1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. “54 yıllık bekleyiş sona ermeli artık…” 2
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

“54 yıllık bekleyiş sona ermeli artık…” 2

A+A-

İki Kıbrıslırum şahit eşliğinde Kayıplar Komitesi’ne sekiz sene önce Nisan 2010’da göstermiş olduğumuz Kaymaklı’da Birleşmiş Milletler denetimindeki ara bölgedeki olası gömü yerinde “kayıp” babası İsmail İsmail’in gömülü olabileceğini kendi çabalarıyla ortaya çıkaran Yusuf Çaylar, bir an önce burasının kazılmasını istiyor…

 

İki Kıbrıslırum şahit eşliğinde Kayıplar Komitesi’ne bundan tam sekiz sene önce 30 Nisan 2010’da göstermiş olduğumuz Kaymaklı’da, Birleşmiş Milletler denetimindeki ara bölgedeki olası gömü yerinde “kayıp” babası İsmail İsmail’in gömülü olabileceğini kendi çabalarıyla ortaya çıkaran Yusuf Çaylar, bir an önce burasının kazılmasını istiyor…

“54 yıllık bekleyiş sona ermeli artık” diyen Yusuf Çaylar, bu yönde Kayıplar Komitesi’nin gerek Kıbrıslıtürk, gerekse Kıbrıslırum üye ofisleri nezdinde girişimler de yapmış bulunuyor.

Sekiz yıl önce buraya ilk kez 21 Nisan 2010’da iki Kıbrıslırum şahit eşliğinde gitmiştik…

O günlerde bu konuda yazdıklarımızın devamı şöyle:

 “1964 yılıydı... Biz burada uzaktan durur, Hamit Mandrez’den Kıbrıslıtürkler’in Kaymaklı’ya gitmeye çalışmalarını görürdük... Bu gördüğüm elin sahibi, Kaymaklı’dan kayıp edilmiş bir Kıbrıslıtürk’e ait olabilir...”

Bu bölgeye gitmek mümkün değil çünkü Birleşmiş Milletler denetimindeki ara bölgede... Bu yüzden derhal Kayıplar Komitesi yetkililerine bir mektup yazacağım, Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nden gerekli izinleri alabilirlerse, o zaman Kıbrıslırum şahitlerle birlikte bana işaret etmekte olduğu noktaya gidebilir ve Kayıplar Komitesi yetkililerine, bu noktayı gösterebiliriz...

Okurum biraz kaygılı:

“Çok yüzeysel gömülmüş olmalıydı ki eli dışarıda kalmıştı... Bunca yıl sonra acaba bu insandan geride kalanları bulabilecekler mi?” diyor...

“Merak etme” diyorum... “Kayıplar Komitesi’nin arkeologları, çok harika işler yapıyorlar... Göstereceğin nokta eğer Kayıplar Komitesi tarafından kazılacak olursa, o zaman gösterdiğin noktada bütün toprağı elekten geçirirler, böylece kemiklere veya dişlere rastlayabilirler... Özellikle dişlerin çok önemli olduğunu ben de bu konuları araştıra araştıra öğrendim... Meğer dişler, vücudumuzun en sağlam parçasıymışlar, kolay kolay yok edilemezmişler... Hatta bir insan bedeni yakılsa bile, dişlere bir şey olmuyormuş... Meğer ki 2 bin derece sıcaklıkta yakılsın! Dişler ancak o zaman yok oluyormuş... Ve dişlerden DNA çıkarmak da daha sağlıklı ve daha kolaymış...”

Kıbrıslırum okurlarım, dişlerle ilgili yeni öğrendikleri bu bilgiler karşısında şaşırıyorlar...

“Yıllardır bildiklerimizi hiç kimseye anlatamadık... Sonra sana konuşmaya karar verdik” diyorlar...

Kaymaklı’dan ayrılıyoruz... Kayıplar Komitesi izin alabilirse, o zaman Kıbrıslırum şahitler gelip bu olası gömü yerini göstermeye hazır olduklarını söylüyorlar...

Kıbrıslırum okurum, “İnşallah vaktini boşa harcamadık” diyor.

“Ne münasebet! Size büyük teşekkür borçluyuz... Keşke herkes sizin gibi rahat konuşabilse...”

“Neden konuşmayacakmışız? Orada gömülü olan insanın akrabalarını huzura kavuşturmak gerek... Yazılarını okuyuruz ve size memleketimiz için yaptıklarınızdan ötürü çok teşekkür ediyoruz... Makedonitissa’da gömülü olanları ne yaptınız?”

Hayretler içinde kalıyorum...

“Ne Makedonitissa’sıymış o?”

“Hani Sampson’un alıp öldürdüğü Kıbrıslıtürkler vardı ya, onları Makedonitissa’ya götürmüş ve orada bir şiroyla kazı yapıp öldürdüklerini oraya gömmüş... Kaymaklılı Kıbrıslırumlar bunu hep anlatırdı... Ben tam yeri bilmiyorum ama araştırırsanız, belki bulabilirsiniz...”

“Kaymaklı’dan kayıp olanların Makedonitissa’ya gömülmüş olabileceğini hiç duymadım, ilk sizden duyuyorum... Bir araştıralım bakalım” diyorum...

Barikattan kuzeye geçerken içimi hüzün kaplıyor: 1963’ten bu yana aradan tam 47 yıl geçti ve biz hala Kaymaklı’dan “kayıp” olan insanları arıyoruz... Hala, Kaymaklı’dan alınıp götürülenlerin nerelere gömülmüş olduğunu araştırıyoruz... 47 yıl tam bir ömür demek... Ve insanlar sevdiklerinin bulunmasını hala bekliyor...”

(YENİDÜZEN – NİSAN 2010)

 

ARA BÖLGEDE ARANAN “KAYIPLAR”…

Hemen ardından o dönemin Kayıplar Komitesi Üçüncü Üyesi Christoph Girod’ya bir mektup yazıyorum ve bu yeri Kayıplar Komitesi yetkililerine göstermek üzere BM Barış Gücü’yle gerekli düzenlemeleri yapmasını istirham ediyorum… Girod heyecanla karşılıyor bu durumu ve hemen işe girişiyor… Bir hafta sonra, 30 Nisan 2010’da ara bölgeye gidiyoruz iki şahidimizle birlikte ve de BM Barış Gücü askerleri ile Kayıplar Komitesi yetkilileriyle… Şahitlerimiz olası gömü yerini Kayıplar Komitesi yetkililerine gösteriyor…

O günlerde bu sayfalarda yayımladığım yazıda şöyle diyorum:

“Ledra Palace’tan geçerek “Lapta Kahvesi”ne gidip oturuyorum ve kendime bir sade kahve söylüyorum... Kayıplar Komitesi arkeologlarından Yiannis ve Teodora bekliyor – sonra Kayıplar Komitesi antropologlarından Okan Oktay, komitenin Kıbrıslıtürk Üye yardımcısı Uğur Umar ve araştırma görevlisi Vedat Bey’le birlkte geliyor. Hep beraber oturup kahve içiyoruz, herkesin burada toplanmasını bekliyoruz...

… Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum üye yardımcısı Ksenofon Kallis de geliyor ve yanımıza oturuyor. Kaymaklı’dan biri okurum, biri de şahit olmak üzere iki Kıbrıslırum arkadaşım da geliyor. Kayıplar Komitesi yetkililerinden Bay Oleyg, yanında BM eskortlarıyla gelince arabalara biniyoruz. Kaymaklı yöresindeki Birleşmiş Milletler denetimindeki ara bölgeye gideceğiz, böylece Kıbrıslırum okurumun bulduğu Kıbrıslırum şahit bize olası bir gömü yeri gösterecek Bu konuda Kayıplar Komitesi Üçüncü Üyesi Christopher Girod’ya bir mektup yazmıştım – Bay Girod da, ara bölgeye girebilmemiz için derhal Birleşmiş Milletler nezdinde girişimlere başlamıştı. Okurum şu anda ara bölgede bulunan bir noktada gömülü bir cesedin elini görmüştü... Yıl 1964’tü ve aylardan Şubat veya Mart’tı…

Birleşmiş Milletler’e ait iki araç, Bay Oleg’ın aracı, Kallis’in, Okan’ın ve Yannis’in araçları uzun bir konvoy oluşturuyor ve şehrin öteki yakasına doğru yol alıyoruz, ta Eylence’ye kadar ve Eylence’den BM denetimindeki ara bölgeye giriyoruz.

 DEVAM EDECEK

Bu yazı toplam 1845 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar