Zeki Kayalp

Zeki Kayalp

Abartı

A+A-

Futbolu abartı üzerine kurduğumuz için her geçen gün geriye gitmeye mahkum olmuşuz. Ensemizden birileri çıkar sağlayıp futbol camiasından çekilinceye kadar her şey güllük gülüstanlık. Onlar muradına erip ayrılma kararı aldıkları gün, haykırışlar başlar. Camia ve devlet suçlu ilan edilir. Siyasetin ileri gelenleri devreye girip yeni prensler ortaya çıkarır ve bu sirkülasyon bir sonraki senaryoya kadar devam eder.
Lefkoşa futbol piyasası bu özelliklere en güzel örnektir. Finansal güç orada. İş adamları güçlerini gösterme  veya “x” partiye yaranma adına kulübleri kullanıyor. Piyasayı yükseltiyor.  Ne zaman işleri bitiyor, kulüpler de bitiyor. Bir yıl önce şampiyon olup en çok konuşulan takımı, bir yıl sonra küme düşme konumunda görürsünüz. Ben yaşanan bu olaya  şöyle bakarım. “Lise talebesi bir öğrenci ilk yıl derslerinden hep 10 alıp evine iftihar karnesi ile giderken, bir sonraki yıl tüm derslerinden kalarak bütünleme sınavına girer”. Demek ki, ortada bir yalan ve yanlış vardır. İşte futbolun geldiği nokta budur.
Devletin üst kademelerinde alınmayan maaşlar futbolcuya verilip şampiyonluk bekleniyor. Başarı gelmeyince en büyük suçlu antrenör oluyor. Kıyım başlayıyor. Bir, iki, üç derken aynı sezonda beş, on antrenör değiştiren takım oluyor. Sonuç? Hüsran... Amaç? Kimse bilmiyor... Hedef? Muamma...
Oyuncu transfer etmek istiyorsunuz. Ediyorsunuz da... Basında boy boy reklamlar, haberler ve yorumlar. Derken anlamını bilemediğim peşin ödemeler başlıyor. Sonrası malumunuz. Abartılı aylık ücretler, karşı kulübe verilen bonservis parası vs.  Kulüp babamızın malı ya, ver Allah’ım ver. Parası olan düdüğü çalıyor. Tepki koyan olmuyor. Kulüpler Birliği denilen azınlık susuyor... Aman sorry, onların görevinin “devletten para istedikleri gün başladığını unutmuşum”. Ne de olsa başları sendikacı. Daha sonra futbolcu habersiz kulüpden kaçıyor ve filmin dramatik son perdesinde insanlar uğradıkları haksızlıkları anlatmaya başlıyor. Sonuç? KKTC’yiz ya ne hukuk, ne yasa, ne tüzük. Alan alır. Giden gider.
Bir takım kamp yapmak istiyor. Futbolcuların yarısı kampa gelmiyor. Sebebi ne diye soruyoruz? Cevap çok net: “Futbolcular taksitlerini alamamış”. Kamp iptal ediliyor. Manşetlere taşıyoruz. Fenerbahçe 5 oyuncusuna ödeme yapmadığı için Girne kampını iptal etti diye. Kampa gelmeyen futbolcuya yaptırım gücünüz var mı? Hayır yok. KKTC’yiz ya bir şekilde  yolunu buluruz... Sonuç? Gelen gelir. Kalan sağlar bizimdir.
Başka bir kulüp kampa gidiyor. Ligdeki en istikrarlı futbolcusu kampa katılmıyor. Sebebi ne diye soruyoruz. Cevap çok net: Futbolcunun derdi varmış. Muhtemelen verilen sözler yerine getirilmemiş.  Kim haklı? Söz veren mi? Söz alan mı? KKTC’yiz ya bir şekile çözeriz.
Bir kulüp oyuncu transfer etmek istiyor. Karşı kulüp bonservis açıklıyor. 80 bin stg. İçimden “yuh” demek geliyor ama saygımdan diyemiyorum. Olay kapandı derken ilgili oyuncuyu almak isteyen kulüpten bu kez açıklama gelir. “80 bin stg çok fazla. Bizler 30 bin stg ödeyebiliriz”. Hade canım diyorum. Her halde abartı. Araştırıyoruz. Gerçekten doğruymuş. Vay canına 30 bin stg. Bu rakamları duyan diğer kulüp ve futbolcular ne yapıyor? Malumunuz fiyatlar yukarıya çıkıyor. Bu arada şunu da belirteden geçemeyeceğim. Mağusa’da yılda 30 bin stg kazanan firmaların sayısı kaç diye de merak ediyorum.  
Sosyal paylaşım siteleri bizleri o kadar çok etkilemiş ki, okuduğumuz her haberi sanki de uygulamak zorunda kalıyoruz. Örneğin, Türkiye veya Avrupa’da üst düzey futbolcu yüksek ücretlerle transfer olunca, KKTC’deki futbol piyasası anlamsız bir şekilde otomatik artıyor. Mubarek sanki de petrol fiyatı gibi olmuş. Real Madrid, Barcelona ve Man Utd. kulüplerine birer mektup yazdım. Özeti şu. Lütfen abartılı rakalmlarla transfer yapmayın. KKTC piyasası etkileniyor diye. Üç kulüpten aldığım cevap  ayni. “Çok özürdiliyoruz. TC futbolunun özenti içerisinde olduğunu biliyorduk ama KKTC futbolunun özenti içerisinde olduğunu bilmiyorduk. Yeni dönemde transferlerimizi sessiz sedasız yapacağız”.  Bir de sessizce şu soruyu sordular. 80 bin stg değerindeki futbolcunuz kim? Ben de kendilerine; şşşttt! Aman sessiz olun. Fiyat bir anda 80 bin stg’den 180 bin stg’ye çıkar.
Bu arada Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu nerede? Muhtemelen Recep İvedik filmi seyrediyor.

Bu yazı toplam 1668 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar