Türkiye, Rum kesimine (Kıbrıs Cumhuriyeti) tazminat ödemeye mahkum oldu. 1994 yılında açılan dava, 2001 yılında karara bağlanmıştı ancak ne kadar tazminat ödeneceği belirtilmemişti.
Daha sonra Rum kesimi bu işin üstüne gitmiş ve AİHM de oturmuş tazminatı belirlemeye çalışmıştı. Sonunda tazminat belirlendi ve Türkiye 1974 Harekatı’ndan dolayı ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ne 90 milyon Euro tazminat ödemeye mahkum edildi.
30 milyon Euro’luk miktar kayıp şahıs yakınları için ödenecekken, 60 milyon Euro da Karpaz’da kalan Rumlara manevi tazminat olarak ödenecek.
AİHM’nin bu kararla bir ilk yaşadığı söyleniyor. Çünkü ilk kez bir devlet başka bir devlete tazminat ödemek zorunda kalıyor.
Bir de Türkiye’nin ‘tanımam’ dediği bir ülkeye tazminat ödemeye mahkum olması bir ilk daha sayılabilir.
Tabii Türkiye’nin “Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanımam” yaklaşımının çok doğru olmadığını söyleyebiliriz. Defalarca yazdığımız gibi, televizyonlardan defalarca izlediğimiz gibi ve her zaman görebildiğimiz gibi Türkiye sporcuları, milli takımları Kıbrıs Cumhuriyeti’nin takımlarının da yarıştığı şampiyonalarda yarıştılar. Bizzat TC Başbakanı Erdoğan, Akdeniz Olimpiyatlarında ayakta Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağının geçişini izledi. Türkiye futbol takımları, Rum kesimine gelip Avrupa Şampiyonası maçları yaptılar.
Bu durumda ‘Türkiye’nin tanımadığı devlet’ tanımı çok doğru olmaz ama böyle bir de yaklaşım var.
Mülkiyet konusunda bir tazminat ödemesi beklentisi de vardı Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ancak bu beklenti Kıbrıs’ın kuzeyinde kurulan Taşınmaz Mal Komisyonu’nun AİHM tarafından iç hukuk yolu görülmesinden dolayı gündemden düşmüştü. En son 2010 yılında AİHM bu doğrultuda bir karar almıştı.
Peki şimdi soru şu;
Türkiye bu tazminatı ödeyecek mi?
Böyle bir beklenti yok ama şimdi süren müzakere sürecinin zora girmesi veya tam aksine ‘çözümden sonra ödenir’ beklentisi oluşursa çözüm sürecini hızlandırabileceği beklentisi de oluşabilir.
Her iki beklenti de olmayabilir çünkü bu tazminat kararı 2001’de alınmıştı ancak miktar açıklanmamıştı, dolayısıyla ortada sürpriz, beklenmeyen bir gelişme yok. O yüzden sürecin farklılaşması beklentisi de gerçekleşmeyebilir.