2’nci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat: “Memleketin dingili koptu”
2’nci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, askeri kantinlerin yasadışı olduğunu ifade ederek, derhal kapatılması gerektiğini vurguladı.
Fayka Arseven KİŞİ
2’nci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, askeri kantinlerin yasadışı olduğunu ifade ederek, derhal kapatılması gerektiğini vurguladı.
Talat, “Memleketin dingili koptu” diyerek de “Her bağıranın, her isteyenin, her saldıranın hak elde ettiği bir noktaya gelindi” dedi.
Hükümeti uyumlu bulduğunu belirten Talat “Bu ekonomik krizde hükümetin düşmesi başka bir hükümetin kurulması bu ülkeye ihanet olur. Hükümet bu işi çok iyi idare ediyor diye değil, ama yani yeni hükümet kurma kaos ortamı memleketi mahvedecek” şeklinde konuştu.
Talat, ancak “Bu ölü toprağı ne?” diye sorarak, “Yolsuzluk iddiaları ile ilgili polise görev verildi, soruşturma başlatılsın diye ama daha hiçbir şey yok. Her şey olduğu yerde kaldı. Bu hükümet için en kötü puan bu olacak” dedi.
2’nci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ile bu hafta hem ekonomik krizi, hem iç siyasette yaşananları hem de Kıbrıs sorunundaki gelişmeleri konuştuk.
- YENiDÜZEN: Ülkedeki gündem ekonomik kriz…
- Talat: Kriz, Türk Lirası krizi… Bizim ekonomimizden kaynaklanan bir kriz değil. Ama tabi bizim ekonomimizin de mükemmel olduğunu kimse söyleyemez. Ekonomimiz sürekli bir kriz içerisindedir. Yalnız bu spesifik olay TL’nin yarattığı krizdir. Bu da hepimizi vurdu.
- YENiDÜZEN: Kriz ortamında Euro’ya geçelim diye söylemler var, çözüm olsun söylemleri de var...
- Talat: Çözüm olsun demekle çözüm olmaz. Çözüm çok ciddi bir emek ister ve sadece bizim emeğimiz değil aynı zamanda Kıbrıslı Rumlar’ın ve BM’nin ciddi bir emek ortaya koyması gerekir. Çözüme ancak o zaman ulaşabiliriz. Ama bu da kısa vadede olmayacağı için krizden çıkış yolu olarak göremeyiz. Ama genel doğru odur.
Para biriminizi de değiştiremezsiniz ki… Euro’ya geçtiğinizde maaşlar Euro ile ödenecekmiş. E, TL’yi de çarp 7 ile öyleyse… Yani orada mantıklı açıklama yok. Ama size parayı veren, destek olan ülke Euro verirse o zaman olur. Bu krizin bizi çok fazla etkilemesinin nedeni üretimdeki zayıflığımızdır. Biz üretemiyoruz. Mesele budur. Üretim yok. Ofise bana gelenlerin yarısı iş ister devlette, ama ‘iş kurayım, üretim yapayım, bu nedenle destek istiyorum’ diyen insan sayısı çok azdır.
- YENiDÜZEN: Süreç içerisinde üretimden koparıldık mı yoksa hazıra mı alıştık?
- Talat: Hazıra da alıştık. Bazı kişiler söyler ve hak da veririm, ‘ganimet kültürü bizi çok bozdu’. Haksız yere, hiçbir emek harcamadan elde edilen şeyler oldu. Hala her gün de buna rastlıyoruz. Eşdeğer, tahsis ya da puanlarla alınan arazilerin alınması, bunların yüksek fiyatlara satılması… Yani ‘taş atmadan kolu yorulan’ bir toplum haline geldik. Üretim yok… Halbuki üretebilseydik, bu kriz bizi bu kadar vurmazdı. Domates bile üretemiyoruz. Üretilen domates bize yetmiyor. Şimdi de bazı tüccar ve üreticiler bize numara çekiyor; domates ithal izni verildiği zaman üreticiler ağzını açmadı. İthal izni bitti, şimdi ‘domatesler tarlada kaldı’ diye bağırır. Kesinlikle bu da başka tüccarların manipülasyonudur. İthal izni verildi, domates 8 TL’den satıldı, hani Türkiye’de 1.5 TL’ydi? Tabi bu işin içine maalesef gazeteler de giriyor. Sosyal medyada görüyorlar ve doğru olduğunu sanıyorlar. 1.5 TL’ymiş Mersin halinde domates… Ben o gün Mersin halinin sayfasına girdim, domates 3.5 TL, yalan yani… Basın da ya yanıltılıyor ya da bilerek hükümeti zorlamak, güç durumda bırakmak için yapıyor.
“Ek mesailerle çıkan tantana utanç vericidir”
- YENiDÜZEN: Hükümetin kriz karşısında aldığı tedbirlerin bir kısmı destek görüyor, bir kısmı eleştiriliyor. Sizin izleminiz nedir?
- Talat: Hükümet çok fazla tedbir alamıyor. Alamaması da doğaldır. Çünkü toplum hazmedemiyor. Çok söylendi bu ‘bana dokunma, başkasını kıs’… Bu ek mesailerle çıkan tantana utanç vericidir. O sendikalar bağırır ve göç yasasını eleştirir. Yalan söylerler. Ek mesailerde kesinti yapılacağında hükümet, çok doğru olarak geçici bir süre saat başı ek mesaiyi eşit yapmaya çalıştı. ‘Vay ben yüksek maaş alırım benim ek mesaim daha yüksek, yeni girenlerin ek mesaisi daha düşük aman benim ek mesaime dokunma’ diye kavga çıkardı, anlı şanlı sendikalar. Grevlere gittiler, memleket ekonomisini mahvetti, özellikle Hava Kontrolleri Sendikası… Neymiş efendim, 3 kuruş daha çok alacaklar. Memleketin ekonomisine kast ettiler.
“Memleketin dingili koptu. Her bağıranın, her isteyenin, her saldıranın hak elde ettiği bir noktaya gelindi.”
- YENiDÜZEN: Siyasiler hiç mi suçlu değil? Onlar tarafından verilen haklar bugün karşılığını bulamaz noktada…
- Talat: Var tabi… ‘Bu grev değil, eylemdir’ diyorlar, aklımızla dalga geçiyorlar. Dünyanın başka yerinde bunu yapabilirler mi? Kurallar var. Önce arabulucu girer, bu sorunu çözmeye çalışır. Çözemezse o zaman grev hakkı doğar. Bu yeni çıktı!.. ‘Eylemdir, grev değil’ diyorlar… Yani memleketin dingili kaçtı. Hükümet geri adım attı, atmasa olur muydu? Bilemiyorum. Ama sonuç olarak memleket kaosa girmişti. Özellikle turizm sezonunda turizme yönelik bu cinayet girişimi tabi ki hükümeti sarstı. Ama sonuçta her bağıranın, her isteyenin, her saldıranın hak elde ettiği bir noktaya gelindi.
Arkasından hayvancılar eylem yaptı. Yani şimdi sen kapıyı kıracaksın, duvarları yıkacaksın ve bunun adı eylem olacak? Bu saldırganlıktır, şiddettir. Sonra kavga çıkacak, polisle çatışma olacak, polis biber gazı kullanacak ve 3 gün sonra hayvancılar birliği heyeti gidip polise teşekkür edecek. Bizimle ne oynuyorlar? Hayvancılar birliği bu toplumun aklıyla dalga mı geçer?
Ama bütün insan hakları savunucuları, çevreciler, solcular, biber gazının kullanımının son derece tehlikeli olduğunu söyleyecek, yasaklanmasını isteyecek ve kendilerine karşı kullanılanlar, kullananlara teşekkür edecek! Burada bir iş var. Bir danışıklı dövüş var.
“Sen kapıyı kıracaksın, duvarları yıkacaksın ve bunun adı eylem olacak? Bu saldırganlıktır, şiddettir. Sonra kavga çıkacak, polisle çatışma olacak, polis biber gazı kullanacak ve 3 gün sonra hayvancılar birliği heyeti gidip polise teşekkür edecek. Bizimle ne oynuyorlar? Dalga mı geçiyorlar?”
- YENiDÜZEN: Olayların patlak verdiği anlarda Başbakan ve hükümet, eylemcilere biber gazı kullandırılmakla suçlandı.
- Talat: Başbakan nerden bilecek, niçin bilecek? Başbakan mı verdi emir, ‘biber gazı kullanın’ diye? Öyle bir şey dünyada yok. Dünyanın her yerinde de biber gazı kullanılır. Ben taraftarı olduğundan söylemiyorum. Ama biber gazı kullanmazsa, başka şiddet kullanacak. Çünkü bir şiddet kullanılıyorsa buna karşı bir şiddet kullanılacak. Bu şiddet ne olacak? Biber gazı kullanmayın, coplayın, plastik mermi kullanın! Ne? Çünkü bir şey olacak. Çünkü sen duvarları yıkarsan, kapıları kırarsan, çalışanların hayatı da önemli, bir şey yapacaksın. Ne yapacak? Ben bilmem ama polis, her halükarda o eylemin, insanlara ve mala zarar vermemesini sağlamakla yükümlüdür.
- YENiDÜZEN: Adli yıl açılışında Yüksek Mahkeme Başkanı Narin Ferdi Şefik, ülkeye girişlerin denetlenmediğini vurguladı. Bu kadar zor mu denetim?
- Talat: Bu zor değil, geçmişte dönem dönem de yapıldı. Girişte soracaksın; ne yapmaya geldin, adresin nedir? Adres göstermiyorsa, sokmayacaksın. Para isteyeceksin. 5 kuruşsuz geliyorlar. Bu Muhaceret kurallarında vardır.
- YENiDÜZEN: Kurallar varsa neden yapılmıyor? Özellikle Türkiye’den gelenlerle ilgili Türkiye yönetimi noktasında mı sorun var?
- Talat: Türkiye’nin ‘suçlulara izin verin girsin Kıbrıs’a’ deme hakkı yoktur, bunu da söylemez. Denir ki; ‘geçmişte Büyükelçi karışırdı da engellenmezdi.’ Şimdi büyükelçi karışamaz. O ortam yok artık. O eskidendi, asker karışırdı, o karışırdı, bu karışırdı artık yok öyle bir şey. Karışsa da ‘durum budur, o yüzden içeri sokmadık’ deriz biter. ‘Ben kefiliyim’ derse buyursun gelsin. Sonra takip et o adamı bakalım kefil kefaletini yerine getirdi mi? Yani onu da bahane ederler. Bana göre böyle bir bahane de yoktur. Doğrudan bizim muhaceret kısmının ve polisin bu konudaki umursuzluğudur. Hade Türkiyelilere karşı tepki koyar, ki yok öyle bir şey. Peki diğer ülkelerden gelenler? Gelmeyen yok. Çeteler var artık. Nijeryalılar çetesi var. Çok iyileri de var, bütün Nijeryalıları söylemiyorum ama çeteler var. Türkiye’den de, Kamerunlulardan, Vietnamlılardan, Kıbrıslılardan da var.
- YENiDÜZEN: Dingili kopmuş bir ülkede yaşam mücadelesi veriyoruz yani…
- Talat: Maalesef öyle… Ve her şey birbirine karıştırılıyor. Tekrar o konuya gelmek istemem ama aklıma geldi. ‘Bilmem nerde biber gazından öldü birisi’ deniliyor. Yahu biber gazından ölmedi. Fişek atıldı, yüzüne geldi ve öldü. Yani bir silahın öldürdüğü insandı. Halbuki bizim polislerin kullandığı tüpten sıkılandı. Aynı şey değil ama aynı şey gibi gösterilmeye çalışıldı.
- YENiDÜZEN: Biraz da sosyal medyanın etkisi mi bunlar?
- Talat: Manipülasyon var. Çok bilgi yoksunu, iddialar ve haberler var. Ansızın bir gazete yazar; bütün RHA’lar satılsın. Tamam, peki de haritacılar ölçüme at ile mi gidecek? Nasıl lakırdı ve nasıl bir akıldır bu da gazetede yer alacak? RHA’lar satılsın da ne olsun? Bütün RHA’ların satılması olabilir mi? Polis ne yapacak, bisikletle mi gidecek?
Ya da bakana diyeceksiniz ki; ‘sen kendi aracınla gel’. Saçma sapan bir şey. Bir bakanın maaşı iddia ediyorlar,12 Bin TL’nin üzerinde. Peki onun park yeri aramada kaybedeceği para kimin cebinden çıkacak? Laf mı bu!.. Daha ona demek lazım ki; sen otur makamında, bütün özel işlerini odacılar yapsın. Zaten odacı ödenir de ödenir. Tabi bahçesindeki özel işini kastetmiyorum. Bankaya para yollayacak, kendi mi gitsin bankaya? Tabi bu popülizmi yapanlar da var. Ama bu topluma daha da pahalıya mal olur.
“Bu ekonomik krizde hükümetin düşmesi başka bir hükümetin kurulması bu ülkeye ihanet olur. Hükümet bu işi çok iyi idare ediyor diye değil, ama yani yeni hükümet kurma kaos ortamı memleketi mahvedecek.”
- YENiDÜZEN: Hükümet gelecek vaat ediyor mu? Sürekli bir partinin hükümetten çekileceği iddia edilir. Alternatif hükümet var mı? Seçim olsa bu halk sandığa gider mi?
- Talat: Hiç ihtimal vermiyorum. Aklını peynir ekmekle yemesi gerekir hükümetten çekilmesi için. Yaptığım temaslarda bu hükümeti gayet uyumlu görüyorum. Sorun ekonomik krizdir. Bu ekonomik krizde hükümetin düşmesi başka bir hükümetin kurulması bu ülkeye ihanet olur. Hükümet bu işi çok iyi idare ediyor diye değil, ama yani yeni hükümet kurma kaos ortamı memleketi mahvedecek. Tabi yapılacak çok şey var. Bir markete gittim bir kutu yiyecek aldım, üzerinde 14.5 TL yazardı, ben daha önce 7.5 TL’ye aldıydım. Bu nasıl olur? Götürdüm yerine koydum. Gittim mahalle bakkalına aynı şey 9.5 TL. Önceki gün yine baktım ki acaba dedim ‘fark etmedi mi fiyat yükseldi’, yok yine 9.5 TL idi. Dolayısıyla ben başka bir şey düşünmeye başladım. Evet, liberal ekonomi kabul ama kazıklama ekonomisi olmaması lazım.
Herkes zanneder ki askeri kantinlerde her şey daha ucuz. Evet bazı şeyler ucuz. Peki vatandaş bunu nasıl bilecek? Ben anlı şanlı süpermarkete gittim ve daha önce fiyatını bilmeseydim alıp, gidecektim. Türkiye’de bir tüzük çıkarıldı. Alış ve satış fiyatları ürünlere yazılacak. Denetim memurları ona da gidip bakacak. Vatandaş da denetim yapabilecek. Bu önemlidir. Yani etiketlere alış ve satış fiyatlarının yazılması gerekir. Bunun gibi yapılabilecek çok şey olduğunu düşünüyorum. O nedenle hükümetin devam etmesinde fayda görüyorum.
- YENiDÜZEN: Askeri kantinler meselesi de çok tartışıldı. Askeri kantinler halka açılmalı mı?
- Talat: Askeri kantinler birden bire popülizm furyasının odak noktası oldu. Bu pahalılıkta insanlara nefes alma imkanı sağlıyormuş. Askeri kantinler yasadışıdır. Askeri kantin KDV ödemez, vergi ödemez, stopaj ödemez, istihdam yapmaz, elektrik filan öder herhalde ama eskiden ödenmezdi. Sen ucuzluk yaratmak istiyorsan ülkede o zaman bütün marketlere KDV’yi, vergiyi kaldır, sadece de ki; ‘kar marjın var.’ Göresin askeri kantinlerin altına düşecek fiyatlar.
- YENİDÜZEN: Hükümet her şeyden alacağından vazgeçerse kendi gelirini nasıl oluşturacak?
- Talat: O zaman niye askeri kantinler devam etsin bu şekilde?
“Askeri kantinleri ‘hükümet kapattırdı’ diye, hükümet neredeyse özür diledi. Halbuki kapattırması lazım. Hem de derhal. Çünkü askeri kantinlerin faaliyeti yasadışıdır.”
- YENiDÜZEN: Askeri kantinleri mi kapatsınlar?
- Talat: Tabi. Doğru olan budur. Askeri kantin sadece askere satar. Başka birine satamaz. 1960’da Kıbrıs Cumhuriyeti kurulduğunda İngiliz askerine yönelik Naafi diye bir kuruluş vardı. Naafi’nin sattığı sigaranın üzerinde damga vardı ve Naafi sadece İngiliz askerine satardı. Burada da durum aynıdır. Türk Kuvvetleri Alayı’nın Kıbrıs Cumhuriyeti’nden hakkı vardır. Gümrüksüz, vergisiz mal alsın. Büyükelçiliği’nde diplomatik nedenlerle vardır. Diplomatik araçlara mesela benzini farklı fiyattan alırlar. Bu normaldir. Asker de böyle bir şeyden faydalanır. Ama bana göre Güvenlik Kuvvetleri’nin de yararlanmaması lazım. GKK bizim askerimizdir, bizim gibi maaş alır. Birliklerde kantinlerin olması normaldir. Ama onlar da vergisiz olmamalıdır. Vergili alınacak, daha ucuza satılacak. Dolayısıyla GKK askerleri de ondan yararlanacak. Ama hiç kimse giremeyecek oraya. TMT mensupları girermiş... Ne demek? Kimdir TMT mensubu? 1969’da askerlik yaptım. O zaman GKK yoktu, TMT vardı. Ben de TMT mensubuyum. Böyle saçmalık mı olur?
Orada sadece asker ve aileleri yararlanmalı. Başka biri oraya girememeli. Dediğim gibi ucuzluk meselesine gelince onu da hükümet düşünmeli. Oradan alış veriş olmayınca, marketler KDV’si vergisi ile daha çok satış yapmaya başlayınca hükümetin de devletin de gelirleri de artacak. Böylelikle devlet bazı maddelere sübvansiyon yapabilir. Mesele temel tüketim maddelerine narh koyabilir. Ama askeri kantinleri hükümet kapattırdı diye hükümet neredeyse özür diledi. Halbuki kapattırması lazım. Hem de derhal. Çünkü askeri kantinlerin faaliyeti yasadışıdır, fiilen kaçakçılık yapılsın diye yapılmamakta ama sonuç yapılan kaçakçılıktır.
- YENiDÜZEN: Cumhurbaşkanı Akıncı, iç siyasetle ilgilenmiyor eleştirileri var. İlgilenmeli mi yoksa Kıbrıs konusuna mı yoğunlaşmalı?
- Talat: Bu potansiyele ve günün konjonktürüne bağlıdır. Sayın Akıncı bağımsız aday oldu. Bağımsız aday sonuç olarak geldiği TDP kökeni ile değerlendirildi. Ondan sonraki süreçte de… TDP’nin pozisyonu ve toplumsal gücü bellidir. O yüzden Akıncı’nın doğrudan müdahale edeceği siyasi bir hareket pek yok. Sayın Akıncı örneğin; CTP kanadına çok fazla etki yapamaz, diye düşünürüm. Ben Cumhurbaşkanı iken CTP kanadı vasıtası ile girişim yapardım. Hem ağırlığı vardı, hem de diğer partileri etkileyebilirdim çünkü tanırdım hepsini, müdahalelerde bulunurdum. Ama kamuoyu önünde değil… Örneğin Cumhurbaşkanı iken UBP hükümeti kurulduğunda o iş kopmuştu. Ondan sonra kendi yetkilerim çerçevesinde müdahale edebildim. Atama yapmak isterdi, ‘uygun değil hayır, başka bulun’ dedim. Ama esas olarak da Cumhurbaşkanı, Kıbrıs soruna konsantre olmalıdır.
“Bu ölü toprağı ne? Yolsuzluk iddiaları ile ilgili polise görev verildi, soruşturma başlatılsın diye ama daha hiçbir şey yok. Her şey olduğu yerde kaldı. Bu hükümet için en kötü puan bu olacak.”
“Nedir bu ölü toprağı?”
- YENiDÜZEN: Hükümet yolsuzluklarla ilgili hızlı bir girişim başlattı ancak şimdi durağanlık mı var?
- Talat: Adım atılmasında çok ciddi sıkıntı var. Toplum içinde, krizden hemen önce çok ciddi şikayetler duyardım, “hani bunlar bunu yapacaktı” ki seçim kampanyası boyunca bütün hükümet ortakları tarafından DP hariç bu söylendi. Örnekler verildi, rakamlar konuşuldu, dosyalar ortaya çıkarıldı. Hiçbir şey olmadı. Nedir bu ölü toprağı onu da anlamış değilim.
- YENiDÜZEN: Polis veya savcılıktaki süreçte mi sıkıntı?
- Talat: Polise görev verildi soruşturma başlatılsın diye ama daha hiçbir şey yok. Her şey olduğu yerde kaldı. Bu hükümet için en kötü puan bu olacak. Kriz veya benzine yaptığı zam değil. Onlarda olacak tabi ama zamların izahatı var.
“Sahtekarlık”
- YENİDÜZEN: Yargılansa siyasiler düzelecek mi?
- Talat: Bu çok önemlidir. Çünkü insanlara da güven gelecek. Bir vatandaş bana geldi, kendisine verilen sanayi arsasının yeni bakanlık tarafından sözleşmesinin uzatılmadığı söyledi, ‘neden’ dedim. ‘Ben öyle hissettim ki Hataylıyım diye benden almak istiyorlar başka zenginler var ona verecekler’ dedi. Bakanlığı aradım, meğer iş çok farklı bundan önceki bakan seçim döneminde hiçbir alt yapısı olmayan ve yapılamayacak olan yerleri dağıttı. Sahtekarlığa bakın… Kurallara göre alt yapısı yapılmayan bir araziyi veremezsiniz. Peki hani bunun soruşturması, suç duyurusu? Bunu yapan bakan şimdi çıkar memlekete akıl verir. Bunu yapan bakan hiç mi soruşturulmayacak? Savcılığa yazı yazılmış, yazı yazmakla olmaz bu iş. Bu işin peşine düşeceksiniz.
Daha bu mu sadece? Bütün sanayi arsalarını böyle dağıttılar, bu sahtekarlıktır, suçtur. Şimdi bunların üzerine gider ve deşifre edersen insanlarda güven olacak. Bunu yapmazsan bir farkın yok ki! Çünkü hiçbir suçlama yapmadın. Olamaz böyle bir şey!
“Özyiğit hatalı yönetti”
- YENiDÜZEN: Eğitimdeki ‘din’ dersi tartışmalarını nasıl yorumlarsınız?
- Talat: Cemal Özyiğit’i çok severim. Çok eskiden tanırım. Ben bakan iken çok kavga da ettik. Bu işi bana göre hatalı yönetti. Bunu duyurmaya gerek yoktu ki… bir kere kişi Çinli, Rus veya Koreli ise sen ona İslam din dersi verirsen bu insan hakkı ihlalidir, yapamazsın bunu. O zaman sen okullara diyecektin ki ‘almak istemeyen varsa almayacak’. Bu kadar basit... Lisede kendi seçecek. İlkokul ve ortaokulda da aile karar verecek. Bazı kesimler de ‘hayır din dersi zorunlu olacak’ diyor. Hadi gidin işinize, almak istemezsem sen beni nasıl zorlayacaksın? Belki Musevi’yim, belki Hristiyan’ım. Ayıp denen bir şey var.
- YENiDÜZEN: Tehlikeli mi bu konu?
- Talat: Çok tehlikelidir. Üstelik Türkiye’de İslami bir iktidar var. Ama isteyen alır, isteye almaz. Ne der Tanrı; kimsenin dinine inancına karışma. E o zaman sen ne diye zorlan, ne karışın? Güney’de de zorunlu, insan hakkı ihlali yapıyorlar. Bence ilgili insan hakları kurumlarına şikayet etmeli.
- YENiDÜZEN: Başbakan bir röportajından 900 TL elektrik faturası ödediğini söyledi. Sizin faturanız ne kadar?
- Talat: Benim de geçmişte öyleydi ama güneş enerjisi kurudum, bu ay ev için 50 TL ödedim ve kullandığımdan fazla da ürettim. Ama oğlum ve kızıma da 700 TL civarında geldi.
- YENiDÜZEN: Erdoğan’ın Kıbrıs’a daha da fazla askeri yollarız açıklamasını nasıl değerlendirdiniz?
- Talat: Üs konusu daha önce konuşulduydu. Bu defa da Fransa üs kuracak konuları çıkınca gazeteci de onu sordu, onun üzerine ‘bizim ihtiyacımız yok, birkaç dakikalık yoldur bizim için’ dedi. Sonra da ‘ama istersek kurarız’ dedi. Bu biraz da Erdoğan’ın üslubudur. ‘Türkiye’de kriz yok’ der ama fiyatlar yükselir vs. Ama o ısrarla yok der. Ben o yüzden çok düşünülerek, planlanarak yapılan bir açıklama olarak görmedim. Sohbet sırasında söylendi. Erdoğan’ın söylediği; ‘hem çözüme yaklaşmayacaksın hem de asker çekilsin diyeceksin, yok kardeşim artacak…’ Olay budur.
New York’tan çok fazla bir şey beklemiyordum ama bir şeyler yükleniyor. Bu defa olabilir de… Bugüne kadar rutindi. Ama bu defa başka şeylerde atfediliyor. Öyle öğrendim basından. Sanki BM Genel Sekreteri yeni girişim yapabilir.”
“Belki bu kez olur”
- YENiDÜZEN: Cumhurbaşkanı Akıncı New York yolcusu. Beklentiniz nedir?
- Talat: Çok fazla bir şey beklemiyordum ama bir şeyler yükleniyor. Bu defa olabilir de… Bugüne kadar rutindi. Genel Kurul toplantısı yapılacak. Normalde Cumhurbaşkanı gider, devlet, hükümet başkanlarıyla görüşebildikleriyle görüşür. Bir de Genel Sekreter ile görüşülür. Normal rutini budur. Faydalıdır. New York’a gidilmesi ve temaslar kurulması gerekir. Ama bu defa başka şeylerde atfediliyor. Öyle öğrendim basından. Sanki BM Genel Sekreteri yeni girişim yapabilir. Hazır iki tarafta ordayken birlikte veya ayrı ayrı görüşerek yeni bir süreç başlatmayı deneyebilir. Ama rutinde olmaz böyle bir şey ama belki bu kez olur.