46 yıl önce silahla, bugün çiçekle…
64 yaşındaki Ertan İnce, 46 yıl önce Mağusa’da, savaş döneminde çektiği bir fotoğrafı tekrar canlandırdı, aynı yere gitti, bu kez eline silah yerine çiçek aldı… Bir fotoğraf binlerce kelimeye yetti…
Dila ŞİMŞEK
64 yaşındaki Ertan İnce, 46 yıl önce Mağusa’da, savaş zamanı çektiği bir fotoğrafı yeniden canlandırdı, bu kez eline silah yerine çiçek aldı.
‘Savaşlara hayır’ diyen İnce, YENİDÜZEN’e o günleri anlattı.
Fotoğrafın 1974’te Mağusa’da çekildiğini ifade eden İnce, o zamanlar 18 yaşında olduğunu belirterek, “Çocuktuk, eğitimsizdik, bilinçsizdik. Geriye dönüp baktığımda düşünüyorum, o günlerde ölsem, beni öldürenin eline ne geçecekti? Ben başkasını öldürsem ne olacaktı?” şeklinde konuştu.
“Yaşasın sevgi, barış, kardeşlik, zito agapi, irini, adelfia”
İnce, sosyal medyada yaptığı paylaşımda, fotoğrafa Türkçe ve Rumca bir not ekledi: “46 YIL ÖNCE… 46 YIL SONRA… PRİN 46 XRONİA... İSTERA 46 XRONİA…
Savaşlara HAYIR. Artık küçük adamızda hiç kimse acılar yaşamasın. Kimse evlatsız, anasız, babasız, evsiz kalmasın. YAŞASIN SEVGİ, BARIŞ, KARDEŞLİK...
OHİ Polemos. Pia, kanis na min ipoferun. Kanis den meni horis pedi, horis patera, horis mitera horis spiti sto mikri nisi mas. ZİTO AGAPİ, İRİNİ, ADELFİA…”
“Benim gibi çocuklar, okula bile gitmemiş çocuklar savaşa gitti”
İnce, barış için yaşadığını, bu düşünceyi yaymak adına elinden sosyal medyada yaptığı paylaşımlar geldiğini söylüyor. “1974’te, Mağusa Kaleiçi’nde, çekilmiş bir fotoğraf… Yanımda da amcamın oğlu vardı, fotoğrafı çeken kimdi hatırlamıyorum, çünkü o zamanlar renkli kamera zor bulunurdu. Liseyi yeni bitirmiştim, mücahitler zaten 16 yaşından sonra çocukları çağırırdı savaşa, ocaklara gittik, harekata katıldık. Askere gittik, yaşadık ve gördük. O zamanlar biz bunun bilincinde değildik. Mücadele edeceğiz dedik. Benim gibi çocuklar, okula bile gitmemiş çocuklar gitti savaşa. Herkesin bir hikayesi vardır” diye anlatıyor.
İnce, annesinin kendisine hep hikayeler anlattığını dile getirerek, “Annem eskiden, ‘komşularımız Rumdu, çok iyi insanlar vardı’ derdi… Biz öyle büyüdük, ama okullarda milliyetçi yanımız ağır basardı. Savaşı gördük, sonra üniversiteye gittim. Üniversitede bilinçlenmeye, öğrenmeye başladık. Yaşadıklarımızı sorgulamaya başladık. Düşünmeye başladık, savaşta ölsek, öldürsek ne geçecekti elimize? Kim ne kazanacaktı? Savaşlara kesinlikle hayır…” diyor.