1. HABERLER

  2. HABERLER

  3. "40 yıldır denenen ama başarılamayan federasyonu mu savunsaydım?"
"40 yıldır denenen ama başarılamayan federasyonu mu savunsaydım?"

"40 yıldır denenen ama başarılamayan federasyonu mu savunsaydım?"

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 2’nci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın "Türkiye, Tatar'ın 'federasyon' söylemlerini kendisine yutturacaktır" şeklindeki ifadelerinin eski bir Cumhurbaşkanı’na yakışan bir üslup olmadığını savundu.

A+A-

Cumhurbaşkanı Ersin Tatar, 2’nci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın "Türkiye, Tatar'ın 'federasyon' söylemlerini kendisine yutturacaktır" şeklindeki ifadelerinin eski bir Cumhurbaşkanı’na yakışan bir üslup olmadığını savundu.

Ersin Tatar, “Madem ki Rum tarafı ile federal çözüm mümkündü Sayın Talat 2005-2010 yılları arasındaki 5 yıllık görev süresi içinde neden başaramadı? Şu anda gerçek olan Kıbrıs’ta 2 ayrı Devlet’in varlığıdır. Ben de halkımdan 18 Ekim’de aldığım yetki doğrultusunda egemen eşitlik temelinde bir anlaşmayı savunuyorum. Türkiye de bu noktadadır. Sayın Talat’ın bunu anlamayıp, bana ve Türkiye’ye çirkin ithamlarda bulunmasını, halkımızın takdirine bırakıyorum” dedi.

Cumhurbaşkanı Tatar, açıklamasında şunları kaydetti: “Kimse ile gereksiz polemiklere girme niyetinde değilim ancak halkımızı rahatsız eden, Devletimize zarar verecek haksız, gerçek dışı iddialar karşısında da suskun kalmayacağım.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devleti’nin 2’nci Cumhurbaşkanı seçilerek görev yapmış bir kişi olan Sayın Mehmet Ali Talat’ın bir televizyon programında, Türkiye'nin günü birlik siyaset izlediğini belirterek, ‘Türkiye, iş uluslararası çıkarlarına gelince, Kıbrıs sorununda esneklik göstermesi gerekecek ve Tatar'ın federasyon söylemlerini kendisine yalatıp yutturacaktır’ demesi bir eski Cumhurbaşkanı’na yakışan üslup değildir.

Ben Sayın Talat’a kendi üslubu ile yanıt vermeyeceğim ancak şu unsurların altını çizmekte yarar görüyorum; Kıbrıs konusundaki federasyon görüşmeleri 2017 yılı Temmuz ayında Sayın Akıncı ile Rum lider Anastasadis gibi iki ateşli federasyon savunucusu döneminde Sayın Akıncı’nın ifadesi ile Rum tarafının uzlaşmaz tutumu yüzünden çökmüştür. Sayın Akıncı bu çöküşün ardından yaptığı açıklamada, ‘ bu bizim neslin son federasyon denemesi idi, başaramadık’ demişti. 2017 -2020 yılları arasındaki üç yılda da taraflar federal çözüm yolunda bir milimetre bile ileri gidememiş, masaya oturamamıştı.

Ben, ve Ulusal Birlik Partisi yıllardır Kıbrıs’ta iki ayrı egemen devlet ve iki ayrı halk olduğunu vurgulamakta, bir anlaşmaya varılacaksa gerçeklerden hareket edilmesi gerektiğinin altını çizmekteyiz.

Halkımız da bizi bu görüşlerimizle bilmekte, tanımakta ve takdirlerini ortaya koymaktadır.

Son seçimlere girilirken de böyle oldu ve UBP ile ben, egemen eşitliğe dayalı 2 Devletli biz çözüm istediğimizi, kapalı Maraş’ı açmaya devam edeceğimizi, hidrokarbon kaynakları konusundaki haklarımızdan asla geri adım atmayacağımızı vurguladık.

Halkımız takdir etti, 18 Ekim’de Cumhurbaşkanı seçildim ve gayet doğal olarak seçim sürecinde ne söylemişsem onları Birleşmiş Milletler yetkililerine, Rum liderine, yabancı diplomatlara ifade ettim.

Ne yapmalıydım yani?

İki yüzlü davranarak seçim döneminde söylediklerimi bir yana bırakarak 40 yıldır denenen ama başarılamayan federasyonu kalınan yerden görüşmeye devem edeceğim mi demeliydim?

Öyle yapmadım. Yapmayacağım.

Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu ve ekibi ile etraflıca istişare ettik ve yaşanan gelişmeler ışığında, egemen eşitliğe dayalı 2 Devletli çözümün savunulmasının artık bir gereksinim olduğu, Kıbrıs Türkü ile Türkiye’nin çıkarlarının bunu gerektirdiği noktasında hem fikir olduk.

Dolayısı ile hal böyleyken Türkiye’nin beni yarı yolda bırakacağını iddia etmek gerçekçi olmadığı gibi Türkiye’ye yönelik ağır ve kabul edilemez bir ithamdır. Türkiye, bu güne kadar çıktığı varoluş, özgürlük ve egemenlik mücadelesinde bedeli ne olursa olsun Kıbrıs Türk Halkı’nı yalnız bırakmadığını, bırakmayacağını ispatlamıştır.

Bugün kendi Devletimizde özgürce yaşıyorsak bu Türkiye’nin Sayın Talat’ın o çok önemsediği BM kararlarına rağmen bizi savunmaya devam etmesi sayesindedir.

Sayın Talat hala bunu anlamadıysa benim kendisi için yapacak bir şeyim olamaz.

Bu arada Sayın Talat’a şunu da sormak durumundayım;

“Madem ki Rum tarafı ile federal çözüm mümkündü Sayın Talat, siz 2005-2010 yılları arasındaki 5 yıllık görev süreniz içinde hem de Sayın Hristofyas gibi bir yoldaşınız ve Sayın Anastasiadis gibi Annan Planı’nın öngördüğü bir federasyona evet diyen Rum liderleri ile görüşmenize rağmen neden başaramadınız?

Bir kez daha vurgulamakta yarar görüyorum; Şu anda gerçek olan Kıbrıs’ta 2 ayrı Devlet’in varlığıdır. Ben de halkımdan 18 Ekim’de aldığım yetki doğrultusunda egemen eşitlik temelinde bir anlaşmayı savunuyorum. Türkiye de bu noktadadır.

Sayın Talat’ın bunu anlamayıp, bana ve Türkiye’ye çirkin ithamlarda bulunmasını, halkımızın takdirine bırakıyorum.”

Bu haber toplam 2429 defa okunmuştur
Etiketler :
İlgili Haberler