Siyasetçilerimizin Kıbrıs sorunu konusunda çok sık kullandıkları bir cümle vardır;
‘Adadaki gerçeklere dayalı bir çözüm’ derler her fırsatta.
İşte size adanın gerçeği:
90 milyon Euro tazminat!
Hade buyurun, bu gerçeğe dayalı bir çözüm bulun Kıbrıs sorununa.

***

30 milyon Euro, uğradıkları manevi zarar nedeniyle kayıp yakınlarına...
60 milyon Euro da yine aynı gerekçeyle, Karpaz Yarımadası’nda mahsur kalan Kıbrıslı Rumlara.
Mahkeme, ‘tazminatı 3 ay içerisinde öde’ diyor.
Ahmet Davutoğlu ise ‘Bu karar bizim açımızdan kıymet ifade etmez’ diyor.
Bu karar da zaten ‘hukuk bir kıymet ifade etmediğinden’ çıkmadı mı?
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin defaten ihlal edilmiş olmasından dolayı açılmadı mı bu dava?
Ve Mahkeme Türkiye’yi, bu dava özelinde sözleşmenin pek çok  maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle mahkum etmedi mi?
Yaşam hakkı...
Kişi güvenliği ve özgürlüğü...
Mülkiyet hakkı...
Adil yargılanma hakkı...
İşkence yasağı...
Din, vicdan ve inanç özgürlüğü...
İfade özgürlüğü...
Ve dahası!
Bütün bunların kıymeti olmadığından, bu ‘kıymetsizleri’ ihlal etmek nedeniyle ortaya çıkan durumun ve bu durumun hukuki bedelinin de bir kıymeti olmuyor haliyle tabii.
Karar siyasiydi, değildi...
İmza atılan hukuk ihlallerini bir kenara bırakıp da meseleyi farklı mecralarda tartışmak ve tartıştırmak, gerçekleri değiştirmiyor.
Velev ki siyasi, 1974 harekatı da siyasi değil miydi?
Harekat sırasında yaşananlar...
Harekat öncesinde ve sonrasında yaşananlar...
Ve o günden bu güne geçen 40 yıllık sürede Kıbrıs sorunu bağlamında atılan bütün adımlar, her şey siyasi değil miydi?
Her şey siyasi değil mi?

***

Siyaset zaman zaman hukuku perdeliyor, çok doğru, ama bu perde, hukukun varlığını ortadan kaldırmıyor.
Davutoğlu, mahkemenin zamanlamasına da kızıyor.
Tamam da, 1994’te açılan bir davanın kararını 7 yıl sonra açıkladığı ve kararın cezaya ilişkin hükmü için de ayrıca bir 13 yıl beklediği gerekçesiyle, davacı devlet de kızabilir pek âlâ mahkemeye.
Davanın açıldığı günden, hükmün verildiği güne kadar toplam 20 yıl geçmiş.
E bu kadar rötar, galiba o iş de biraz siyasi!