'% 50 kayıp’
Salgının ardından faaliyete giren işletmeler, “piyasanın halen normale dönmediğini, bunun için umutlarının kış aylarına kaldığını” söylüyor ve ekliyor: "Hiçbir şey eskisi gibi değil"
Fehime ALASYA
Bu yılı ‘ekonomik kayıp’ olarak nitelendiren sektörlerin umudu ‘kışa’ kaldı…
Öğrenci ve işçilerin ülkeden ayrılmasıyla büyük boşluk doğduğu konusunda hemfikir olan sektör temsilcileri, esas ‘normalleşmenin’ kış aylarında yaşanabileceğini öngörüyor.
Salgın, iş yaşamındaki bazı gelişmelerin de seyrini değiştirdi.
Salgın sürecinde bazı sektörlerde köklü değişiklikler yaşanırken, bazı sektörler ise Covid-19 sürecindeki gelişmelerle iş piyasasında kalıcı değişiklikler doğduğunu anlattı.
Bazı berber işletmecileri “Artık herkes makine aldı, öğrendi ve evde kendi tıraşını yapıyor, bize gelmiyor” derken, birçok sektör ‘Veresiyenin’ kalktığını, artık ‘peşin’ ödemeyle çalıştıklarını anlattı.
Bazı işletmeler ise toptan satışların durduğunu, bireysel satışların bir nebze de olsa daha canlı olduğunu ifade etti.
Sektörlerin nabzı değişti
Sektörlerdeki köklü değişikliklere bir başka örnek ise market, inşaat ve restoranlardan oldu. Market işletmeciliğinde ‘evlere hizmet’ servisi, inşatta yerli iş gücünün görev almaya başlaması, restoranlarda paket servisi artışı gibi farklılıklar yer aldı.
Emlak sektörü ise şu an için gördüğü ilgiden memnuniyet dile getirirken bunun ileri vadede satışları arttırabileceği öngörüsünde bulundu.
Toplu taşıma sektörü dert küpü…
Üç aydır kontak açmayan toplu taşıma şoförleri ise dert küpü…
Sektörün akıbetine ilişkin hiçbir netlik bulunmadığını ifade eden şoförler, işbaşı yapması durumunda bile borç batağına gömüleceğini öngörüyor.
Demir Savcı (Otobüs Şoförü):
“Üç aydır şoförlük yapamıyorum, sağda solda ne iş bulursam yaparak geçinmeye çalıştım”
“Üç aydır şoförlük yapamıyorum, bu süreçte devlet desteği de alamadım. Sağda solda ne iş bulursam yaparak geçinmeye çalıştım, parasız kaldım, idare ettim… Yarın işimiz açıldı deseler aracımı yola sürecek desteğim yok, evraklarını tamamlaması, oturan aküsünün yenisi, servisi, bakımı derken nereden baksanız 10 bin TL’ye ihtiyacım olacak. Bunu nasıl karşılayacağım? Arabamı bugün yürütmeye kalksam 10 bin TL isterim, nereden bulacağım? Diyelim ki iş başı yaptık, öğrenci yok, işçi yok, nasıl iş olacak? Bence olmaz. Devletin sektörü desteklemesi şart. Uzun vadeli, düşük faizli kredi verse bile nasıl ödeyeceğiz ki? 3 ay çalışmadık, işler açılır mı belli değil…”
Serkan Aydınlı (MR.Capelli Berber Shop):
“Bu yıl işler eskisi gibi olmaz, bu imkansız, belki kışa…”
“Sektör çok kötü. İlk açıldığımız günlerde sadece 3 gün çalıştık, yeni açılmıştık ve önümüz bayramdı. Ardından yine herkesin ayağı kesildi, kimse kapıyı içeri girmez oldu. Öğrenci yok, işçi yok, insanların alım gücü düştü, herkes salgın süresince kendi traşını evde yapmaya başladı, bize gelmez oldu. Sektör çok etkilendi. Bu yıl işler eskisi gibi olmaz, bu imkansız, belki kışa… Hayat tam olarak normale dönerse belki o zaman bizim de ekonomimiz normale döner. Uçuşlar başlar, öğrenciler, işçiler gelir, her şey rayına oturur o zaman hayat normale döner”
Mehmet Tarım (Tarım Ferforje-Mobilya):
“Toptan satışımız durdu, bireysel satışlarımız biraz daha canlı”
“Sektör açıldı ama üretim sıkıntılı. Aşırı bir talep olmamasına karşın piyasa çok da ölü değil. Öğrenci ve işçiler gitti, yurt, toplu ikametgâh gibi yerlerdeki toptan satışımız durdu, bireysel satışlarımız biraz daha canlı. Şu anki üretim eskisini aratıyor, bir daha nasıl böyle olur bilmiyorum, ancak kış aylarına. Öğrencilerin veya işçilerin geri gelmesiyle piyasa canlanabilir.”
Cemal Sarı (Cemal Sarı Oto Servis):
“İnsanların alım gücü düştü. Bu nedenle ödemelerde sıkıntılar oluyor, artık peşin çalışıyoruz”
“Bu sektörde iş düşmedi, aksine durgun geçen kapalı günlerden sonra canlılık oldu. Çünkü biz kapalıyken bile çalışan, aracını kullanan ama hizmet alamayan işletmeler vardı. Sorunları birikti ve piyasanın açılmasıyla bizde bir hareketlilik olmaya başladı. Buna karşın ödemelerimizde mecburi köklü bir değişikliğe gittik. Ödeme sistemimizi değiştirdik. Artık peşin çalışıyoruz, veresiye çalışamıyoruz çünkü parçacılar da peşin çalışıyor, peşin ödemezsek malzeme bulamıyoruz. İnsanların alım gücü düştü. Bu nedenle ödemelerde sıkıntılar oluyor, hiç risk almıyorlar, biz de alamıyoruz bu nedenle artık peşin çalışıyoruz.”
Hüseyin Sadeghi (H&B Home & Business Real Estate):
“Emlak alımına olan ilgi arttı, bu ilgi uzun vadede satış anlamına geliyor. Bu da bizi sevindiriyor”
“Kapalı kaldığımız süre içinde sektörümüz daha şanslı idi. Günümüz şartlarında online üzerinden de olsa çalışmaya devam ettik. Birçok emlak ofisi bu süreci avantaja çevirdi diye düşünüyorum. Gerek yurt dışı gerekse 3.ülkelere online satışlar bizi sevindirdi. Sektörümüz bu süreci iyi yönetti diye düşünüyorum. Yurt dışından insanlar ülkeye ne zaman bile geleceğini bilmeden size kaparo ödüyorsa bu iş yaşamında çok büyük bir güzellik.
Salgın sonrası ise insanlar konutlarının konforuna özen göstermeye başladı, fiyattan zaide fonksiyon ve konfora önem vermeye başladı. Özellikle yerli piyasada… Emlak alımına olan ilgi arttı, bu ilgi uzun vadede satış anlamına geliyor. Bu da bizi sevindiriyor.
Emlak tapu indirimleri de bir dönem daha uzatıldı. Bu çok doğru bir avantaj sayılıyor. Şu anda KKTC vatandaşı olmayanlar da KKTC vatandaşı gibi aynı indirimlerden faydalanacak. Bununla birlikte ikinci avantajlar paketi de açılacak diye algıladık. Bu durumda benzer fırsatlarla ülkeye dönmek isteyenlere da yatırım amaçlı yardımcı olunacağına eminim.”
Ceyhun Tunalı (İnşaat Müteahhidi):
“Kendi emekçilerimizi burada tutabilmek de çok güzel bir durum”
“Pandemi öncesinde devam eden işlerimiz devam ediyor ama piyasa satış konusunda yeterli değil. İç piyasasının alım gücü döviz kaynaklı zaten düşüktü, pandemi sonrası da hala güven ortamı oluşmadı. Satışlarımız yok. Bu uçakların ve kapıların açılmasını bekliyoruz ama bu da sanırım kısa sürede olacak gibi görülmüyor.2020’yi çok iyi bir ekon. Veri ile atlatabileceğimizi düşünmüyorum. Zaten turizmi kaçırdık, yurt dışı satışlarının dönemini de kaçırıyoruz, eğitim de kaçtı, bu yılı çok verimli geçiremedik.
Ülke genelinde kalifiye personel bulmakta genel bir sorun vardı, bu pandemi ile birlikte daha da arttı. Buna karşın sevindirici yanı ise güneyde çalışan bazı emekçilerimizin kuzeyde çalışmaya başlaması oldu. Yaşananlar ne gösterir bilmiyorum ama kendi emekçilerimizi burada tutabilmek de çok güzel bir durum.”
Yunus Betmezoğlu (Gülgün Süt Ürünleri Direktörlerinden):
“Üretim, iç piyasa talebi, ihracat, her alanda kapasitemizi yüzde 50 ve aşağısına düşürdük”
“Biz üretime hiç ara vermedik ama kapasitemizi yüzde 50 aşağıya düşürdük. Otel ve restoranlar durdu, öğrenciler yok, işçi yok, market satışları da düştü. İhracatlarımız da durma seviyesine geldi. Ayda 4-5 tır çıkarken, bir tane zor çıkıyor. Bazen çıkmıyor. İlk aşamada güney ile olan kapılar açılırsa, çarşı içi, yerli tüketim o zaman hareketlenecek. Ardından uçuşların da başlamasıyla o zaman piyasa canlanır. Bu normale dönme süreci kış aylarına ancak düzelir. Bu yıl bence böyle biter. Eski üretimimize zaten dönemeyeceğiz. Kapanan firmalar olacak, geri dönen çekler olacak, piyasada ödemeler çok sıkışacak, bu dalga yılsonuna kadar devam edecek.”
Tanser Nizam (Süpermarket İşletmecisi):
“Sektördeki en köklü değişim ise ‘evlere hizmet’ servisi oldu”
“Artık tüm dünya pandemi öncesi-sonrası olayını kabul etti. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bizim sektör en kritik işi yapan yerlerdi, bir süre sonra açılım tamamen olacak, şimdi rahatız ama o rahatlığımız sürecek mi bilemiyorum. Açılıma gitmeye de mecburuz. Orta noktayı bulmalıyız. Market sektörünün çalışma saatleri, insanların yoğunlaşmasını sağlayacak kısıtlamaya gitmemeli. Yazın insanlar sıcakta evden çıkmıyor. Çalışan taraf ise iki vardiya çalışacak, iki vardiya verimliliği de gündeme gelir ve bu açıdan da iyi olur. Hem insanların hem çalışanların mutluluğu, korunaklı ortamda çok önemli. Kapanış saatleri kısıtlanmamalı. Keyfi saatlerle değil, tüm sektörün uyacağı adaletli çalışma ve kapama saatleri olmalı. Satışlarımız da eskisi gibi değil, ekonomi zayıfladı, sadece temel ihtiyaçlar öne çıktı, lüks harcamalar ortadan kalktı. Herkesin maaşı, işi düştü. Şimdi en az karlı olan temizlik ve temel gıda ürünleri satıyoruz. Sektörler gelişirse ve düze çıkar bizim işlerimiz de düze çıkacak. Pandemi sürecinde market sektöründe en köklü değişim ise ‘evlere hizmet’ servisi oldu. Bu da çok talep gördü çünkü korku hâkimdi. Özellikle yaşlı insanlar… Bu hala devam ediyor.”
Mehmet Eziç (Eziç Restoranlar Direktörü):
“Yabancıya, turiste, güneyden geliş gidişlere ihtiyacımız var, bir yıldan önce normale dönemeyiz ”
“Açılırken eskisi gibi olmayacağını tahmin ediyorduk. Paket servis eski yoğunluğunu koruyor ama salonlarda hala tedirginlik var. Başta kötüye giden ekonomi, ardından pandemi ve ülkeden çıkış yapan günlük tüketicilerin burada olmamasından kaynaklandı. Pandemi düzeldikçe biz de düzeleceğiz ama bence bir yıldan önce normale dönemeyiz. Ama ekonomimiz nasıl düzelecek orası muamma, sadece maaş ödeyerek bu ekonomiyi canlandıramayız. Yabancıya, turiste, güneyden geliş gidişlere ihtiyacımız var. Bunlar zaman içinde düzelirse sektörlerin de ekonomisi düzelecek.”
Fuat Topaloğlu (KAR-İŞ Eski Başkanı):
“Şoförler borç batağına girdi, tefeciler insanların altından otobüslerini aldı”
KAR-İŞ Eski Başkanı Fuat Topaloğlu, hükümetin toplu taşıma sektörüne ‘üvey evlat’ muamelesi yaptığını belirterek, bu süreci atlatmaları için desteğin şart olduğunu belirtti.
Aylardır işsiz olan şoförlerin geçim sıkıntısı çektiğini, bu nedenle sektör değişerek başka alanlara yöneldiğini anlatan Topaloğlu, hükümet tarafından yapılan tek iyi niyet göstergesinin ‘kredi vermek’ olduğunu kaydetti.
Topaloğlu, “Üç aydır çalışmayan adam nasıl kredi ödesin? Bize destek veya teşvik verilmesi şart, aksi halde bu sektör kalkınamaz.” şeklinde konuştu.
YENİDÜZEN’e yaptığı açıklamada çözüm önerileri de sunan Topaloğlu, özetle şunları ifade etti:
“Bu adada en çok zarar gören ve görmeye de devam edecek olan toplu taşıma sektörü oldu. 8 Mart’tan bu yanadır toplu taşıma durdu. Bu güne dek de bizimle ilgili olumlu tek bir görüş açıklanmadı. Üç aydır hükümetin hiçbir açıklamasında, ne Bakanlar Kurulunda ne de ilgili bakanların açıklamalarında toplu taşımaya ilişkin bir şey paylaşılmadı. Bize üvey evlat muamelesi yapıldı. Bireysel girişimlerim oldu ama sürekli ‘cek- cak’lı cümlelerle bitti. Ödemelerimizin bir kısmı yapıldı ama hala alacağımız var.
Zaten tehlike içinde olan bu sektör, maalesef salgın ve beraberinde gelen durumla bitti.
Şoförler borç batağına girdi, tefeciler insanların altından otobüslerini aldı. Hükümet ise bize sadece kredi vereceğini açıkladı. Üç aydır çalışmayan adam nasıl kredi ödesin? Bize destek veya teşvik verilmesi şart, aksi halde bu sektör kalkınamaz. Araçlarımız oturuyor, nasıl kredi ödeyelim. Bu sektörden 15 bin kişi ekmek yiyor. Acilen toplu taşımaya direk destek sağlanmalı.
Bu yasak kalksa da araçlarımız yola çıksa da kimi taşıyacak? Yolcu yok, öğrenci yok, her işletmenin kendi servisi, personel izni var…
Devlet bu sektörün kalkınması için en az 2 yıl bu özel işletmelerin servis izinlerini kaldırmalı. Yeni dönemde bizim ciddi bir devlet politikasına ihtiyacımız var. Faizsiz uzun vadeli krediler verilmeli. Kurum, kuruluş ve üniversitelerin toplu taşımasını durdurup bu hizmeti KAR-İŞ’ten almalılar.
Bugün sektör açılsa her şoför en az 10 bin TL yola çıkmak için masraf ister, bunu uzun zamandır çalışamayan işletmeler nasıl karşılasın? Bu sektörün hali ne olacak?
Şoförler 3 aydır maaş almadı, başka işlere gittiler, şu an sektörde önünü göremiyor, geri de döner mi bilinmez. Birlik üyeleri ile yeniden iletişime geçeceğim, bu süreci birlik ve beraberlikle atlatacağız.”