1. YAZARLAR

  2. Sevgül Uludağ

  3. 63’te kayıp edilen bazı Kıbrıslıtürkler’le ilgili olası gömü yerleri…
Sevgül Uludağ

Sevgül Uludağ

0090 542853 8436/00357 99 966518

63’te kayıp edilen bazı Kıbrıslıtürkler’le ilgili olası gömü yerleri…

A+A-

1963-64’te “kayıp” edilen bazı Kıbrıslıtürkler’le ilgili çeşitli olası gömü yerleri hakkında bir Kıbrıslırum okurumuz, elde ettiği yeni bilgileri paylaştı… 63 kaybı Kıbrıslıtürkler’le ilgili bazı olası gömü yerleri hakkında yeni bilgiler veren Kıbrıslırum okurumuzu, geçen hafta Kayıplar Komitesi araştırmalar koordinatörleriyle bir araya getirdik…

Geçtiğimiz hafta Kıbrıslırum okurumuzu, Kayıplar Komitesi Kıbrıslıtürk Üye Ofisi Araştırmalar Koordinatörü Yağmur Erbolay, araştırma görevlisi Ahmet Esnaf ve Kayıplar Komitesi Kıbrıslırum Üye Ofisi Araştırmalar Koordinatörü Angeliki Anthusi’yle bir araya getirdik. Okurumuzla Kayıplar Komitesi yetkilileri, ayrıntılı biçimde görüştüler ve kendi çalışmalarını tamamladıktan sonra sözkonusu olası gömü yerlerini birlikte ziyaret etmemiz için bizimle tekrardan temasa geçeceklerini belirttiler.

LATÇA’DA BİR KUYU…

Sözkonusu Kıbrıslırum okurumuz, yıllardır gönüllü ve insani biçimde bize yardım etmeye çalışıyor. Yıllar önce de yine Lakadamya yöresindeki Manglis’in kuyusu hakkında sözkonusu okurumuz bize ve önerimiz üzerine Kayıplar Komitesi yetkililerine elde etmiş olduğu bilgileri vermişti…

Geçtiğimiz günlerde bizimle yeniden temasa geçen bu çok değerli Kıbrıslırum okurumuz, bize bir de fotoğraf göndererek şöyle yazdı:

“Burası 1964’te kayıp edilen bazı Kıbrıslıtürkler’in gömü yeri olabilir Latça’da… Burası, Pedagoji Enstitüsü’nden 100 metre kadar uzaklıkta bir noktadır… Enstitü’nün yanından geçen dördüncü yoldan 60 metre kadar uzaklıktadır… Olimpik atış alanına doğru… Burası “Anafaniya” denen  bölgededir… Bu civarda ağaç falan yoktu, ballura vardı… Belki bir zeytin ağacı falan olabilir…”

yanyana-sayfa-17-bir-kibrislirum-okurumuza-gore-gossi-ile-limbya-arasindaki-bu-bolgedeki-bir-kuyuya-63te-kayip-edilmis-olan-iki-kibrisliturk-gomulmus.jpg

Bir Kıbrıslırum okurumuza göre Goşşi ile Limbya arasındaki bu bölgedeki bir kuyuya 63'te kayıp edilmiş olan iki Kıbrıslıtürk gömülmüş...

GOŞŞİ-LİMBYA ARASINDA BİR BÖLGE…

Okurumuz, iki resmini gönderdiği bir diğer olası gömü yeriyle ilgili olarak ise burasının Goşşi ile Limbya arasında bir bölge olduğunu kaydetti. Okurumuz, burada bir kuyu olduğunu, bu kuyuya 1963-64 kaybı iki Kıbrıslıtürk’ün öldürülerek gömüldüğünü öğrendiğini, bu iki Kıbrıslıtürk’ün sigara almak üzere Nissu’ya (Dizdarköy) giden iki Koççatlı Kıbrıslıtürk genç olabileceğini, bu yönde anlatılanlar olduğunu belirtti.

TSERİ DIŞINDAKİ GÖMÜ YERİ…

Kıbrıslırum okurumuz, 1964’te Baf’tan Lefkoşa’ya gelen ve dönüş yolunda “kayıp” edilen, içindeki beş Kıbrıslıtürk’ten bir daha haber alınamayan otobüsle ilgili olarak da Kayıplar Komitesi yetkilileriyle bildiklerini paylaştı. Otobüsten alınarak “kayıp” edilen Kıbrıslıtürkler’in Kannaures bölgesine gömüldüklerini belirtti. Bir başka Kıbrıslırum şahidimizle bu okurumuzun sözünü ettiği bölgeyi yıllar önce Kayıplar Komitesi yetkililerine göstermiştik. Bu şahidimiz de sözkonusu otobüsteki Kıbrıslıtürkler’in bu alana getirilerek “kayıp” edildiklerini yani öldürülerek bu alana gömüldüklerini anlatmıştı.

“MANGLİ’NİN KUYUSU…”

Sözkonusu Kıbrıslırum okurumuz, yıllar önce bilgi vermiş olduğu “Mangli’nin Kuyusu” hakkında da Kayıplar Komitesi yetkilileriyle bir kez daha öğrenmiş olduklarını paylaştı. Okurumuza göre, bu kuyu, geniş bir arazi içerisinde olup kuyuya Küçük Kaymaklı bölgesinden bazı “kayıp” Kıbrıslıtürkler öldürülerek gömülmüş.

OKURUMUZA TEŞEKKÜRLER…

Bu Kıbrıslırum okurumuza elde etmiş olduğu ve bizimle paylaştığı yeni bilgiler ve bu bilgileri Kayıplar Komitesi yetkilileriyle de paylaşmayı kabul etmiş olduğu için çok teşekkür ediyoruz… Bu konularda daha ayrıntılı bilgi sahibi olan okurlarımı isimli veya isimsiz olarak 0542 853 8436 numaralı telefondan beni veya 181 ihbar hattından Kayıplar Komitesi yetkililerini aramaya davet ediyorum…


BASINDAN GÜNCEL…

Nobel Barış Ödülü sahibi Nadia Murad: “BM IŞİD'i adalet önüne çıkarmakta başarısız oldu…”

sayfa-16-frankfurttaki-mahkeme-taha-el-cumailiye-soykirim-cinayet-ve-diger-suclardan-omur-boyu-hapis-cezasi-verdi.jpg

Frankfurt'taki mahkeme, Taha el Cumaili'ye soykırım, cinayet ve diğer suçlardan ömür boyu hapis cezası verdi...

Stephanie Hegarty/BBC

Münih’te bir mahkeme salonunda Nora, kendisini köle olarak satın alan, taciz eden ve beş yaşındaki kızını öldüren kişinin karşısında oturuyordu.

2015'te Nora ve Reda Irak’ta cihatçı IŞİD tarafından rehine olarak alıkonuluyordu.

IŞİD bir yıl önce, Ezidi azınlığına yönelik BM’nin “soykırım kampanyası” olarak nitelediği saldırılara başlamıştı.

Felluce’ye Almanya’dan giden IŞİD militanı Taha al-Cumaili ve karısı Jennifer Wenisch tarafından köle olarak “satın alınmışlardı.”

Temmuz’un sonuna doğru, beş yaşındaki Reda hastalandı ve yatağı ıslattı.

Ceza olarak Al-Cumaili küçük kızı dışarı çıkardı ve 50 derece sıcakta pencereye zincirledi.

Al-Cuamili ile karısı küçük kızı susuzluktan ölüme terk ederken, içeride kilitli tuttukları annesi bunu izlemek zorunda kaldı.

2021 yılında Wenisch savaş suçlarından yargılanan ve hüküm giyen ilk IŞİD üyelerinden biri oldu. Bir ay sonra Al-Cumaili de soykırımdan hükmü giydi.

İkisinin cezalandırılmasında da Nora’nın ifadesi etkili oldu.

“Bu mümkün, daha önce yapıldı” diyen Nobel Barış Ödülü sahibi Ezidi aktivist Nadia Murad, Nora’nın köyünden ve son 10 yıldır bu alanda adalet için mücadele ediyor.

Murad, “İnsanların [IŞİD] ve benzer ideolojiye sahip gruplar hakkında bilmedikleri şey, öldürülmenin onların umurunda olmadığı. Ama mahkemede kadınlar ve kız çocuklarıyla ile yüzleşmekten çok korkuyorlar” diyor.

“Ve onları bütün dünyanın önünde sorumlu tutmazsak, her zaman başka bir isimle geri gelecekler.”

Frankfurt'taki mahkeme, Taha el Cumaili'ye soykırım, cinayet ve diğer suçlardan ömür boyu hapis cezası verdi.

2014 yılında IŞİD, Irak’ın kuzeyinin büyük bir kısmına el koydu, dini ve etnik azınlıklara saldırdı.

Ancak inançlarından dolayı nefret ettikleri Ezidiler’e özel bir zulüm uyguladılar. Binlerce Ezidi erkeği, 12 yaşından büyük erkek çocukları ve ileri yaştaki kadınları öldürdüler. Binlerce genç kadın ile kız çocuğu seks kölesi olarak esir aldılar ve çocuk asker olmaları için erkek çocukların beyinlerini yıkadılar.

Onbinlerce IŞİD üyesinden, Almanya, Portekiz ve Hollanda'daki mahkemelerde savaş suçundan hüküm giyenlerin sayısı 20’den azdı. Irak’ta IŞİD üyeleri savaş suçlarından değil, terör suçlarından ceza aldılar.

Avrupa’da IŞİD üyelerinin mahkum edilmesinde, Unitad tarafından yürütülen yedi yıllık bir soruşturmanın yardımı oldu. Birleşmiş Milletler’in soruşturma birimi Unitad da, Nadia Murad’ın yardımıyla kuruldu ve milyonlarca delil topladı.

Ancak Eylül ayında Irak’ın BM ile ortaklığını sürdürmeyi reddetmesinin ardından soruşturma da sonlandı. Delillerin tamamı şimdi, New York’taki bir binadaki bir sunucuda bekliyor. Murad daha fazla kişinin mahkum edilmesi için neden siyasi bir irade olmadığını anlayamıyor.

Irak’ta kaç IŞİD mensubunun hüküm giydiği net değil, birçoğu terör suçlamalarıyla alıkonuluyor, ancak süreç şeffaf şekilde ilerlemiyor.

Ülkenin adaleti bakanı geçen sene, ortalama 20 bin kişinin terör suçlamalarıyla hapis cezasına çarptırıldığını, 8 bin kişinin de idam edildiğini söyledi ancak bunların kaçının IŞİD üyesi olduğunu açıklamadı.

Murad “Bu mağdurları kahrediyor” diyor.

Murad’ın ailesinin çoğu da öldürüldü. Nora gibi o da esir tutuldu ve bir üyeden diğerine satıldı, tekrar tekrar tecavüze ve toplu tecavüze uğradı.

Kimse onu kurtarmaya gelmedi, onu esir alan kişi kapıyı kilitlemeyi unutunca kaçabildi. Saatlerce yürüdükten sonra kapısını çaldığı kişi onun IŞİD bölgesinden kaçmasına yardım etti.

“Yeğenlerim, arkadaşlarım ve komşularım hala oradayken ben hayatta kaldığım için suçlu hissediyordum” diyor Murad.

“Hayatta kalış hikayemi anlatmayı sorumluluk olarak gördüm, insanlar [IŞİD] kontrolü altında gerçekten neler olup bittiğini bilsin diye.”

Açıkça konuşan Murad, Irak’ta cinsel şiddetle bağdaştırılan utancı reddetti. Tanıdığı birçok kadın lekelenmekten korumak için sessiz kalmaya çalışmış. Ancak Murad akrabalarını ve arkadaşlarını Unitad’a delil sunmaları için ikna etmiş.

Çalışmalarının çoğunluğu cinsel şiddet mağdurlarının haklarını korumayı hedefliyor. Geliştirdiği “Murad Kodu” isimli kılavuz, mağdurların, soruşturmacılarla ya da gazetecilerle konuşurken neleri paylaşacaklarını kontrol etmelerine yardımcı oluyor.

“Cinsel şiddet ve tecavüz, savaş bittikten çok uzun süre sonra sizinle kalan birşey. Sonsuza kadar kalıyor ve vücüdunuzda, zihninizde ve kemiklerinizde varoluyor,” diyor Murad.

Murad, Irak devletinin soykırım mağdurlarını BM’nin yardımı olmadan nasıl ele alacağı konusunda kaygılı. Yakınlarının toplu mezarlardan çıkarılma yöntemi de endişesini artırdı.

IŞİD tarafından öldürülenlerin gömüldüğü yaklaşık 200 toplu mezar var. BM misyonunun yardımıyla açılan 68 mezardan 15’i Murad'ın köyündeydi.

Bu süreç artık Irak yetkililerinin elinde ve binlerce cansız bedenin yalnızca 150'sinin kimliği tespit edildi. Murad’ın sekiz erkek kardeşinden altısı IŞİD tarafından öldürüldü ama yalnızca ikisi için düzgün bir cenaze töreni yapıldı.

Murad, “Annem, yeğenlerim, diğer dört erkek kardeşim, kuzenlerim hepsi Bağdat’ta bir binada duruyorlar. [Süreç] yakınlarına veda etmek isteyen birçoğumuz için acı verici derecede yavaş ilerliyor.”

Yakın geçmişte Iraklı yetkililer kimliği belirlenen bazı kurbanların akrabalarına ulaşmayınca, ailelerin Facebook üzerinden haberi olmuş.

Unitad’ın eski yöneticisi Christian Ritscher, BBC'ye bedenlerin kimliğinin tespit edilmesinin uzun ve zor bir süreç olduğunu söyledi. Ritscher, Unitad çok şey başarmış olsa da, soruşturmanın fazla erken sonlandığını düşünüyor.

Ezidi soykırımının onuncu yıldönümünde Murad’ın bu tür suçları önlemeyi hedefleyen, BM gibi kuruluşlara da sert birkaç sözü var.

“Bu uluslararası kuruluşlar insanları sürekli hayalkırıklığına uğratıyor. Savaşı önlemeyi başardıkları bir tek örnek verin, Irak olsun, Suriye olsun, Gazze ve İsrail, Kongo, Ukrayna olsun.”

“En savunmasız olanları korumaları gerekiyordu,” diyor Murad. “Kendi partileri ve siyasetleri için neyin daha iyi olacağı onları daha çok ilgilendiriyor.”

Murad, Gazze ve Lübnan’daki savaşların yayılmasından ve IŞİD kalıntısı grupların Ortadoğu’daki kaostan bir kez daha faydalanmasından korkuyor.

“[IŞİD] gibi bir ideolojiyi yalnızca silahlarla yenemezsiniz,” diyor Murad. “Birçoğunun hala serbest olduğunu ve cezasızlıkla kurtulduklarını biliyoruz.”

“Sessiz kalmayarak, suçu ve lekeyi üstlenmeyerek bir şekilde ifademi verdiğimi, adaleti bulduğumu hissediyorum."

"Ama hikayesini anlatmayan kız kardeşlerim, yeğenlerim, arkadaşlarım ve mağdur kardeşlerim için acı çok gerçek. Ve bu travmayı da yalnızca adalet iyileştirebilir.”

(BBC – Stephanie Hegarty - 5.12.2024)

Bu yazı toplam 427 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar