444
Son yıllarda Özen Yula’dan sonra en çok takip ve merak ettiğim oyun yazarı oldu Yiğit Sertdemir.
Son yıllarda Özen Yula’dan sonra en çok takip ve merak ettiğim oyun yazarı oldu Yiğit Sertdemir. 2005 yılında Mitos’tan çıkan ‘Toplu Oyunları 1’i takiben 2009 yılındaki ‘Toplu Oyunları 2’nin haberini Mitos Boyut Yayınları listesine üye her insan gibi email adresime gelen bir mesajla almıştım. İçimde bir türlü uslanmayan ‘hemen şimdi!’ dürtüsünü tetikleyen bu kitabı neyse ki bekletip de birilerine vereceğim bir siparış sonucu değil de, kısa süre sonra gerçekleştirdiğim ve büyük bir olasılıkla bu sayfadan aktarmış olduğum bir İstanbul ziyareti sırasında temin ettim.
Birinci kitaptaki ‘Bekleme Salonu’ ve ‘O.B.E.B (Ortak Bölenlerin En Büyüğü)’ oyunlarından sonra ‘444’, ‘Medeniyet Tiyatrosu’ ve ‘Öldün, Duydun mu?’ adlı üç oyundan oluşan bu kitabı bir solukta, günübirlik İstanbul ziyaretim sonrasında uçakta okudum.
Çok enderdir; hele Türkçe yazılmış ya da Türkçe’ye çevrilmiş oyunlarsa konu, yazılı bir metnin ilk okumada beni çarpması, önce “hassiktir...” hemen sonrasında da “keşke oynasak...” dedirtmesi...
İşte, yazıldığı 2007 yılı sonrasındaki ilk yılında ‘2008 yılı Afife Jale Tiyatro Ödülleri-Cevat Fehmi Başkut Özel Ödülü’, ‘İlk Kez O Yıl Sahnelenmiş Olan En Başarılı Yerli Oyunun Yazarı Ödülü’, ‘33. Ulusal İsmet Küntay Tiyatro Ödülleri, En İyi Oyun Yazarı Ödülü’ ve ‘Tiyatro... Tiyatro... Dergisi Tiyatro Ödülleri 2008 Yılın Oyun Yazarı Ödülü’ gibi prestijli ödüller kazandıran ‘444’ oyunu tam da üst paragrafta bahsettiğim oyunlardan...
Arka kapakta “Gerilim ve mizahın iç içe geçtiği ‘444’, ‘Hatırlatma Merkezi’nin şikayet bölümünde çalışan iki kişinin, çağrı sisteminin karışmasıyla içine düştükleri durumu, bulmaya çalıştıkları çözümlerle ulaştıkları çarpıcı gerçeği anlatıyor” olarak anlatılıyor oyun. İçimde hep “keşke oynasak...” duygusu uyandıran bu oyunu çok sevdiğim, çalışmalarını saygı duyarak ve severek izlediğim Lefkoşa Sanat Tiyatrosu sahneliyor bu sezon...
Yol çıktıkları 2009 yılından beri her sezon en az iki, pek çok kez de üç oyunla seyircisine ‘perde’ diyen Lefkoşa Sanat Tiyatrosu bugüne kadar ‘Bir Picasso, Lütfen’, ‘Birtakım Azizlikler’, ‘Jeane D'Arc'ın Öteki Ölümü’, ‘Nihayet Bitti’, ‘Açık Aile: Neredeyse Ardına Kadar Açık’, ‘Biedermann ve Kundakçılar’, ‘Git Gel Dolap’, ‘İki Kişilik Hırgür’ gibi, çoğu sağlam ideoloji ve duruş üzerine kurulu oyun örnekleri, kısacası derdi olan oyunlar dahil etmiştir repertuvarına… (Ki, insanımızın tiyatrodan tek anladığı “güldürsün, eğlendirsin” beklentisinin aksine tam da ihtiyacımız olan şey: ağlanacak acınası halimize gülmek değil, düştüğümüz bu durumu sorgulamayı ve olası bir değişimi kamçılayacak oyunlardır, tüm bunları yaparken gülersek de ne ala!)
Bu yıl yine iki oyunla ‘İmparatorluk Kuranlar Yada Şümrüz’ ve ‘444’ oyunlarıyla sezonu açan, daha sonra da ‘Pırtlatan Bal’ oyunuyla sezona devam edeceğini duyuran Lefkoşa Sanat Tiyatrosu’nun ‘444’ünü 12 Kasım, Cumartesi akşamı izleme fırsatı buldum. Sevgili Halil İbrahim Demir'in yönettiği oyunda Yegane Giritli ve Orbay Sehlikoğlu sahne alıyor.
Oyunla ilgili yazmak istediğim pek çok şey olmasına rağmen, bunu her Cuma sahnelenen ‘İmparatorluk Kuranlar Yada Şümrüz’ oyunlarını da izledikten sonra kaleme alacağım başka bir yazıya saklamak istiyorum.
‘444’ 26 Kasım’dan itibaren her Cumartesi Arabahmet Kültürevi’nde... Kaçırmayın derim.