“44 yıldır toprak ve güvenliğe sıra gelmiyor”
Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis, YENİDÜZEN ve POLİTİS’le görüştü, sorularımızı yanıtladı, çok konuşulacak iddialarını ortaya koydu
YENİDÜZEN – POLİTİS
Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis’e göre yıllardır bekletilen iki başlığın öne alınması gerekiyor: Toprak ile Güvenlik ve Garantiler.
Anastasiadis, “44 yıldır diğer dört başlık hep görüşülüyor. Yönetim ve Güç Paylaşımı, Ekonomi, Avrupa Birliği, Mülkiyet senelerdir masada. Peki diğer iki başlık ne olacak” diye soruyor.
YENİDÜZEN ve POLİTİS yazı işlerini Başkanlık Sarayı’nda misafir ederek, sorularımızı yanıtlayan Nikos Anastasiadis, Kıbrıs’ın sahip olduğu petrol ve doğal gaz gibi zenginliklerden, her iki toplumun da yararlanacağını belirtiyor.
“Doğal zenginlikten elde edilecek geliri Norveç modeliyle bir fon altında toplayacağız ve gelecekte, iki toplum bu fondan yararlanacak” diyen Anastasiadis, Kıbrıslı Türkleri “azınlık” olarak görmediğini, adadaki siyasi eşitliklerine saygı duyduğunu belirtiyor.
“44 yıldır dört başlık hep görüşülüyor. Yönetim ve Güç Paylaşımı, Ekonomi, Avrupa Birliği, Mülkiyet senelerdir masada. Peki diğer iki başlık?
“44 senedir dört başlık görüşülüyor”
- Marilena Evangelou: Sizin döneminizde geçmişte kaydedilmeyen pek çok ilerleme olduğunu hep tekrarladınız. Eğer süreç çökerse, bu ilerlemenin kaybolmayacağını nasıl garanti edeceksiniz?
- Anastasiadis: Önemli olan, ilerleme kaydetmek veya bu ilerlemenin ne kadar büyük olduğu değil, bütünlüklü çözüme varmaktır. Yani, başardıklarımızı korumak için masaya gelen herşeyi kabul etmemiz mi gerekir?
- Sotiris Paroutis: Peki bu ilerlemeleri korumak için ne yapmak gerekiyor?
- Anastasiadis: Benim önerim, bu ilerlemeleri koruyarak, sonuca ulaşmaktır. 44 yıldır dört başlık hep görüşülüyor. Yönetim ve Güç Paylaşımı, Ekonomi, Avrupa Birliği, Mülkiyet senelerdir masada. Peki diğer iki başlık. Toprak ayrıca güvenlik ve garantiler hiç görüşülmüyor. Kaç sene daha aynı yerde duracak, ilerlemeden söz edecek, ancak sonuca varmayacağız. 44 yıldır toprak ve güvenliğe sıra gelmiyor. Öz burada!
“Ara vermeden, geri gelmeden, sürekli konferans önerdim…”
Seçim var! Zaman kaldı mı?
- Marilena Evangelou: Başkanlık seçimleri öncesinde Kıbrıs Konferansı yapmaya, anlaşmaya, geri gelmeye ve referanduma zamanımız var mı?
- Anastasiadis: Neden olmasın? Yeter ki istek olsun. Eğer gerçekten samimiysek, neden mümkün olmasın? Seçime kadar sekiz ayımız var. Benim önerim, Cenevre Konferansı’nın sürekli olmasıdır. Ara vermeden, geri gelmeden. Sürekli Konferans.
- Yiorgos Kakouris: Kıbrıs sorununa çözüm olmadan ve bir çıkmaz durumunda, sorumluluğun kime yükleneceği bakılmaksızın, yine Cumhurbaşkanlığa aday olacak mısınız?
- Anastasiadis: Eğer başkanlık seçimleri ile ilgilenseydim, çözüme kadar geri dönmeyeceğimiz bir uluslararası konferans önerisi yapmazdım. Eğer bir çıkmaz olursa, bu sonuç tüm Kıbrıs halkı aleyhine olacaktır. Şimdi şunu soruyorum size: Ben, Kıbrıs Cumhuriyetindeki hangi seçim döneminde – gerek parlamento seçimlerinde gerek Avrupa Parlamentosu seçimlerinde gerekse Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde - diyalogun ertelenmesini istedim? Son güne kadar müzakere etme konusunda kararlı olduğumu söyledim.
- Yiorgos Kakouris: Müzakerelerin sonuç vermemesi durumunda ne olacak? Hangi kriterlere bakarak adaylığınıza karar vereceksiniz?
- Anastasiadis: Geçmişte tüm seçimlerde aday olup olmayacağıma nasıl karar vermişsem, kriterlerim yine aynıdır. Eğer görevimde başarılı olursam, eğer her iki toplum tarafından kabul edilebilir bir çözüme varılması için mümkün olan herşeyi yaptıysam ve eğer olası çıkmazdan sorumlu değilsem.
Kırılma noktası nedir?
- Sami Özuslu: Müzakere süreci çok iyimser başlamıştı. Uzun süre de çok olumlu ilerledi. Peki kırılma noktası nedir?
- Anastasiadis: Evet, son derece olumlu ilerliyorduk. Öyle anlaşılıyor ki, sayın Akıncı’nın kafasına birileri bir şey koyuyor. Bunun Kıbrıslı Türkler olmadığını düşünüyorum. Geri adımları gördüğüm zaman Akıncı’nın bir yerlerden etkilendiğini görüyorum. Kıbrıslı Türk tarafı tatmin olmasına rağmen yine de kimi konularda ısrar varsa bunu anlamıyorum. Eğer bir toplumun hassasiyetleri tümüyle görmezden gelinirse, olmaz. Her iki toplumun endişelerine yanıt verilmesi önemlidir. Kıbrıslı Türk toplumuna karşı saygım ispat edilmiştir. Eğer sayın Akıncı ortak basın toplantısı ya da durum belgesi hazırlama önerimi kabul etseydi, herkes iki toplumun hassasiyetlerine kimin daha fazla saygı gösterdiğini anlayacaktı. Pek çok konuda uzlaştık. Unutmayalım, iki tarafın ortaya koyduğu haritalarda fark sadece yüzde 1’dir. Ancak, mesele sadece oran değildir. Kıbrıslı Rum göçmenlerin ne oranda geri dönebileceği, iade edilecek yerleşim bölgeleri gibi konular vardır. Kıbrıslı Rum göçmenlerin dönüş oranı ve kıyı şeritleri konusunda da anlaşmamız gerekiyor. Tekrar ediyorum, her iki toplumun endişelerini de anlamalıyız.
- Sami Özuslu: B Planı var mı?
- Anastasiadis: Bu süreç devam edecektir. Belki sayın Akıncı ya da benden farklı çözümü isteyen birileri de seçilebilir.
- Sotiris Paroutis: AKEL, Kıbrıs sorunu ile ilgili bu süreçte size hep destek verdi. Son zamanlarda AKEL ile ilişkilerinizde bir gerilim gözlemleniyor. Bunun sebebi seçim süreci mi?
- Anastasiadis: AKEL’in özlü diyalogun yapıldığı bu son iki yıllık süreçte oynadığı olumlu rolü takdir ettiğimi söylemem gerekir. Bunu asla reddetmedim, etmeyeceğim. Ancak, üzülerek gözlemlemekteyim ki maalesef AKEL seçim atmosferine erken girmiştir. Kimseyle çatışma yolunu izlemeyeceğim.
“Kıbrıs Türk toplumuna gösterdiğim saygı, yürütmede, yasamada, yargıda ve başka konularda varılan yakınlaşmalarla ispat edilmiştir”
B Planı mı?
- Yiorgos Kakouris: Gerek sizin seçilmeniz gerekse Sn Akıncı’nın seçilmesi Kıbrıs sorununa çözüm olma perspektifi için bir dinamik yarattı. Eğer sizin çabalarınız da sonuçsuz kalırsa, ne olacak? B Planı mı gideceğiz? Ve bu, bugüne kadar görüştüğümüz zeminden başka bir zeminde görüşmek olabilir mi?
- Anastasiadis: Sayın Akıncı’nın seçilmesi ile birlikte özlü diyaloga girebildiğimiz görüşüne katılıyorum. İyi bir ilerleme mümkün oldu. Ancak üçüncü tarafların müdahaleleri başladığı andan itibaren pozisyonları değişiyor. Böylece, diğer toplumum endişelerine saygı göstermeyen pozisyona ısrar başlıyor. Bir çözümün kabul edilebilmesi için her iki toplumun endişelerine de cevap verilmelidir. Benim Kıbrıs Türk toplumuna gösterdiğim saygı, yürütmede, yasamada, yargıda ve başka konularda varılan yakınlaşmalarla ispat edilmiştir.
“Akıncı elbette çözüm istiyor. Peki, elleri müzakere için ne kadar özgürdür?”
- Sami Özuslu: Size göre sayın Akıncı bir çözüm istemiyor mu?
- Anastasiadis: Akıncı elbette çözüm istiyor. Peki, elleri müzakere için ne kadar özgürdür. Çavuşoğlu, son görüşmemizden bir gün önce Akıncı ile telefonda konuştu ve gelecek admları belirlediler... Cenevre önerisinde, kimseden izin ya da onay istemedim. Önce önerimi yaptım, sonra Yunanistan’a bilgi verdim. Farkımız budur. Biz, kendimiz karar veririz...
“Garantörlükte söylem değişimi mi?”
- Cenk Mutluyakalı: Kıbrıslı Türklerin önemli bir çoğunluğu, geçmişin korkuları ile Türkiye’nin garantörlüğünü istiyor. Kişisel olarak farklı düşünsem de bu talep bir gerçek. Kıbrıslı Rumların travmaları da gerçek, onlar da, Türkiye’nin garantörlüğüne karşı. Böylesine ciddi bir karşıtlık var. Peki, her iki lider de hiçbir esneme yapmıyorsa ve pozisyonlar bu kadar keskinse, garanti başlığı nasıl görüşülecek?
- Anastasiadis: Önce bir diyalog kurmalıyız, garantiler konusunu konuşmaya başlamalıyız. Henüz bunu yapamadık. İki toplumun güvenlik endişelerini henüz konuşma fırsatımız dahi olmadı... Bir toplumun güvenliği, diğer toplumun tehlike olmaması konusunda anlaşmıştık. Oysa Türkiye, kurulacak yeni düzenin garantörü olmak yönünde ısrar ediyor. Bu durum Kıbrıslı Rumların endişelerini artırıyor. Çünkü 1974’te Yunan Cuntası’nın darbesinden sonra Türkiye’nin istilası Anayasal düzenin tesis edilmesi amacıyla başladı. Kıbrıslı Türklerin güvenlik endişelerini de anlıyorum. Bu endişeleri ortadan kaldıracak unsurlar vardır. Uluslararası bir güvenlik sistemi konuşabiliriz.
“Mısır, İsrail, Ürdün, Filistin, Lübnan olmak üzere tüm komşumuz olan ülkelerle mükemmel ilişkilerimiz vardır. Tehlike nerede!”
- Yiorgos Kakouris: TC Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun demeci çok konuşuldu. Çavuşoğlu, Türk askerinin adadaki varlığını haklı göstermeye çalışsa da tek taraflı müdahale hakkından söz etmiyor. Bu durum, Türkiye tarafından garantiler konusunda söylem değişikliği olarak yorumlanabilir mi?
- Anastasiadis: 1 Şubat’ta Kıbrıs Konferansı için uzlaştığımızda, sayın Çavuşoğlu, 19 Mart’ta Washington Post gazetesine bir yazı yazdı. Orada, dört özgürlük ve Kıbrıslı Türklerin karar alma süreçlerine etkin katılımında tatmin olması gerektiğini söyledi. Şartlar ve ön koşullar koydu. Fileleftheros’ta 22 Mayıs’ta yayınlanan demecinde de “anayasal düzeni korumak”tan söz ediyor. Anayasa ve siyasi eşitlik ihlal edilmediği sürece Türkiye’den korkmayınız, diyor. Unutulmasın, geçmişte de Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki Anayasal düzeni sağlamak için adaya müdahale ettiğini söylemişti. Yine anayasal düzenin garantörlüğünden ve bizi korumaktan söz ediyor. Hangi dış faktörden yana tehlikedeyiz? Mısır, İsrail, Ürdün, Filistin, Lübnan olmak üzere tüm komşumuz olan ülkelerle mükemmel ilişkilerimiz vardır. Tehlike nerede?
Gerginlik ya da çatışma endişesi yok mu?
“Norveç modeliyle, doğal zenginlikten elde edilecek geliri bir fon altında toplayacağız ve gelecekte, iki toplum bu fondan yararlanacak”
- Cenk Mutluyakalı: Enerji ve doğal gazla ilgili siyasetinize devam edecek misiniz? Türkiye tehdidi var. Hiç mi gerginlik ya da çatışma endişesi taşımıyorsunuz?
- Anastasiadis: Mantığın ve sağduyunun kazanacağına inanıyorum. Bu adanın doğal zenginlikleri Kıbrsılı Rumlara ve Kıbrıslı Türklere aittir. Herkes için yarar olacak. Meclis’e bir yasa önerisi teklifi yaptık. Doğal zenginlikten elde edilecek geliri Norveç modeliyle bir fon altında toplayacağız ve gelecekte, iki toplum bu fondan yararlanacak. Ancak unutulmasın ki araştırma için önümüzde daha uzun seneler var. Üstelik bu Kıbrıslıları ilgilendiren bir mesele. Türkiye niye müdahale ediyor?. Üstelik henüz araştırma aşamasındayız. Kıbrıs sorununu çözebilirsek, Türkiye’nin de çok önemli menfaatleri olacak. Bu sadece Kıbrıs’taki doğal gaz yatakları ile sınırlı kalmayacak, Türkiye farklı avantajlardan da yararlanacak.
- Cenk Mutluyakalı: Kıbrıslı Türklere yönelik “azınlık” söyleminiz kuzeyde büyük tepki topladı. Böyle mi görüyorsunuz, Kıbrıslı Türkleri azınlık mı görüyorsunuz.
- Anastasiadis: Kıbrıslı Türklerin azınlık olduğunu söylemedim. Çünkü böyle düşünmüyorum. Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğine inanıyorum. Nüfusu daha az ya da daha çok olan toplumları anlatmaya çalıştım ve bunun siyasi eşitliğe yansımalarını yorumladım. Unutmayınız, kamuda 2’ye 1 oranında anlaştık, hükümette 7 Kıbrıslı Rum 4 Kıbrıslı Türk için anlaştık… Poliste, yargıda, tümünde sayın Akıncı ile uzlaştığımızı, Kıbrıslı Türklerin siyasi eşitliğine hep saygı duyduğumu anımsatmak isterim. Kıbrsılı Türklere saygım çok yüksektir ve müzakere masasında bunu ispat ettim. Çözüme yönelik çabalarımı devam ettireceğim. Bu çözüm Kıbrıslı Türklerin endişelerine yanıt vermesini istiyorum ancak Kıbrıslı Rumların endişelerini de göz önünde bulundurmak gerekiyor. Bilmeliyiz ki, bulacağımız çözüm, hemen ertesi gün çökmemelidir. Avrupa Birliği içerisinde işlevsel bir devletimiz olmalıdır.
Sami ÖZUSLU'nun röportaj notlarını okumak için TIKLAYINIZ
Cenk MUTLUYAKALI'nın röportaj notmarını okumak için TIKLAYINIZ