28 Temmuz’da sandıktan ne çıkar?
Artık seçim sürecine girdik.
Bugün-yarın kurulacak ‘geçici hükümet’le ilgili tartışmalar belki birkaç gün sürer, sonra gündemin ibresi erken seçimlere döner.
Partilerin aday saptama çalışmaları, propaganda faaliyetleri, seçim bildirgeleri ön plana çıkar.
Öyle de olmalı…
Partilerin halka ne söyleyeceğini, neleri söyleyemeyeceğini görelim.
Listelerine bakalım, önümüze kimleri ‘aday’ diye çıkarmışlar, bir bakalım.
Sandığa gitmeme eğiliminin azımsanamayacak ölçüde olduğu bu dönemde siyasal partilerin performansı gerçekten de çok önemli…
**
Seçimle ilgili henüz bir kamuoyu yoklaması yapılmadı. En azından bende böyle bir bilgi yok.
Zaten adaylar ve manifestolar ortaya konulmadan yapılacak bir araştırmadan çok da sağlıklı sonuç almak mümkün değil.
Belki iki hafta içinde yoklamalar ortaya çıkar.
Hoş kamuoyu araştırmalarının ‘güvenilirlik’ notu da ne yazık ki yerlerde sürünüyor!
Aynı anda birkaç partiye hizmet veren, tümünü de memnun etme gayretkeşliğiyle ‘ortaya karışık’ ve haliyle ‘çelişkilerle dolu’ sonuçlar yüzünden bu hale gelindi.
Bu seçim döneminde partilerin ve medyanın kullanacağı anket sonuçlarının güven derecesini ayrıca konuşmak gerekecek.
**
Ortada yeni anket yok, ama çok ciddi bir sonuç var: LTB için Nisan’da yapılan seçimin sonucu…
Belki ‘lokal’ gibi görülebilir, ‘yerel seçim’in farklı bir kulvar olduğu söylenebilir.
Doğrudur.
Ancak LTB için bundan üç ay önce yapılan seçimin sonucu görmezden gelinemez.
O sonuç, Lefkoşa’da yapılmış bir ‘kamuoyu yoklaması’dır bir bakıma…
LTB seçiminde CTP yüzde 35 oranında oy almıştı. Yüzde 26 ile ikinci gelen UBP’ye 9 puan fark atmıştı CTP… DP’nin oyu yüzde 21, TDP’nin yüzde 14’tü.
Bu sonuçlar genel seçim için aynen geçerli olmayacak. Adayların kişisel oyları, avantajlar, dezavantajları vardı. LTB’nin özel koşullarının getirdiği doğal tepki oyları vardı.
Ancak LTB seçimi öncesinde yapılan kamuoyu yoklamalarında, ‘CTP’nin parti oylarının LTB adayı Kadri Fellahoğlu’ndan yüksek’ olduğu da saptanmıştı.
Bu durum DP için tam tersiydi.
DP ve UBP adayıyla ilgili anket sonuçları ise zaten sandıktan çıkan sonuçla alakasızdı. O yüzden üzerinde fazla durmak yanıltıcı olabilir.
**
LTB seçimleri sonrasında siyaset sahnesinde en önemli gelişme, UBP’nin bir kez daha kan kaybetmesi, 8 milletvekilinin istifa edip DP’ye katılması oldu.
Bu gelişmeyle UBP’nin oy yitirmesini, DP’nin ise oylarını artırmasını beklemek yanıltıcı olmaz.
Son girdiği seçimde ‘birinci parti’ çıkan, büyüdüğünü ve hükümete gelmek üzere olduğunu herkese kabul ettiren CTP’nin oylarının artması da kuvvetle muhtemeldir. Zira oyların bir kısmı da ‘güçlüden yana’dır her zaman… Ayrıca CTP’nin ‘solun büyük gücü’ olarak da bu seçimde ekstradan oy toplayacağı yönünde izlenimlerim var.
TDP’yle ilgili ise daha önce de yazdım, söyledim: Genel Başkan Mehmet Çakıcı’nın ‘CTP düşmanlığı’ üzerine kurulu siyaset tarzı kendisine, ama en fazla da partisine zarar veriyor. “Böyle giderse baraj civarlarında dolanır” dediğimde kızdı, mecliste cevap verdi. Ancak unutmasın ki dost gerçekleri söyler. Acı olsa da…
**
Sağ partilerin seçim hesaplarının önemli bir kısmını “2015 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kim aday olacak” kavgası oluşturuyor.
Eroğlu cephesinin hedefi DP-UG’yi ‘ikinci parti’ yapabilmek, ‘üçüncülük’le yetinecek UBP’de İrsen Küçük’ü devirmek ve iki partinin desteğiyle Eroğlu’nu 2015’te yeniden aday yapabilmek…
İrsen Küçük de gardını bunun tersine göre aldı. ‘İkinci parti’ olup, UBP’nin başında kalmak, günü gelince de seçime UBP’nin adayı olarak katılabilmek…
Lafın kısası şu: UBP ve DP-UG ‘ikincilik’ için yarışıyor. Çünkü her iki parti de CTP’nin ‘birinci parti’ olacağını biliyor. Bilemedikleri tek şey, CTP’nin ne kadar fark atacağı…
TDP ise 4 numaradaki yerini koruyor.
28 Temmuz’a daha zaman var, ancak şimdiki tablo üç aşağı-beş yukarı böyle…