“5 ayda 66 kişiye Bakanlar Kurulu kararıyla vatandaşlık verildi, Yeni kişiler de götürdüm… İçim rahat”
5 aylık bakanlığı döneminde 66 kişiye Bakanlar Kurulu kararıyla vatandaşlık verildiğini açıklayan İçişleri Bakanı Ziya Öztürkler, vatandaşlıkları adaletli bir şekilde yapmaya çalıştıklarını söyledi
Ödül AŞIK ÜLKER
İçişleri Bakanı Ziya Öztürkler, 5 aylık bakanlığı döneminde 66 kişiye Bakanlar Kurulu kararıyla vatandaşlık verildiğini belirterek, vatandaşlıkları adaletli bir şekilde yapmaya çalıştıklarını söyledi.
Öztürkler, “66 kişinin 60’ı TC, 6’sı yabancı uyruklu... Bakanlar Kurulu’na yeni isimler de götürdüm, onlar da olacak. Özellikle ilk, orta, lise öğrenimini burada tamamlamış, ebeveynleri vatandaş olmuş, kendi 18 yaşını geçtiği için vatandaş olamamış, burada doğan kişileri götürdüm. 66’nın 39’u zaten bu tür kişilerdir” diye konuştu.
Verilen vatandaşlıkların gizli olmadığını söyleyen Öztürkler, “İçim rahat. Sonuçta bizler de bir gün buradan gideceğiz. Yarın göreve başkası geldiğinde, verdiğim bütün vatandaşlıklarla ilgili dosyalar incelenebilir. Hassas davranıyoruz” dedi.
“(Güngör’de) Bir daha benzer şeylerin yaşanmaması için çok daha doğru şekilde ihaleye çıkmak gerekir”
Soru: Güngör çöplüğünde yangın çıktı, son durum nedir? Orada aksayan bazı süreçler de var, ihale iptal edildi...
Öztürkler: Güngör Çöplüğü, 2010 yılında İçişleri Bakanlığı’nın kontrolünde 11 belediyemizin çöplerini döktüğü bir alan olarak devreye girdi. Burada izleme ve kontrolden sorumlu bakanlık, Turizm ve Çevre Bakanlığı’ydı. Mart ayında Güngör Çöplüğü’nün özelleştirilmesi ve kontrolünün Maliye Bakanlığı’na verilmesiyle ilgili Bakanlar Kurulu karar aldı.
Ben Güngör çöplüğünde incelemelerde bulundum. Oraya giden atıkların %50’si geriye dönüşüm olarak kullanılabilir. Güngör alanının önemli eksiklikleri var. Birincisi, geriye dönüşüm noktasında sıkıntılar var, ki artık dünyada bütün çöplüklerde geriye dönüşüm hatta bazı yerlerde elektrik üretimiyle ilgili adımlar atılıyor. İhaleye Maliye Bakanlığı çıkacaktı, onlarla yaptığım görüşmede hazırlanan ihalenin bu tür ihtiyaçlara cevap vermediğini ortaya koyduk ve bunlara da cevap vermesi için daha bilimsel, daha doğru, daha kapsamlı bir ihalenin açılmasıyla ilgili bir süreç yaşanıyor. En kısa zamanda, bahsettiğimiz bütün eksiklikleri ortadan kaldırabilecek bir ihalenin açılıp, bu sıkıntıların tekrar yaşanmayacağı adımlar atılması elzemdir. Orada metan gazı çıkıyor, bunun havalandırmasının çok iyi yapılması gerekir. Maalesef bunlarda da eksikliklerimiz vardı. Bütün suçu şu anda orayı yöneten şirkete atmak istemiyorum, çünkü bu çok uzun yıllardır süregelen bir konu. Orası tam anlamıyla doğru yönetilemedi. Bundan sonra doğru yönetmek, hem yeni lot, hem geri dönüşüm, hem de gerekirse elektrik üretimi yapılacak, profesyonel bir ihaleyle bütün sistemin tekrar kurulması lazım.
Şartnamede ilgili şirketin orada çıkan yangını söndürmesi gerekir ama biz devlet olarak bir çok iş aracının bulunmasında hızlı davrandık. Cuma gün itibarıyla bütün çöp alanlar örtüldü. Son günlerde orada görülen çalışma sırasında çıkan tozdu. Zararlı atık kesildi. Bir daha benzer şeylerin yaşanmaması için çok daha doğru şekilde ihaleye çıkmak gerekir.
“Hem şirketin, hem de devletin süreç içerisinde yerine getirmediği noktalar var”
Soru: Yangını söndürmenin şirketin görevi olduğunu söylediniz. Tabi ki devlet bunun yanmasını seyretmez ama sözleşmenin gereğini yapmayan şirkete bir yaptırımı olması gerekmez mi?
Öztürkler: Olması gerekir. Ancak devletin onlara vermiş olduğu çok eski iş araçları var. O iş araçlarıyla ilgili sıkıntılar var. Orada hem şirketin, hem de devletin kendi sorumluluklarını süreç içerisinde yerine getirmediği noktalar var. Orada denetim başlattık.
Orada 10-11 yangın çıktı, bunların bir daha yaşanmaması gerekir. 2019’da Çatalköy Belediyesi’ne verilen çöplük alanda da yangın çıktı. Oraya Güngör Çöplüğü’ndeki yangından dolayı bazı yeşil atıkların gittiği ifade ediliyor. Oysa Güngör Çöplüğü’ne de yeşil atıkların gitmemesi gerekiyor. Yani aslında argüman doğru değil. Belediyelerin de çöp alanlarla ilgili profesyonel yönetimi yapması gerektiği gerçeğini de atlamamak gerekir.
“Altyapıyla ilgili bir çalışma ortaya konulmazsa bir sonraki yıl çok geç kalırız”
Soru: Daha önce Şehir Planlama Dairesi İçişleri Bakanlığı altındaydı, şu anda değil. Ancak İskele bölgesinde son dönemde daha da fazla görünür hale gelen altyapı sorunlarıyla ilgili İçişleri Bakanlığı’nda bir komisyon kuruldu. Bu çalışmalar ne aşamadadır?
Öztürkler: Söylediğiniz gibi, imar planları şu anda bizim sorumluluğumuzda değil. İskele bölgesinde ciddi anlamda bir yapılaşma var ama kanalizasyon ve altyapı eksikliği var. Hem su aküferlerinin, hem de yaz döneminde denizin kirlenmesi sıkıntıları bize ulaştı. Bakanlık olarak, belediyeler bize bağlı olduğu için sorumluluk aldık. Bölgede müteahhitlerin ciddi anlamda yaptığı işler var, onlar da devlete bu konuda yardımcı olma yaklaşımındaydı. Tabii ki devletle özelin birlikte yapacağı işbirliğinin yasal bir statüde denetimi, kontrolü, aktarılacak mali kaynağın yönetimi olması gerekir. Bir başıboşluk olursa, arkasından farklı şeyler çıkar. Biz öncülük yaptık, Bakanlar Kurulu kararıyla bir komisyon kurduk, çalışmalar devam ediyor. Bu dönem komisyon çalışmalarıyla atıkların denize ulaşmasını engelledik, kanalizasyon ve atık merkezlerinin oluşturulmasıyla ilgili bir çalışma ortaya konulmazsa bir sonraki yıl çok geç kalırız. Biz bunun takipçisiyiz ve bunun sorumluluğunu alarak sıkıntıları ortadan kaldırdık. Esas görev oradaki belediye başkanınındır, paydaşlarla birlikte bu süreci yönetmelidir.
Soru: KTMMOB veya birliğe bağlı odalar bu çalışmalara davet edilmemişti. Bu konuda durum nedir?
Öztürkler: Bana ulaştılar, çağırılacaklar. Bu toplumsal bir olaydır, bu konuda katkı koyabilecek kim varsa çağırılmalıdır. Eksik bıraktığımı bir nokta da varsa düzeltmeye hazırım.
“Belediyelerin hem kendilerinden, hem de devletten kaynaklı sorunları var”
Soru: Mali sıkıntılar yaşayan belediyeler var, devletten kaynak aktarımı konusunda da zaman zaman sorunlar yaşanıyor. Mali sıkıntılar yaşayan belediyeler konusunda ne yapmayı düşünüyorsunuz? Belediyelerin birleştirilmesi konusu mahkemede, sizce birleşme mali sıkıntıları ortadan kaldırır mı?
Öztürkler: Çeyrek asırdır devam eden bir problemden bahsediyoruz. Herkes bunu tartıştı, konuştu ama kimse el atmadı. Ben beyanatlarımda belediyeler reformunun sayı üzerinden olmayacağını, 51/95 Belediyeler Yasası üzerinden olacağını ifade etmiştim. Niye belediyelerdeki birleştirmeyi öne aldık? Seçim takvimiyle ilgili bir sıkıntı vardı, toplumun önünü açabilmek için bir an önce seçime gitmemiz gerekiyordu. Seçim tarihi Anayasa Mahkemesi’nden dönmeden önce bunu ilan etmiştik. YSK’nın seçim takvimini çalıştırabilmesi için belediye sayılarının açıklanması gerekiyordu. Bundan dolayı birleştirme öne alındı.
Belediyelerin hem kendilerinden, hem de devletten kaynaklı sorunları var. Bazı belediye başkanları çok popülist davranarak gereksiz adımlar atarak, fazladan istihdamlar yaparak belediyeleri zora soktu. Devletten gerçek anlamda katkısını almada sıkıntı yaşayan belediyelerimiz de oldu. Bir de, 1995 yılında geçen ve 2001 yılında harç ve vergilerin güncellendiği, öz kaynaklarıyla yatırım yapabilmesine çok cevaz vermeyen bir yasayla karşı karşıya olan belediyelerimiz var. Özerklik, vergi ve harçların düzenlenmesi, belediyelerin kendi öz kaynaklarıyla yatırım yapmaları, bütçe sıkıntıları çekmemeleri için şu anda mecliste 51/95 Belediyeler Yasası üzerinde görüşmeler tamamlandı. Sadece 4-5 maddede uyumsuzluk kaldı. Özellikle 51/95 gibi gerçek anlamda belediyeler reformu olan ve belediyelerin önünü açacak, hem maddi sıkıntılarını çözecek hem de kendi kaynaklarıyla yatırım yapmalarını sağlayacak bu kadar önemli bir yasanın meclisten oyçokluğuyla değil, oybirliğiyle geçmesini istiyorum.
“15-20 gün içinde bu birkaç maddedeki sıkıntının çözülmesini bekliyorum”
Önümüzdeki hafta görüşmeler devam edecek. Hem sendikalar, hem komitedeki CTPli arkadaşlar veya dıştan katılan milletvekilleri bu yasaya çok katkı sağladı, yasayı iyi bir noktaya getirdik. 15-20 gün içinde bu birkaç maddedeki sıkıntının çözülmesini bekliyorum. Topluma sözümüz var, seçimden önce bunu topluma kazandırmak istiyoruz. Bunu bütün meclis olarak topluma kazandırırsak bahsettiğiniz problemleri çözecek bir sonuca gideceğiz, işte o zaman da reform olacak.
Soru: Sıkıntılı konular hangileridir?
Öztürkler: Çok ciddi problemler değil, onu şimdi söylemeyelim, üzerinde görüşmeler yapılacak.
“5 ayda 2000’in üzerinde deport”
Soru: Ülkedeki güvenlik sorununa sürekli dikkat çekiyorsunuz. Bakan olduktan sonra çok sayıda deport yapıldığını açıkladınız. Son rakam nedir?
Öztürkler: Beş aylık sürede 2000’in üzerinde kişi deport edildi. Burada iki noktanın altını çiziyoruz, birincisi ülkenin hukuk kurallarına uymayan, suç işleyen veya düzenli olmayan yabancı uyruklu kişilerin gönderilmesi... İkincisi ve esas önemli olan nokta, bu kişilerin ülkeye hiç girmemesini sağlayacak adımların atılması... Bazı mafyalaşmış, çeteleşmiş yabancı uyruklu kişilerin ülkeye alınmaması yönünde kararlar ürettik. Bu isimleri spekülasyon olmasın diye ve o kişinin de kişisel haklar açısından deşifre etmedik.
“Ülkeye giriş noktasındaki zafiyetimizi en aza indirgeyecek”
En büyük projem e-vize otomasyon sistemidir. Bununla yedi kontrollü bir sisteme başlıyoruz. 2 Kasım’dan sonra ülkeye girişlerde sıkı denetim olacak, her şey artık kontrol altına girecek. Örneğin, iddia ediliyor ki, farklı söylemlerle buraya getirilen yabancı kişilerin tespiti daha ciddi ve sistematik olarak yapılabilecek. Proje bitti, ihale süreci 2 Kasım’da sonlanacak. YÖKAS, öğrenci muhaceret sisteminin kurulması, aktif ve pasif öğrencilerin tespit edilmesi çalışmaları yapılmıştı. Bunun eksik bırakılan bir bacağı vardı, o da ülkeye girişti. Bugüne kadar maalesef ülkeye giriş noktasındaki zafiyetimizi ortadan kaldıramamıştık. Bu proje ülkeye giriş noktasındaki zafiyetimizi en aza indirgeyecek.
Soru: Bu kimleri kapsayacak?
Öztürkler: Şu anda 3 ülkeye vize uyguluyoruz çünkü sistemimiz yok. Sistemimiz olduktan sonra Bakanlar Kurul kararıyla vize uygulanan ülke sayısı artırılabilir. Sıkıntılı olan grupların geldikleri ülkelere göre vize uygulaması olacak. Vize uygulayacağımız ülkelerden gelecek yabancılar konusunda kontrol çok daha üst seviyelere çıkacak. Cezaevinde son 10 yılda suçluların %90’a yakını 4 ülkedendir, Nijerya, Pakistan, Bangladeş ve Suriye...
“Af sonrasında ülkede düzensiz durumda olanlarla ilgili gereğini yapacağız”
Soru: Muhaceret affı için çalışmalarınız var, buna tepkiler de geliyor. Zaman zaman muhaceret affı uygulanıyor. Pandemi döneminde de bir af olmuştu. Neden af şimdi yeniden gündeme geldi?
Öztürkler: Çok ciddi adımlar atıyoruz, hukuksuz durumda olanların çıkması ve ülkeye girişlerle ilgili... Devlet herhangi bir suça karışmamış, sıkıntı yaratmamış kişilerin kayıt altına alınması için bir adım atıyor. Bir yıl önce bir af oldu ama bazı noktalarının eksik bırakıldığına dair duyumlar geldi. Şimdi af çıktıktan sonra kaymakamlar aracılığıyla halka anlatacağız çünkü kuralları bilmeyenler var. Biz bu ülkede kayıtlılığı başarmak zorundayız. Bu ülkenin kuralları vardır. Yabancı uyruklu bir kişiyseniz ve belli bir süre kalmak istiyorsanız bu ülkenin kurallarına uyarak kalmanız gerekir. Ya bunu yapacaksınız ya da bu ülkeden ayrılmanız gerekir. Af sonrasında kendini kayıt altına almayanlarla, ülkede düzensiz durumda olanlarla ilgili gereğini yapacağız.
Soru: Eğitim Bakanlığı’nda Yükseköğrenim ve Dış İlişkiler Dairesi müdürlüğü de yaptınız. Şu anda kaç aktif öğrenci var? Kayıt yapıp üniversitelere devam etmeyenler kaç kişi?
Öztürkler: Şu anda muhaceret iznini tamamlamış 70 bin yabancı öğrenci var. 13-15 bin civarında aktif olarak üniversitelere devam eden vatandaşımız var. Bunun dışında kayıtlar, ek yerleştirmeler de devam ediyor. Tecrübelerime dayanarak şunu söyleyebilirim ki, veriler 90 bin civarında aktif öğrencimiz olacağını gösteriyor. Pasif öğrenci sayılarını Eğitim Bakanlığı daha net verebilir.
“Adaletli bir şekilde vatandaşlıkları yapmaya çalışıyoruz”
Soru: Sizin bakanlığınız süresinde Bakanlar Kurulu kararıyla kaç vatandaşlık verildi? Rutin, evlilik, doğum nedeniyle kaç vatandaşlık verildi?
Öztürkler: Vatandaşlık konusu siyasi ve ideolojik olarak çok tartışılan bir konu. Vatandaşlık konusuyla ilgili sosyal ve ekonomik süreçlerini tamamlayanlara haklarının verileceğini hep söyledim. Muhaceret Dairesi’ne müdahalem olmadı, ben sadece prensipleri ve kuralları ortaya koydum. Bunların ilgili müdürler, amirler ve çalışanlar tarafından doğru ve düzgün bir şekilde uygulanmasını talep ettim. Adaletli ve dürüst davranmaya çalışıyoruz. Çok eskide kalmış bir yurttaşlık yasası var, tüm partilerin bunları düzeltme şansı vardı ama kimse dokunmadı. Devletin kuralları çerçevesinde, adaletli bir şekilde vatandaşlıkları yapmaya çalışıyoruz. Bu arada geçmişte vatandaşlıkları iptal edilen ve mahkemeye gidip kazananlar oldu. Şimdi onlar da önümüze geliyor. Verilen vatandaşlıklar gizli değildir.
“İçim rahat”
Soru: Vatandaşlıklar konusunda içiniz rahat mı? 5 aylık görev sürenizde hakkı olmayan kimseye vatandaşlık verilmediğini söyleyebilir misiniz?
Öztürkler: Söylüyorum, içim rahat. Sonuçta bizler de bir gün buradan gideceğiz. Yarın göreve başkası geldiğinde, verdiğim bütün vatandaşlıklarla ilgili dosyalar incelenebilir. Hassas davranıyoruz. Bugüne kadar Bakanlar Kurulu’nda 66 kişiye vatandaşlık verildi. 60 TC, 6 yabancı uyruklu... Bakanlar Kurulu’na yeni isimler de götürdüm, onlar da olacak. Özellikle ilk, orta, lise öğrenimini burada tamamlamış, ebeveynleri vatandaş olmuş, kendi 18 yaşını geçtiği için vatandaş olamamış, burada doğan kişileri götürdüm. 66’nın 39’u zaten bu tür kişilerdir. Bunun dışında Bakanlar Kurulu kararıyla, kendi alanında uzman akademisyen ve yatırım noktasında vatandaşlıklar verildi. Süreç içerisinde tecrübe kazandıkça, yapmış olduğumuz hatalardan da ders çıkararak, daha da dikkatli davranacağız.
Soru: Cezaevi yeni binasına ne zaman taşınmış olacak?
Öztürkler: Çok ciddi çalışmalar devam ediyor, gardiyanların eğitimleri devam ediyor. 20 Ekim’den sonra hazır olacağımızı düşünüyoruz. Çalışmalarda sona gelindi.
Kadın sığınma evi ya da mültecilerle ilgili bir merkez…
Soru: Eski binayla ilgili projeniz var mı?
Öztürkler: Bina çok iyi durumda değil. Projelerinin yapılıp, topluma kazandırılması gerekir. Bu konudaki projelerimizi hükümete götüreceğiz. Hükümetin henüz bu konuda almış olduğu bir karar yok. Kadın sığınma evi olabilir, mültecilerle ilgili bir merkez olabilir. Kendi ülkelerinden, daha iyi yaşam koşulları için kaçmış kişilere suçlu muamelesi yapılmaması gerekir, bu konudaki eksiklerimizi de tamamlamalıyız.
Soru: İki mülteci çocuğun hapishanede olması konusu basına yansıdı. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir? Çocuklar neden orada kalıyor?
Öztürkler: 13 ve 15 yaşındaki iki çocuk mülteci yeni cezaevi binasında kalıyor. Mahkeme ve Polis Genel Müdürlüğü ile temas ettim, nihai karar alınana kadar, çocukların güvenliği sağlanmış özel bir yurtta kalmaları konusunda yardımcı olmaya hazır olduklarını öğrendim. Daha sonra çocukları ziyaret ettim ve onlara nasıl yardımcı olacağımızı anlattım. Çocuklarımızla yaptığım konuşma hiç de kolay olmadı. Her iki çocuğumuzun da arkadaşlarından ayrılmak istemiyor, onlarla daha güvende hissettiklerini söylediler. Bunun üzerine çocukların 10 kişilik mülteci kafilesilesiyle kalmaları kararlarına saygı duyduk. Çocukların sağlık durumları ve beslenmeleriyle ilgili herşey yapılıyor.
Kendi ülkelerinden can güvenliği olmadığı için ayrılmış, daha iyi şartlar için göç eden insanların suçlu olmadığına inanıyorum. Onlara suçlu muamelesi yapmadan, bu önemli insani konuda devlet olarak gerekli yasal düzenlemelerimizi yapıp eksiklerimizi gidermeliyiz.
Soru: Yaptıklarınızla ilgili içiniz rahat mı?
Öztürkler: Çok rahat. Herhangi bir maddi çıkar beklentisi içine girmeden, kamunun imkanlarını kamu için kullanarak, kendim ve çevrem için kullanmadan, düzgün iş yapmak için, bu ülkenin evladı olarak buradayım. Böyle devam edeceğim, herkes bundan emin olabilir...