1. YAZARLAR

  2. Tacan Reynar

  3. 9 Soruda: Olağanüstü Durum ve Bakanlar Kurulu Kararları
Tacan Reynar

Tacan Reynar

9 Soruda: Olağanüstü Durum ve Bakanlar Kurulu Kararları

A+A-

nn-061.jpg

Hukukun üstünlüğünü savunan bireylerin özellikle olağanüstü durumlarda karşılaştıkları en büyük ikilem, bu durumlarda hukukun nerede nasıl uygulanacağını çözmek ve güvenlik mi hukuk devleti mi sorularına cevap bulmaktır. Bu öyle bir ikilemdir ki, toplum bu anlarda güvenlik tehdidinden dolayı hukukun gereklerinin yerine getirilmesini pek önemsemediğinden popülist yaklaşımları görmezden gelir ve hatta alkışlar. Liderlik kendisi için hukuku bile feda ediyordur örneğin. Oysa ki bu durum sonrasında öyle sorunlar ortaya çıkarır ki hukukun delik deşik edildiği hiçbir dönem sonraki dönemler için daha fazla hukuki güvenliğin sağlandığı bir döneme veya rejimi başlatmaz.

O yüzden her hal ve şartta hukukun üstünlüğünü savunmak, idarenin denetlenmesi için kamuoyu denetim yollarını açık tutmak ve halkın da idarenin yapacağı her işlem ve kararı sorgulaması önemlidir.

Biz de maalesef salgın hastalık nedeniyle böyle bir dönemdeyiz.

Burada özellikle birkaç gündür Bakanlar Kurulunun aldığı kararları ve Cumhurbaşkanı tarafından ortaya atılan Olağanüstü Durum ilanı ile ilgili merak edilen sorulara cevap bulmaya çalışacağım.

 

1- Olağanüstü Durum (ODUR) Nedir?

KKTC Anayasası'nın Dördüncü Bölümünde düzenlenen ve 'Olağanüstü Durumlar' başlığını taşıyan bölümün adıdır. Burada 124.maddede 'Tabii Afet ve Ağır Ekonomik Bunalım Nedeniyle Olağanüstü Durum İlanı' başlığı altında tabii afet, tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım hallerinde, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanacak Bakanlar Kurulu'nun, yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde, süresi üç ayı geçmemek üzere, olağanüstü durum ilan edebileceğini, 126.maddede ise olağanüstü durum ilanına karar verilmesi halinde, bu kararın Resmi Gazete'de yayımlanması sonrası  Cumhuriyet Meclisinin onayına sunulacağı, Meclisin üye tamsayısının salt çoğunluğu ile, olağanüstü durum kararını veya süresini değiştirebileceğini veya kaldırabileceğini düzenlemektedir.

2- Olağanüstü Durum (ODUR) bir OHAL veya Sıkıyönetim Kararı mıdır?

KKTC Anayasası'nda sıkıyönetim kararı başka bir maddede savaş halinde ve ağır şiddet olaylarında uygulanabilecek bir düzenleme olarak geçiyor. OHAL kelimesi ise bizim anayasamızda düzenlenmeyen, bu şekilde ifade edilmeyen onun yerine ODUR dediğimiz ve Cumhurbaşkanı'nın da önerdiği bir durumdur. Ancak özellikle Türkiye'de son zamanlarda sıkça görüldüğü gibi, 12 Eylülde de görüldüğü gibi ve günün sonunda idareyi ele geçiren veya askere de yetkiler tanıyan bir yönetim değildir. KKTC Anayasası ile TC Anayasası arasında bu konuda ciddi anlamda farklılıklar vardır. O yüzden KKTC Anayasası'ndaki ODUR ile OHAL durumunu bir birine karıştırmamak gerek. ODUR'da askeri hiçbir yetkilinin yetkisi yoktur.

3- ODUR ilanı Sonrasında Tüm Haklara El Konulabilir veya Bu Haklar İhlal Edilebilir Mi?

Anayasa'nın 126/2 maddesinde açıkça herhangi bir olağanüstü durum ilânında, ancak olağanüstü durumu oluşturan nedenlerin giderilmesi amacıyla 'sınırlı' olarak sözü edilen olağanüstü durumun devamı süresince yürürlüğü kısmen veya tamamen durdurulan Anayasa maddeleri açıkça gösterilir. Bu anayasa maddeleri Anayasa'da yer alan özgürlüklere ilişkindir. Bu özgürlüklerin hangilerinin sınırlanacağı açıkça ilanda yazmalıdır. ODUR ilanı ile aşağıdaki özgürlükler durdurulabilir:

Anayasa m.16- Kişi Özgürlüğü ve Güvenliği Hakkı - M.20- Konut Dokunulmazlığı - M.21- Haberleşme Özgürlüğü - M.22- Gezi ve Yerleşim Özgürlüğü - M.24- Düşünce, Söz ve Anlatım Özgürlüğü - M.32- Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Hakkı - M.33- Dernek Kurma Hakkı - M.41 (5/4)Kamulaştırma ve El Koyma (tazminat ödenmeden taşınır-taşınmaza el koyma) - M.42- Vakıf Mallarıyla İlgili Kamulaştırma-El Koyma - M.48- Çalışma Özgürlüğü - M.49/3- Çalışma Hakkı ve Ödevi (Zorla çalıştırma yasağı) - M.53- Sendika Kurma Hakkı - M.54- Toplu Sözleşme ve Grev Hakkı.

 

4- ODUR İlanı Olmadan Sokağa Çıkma Yasağı Verilebilir Mi?

Evet verilebilir. Ancak şunun altını özellikle çizmek gerekiyor: 1955 yılında İngiliz İdaresi altında iken yürürlüğe giren ve halen de bizim mevzuatımızın bir parçası sayılan Fasıl 156 Sokağa Çıkma Yasağı Yasası, Bakanlar Kurulu'na bu yönde yetki vermektedir. Buradaki düzenlemeye göre Yasa'nın 2.maddesinde 'Bakanlar Kurulu, kamu güvenliği ve kamu  düzeninin idamesi için emretmeyi uygun görmesi halinde, herhangi bir zaman bir Emirname ile hiçbir kişinin, Emirnamede belirlenecek bir kişinin vereceği yazılı bir iznin verdiği yetki  olmadan  Emirnamede  belirlenecek alan içinde ve saatler arasında sokağa çıkmamasını emredebilir.' demektedir. KKTC Anayasası'ndaki kişi hak ve özgürlüklerinin nasıl sınırlanabileceğini incelememiz buradaki düzenlemeyi anlamamız için gereklidir. Anayasa'nın gezi ve yerleşme özgürlüğünü düzenleyen maddesinde bu özgürlüğün ancak ulusal güvenlik ve salgın hastalık durumlarında Yasa ile sınırlandırılabileceği yazmaktadır.

Ancak buradaki “sınırlama” kavramı önem arzediyor. Şu anda bu Yasa yürürlükte olduğu için uygulanabilir ancak uygulanması hali, kişi hak ve özgürlüklerine, dolaşım ve gezi özgürlüğüne ve hatta diğer temel özgürlükleri de engellediğinden ve/veya kaldırdığından kategorik yasaklama şeklinde olması nedeniyle bu yönde alınacak bir kararın anayasallığının çok tartışmalı olacağı da bilinmelidir.

 

5-Bulaşıcı Hastalıklar Yasası Uygulanabilir Mi?

Bir bulaşıcı hastalık hakkında Bakanlar Kurulu, 45/2018 sayılı Bulaşıcı Hastalıklar Yasası tahtında bir önlem almak ve bu alınan tedbirlere uymayanları bu yasa tahtında cezalandırmak istiyorsa öncelikli olarak bu yasanın gerekleri olan hukuki zemini hazırlamalı, gerekli tüzükleri yürürlüğe sokmalıydı. Bu yasaya bakıldığında salgın hastalık durumunda alınacak tedbirleri sıralayan birçok uzman komite olduğu görülecektir. Ancak yasanın emrettiği bu komiteler Sağlık Bakanlığı’nın uhdesinde hayata geçirilmeden Bakanlar Kurulu yasayı uygulamaya çalışmaktadır. Şu anda bu Yasa’nın hiçbir kuralı uygulanmadan ve bu komitelerin aldığı bir karar olmadan Bakanlar Kurulu’nun yetkisi olmamasına rağmen vatandaşların BK kararlarına uymayanları bu yasaya göre cezalandıracağını söylemesinin hiçbir geçerliliği yoktur.

Yine buna göre BK’nun bir bölgede karantina ilan etmesinin, otellerde giriş çıkışları engeleyici tedbir almasının da hukuki  zemini yoktur. Anayasa hangi hallerde insanların dolaşım ve gezi özgürlüğünün kısıtlanabileceğini düzenlemektedir. Bu da sadece ya sokağa çıkma yasağı ilanı ile mümkündür ya da Olağanüstü Durum ilanı ile mümkündür. Bu kararları almadan ülkenin hiçbir bölgesinde Bakanlar Kurulu bireyleri karantinaya alamaz, onları oraya kapatamaz, çıkışını veya dolaşımını engelleyemez.

Kararlara bakıldığında bu kararların, örneğin dükkanların kapatılmasından tutun da, kamuda veya özelde vatandaşların hangi yasaya göre izinli sayılacaklarını açıklayan bir hukuki zemin kararlarda yazılmamış, belirtilmemiştir. BK Salgın Hastalıklar Yasası’nı uygulama açısından yetkili olmadığına göre idari izinlerden tutun da, hangi dairelerin ne şekilde çalışıp çalışmayacağına veya hangi saatler içerisinde özeldeki dükkanların çalışacağına yönelik karar verilebilmesi mümkün değildir.

 

6-Bakanlar Kurulu Yasa Gücünde Kararname İle Her Kararı Alabilir Mi?

Bakanlar Kurulu sadece ekonomik tedbir amaçlı ve yurttaşlara yeni mali yükümlülükler getirmemek şartıyla Yasa Gücünde Kararname çıkarabilir. Bu yönde tedbirler alabilir. Ve Anayasa’nın kendisine verdiği yetki, yine yürürlükteki mevzuat ile sınırlıdır. Bunun ötesine geçemez. Şu anda BK aslında ekonomik tedbirler dışında almış olduğu birçok kararla hem anayasayı ihlal etmekte hem de olmayan yetkileri kullanarak yetki gasbı yapmaktadır.

Yurtdışından gelen kişilerin 14 gün gözlem altında tutulması ve uymayanların cezalandırılacağını söylemenin hiçbir yasal zemini yoktur. BK bu yönde de bir karar alamaz.

Yine BK, Anayasa’ya aykırı şekilde kişilerin dolaşım ve gezi özgürlüğünü, din ve ibaret özgürlüğünü kısıtlayan kararlar da alamaz. Toplu alanlardan toplanmayı, camilerde ibaret yapılmasını yasaklayamaz.

BK, dernek, birlik faaliyetlerini kısıtlayıcı şekilde anayasaya aykırı olarak bu faaliyetlerin yürütülmesini engelleyici şekilde, toplantı yapılmasını yasaklayamaz.

Yine ilerleyen günlerde Vergi Usul Yasası tahtında bazı sıkıntılar da yaşanacaktır. Bu yasanın 14.maddesinde bulaşıcı hastalık durumu olmadığı için vergi mükellefleri bu yatırımları ve bildirimleri yapmak zorundadırlar. BK Meclis yerine geçip bu maddeye salgın hastalık durumunu ekleyemeyeceği için bu konuda da bir yasa yapılmadan önlem alınması mümkün değildir.

 

7-Olağanüstü Durum Yasası Uygulanabilir Mi?

Anayasa’da hangi hallerde ODUR ilan edilebileceği belirtilmektedir. Bu karar verilmeden ve ilan yapılmadan bu yasanın uygulanması mümkün değildir. Bu yasanın muhteviyatına bakıldığında Yürütme olarak Bakanlar Kurulu’na çok geniş yetkiler verildiği görülmektedir. Ancak bilinmelidir ki bu yetkiler ancak ODUR ilanı ile kullanılabilecek yetkilerdir. Çünkü bu yasa KKTC Anayasası yürürlüğe girmeden önce kabul edilmiştir ve buradaki düzenlemelerin hiçbiri anayasanın hükümlerine aykırı olamaz.

 

8- ODUR İlanı İle Neler Yapılabilir?

ODUR ilanı sonrasında Cumhurbaşkanlığı başkanlığında toplanacak Bakanlar Kurulu olağan dönemde sadece ekonomik konularla sınırlı olan Yasa Gücünde Kararname çıkarma yetkisi dışında ODUR kararında belirtilen ve sayılan sınırlamalar kapsamında Yasa Gücünde Kararnameler çıkarabilir ve bu kararnameler yayınlanmaları ile birlikte derhal yürürlüğe girerler. Bunların kaldırılması sadece Meclisin salt çoğunluğu ile mümkündür. Dolayısıyla olağan dönemden daha hızlı şekilde karar alınmak isteniyorsa ve mevzuatta olmayan bazı düzenlemeler geçici tedbirler olarak konulmak isteniyorsa ODUR ilanı sonrasında toplanacak Bakanlar Kurulu tarafından bunlar YGK ile yürürlüğe sokulabilmektedir.

 

9-- Kriz Anındayız Hukuk Mu Düşüneceğiz?

Resmi Gazetede yayınlanan her karar gerekçeli olmalı ve dayandığı yasal zemin belirtilmeli, bu kararı hangi bakanlığın aldığı yazmalıdır. Şu anda Bakanlar Kurulu bir duyuru şeklinde yayınladığı ve hiçbir yasal zemin olmadan, sadece panik halinde olunduğu için, bir dizi karar üretilmekte olduğunu görüyoruz.

Halkın en fazla yönetilmeye ihtiyaç duyduğu anlar bu ve benzeri kaos anlarıdır, toplum sağlığının veya güvenliğinin ciddi tehlike altında olduğu zamanlardır.

Eğer idare edenler kriz yönetimini, hukuk kuralları tanımadan, hukuku aşarak yapıyor ve karar üretiyorlarsa, bu ancak hedefe varmak için her yol mübahtır diyen bir zihniyeti gösterir ki, bu da hukuka ve düzene en fazla ihtiyaç duyulan bu zamanlarda toplumu daha fazla kaosa ve arzu edilmeyen hukuk dışı yönetim biçimlerine sürükler. Hukukun üstünlüğünü ve hak ve özgürlüklerini önemseyen her birey bu anlamda hangi durum içinde olursa olsun idarenin kararlarının hukuki denetimini yapmalı ve gerektiğinde ses vermelidir.

 

Son Olarak:

Yukarıda özetlemeye çalıştığım gibi Bakanlar Kurulu şu anda kriz anında Anayasal yetkileri dışına çıkarak hareket etmekte, olmayan ve kendisine verilmeyen yetkileri kullanmakta ve hak ve özgürlükleri hali hazırda sınırlamaktadır. İçinde bulunduğumuz durum gerçekte budur:

Olağanüstü durum içerisinde (salgın hastalık) ODUR ilanı verilmeden ODUR yetkilerini yasa dışı olarak kullanan, ve fakat sadece olağan yetkileri kullanmakla yetkili bir Bakanlar Kurulu tarafından yönetiliyoruz.

Bu yazı toplam 7814 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar