1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. '30 Haziran dışında çerçeve yok'
'30 Haziran dışında çerçeve yok'

'30 Haziran dışında çerçeve yok'

"Rum tarafı bu çağırıyı kabul etmek yerine, 4 Temmuz 2017 tarihli, olmayan başka bir belgeden söz etmeye yönelmiştir. "

A+A-

Sözcü Barış Burcu, BM Genel Sekreteri’nin 28 Eylül 2017 tarihli Kıbrıs Raporu’nda “… 30 Haziran tarihinde taraflara, kanaatimce kapsamlı bir çözüme yol açacak nihai paketin unsurlarını içeren her iki masadaki açıkta kalan altı önemli konunun aynı anda çözülmesi için bir çerçeve sundum” ifadelerinin kullanıldığına işaret ederek, “Bunun dışında bir çerçeve yoktur” açıklamasında bulundu.

Burcu’nun açıklaması şu şekilde;

“Bilindiği gibi, Cumhurbaşkanımız Sayın Mustafa Akıncı, görev süresinin 3. yılı nedeniyle 30 Nisan günü Kıbrıs sorunu konusunda yaptığı değerlendirmelerde Rum tarafını 30 Haziran 2017 tarihli Guterres çerçevesini sulandırmadan ve çarpıtmadan kabul etmeye çağırmış, fakat ne yazık ki bu çağrısına olumlu cevap alamamıştır. Rum tarafı bu çağırıyı kabul etmek yerine, 4 Temmuz 2017 tarihli, olmayan başka bir belgeden söz etmeye yönelmiştir. 

Bu konuda karşılıklı suçlama oyununa girmek niyetimiz yoktur. Sadece Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin 28 Eylül 2017 tarihli resmi raporundan alıntı yaparak bu tartışmayı artık sonlandırmak istiyoruz. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, 28 Eylül 2017 tarihli raporunun 19. paragrafında aynen “… 30 Haziran tarihinde taraflara, kanaatimce kapsamlı bir çözüme yol açacak nihai paketin unsurlarını içeren her iki masadaki açıkta kalan altı önemli konunun aynı anda çözülmesi için bir çerçeve sundum” demektedir. Bunun dışında bir çerçeve yoktur. Dolayısıyla bu çarpıtmayı daha fazla uzatmanın bir anlamı yoktur.

Cumhurbaşkanımız tarihi bir görevin bilinci içerisinde, bu konuyu gündeme taşırken, her iki toplum açısından eşitlik, özgürlük ve güvenlik içinde yaşanabilecek bir geleceği şekillendirmek için her zamanki gibi üzerine düşeni yapma sorumluluğu ile hareket etmiştir. Cumhurbaşkanımız Kıbrıs’ta karşılıklı kabul edilebilir bir çözümün tüm ilgili tarafların yararına olacağı, Doğu Akdeniz’i gerginlik değil işbirliği alanına dönüştüreceği, Türk-Yunan ve Türkiye-AB ilişkileri açısından da olumlu olacağı bilinciyle hareket etmektedir”.

 

 

Bu haber toplam 2012 defa okunmuştur