3’üncü sınıf kalmayalım
İşte ezber bozmak budur!
Tam da bunu önermiştim.
Çünkü değerlerimizi korumak ya da barış kültürünü ileriye taşımak öyle sadece yürümek, slogan atmak, yağmur altında ıslanmakla olmuyor.
Sabah sabah okudum, sevindim:
“Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumların kullandıkları ortak kelimeleri içeren ‘Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Türk Diyalektlerinin Ortak Sözlüğü’ güneyde okul kütüphanelerinde yerini aldı.”
Yakovos Hacipieri ve Orhan Kabataş’ın bu mükemmel sözlüğü sınıflara girmeli, müfredata dahil edilmeli, demiştim.
Çünkü Kıbrıs budur!
“Yarısı” yoktur sadece...
Tümü vardır.
Ortak kültürdür.
* * *
Sözlüğün tanıtımı da Kıbrıs Cumhuriyeti Eğitim Bakanlığı’nda yapıldı.
Üstelik yine güneyde, sözlüğün elektronik ortama aktarılması ve tabletlere taşınması için çalışma başlatılıyor.
Avrupa Konseyi buna destek veriyor.
Şimdi gözler ada yarımızda, kuzeyde...
Cemal Özyiğit hocam...
Biliyorum, eğitimin çok daha büyük, derin, önemli sorunları var.
Ama...
Barışa hazırlanmak böyle olur.
Kıbrıs’ı sevmek, sahiplenmek, iki toplum arasında güveni artırmak, ırkçılık ve fanatizme karşı dostluğu ve hoşgörüyü diriltmek, kin çoğaltmak yerine ortak kültürümüzü hatırlamak, kimliğimizi yaşatmak için kararlı olmalıyız.
* * *
Bu sözlüğe sahip çıkmak eğitimin yanı sıra kültüre de bir hizmettir.
Ve kültürden açılmışken söz!
“Kültür” genelde “Eğitim”in gölgesinde kaybolmuş, üvey evlat olmuştur.
“Bir varmış, bir yokmuş” masalları gibidir, kültüre dair siyasetimiz...
Yitip gidiyoruz sevgili hocam!
Yurtsuzluk büyüyor içimizde.
Sanatı değil hurafeleri kutsuyorlar.
Umarım bakanlığınızın kültür boyutuna eğitim kadar önem gösterir, seçimlerinizi yeni bir “Kültür Bakanı” görevlendiriyormuş ciddiyetinde yaparsınız.
Neydi ünlü filozof Nietzsche’nin lafı:
"Bir ülkede edebiyat ve sanattan çok siyaset konuşuluyorsa o ülke üçüncü sınıf bir ülkedir."