‘3’üncü bir yol’
SERDAR DENKTAŞ’LA 1 BUÇUK SAAT…
Maliye Bakanlığı tarafından yaptırılan ve sunumunu bakan Serdar Denktaş ile araştırmayı hazırlayan Kudret Akay’ın birlikte yaptığı “Yaşam Kalitesi -Varlık-Kimlik Araştırmaları” basın toplantısını izledik.
Araştırma çok önemli veriler içeriyor, bu verilerden öne çıkanları alttaki yazımda yazdım.
Ancak basın toplantısında araştırma verilerinden çok Serdar Denktaş’ın bazı açıklamaları dikkat çekiciydi.
Şunu söyleyeyim, Serdar Denktaş bu ülkenin yetiştirdiği en kurt politikacılardan biri.
Uzun süredir kendisini takip ediyorum, gündeme değiştirmeyi bilen, siyasette kıvrak zekaya sahip, özne olmayı her zaman başarmış bir siyasetçi… Siyasi gidişatı değiştiren yönünü Devlet Bahçeli’ye benzetiyorum. Türk siyasetini yakinen takip edenler ne demek istediğim daha iyi anlayacaktır.
Bunları bir övgü olarak algılamayın, kimi zaman tam aksine eleştirmeye değer manevralardan bahsediyorum.
Dedim ya Denktaş gündemi değişmekte, dikkat çekmekte usta bir politikacı.
***
4’lü koalisyona onay vermesi de bir özne siyasetiydi.
Herkes hangi tarafı seçecek diye kararını bekledi, özne oydu!
Dün yavaş yavaş dikkat çekme siyasetini yeniden denemeye başladığını gördüm.
Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim, Serdar Denktaş büyük ihtimalle Cumhurbaşkanlığı’na aday olacak.
Dünkü açıklamalarından bunu çıkarmak zor değil.
Serdar Denktaş’ın en büyük özelliklerinden biri de bir açmaz gördüğünde, bir kilitlenme tespit ettiğinde yeni bir yol açma/önerme özelliğidir.
CTP ile hükümet kurma ve sürdürme evreleri, UBP ile olan diyaloğu, iç siyasetteki kimi şaşırtan duruşları- açıklamaları ve 4’lü koalisyonu buna en dikkat çekici örnekler olarak sıralayabiliriz.
Serdar Denktaş şimdi yine bir tıkanma görüyor.
Bu tıkanma ya da ikilem Kıbrıs sorununda yaşanıyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesindeki cepheleşme kendini açıkça belli etmeye başlıyor.
Bir tarafta “Her ne isterse olsun federalist”ler…
Diğer yanda KKTC’ciler…
Serdar Denktaş iki taraf da katılmıyor!
Bu durumu yukarıda da söylediğim kilitlenme olarak yorumluyor ve bir başka yol öneriyor!
Adına ne isterseniz deyin, başka bir yol bu…
3’üncü bir yol.
***
Daha önce kendisi ile (sanırım 2 yıl önceydi) Maliye Bakanlığı’nda bir görüşmem olmuştu.
O görüşmemizde de Denktaş bu 3’ünü yolun detaylarını benimle paylaşmıştı.
Elime bir dosya vermiş “Mert al incele, oku, ve yorum yap bana lütfen” demişti.
O dosyayı sadece orada okumama izin vermişti, alıp götürememiştim.
Bana incelemem için verdiği dosyada Kıbrıs sorunundaki açmaza alternatif bazı ilginç öneriler yer alıyordu.
Gerçekten dikkat çekiciydi.
Aklımda kaldığı kadarıyla şimdi uygulamada olan Maronit açılımı, Derinya gibi barikatların açılması, telefonlar, elektrik, kuzeyde bazı açılımlar, Maraş gibi birçok konuda dikkat çekici öneriler- siyasetler dizisi yer alıyordu.
“Nasıl?” diye sormuştu, “İlginç” demiştim.
Elbette bu çalışma yeni değil, 2003 yılına kadar dayanıyor.
Dün bu çalışmanın bir ileri versiyonuna dair bazı sözler sarf etti Denktaş.
Hatta adını da koydu, “Adım adım çözüm”, ya da “Parça parça çözüm”…
Bunları şu cümlelerle açıkladı:
- “Parça Parça çözüm, daha küçük problemleri veya sorunları birer birer çözmek anlamı taşırken, çözülen bu sorunlar sonucunda varılmak istenen büyük bir hedef öngörmez. Ucu açık bir süreçtir. Yani bu yöntemle uzun vadede, şimdiden öngörülemeyen bir modele ulaşmak mümkündür.
Yeşil Hat Tüzüğü çerçevesindeki açılımımız, Maronit ve Maraş açılımlarımız, Türkiye ile Gümrük Birliği açılımımız, daha fazla geçiş noktalarının açılması önerilerimiz, Parça Parça çözüm metoduna örnekler olarak gösterilebilir. - Adım Adım çözüm ise önceden belirlenen büyük bir hedefe varabilmek için atılan küçük adımlardan oluşur. Az önce bahsettiğim açılımların tümü asım adım çözüm metodu için de geçerlidir. Yani bir Federal çözüm hedefiniz varsa az önce saydığım açılımların hiçbiri buna varmanızı da engellemez"
***
Kıbrıs sorununa dair farklı bir yaklaşım ortaya koydu.
UBP gibi "Günün sonunda KKTC tanınacak" demedi, "illa ki federasyon" da demedi.
Başka şeyler söyledi.
"Federalist değilim" dedi, ancak federal çözümü de yok saymadığını ifade etti.
KKTC kuruldu ama tanıtılması için bir çalışma yapılmadı, yapılmıyor demeye getirdi,
"Benim kişisel ülküm tabii ki, tanınmış devletine sahip özgür, demokratik ve egemen bir Kıbrıs Türk halkıdır. Ancak bunun gerçekleşmesi için ne geçmişte çalışmalar yapılmıştır ne de şu anda böyle bir çalışma vardır" dedi.
Hatta şunu bile dedi: “BM parametrelerinin oluşturduğu tek çözüm önerisi “Federal Çözüm”… Bu parametreler değişmediği müddetçe Kıbrıs’ta Kıbrıs Türklerinin siyasal eşitliğini içermeyen bir model, bir çözüm veya anlaşma olamaz. Parametreler değişmediği veya iki taraf anlaşmadığı sürece federasyon dışında bir başka çözüm modeli de olamaz”
Senelerdir biraz da babasının da gölgesi nedeniyle Serdar Denktaş’a hep statükocu olarak baktım, hala öyle görüyorum.
İç siyasette de Kıbrıs sorununda da çok muhalefet ettim kendisine, ortak noktalarımız çok azdır.
Devlet arazilerini kendi ailesine yakın şirketlere verme girişimleri, kamu kaynakları üzerindeki etkisine dair çok yazı yazdım.
Ancak zaman zaman hem iç siyasette hem de Kıbrıs sorunu konusunda farklı şeyler söylediğini de görmezden gelemem.
İşte şimdi yine benzer bir durum yaşanıyor.
Yine Denktaş ilginç şeyler söylüyor.
Katılırsınız ya da katılmazsınız, bu durum herkese göre değişir.
Ancak Denktaş 3'üncü bir yol öneriyor, üzerinde düşünmeye değer, tartışmaya değer şeyler söylüyor.
KONUŞMAYA DEĞER VERİLER…
Araştırmadan ilginç notlar
Kudret Akay’ın açıkladığı araştırmadan çıkardığım notlar:
- Araştırmayı açıklama nedeni yeni bir vergi sistemine geçerken bir tartışma imkanı yaratmak.
- Gruplar arası gerilim algısı da dikkat çekici. Özel-kamu çalışanları arasındaki gerginlik algısı dikkate değer.
- Daha önceki araştırmalarda gelir durumu TC doğumlularda “daha az” yer alırken şimdi KKTC ve TC doğumlular eşitlendi. Yani herkesin geliri azaldı, eşitlenme var.
- Anket yapılan kişilerin babalarının doğum yerleri ile evli oldukları kişilerin doğum yerleri karşılaştırılmış. Burada ilginç bir sonuç var, çoğunlukla babası kuzey Kıbrıs’ta doğanlar kuzey Kıbrıs’ta doğanlarla evlenmiş. Ve yine çoğunlukla babası güney Kıbrıs’ta doğanlar güneyde doğanla evlenmiş. Aynı şekilde babası TC’de doğanlar da TC’de doğanla evlenmiş çoğunlukla. Akay bu durumu “küçük cumhuriyetler” diye açıklıyor, “Yani Limasollular Limasollularla, TC’liler TC’lilerle, Lefkoşalılar Lefkoşalılarla evlendi” diyor ve ekliyor: “Derinlemesine analiz gerektiren bir nokta”
- Mutluluk verisi de var araştırmada, bu da ilginç. Ankette birçok konuda yurttaşın “şikayetçi” olduğunu görüyoruz ama bu ülkede yaşamaktan da memnun-mutlu…
- Bir başka detay da evlatlarını devlet okullarına götürenlerin eğitimden memnuniyet algısı… Bu kişilerin eğitimden memnuniyeti yüksek.