Abartma, yalan devam; rüşvete sus pus, peşkeşe tısss; milliyetçilik tam gaz; patron köşeyi döndü; federal çözüm isteyenler de haindir!
Efendim, KKTC’nin gerçekten eşit, egemen ve bağımsız bir devlet olması, büyük bir felaket midir?
Elbette değildir!
Sadece böyle bir devletin “tanınması” için şartlar müsait değildir!
Hatta o şartlar “yok”tur!
-*-*-
Ersin Tatar ve beş – on kişinin “federal çözüm” karşıtlarını her fırsatta “hain, Rumcu” gibi sıfatlarla vurmasının sebebi, KKTC’nin varlığı ya da tanınması ile alakalı değildir!
-*-*-
Hepsi, aklı başında insanlar...
Çok iyi biliyorlar ki, KKTC’nin tanınması adına “imkansız”lık yaratan ciddi konular söz konusudur...
-*-*-
En başta gelen “toprak”tır!
KKTC’nin üzerinde kurulduğu toprak hukuken hırsızlıktır!
Efendim, tazminat, takas, iade falan, o yolu denediydik!
Denemeye devam edin!
Ödeyebilirseniz de ödeyin; ki paranız yok; bir diyeceğim de yok ama toprak, işgaldir!
-*-*-
Toprak, “kamusal” anlamda “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin olmanın ötesinde, bireysel mülkiyet anlamında, neredeyse yüzde 95 oranında Kıbrıslı Rumlara aittir...
Hadi orman arazilerini, hali arazileri falan düştük; yüzde 80 yine “Türk malı” değildir!
-*-*-
Bunları geçtik!
KKTC’yi tanıyamayacak – tanıması emsal teşkil etme açısından sakıncalı olan en baştaki devlet Türkiye Cumhuriyeti’dir!
Çünkü, Türkiye Cumhuriyeti’nin ordusu ile birlikte, nüfusu ile birlikte ve nüfuzu ile birlikte Ada’daki varlığının temeli olan Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası ve kuruluş anlaşmaları der ki; “... Türkiye, bu anayasanın, bu devletin koruyucusudur... Toprak bütünlüğünün ve bölünmezliğinin garantörüdür...”
-*-*-
Bunu da geçtik...
Türkiye Cumhuriyeti; bırakın Misak – ı Milli sınırlarını; komşu topraklarda bir Kürdistan devletine şiddetle karşıdır ve şiddetle karşılık vermektedir!
Peki, Kıbrıs’ın bölünerek, Kuzey kısmında etnik bir “Türk” devleti kurulması halinde, Türkiye’ye kimsenin, “O zaman biz de Kürt devleti kurulmasını destekleriz” demeyeceği ne malumdur?
Demediği ne malumdur?
-*-*-
Size bir soru sorayım;
Lefkoşe dediğiniz Lefkoşa’nın yarısının, KKTC dediğiniz devletin başkenti olması ile sizin Diyarbakır dediğiniz ama Kürtlerin Amed dediği kentin, “Türkiye Kürdistanı” ya da “Kürdistan Cumhuriyeti”nin “başkenti” olmasını isteyenlere cevabınız nedir?
“O başka bu başka ulan! Susturun bu iti!”
Bu mudur cevabınız?
-*-*-
Haaaa dediğim gibi; bilerek veya bilmeyerek; isteyerek veya istemeyerek, “KKTC vardır ve sonsuza dek yaşayacaktır” diyenlerin tek gayesi vardır; mevcut düzeni sürdürebildikleri kadar sürdürmek ve bundan nemalanmak!
-*-*-
Kimisi makam olarak nemalanır, kimisi maddi olarak nemalanır!
-*-*-
Ve bu nemalanmanın devamı için sürekli “propaganda” yaparlar...
Yani yalan ve abartıyla işi götürürler!
Gerçekten bir devlet kurup, sağlıklı bir şekilde yaşatmak gibi bir istekleri olsa, örneğin Türkiye’nin iki tane dilbandisinin gelip de kendi partilerinin anasını, ebesini, gelmişini, geçmişini tarumar etmesine seyirci kalmazlar değil mi?
-*-*-
En bariz ve en sade örnek Faiz Sucuoğlu örneğidir!
Tek bir UBP’linin dahi hedefi, gerçekten KKTC’nin yaşatılması olmuş olsaydı; Sucuoğlu tam iki kez kurultay kazanıp, ikisinde de masgaraya çevrilmezdi ve hepsi de izlemezdi!
-*-*-
Başka ne yaparlar?
Federal çözümden yana olanları sürekli hain, Rumcu falan ilan ederler...
Arkadan da ne elektrikte, ne suda, ne de havaalanı gibi önemli bir noktada “egemen eşit” olmadığımıza ses çıkarmazlar!
Rüşvetten söz etmezler!
Kirlilik umurlarında değildir!
Hastane var iki tane bitmemiş; ilgilenmezler ama kimisine elektriğin hediye edilmesine; kimisine 59 milyon Euro hediye verilmesine gülümsemeyle karşılık veririler!
-*-*-
Ve dediğim gibi, bazı konuları sürekli abartıp, bazı kesimlere, kendi görüşlerini empoze etmek adına gaz veririler...
-*-*-
Bazı örnekler vereyim...
Geçenlerde Kıbrıs gazetesinde okudum...
Bir ağabeyimiz dedi ki; “... KKTC yasal bir varlıktır...”
Aynı ağabey, bu yasal varlığı benimseyen, KKTC üniversitelerinden mezun 100 binlerce kişi var” ifadesini kullandı...
100 binlerce üniversite mezunu!
Rakam çok büyük bir abartıdır!
10 binlerce de değildir mezunlar!
Belki binlerce olabilir!
O da “belki!”
-*-*-
Aynı ağabey dedi ki; KKTC’deki üniversitelerden mezun olup kendi ülkelerinde bakan olan pek çok kişi de var!
En fazla üç kişi!
Hadi bilemediniz beş!
Hadi Türkiye ile diyelim ki 10 kişi!
Peki ne yaptı bugüne kadar bu 10 kişi?
Azerbaycan’da ya da ne bileyim, Nijerya’da ya da Türkiye’de bir etkili konuşmasını mı işittiniz?
Kendini mi yaktı ya da!
“Tanıyın ulan KKTC’yi” diye kavga mı çıkardı?
Yooook!
-*-*-
Haaaa bazen belki bilmemekten de kaynaklanır; aynı ağabey, Ekrem İmamoğlu’nun da KKTC’deki üniversitelerden birinden mezun olduğunu yazdı...
Ama adamın adını dahi kullanamadı...
Korkudan!
Çünkü Türkiye’deki iktidardan çekiniyor!
Kıbrıslı da der, “olman da İmamoğlu’nun propagandasını yapar gibi görünür” korkusundan, “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı” sıfatını da es geçti; “Türkiye’deki metropollerden birinin başkanı” gibi bir sıfat kullanmak zorunda kaldı!
-*-*-
Oysa yazdığı yine doğru değildi çünkü İmamoğlu, KKTC’de bir veya bir buçuk yıl eğitim aldı ama geçiş yapıp, Türkiye’deki bir üniversiteden mezun oldu!
-*-*-
Abartma, yalan devam; rüşvete sus pus, peşkeşe tısss; milliyetçilik tam gaz; patron köşeyi döndü; federal çözüm isteyenler de haindir...
-*-*-
Devam edin da tanınacayık!
Halledeceyik!
Vasilya... (Pardon, Karşıyaka...)