AB yoluna devam edecek mi?
Bu yıl Avrupa’nın önemli ülkelerinde ardı ardına seçimler yapılacak.
Önümüzdeki Pazar günü Fransa yeni başkanını seçecek. Bildiğiniz gibi Fransa’da yarı başkanlık sistemi var, başbakan da var ama yürütme erki başkana bağlıdır.
8 Haziran’da Britanya seçimleri var. Britanya’da başkanlık yoktur. Krallık var. Ama yürütme erki kral, ya da kraliçede değil parlamento seçimlerinde hükümeti kuracak oyu alan başbakandadır. Brexit referandumundan sonra iktidara gelen başbakan Teresa May AB ile ayrılık müzakerelerine başlamadan önce halktan yetki alarak masaya güçlü oturmak için 8 Haziran’da erken seçim kararı aldı.
Avrupa’nın diğer önemli ülkesi Almanya da Eylül başında yeni parlamento için seçime gidecek. Almanya’da da parlamenter sistem vardır. Muhtemel başbakan adayları da sağın adayı şimdiki başbakan Angela Merkel ve sosyal demokrat aday Martin Schultz’dur.
Hollanda seçimini yaptı. Irkçı partinin yükselişe geçmesine rağmen AB yanlısı eski başbakanın partisi seçimleri kazandı.
Pazar günü Fransızlar ne yapacak?
Fransa’da da ırkçı parti yükseldi. Öyle ki 2 inci tura kalan iki adaydan biri ilk turda %21.5 oy alan ırkçı partinin lideri Marin Le Pen oldu. Ancak ilk turda %23.6 oy alan rakibi Emanuel Macron’un 2 inci turda oyların %61’ini alarak seçimi kazanacağına kesin gözüyle bakılıyor. Macron’un AB yanlısı olduğunu da belirtmem gerekir.
Britanya seçimlerinde ne olur şimdiden bilinmez. Ancak başbakan Teresa May’in anketlerde rakibi İşçi partisinin yaklaşık 20 puan önünde olduğunu görünce erken seçim çağrısı yaptığı konuşuluyor. Buna rağmen seçim sonucunu kestirmek mümkün değil. Zaten Britanya artık kendi yolunu AB dışında kalmak olarak belirledi. Sanırım İngiliz seçmen bunda ısrar edecek.
Almanya’da ise ırkçı, ayrılıkçı parti yükselişe geçmiş olmasına rağmen bu aşamada iktidarı zorlayamaz. Zorlarsa bu büyük sürpriz olur. Geriye kalan iki aday da AB yanlısıdır. Şimdiki başbakan ve büyük bir sürpriz olmazsa Eylül seçiminden sonra da başbakan olacağı konuşulan Angela Merkel AB’nin en önde gelen liderlerinden biridir. Rakibi ve bugünkü koalisyon ortağı sosyal demokratların başbakan adayı Martin Schulz da uzun yıllar AB milletvekili seçilmiş son iki dönem de parlamento başkanlığı yapmıştı. Son olarak geçtiğimiz aylarda başbakan adayı olmak için bu görevini bırakmıştı.
Dolayısıyle Almanya’da da AB yönünden şimdilik sorun olmayacak gibi görünüyor.
Peki AB bundan sonra nasıl bir yol izleyecek?
Birincisi ben son günlerde bazı kesimlerin dillendirdiği Brexit’ten sonra AB’nin dağılma sürecine girdiği inancında değilim. Bence AB kendini yenileyerek ve güçlenerek artık Britanya’sız yoluna devam edecek.
Elbette bunun için yeni politiklar belirlemeli, özellikle AB’nin bütün ülkelerinde yükselen ırkçılığı dizginleyecek koşulları yaratmalıdır.
Avrupa Birliği için en büyük tehlike dışarıdan değil, içte yükselen ırkçılıktır. Bu seçimlerden sonra AB’nin önde gelen liderleri buna ciddi bir önlem düşünmelidir.
Çünkü 19 uncu yüzyılın yükselen yıldızı ulusçuluk, 21 inci yüzyılda yeniden hortlatılmaya çalışılıyor. Ancak unutulmamalıdır dünya 19 uncu yüzyılı çoktan geride bıraktı. Gelişen teknoloji ile birlikte küçüldü. Hele günümüzde çok çok küçüldü. Bu küçücük dünyada kendinizi ulusal sınırlar içine kapatarak dünyanın gerisini görmezden gelemezsiniz.
Bu bakımdan her ne kadar da bugünlerde Avrupa’nın genelinde ırkçılık yükselişe geçmesine rağmen, ben ırkçıların galip geleceğine, ya da bir veya birkaç ülkede seçim kazansalar bile başarılı olabileceklerine inanmıyorum.
Ancak AB’nin de kendini yenilemeden yoluna devam edebileceğini düşünmüyorum. Bence AB’nin önemli ülkeleri seçimlerini tamamladıktan sonra yenilenme için adım atmaya başlayacaklar.