini göstereceklerini söyledi.
KTÖS Başkanı Mustafa Baybora:
“Bizler bu yoldan asla dönmeyeceğiz”
KTÖS Başkanı Mustafa Baybora, “bugün, gericiliğe karşı çıktığımız, tarikatlara karşı çıktığımız için buradayız ve bugün de yargılanıyoruz” diyerek, “Kıbrıs Türk toplumunun dönüştürülmesi için dayatılan politikalara karşı olduğumuz için buradayız ve bizler bu yoldan asla dönmeyeceğiz. Bizler, gericiliğe, yozlaşmaya ve tarikatlara ve onların türevlerine karşı kararlı bir şekilde mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi. Baybora, “Kıbrıs Türk toplumunun aydın ve ilerici yüzü öğretmenler ve öğretmenlerin temsilcileri bizler kararlı ve cesur bir şekilde, korkmadan mücadelemize devam edeceğiz” ifadelerini de kullandı.
Tatar ve Çavuşoğlu’na şok eylem
“Belki bu kez utanç dersini veririz”
Öğretmenlerin yargılandığı ve eylemlerin yapıldığı sırada Lefkoşa’daki AKM’de Eğitim Bakanlığı tarafından “Öğretmenler Günü” etkinliği düzenlendi.
22 meslektaşının yargılanmasına tepki gösteren öğretmenler, AKM’deki etkinliğe giderek yönetimi protesto etti.
AKM’deki etkinliğe, Cumhurbaşkanlığı makamındaki Ersin Tatar ve Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu katıldı.
Her iki isim de öğretmenlerin şok eylemiyle karşılaştı.
Etkinlikte müzik dinletisinin ardından Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) Disiplin Kurulu Üyesi Seçil Toprak sahneye çıkarak dikkat çeken bir konuşma yaptı.
Öğretmenlerin dersler verdiğini, bu kez de “utanç” dersi vermek istediklerini söyledi, “yaşasın örgütlü mücadelemiz” dedi.
Bunun üzerine salondaki sendika temsilcileri ve diğer öğretmenler ayağa kalkarak “yaşasın örgütlü mücadelemiz” diye haykırdı.
Yaşananlar sırasında Tatar ve Çavuşoğlu’nun yüzündeki şaşkınlık dikkat çekti.
Öğretmen Seçil Toprak konuşmasında, öğretmenin örgütlü mücadelesinden dolayı itibarsızlaştırılmak istendiğini, haklarının gasp edildiğini söyledi.
KTOEÖS Disiplin Kurulu Üyesi Seçil Toprak
“Bugün bizim için kutlama günü değil, mücadele günüdür” diyen Toprak, “Öğretmenin motivasyonunu düşürmeye çalışarak, bilimsel ve laik eğitimden uzaklaşacak kararları uygulamaya koyarak ne elde etmeye çalışıyorsunuz?” diye sordu.
Toprak, “Belki öğretmen bu kez de utanç dersini verir ve bugünden sonra sizler de kendinizi öğretmenin yerine koymayı başarabilirsiniz” dedi.
Tatar ve Çavuşoğlu “utanmadıklarını” açıkladılar
Öğretmenlerin eyleminin ardından program gereği kürsüye çıkan Tatar ve Çavuşoğlu, 24 Kasım Öğretmenler Günü’nde haklarında dava okunan ve mahkemeye çıkarılan 22 öğretmenle ilgili utanmadıklarını açıkladılar.
Eğitim Bakanı Nazım Çavuşoğlu, “Bilinmesini isterim ki, burada Atatürkçülüğün ne olduğunu, tanımını okuyanlar, ‘utancın’ da Türk Dil Kurumundaki tanımını okumak durumundadır. Bizim görevde olduğumuz süre içerisinde öğretmeni üzecek, öğretmeni utandıracak veya yaptığımızdan utanacak hiçbir şeyimiz yoktur.” dedi.
Bugünlerde çeşitli meselelerle bir çatışma kültürü içerisinde olunmasının kendisini üzdüğünü dile getiren Tatar ise, “Bir öğretmenin bize baka baka 'utanın' demesi gerçekten beni üzmüştür.” dedi.
Halkı sağduyuya çağıran Tatar, bir mücadele verilmesi halinde bu mücadelenin temelinde milli, manevi değerler, örf, adet, gelenekler, kültür ve Türkiye sevgisi ve millete bağlılık olması gerektiğini söyledi.
Tatar, öğretmenleri “çocukların erken yaşta akıllarını karıştırmakla” suçladı, çatışma kültürünü göstermenin bir öğretmene yakışmadığını söyledi.