63 “kaybı” Mustafa Mulla Hüseyin için Mağusa’da cenaze töreni yapılacak...
Geçen yıl iyi kalpli bir Kıbrıslırum kayıp yakınının göstermiş olduğu Trulli’deki bir kuyuda yürütülen kazılarda bulunan dört “kayıp”tan geride kalanların kimliklendirilmeye başlandığı ve 63 “kaybı” Mustafa Mulla Hüseyin’in DNA testleriyle Kayıplar Komitesi tarafından kimliklendirildiği öğrenildi.
Konuyla ilgili olarak Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi’nden Psikolog Sülün Asafhan’dan elde ettiğimiz bilgilere göre, 63 “kaybı” Mustafa Mulla Hüseyin için 1 Aralık 2023 Cuma günü saat 10.00’da Mağusa’da Canbulat Şehitliği’nde ailesi ve devlet tarafından askeri cenaze töreni yapılacak ve 63’te Larnaka’dan “kayıp” edilmiş olan Mustafa Mulla Hüseyin’den geride kalanlar tam 60 sene sonra Mağusa’da toprağa verilecek...
ASLEN SİLİGULU’YDU
Mustafa Mulla Hüseyin, “kayıp” edildiği zaman henüz 27 yaşındaydı... Aslen Siligulu olan Mustafa Mulla Hüseyin, Muttayaga’dan (Mutluyaka) Habibe hanımla evliydi ve iki küçük oğlu vardı. Oğlularından biri henüz üç yaşındaki Hüseyin ve henüz 11 aylık Salih’ti... Oğlu Hüseyin bugün ne yazık ki hayatta değil, 2009 yılında bir kalp krizi sonucu vefat etmiş, bu yüzden babasının defnedildiğini göremeyecek... “Kayıp” Mustafa Mulla Hüseyin’in cenaze töreninde oğlu Salih Altunel ile sevgili eşi, 85 yaşındaki Habibe Altunel ve sevdikleri ile yetkililer hazır bulunacak. Biz de Mustafa Mulla Hüseyin’in ailesinin acısını paylaşıyoruz, cenaze törenine de katılmaya çalışacağız...
MAZOT ALMAYA GİTMİŞTİ...
Mustafa Mulla Hüseyin’in oğlu Salih Altunel’le dün telefoniyen görüştük... Bize özetle şöyle dedi:
“Abim Hüseyin sağlık nedenlerinden ötürü, bir kalp krizi sonucu 2009 yılında vefat etti. Annem Habibe Hanım, Mutluyaka’da yaşamaktadır, 85 yaşındadır... Babam aslen Siligulu idi ama Polemidya’da yaşarlardı. Sonra annemle evlendi. Annem Mutluyakalı’dır, annemle babam evlenince Mutluyaka’da yaşamaya başlamışlardı. Tabii ancak beş sene falan yaşadılar Mutluyaka’da çünkü 1963’te babam “kayıp” edildi...
Babam 27 Aralık 1963’te “kayıp” edildiydi. Bildiğim kadarıyla Orhan Hasan Kahya akrabamızdı, benzin istasyonları vardı, bu akrabamız için İskele’den (Larnaka) mazot almaya gittiydi, bu akrabamıza iyilik yapmak için gittiydi mazot almaya... Yolda benzin tankerinden alınarak “kayıp” edildi. Babam aslında Ağrotur İngiliz Üsleri’nde çalışmaktaydı...”
“AİLE YARDIMIYLA AYAKTA KALDIK...”
Babası “kayıp” edildiği zaman henüz 11 aylık bir bebek olan Salih Altunel, babasını hatırlamadığını, babası “kayıp” edildiğinde henüz çok küçük olduğunu, abisinin de 3 yaşında olduğunu anlattı bize... “Babanız kayıp edildikten sonra nasıl hayatta kaldı anneniz? Sizi nasıl besleyip büyüttü?” şeklindeki sorumuza da, “Ailemiz yardım etti, dedem, nenem yardım etti. 1974’te kuzeye geçtikten sonra anneme bir şehit maaşı bağlandı ama bu şehit maaşı da abim Hüseyin’in tedavisine giderdi. Abim Hüseyin, 14 yaşında fıtık ameliyatı olduydu, o dönem Dr. Halim onu canlı canlı fıtık ameliyatı ettiydi, neden böyle yaptıydı bilmem. Abime korkudan şeker geldiydi. Şekerin ardından sağlığı kötüleşmeye, kalp sorunları çıkmaya başladıydı. Kalp krizi sonucu 2009’da abimi kaybettik... Annem de çok yaşlıdır, gözleri az görür... Ben babamı her zaman aradım... 10 aylık olduğum için babalığı hiç tatmadık...
Sıkı günümüzde biri olmadı... Dayımızı gördük baba diye, Ali dayım da rahmetlik oldu... Biz Ali dayımın yanında büyüdük. İyi bir aileydi ailemiz, herşeyimize koştururlardı. Bir dayım var burada İsmet Kaplam, o da yardımcı oldu... Kayıplar Komitesi yetkilisi Hakkı Müftüzade da akrabamız olur...”
Ksenis Hallumas (sağdan ikinci), Kayıplar Komitesi'ne gösterdiği kuyunun kazısı esnasında Kayıplar Komitesi kazı ekibiyle birlikte...
PİSKOBU VE LEYMOSUN’DA BENZİN İSTASYONLARI...
Orhan Hasan Kahya’nın Piskobu’da ve Leymosun’da benzin istasyonları vardı. Kayıplar Komitesi’ne vermiş olduğu ve Mustafa Mulla Hüseyin’in dosyasında bulunan ifadesinde, “Çalışanım Mustafa Mulla Hüseyin’i, Larnaka rafinerisinden tankerle akaryakıt getirmeye gönderdiydim 27 Aralık 1963’te fakat birkaç gün dönmediğini öğrenince Larnaka ve Leymosun’daki yöneticileri aradım. Bu yöneticiler, şöförümüzün tankeri doldurduktan sonra rafineriler ile Larnaka kenti arasındaki yolda Kıbrıslırum polisi tarafından kaçırıldığını söylediler. Aradan geçen altı ay içerisinde gerek bu yöneticilerin, gerekse Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nde görev yapan İngiliz askerlerin yürüttükleri araştırma sonucunda, tanker boş olarak bize Kıbrıslırumlar tarafından iade edilmişti” diyordu.
Mustafa Mulla Hüseyin’in eşi Habibe Hanım’ın Kayıplar Komitesi dosyasında yer alan resmi ifadesinde de eşinin tankeri doldurduktan sonra geri dönerken kaçırılmış olduğunu bazı komşu Kıbrıslırum ailelerden duyduğunu belirtmekteydi. Habibe hanımın kardeşi İsmet Kaplan ise, aynı dosyadaki ifadesinde benzer şeyler anlatmaktaydı...
TRULLİ’de BİR KUYUDA BULUNMUŞTU...
Geçen yıl 25 Ağustos 2022’de bir Kıbrıslırum “kayıp” yakını olan, çok değerli arkadaşımız Ksenis Halluma’nın Kayıplar Komitesi’ne göstermiş olduğu Trulli’deki bir kuyuda 1963-64 “kaybı” bazı Kıbrıslıtürkler’den geride kalanlara ulaşılmaya başlanmıştı...
Trulli köyü dışında bir zamanlar maden aramak üzere açılan kuyulardan birinde Kayıplar Komitesi’nin başlattığı kazılarda, çok sayıda hayvan kemiği de bulunmuştu...
26 Ağustos 2022 tarihli YENİDÜZEN’de bu konuda yazdığımız haberde şöyle diyorduk:
“... Trulli köyünde bize anlatılanlara göre, köy dışında maden ararken çeşitli kuyular açılmışmış ve bu kuyulardan birine 1963-64 dönemi öldürülen bazı Kıbrıslıtürkler atılmış. "Kayıp" Kıbrıslıtürkler için dönemin İngiliz/Birleşmiş Milletler yetkilileri arama başlatınca, kuyunun kapatılması için köye haber yollanmış, kuyuya birkaç metre toprak atılıp üstüne bölgedeki çiftliklerden hayvan ölüleri atılmış. Bu alanda maden aramaları için açılan 7-8 kuyu bulunmaktaymış... Bu bilgileri Kayıplar Komitesi'yle paylaşan, o dönemden bir görgü tanığı bularak bu kuyunun bulunduğu bölgeyi Kayıplar Komitesi yetkililerine gösteren Kıbrıslırum "kayıp" yakını değerli arkadaşımızın da babası ve amcası hala "kayıp" ancak kendisi Kıbrıslıtürk kayıplar dahil, başka "kayıplar"ın gömü yerlerinin bulunması için yıllardır çaba harcıyor.”
Kayıplar Komitesi yetkililerinin geçen seneki Trulli kazısını ziyaretinden...
“ACILARI DİNDİRMEK İÇİN YAPIYORUM...”
Aslında Trulli’deki kuyuyu yıllar önce Kayıplar Komitesi yetkilisi Ksenofon Kallis de, Kayıplar Komitesi’ne göstermiş ancak burada herhangi bir kazı yapılmamıştı... Kallis bize zaman zaman “Trulli’deki kuyuyu kazarlarsa, o zaman o kuyuda 63-64 kaybı bazı Kıbrıslıtürkler’den geride kalanları bulacaklar... Daha kazmadılar” diyordu... Aynı kuyuyu bu kez “kayıp” yakını Ksenis Hallumas Kayıplar Komitesi yetkililerine gösterince, işler hızlanmış ve nihayet kazı kararı çıkabilmiş ve kazı başlatılmıştı.
31 Ağustos 2022 tarihinde bu sayfalarda bu kuyuyu Kayıplar Komitesi’ne gösteren Ksenis Hallumas’ın bize söylediklerini aktarmıştık... O tarihte bu sayfalarda “Kıbrıslıtürk kayıp yakınlarının acılarını dindirebilmek için yardım ediyorum... Bu acıyı çok iyi biliyorum... Babam ve amcam hala kayıptır...” diyen Ksenis Hallumas’la ilgili yazımızda şöyle demiştik:
“Trulli’deki kuyu hakkında bilgi sahibi olan yaşlı bir görgü tanığından kuyunun bulunduğu bölgeyi öğrenerek bildiklerini Kayıplar Komitesi yetkilileriyle paylaşan Kıbrıslırum kayıp yakını Ksenis Hallumas’ın da babası ve amcası 1974’ten beridir Tremeşe’den “kayıp”... Konuyla ilgili olarak bize konuşan Ksenis Hallumas, “Ben yıllardır gerek Kıbrıslıtürk, gerek Kıbrıslırum kayıpların gömü yerlerinin bulunması için canla başla çalışıyorum... Çünkü kayıp yakınlarının çektiği ızdırapları çok iyi biliyorum. Benim de babam ve amcam hala kayıptır. Kıbrıslıtürk kayıp yakınlarının da acılarını dindirebilmek için gönüllü ve insani biçimde yardım ediyorum” diye konuşuyor...
Mustafa Mulla Hüseyin
BABASI VE AMCASI PARA İÇİN ÖLDÜRÜLMÜŞ...
Ne yazık ki Ksenis’in hem babası, hem de amcası bazı Kıbrıslıtürkler tarafından öldürülerek 1974’te “kayıp” edilmiş… Yıllardır onları nereye gömmüş olduklarını arıyoruz… Yıllar önce bazı okurlarımız onların Tremeşe ile Trulli arasındaki yolda – burası şimdilerde askeri bölgedir – görülmüş olduklarını anlatmışlardı. Bu bölgede bir miktar kazı yapılmış ancak onlardan geride kalanlar henüz bulunmamış…
Tremeşe’den (Erdemli) bazı Kıbrıslıtürkler’in para hırsı ve açgözlülüğü nedeniyle öldürülmüşler: Kooperatif sekreterliği yapan Hallumalar, kooperatifin parasını çalmak isteyen bazı Kıbrıslıtürkler tarafından hınçla öldürülmüşler… Oysa Hallumalar, hayatları boyunca tek bir Kıbrıslıtürk’ün kılına bile zarar vermemişler, köylerinde ihtiyaçlı olan Kıbrıslıtürkler’e her zaman yardımcı olmuşlar… Kooperatif sekreteri olarak öncelikle Kıbrıslıtürkler’den alınan arpanın buğdayın bedelini ödemeye her zaman özen göstermişler...Ksenis işte böylesi bir acıyı taşıyor senelerdir – “kayıp” babasını ve “kayıp” amcasını arıyor… Ancak kendi “kayıplar”ı da gözlerini kör etmiyor – Kıbrıslıtürk “kayıplar”ın gömü yerlerinin bulunması için senelerdir, canla başla çaba harcıyor…
PETROFAN VE TRİKOMO’DA YARDIMCI OLMUŞTU...
Hallumas, Petrofan’dan “kayıp” Kıbrıslıtürkler’le ilgili yürütülen kazılarda başlangıçta herhangi bir sonuca ulaşılmayışı ardından bölgeye gitmiş ve kuyudan çıkarılmış olan topraklar arasında insan kemiklerinin göründüğüne tanık olmuş, Kayıplar Komitesi’ne bu durumu bildirmişti... Hallumas, Trikomo’da bir kuyuda gömülü olan Sevilay Berk’in sevgili anneciği Şefika Hüseyin ve babacığı Hüseyin Ahmet Kamber’in gömü yeri için de çaba harcamış olduğunu hatırlatıyor... Çok değerli okurumuz Haşmet Özmusa’nın çok değerli yardımlarıyla biz de bu kuyuyu, bir görgü tanığı olan ve kendi oğlu da Sihari’den “kayıp” edilmiş olan rahmetlik Ksenofontas’la birlikte Kayıplar Komitesi yetkililerine göstermiştik. Sonuçta yapılan kazılarda öldürülerek kuyuya atılmış olan Kıbrıslıtürk kayıplar Şefika Hüseyin ve Hüseyin Ahmet Kamber’den geride kalanlar bulunmuş, kimliklendirilmiş ve cenaze törenine rahmetlik Ksenofontas’la ve diğer Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum kayıp yakınlarıyla birlikte gitmiştik... Sevilay Berk ve kardeşçikleri, en sonunda huzura kavuşmuşladı...
LİVADYA’DA DA OLASI GÖMÜ YERİ GÖSTERMİŞTİ...
Bundan tam 11 sene önce, 2011 yılında Ksenis Hallumas bize ve Kayıplar Komitesi’nin o günkü yetkililerine iki Kıbrıslıtürk’ün gömülü olabileceği olası bir gömü yeri göstermişti Livadya’da ancak bu konuda herhangi bir kazı yürütülmüş olduğunu duymadık. Bir kez daha bu konuyu gündeme getirmemize de vesile oluyor Hallumas...”
(YENİDÜZEN – Kıbrıs: Anlatılmamış Öyküler – Sevgül Uludağ – 31.8.2022)
DÜZELTME VE ÖZÜR
22 ve 23 Kasım 2023 tarihli sayfalarımızda sayfa başlığımız kerhen “İngiltere’nin Kıbrıs’ı devralması” sözcükleri yerine hatalı biçimde “İngiltere’nin Kıbrıs’a devri” şeklinde yazılmıştır... Bu büyük hatamızı farkederek bizi uyaran değerli okurumuz Şefik Işık’a çok teşekkür ederiz. Düzeltir, okurlarımızdan özür dileriz...