ABD 2016 Dünya İnsan Ticareti Raporu’ndan Kıbrıs’ın Kuzeyi ile ilgili Bölüm* Kıbrıslı Türkler tarafından Yönetilen Bölge
ABD 2016 Dünya İnsan Ticareti Raporu’ndan Kıbrıs’ın Kuzeyi ile ilgili Bölüm* Kıbrıslı Türkler tarafından Yönetilen Bölge
Çeviren: Meltem HAMİT
[email protected]
Kıbrıs’ın kuzey bölgesi Kıbrıslı Türkler tarafından yönetilmektedir. 1983 yılında Kıbrıslı Türkler bu bölgenin bağımsız “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti” (KKTC) olduğunu ilan etmiştir. Türkiye dışındaki hiçbir ülke ve ABD “KKTC”yi tanımamaktadır. Kıbrıslı Türkler tarafından yönetilen bölge, insan ticaretine ilişkin olarak cezasızlık alanı olmaya devam etmektedir.
Bölge, artan bir biçimde Orta Asya, Doğu Avrupa ve Afrika’dan gelen kadınların varış yeri olmakta ve bu kişiler Kıbrıslı Türkler tarafından ruhsatlandırılmış gece kulüplerinde zorla fuhuş yapmaya maruz bırakılmaktadırlar. Gece kulübü sahipleri Kıbrıslı Türk yönetimine dikkate değer bir tutarda, medya raporlarına göre yılda 20 ile 30 milyon Türk Lirası (7 -10 milyon Dolar) civarında, vergi vermektedirler. Söz konusu durum, çıkar çatışması olduğunu göstermekte ve insan ticareti ile mücadele için yükselen siyasi iradenin önüne geçmektedir.
Erkekler ve kadınlar endüstri, inşaat, tarım, ev işleri, restoran ve imalat sektörlerinde zorla çalıştırılmaya maruz bırakılmaktadır. Zorla çalıştırmaya maruz kalmış mağdurlar; borçlandırma, sınır dışı edilme tehdidi, hareket özgürlüğünün kısıtlanması ve gayrı insanı yaşam ve çalışma koşulları ile kontrol altında tutulmaktadırlar. Zorla çalıştırma bağlamında insan ticareti mağdurlarının uyrukları Çin, Pakistan, Filipinler, Türkiye, Türkmenistan ve Vietnam’dır. Göçmenler, özellikle de Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki çalışma izinlerinin sona ermesinin ardından Kıbrıslı Türk toplumuna geçen kişiler, zorla çalıştırma bağlamında insan ticareti mağduru olma riskine açıktırlar. Roman çocuklar ve Türk mevsimlik işçiler ile aileleri de emek sömürüsü riskine açıktır. Ev içi hizmetleri için çalışma izni verilen kadınların da zorla çalıştırılma riski bulunmaktadır. Önceki yıllarda olduğu gibi, sivil toplum kuruluşları birçok kadının, “KKTC”ye üç aylık turist veya öğrenci vizesiyle Türkiye’den giriş yapmakta ve kuzey Lefkoşa, Girne ve Mağusa’da fuhuş yapmakta olduğunu bildirmiştir; bu kişilerden bazılarının insan ticareti mağduru olması muhtemeldir. Ayrıca göçmenler, mülteciler ve onların çocukları da cinsel sömürü riskine açık konumdadır.
“KKTC” bu raporda resmi biçimde derecelendirilmiş olsaydı, Aşama 3 kategorisinde yer alacaktı**. Kıbrıslı Türk yetkililer, insan ticaretinin tasfiye edilmesi için gereken asgari standartları yerine getirmemekte ve bunun için kayda değer hiçbir çaba da göstermemektedir.
Kıbrıslı Türkler tarafından yönetilen bölgede insan ticareti ile mücadele “kanun”u bulunmamaktadır. Kıbrıslı Türkler, insan tacirlerine karşı yürütülen hukuki yaptırımların istatistiklerini tutmamaktadır. Kıbrıslı Türkler tarafından yönetilen bölgede, insan ticareti mağdurları için sığınma evi bulunmamakta ve mağdurlar için sosyal, ekonomik ve psikolojik destek hizmetleri de sağlanmamaktadır. Yerel gözlemciler, yetkililerin insan ticaretinin kolaylaştırılmasında suç ortaklığı yapmakta olduğunu bildirmekte; ayrıca polisin ülkeye varışları itibarı ile gece kulüplerinde çalışan kadınların pasaportlarına el koymaya devam ettiğini belirtmektedirler.
Kıbrıslı Türkler’in insan ticaretini yasaklayan bir “kanun”u bulunmamaktadır. İnsan ticareti ile ilişkili vakalar olduğu durumda, fuhuş yoluyla kazanılan para ile geçim sağlamak ya da fuhuşu teşvik konularını yasaklayan “KKTC” “ceza yasası” altında değerlendirilmektedir. Söz konusu “ceza yasası” zorla çalıştırmayı da yasaklamaktadır. “2000 yılı Gece Kulübü ve Benzeri Eğlence Yerleri Kanunu”insan ticareti bağlamında en ilglili yasal çerçeveyi sunmakta ve gece kulüplerinin yalnızca dans performansı gibi eğlence hizmeti sunabileceğini öngörmektedir. Kıbrıslı Türkler bu kanunu uygulamamış ve raporlama döneminde “KKTC” gece kulubü sahipleri, güvenlik görevlileri ya da müşterilere ilişkin herhangi bir kovuşturma işleminde bulunmamıştır. Yetkililer, kasten sahte iş teklifleri veya işe yerleştirme ya da göç için aşırı ücret alma faaliyetlerinekarışmış iş alımı yapan kişileri ya da aracıları cezalandırmamıştır. Çalışanların pasaport veya belgelerine el koyan, sözleşmelerini değiştiren ya da ücretlerini alıkoyan insan tacirlerini cezalandıran bir “kanun” mevcut değildir. Kıbrıslı Türkler, insan ticareti vakalarının nasıl soruşturulacağı veya cezalandırılacağı hususunda herhangi bir uzmanlaşma eğitimi sunmamıştır.
Kıbrıslı Türk yetkililer, insan ticaretine karşı mücadele çabaları için fon ayırmamaktadır. Polis, insan ticareti mağdurlarının tespiti için eğitim almamış ve yetkililer insan ticareti mağdurlarına hiçbir koruma sağlamamıştır. Bir STK, Ukraynalı bir insan ticareti mağdurunun havalimanında tespit edildiğini bildirmiştir. Mağdur, polise gece kulübü sahibini şikayet eden bir dilekçe vermiş ve kısa süre sonra da menşe ülkesine dönmüştür. Ancak polis bu vakayı takip etmemiştir. Mayıs 2015’te, Moldovyalı bir insan ticareti mağduru, odaya kilitlenip sınırdışı edilme tehditi aldığı devlet hastanesinden kaçmaya çalışırken bacağını kırmıştır. Polis, gece kulübünde çalışan yabancı kadınların pasaportlarına el koyup onlara kimlik kartı çıkarmaktadır; söylentiye göre, bunu kadınların pasaportlarına el koyan gece kulübü sahiplerinin istismarından korumak için yapmaktadır. Sivil toplum kuruluşları, kadınların pasaportlarını kendilerinin muhafaza etmek istediklerini, ancak sınır dışını önlemek için pasaportlarını polise vermeye ikna olduklarını belirtmektedir. Gördükleri bu muameleden memnuniyetsizliğini dile getiren yabancı mağdurlar ise rutin bir biçimde sınır dışı edilmektedir.
Eski işverenlerine karşı maddi tanıklık yapan insan ticareti mağdurları, yeni bir iş bulma hakkına sahip değildirler ve polis tarafından ayarlanan geçici konaklama yerlerinde kalmaktadırlar; uzmanlar kadınların gece kulüplerinde konaklatıldığını bildirmiştir. Kıbrıslı Türk yetkililer, mağdurların insan tacirlerinin cezalandırılmasına destek vermelerini teşvik etmemekte ve tüm yabancı mağdurlar sınır dışı edilmektedir. Polisin mağdurun tanıklık etmesi için kalmaya devam etmesini istediği koşulda, bu kişiye polisin geçici konaklama sağlaması gerekmektedir. “Başkabakanlık” “bir kadın sığınma evinin inşasına dair “kabine” kararını duyurmuştur. Öte yandan, STK’lar planlanan sığınma evinin yerini ifşa ettiği için “hükümet”i eleştirmiştir. Raporlama döneminde, çalışmakta olanözel fonlu bir sığınma evi bulunmakta ve 6 insan ticareti mağduruna koruma hizmetleri sunmaktaydı.
2015 yılında “KKTC” yetkilileri, 1481 kişiye 36 gece kulübü ve 2 pubta çalışmak üzere, altı aylık “konsomatris” ve “barmaid” çalışma izni vermiştir. Mart 2016 itibarı ile, bu çalışma izinleri altında 434 kadın çalışmaktaydı. Raporlama döneminde gece kulubü sahipleri, kanunun her bir gece kulübünde çalışmasına izin verdiği kişi sayısından daha fazla kişiyi gece kulüplerinde çalıştırabilmek ve vergi ile denetimden kaçabilmek için üniversite öğrencilerini işe almıştır. Bir STK, gece kulüplerinde çalışma niyetiyle ülkeye giriş yapmış kadınların yetkililer tarafından tutarlı bir biçimde belgelendirmediklerini bildirmiştir. İzin sahiplerinin büyük çoğunluğu Moldovya, Fas ve Ukrayna’dan, diğerleri ise Belarus, Kazakistan, Kenya, Kırgızistan, Paraguay, Rusya, Tacikistan, Tanzanya ve Özbekistan’dan gelmektedir. Söylentilere göre, bazı “milletvekilleri” gece kulubü müşterisidir. Kadınların, bir gece kulübü ile sözleşmesinin olduğu durumda, yer değiştirmesine izin verilmemektedir. Kıbrıslı Türk yetkililer, sözleşmesini sonlandıran 508 kadını insan ticareti taraması yapmadan sınır dışı etmiştir. Fahişelik yapmak yasadışı olmasına rağmen, gece kulübünde çalışan kadınlar iki haftada bir cinsel yolla bulaşan hastalık taraması için sağlık kontrolüne tabii tutulmaktadırlar. Sözkonusu durum, fuhuş endüstrisinin zımni olarak tanındığını ve kabul edildiğini göstermektedir. Mağdurlar, gece kulübü koruma görevlilerinin polis ve sağlık kontrolleri sırasında kendilerine eşlik ettiklerini; böylelikle mağduriyetlerinin detaylarının kolluk görevlileri ya da doktorlarla paylaşılmadığının güvence altına alındığını bildirmektedirler.
Kıbrıslı Türkler, ticari seks ya da zorla çalıştırma eylemlerine talebin azaltılması için herhangi bir çaba göstermemektedirler. Gece kulüplerini düzenleyen “yasa”, yabancı kadınların çalıştıkları yerde kalmasını yasaklamaktadır; ancak çoğu kadın, işletme sahipleri tarafından ayarlanan barınma yerlerinde ya da gece kulüplerine bitişik yerlerdeki yatakhanelerde grup olarak konaklamaktadır.
Gece kulüpleri “yasal” ticaret kuruluşları olarak işletilmekte ve “hükümet”e gelir sağlamaktadır. “Polis” ve gece kulüplerinin işleyişini düzenleyen “hükümet yetkilileri”nden oluşan “Gece Kulübü Komisyonu”, çalışan hakları hususunda broşürler hazırlamış ve girişlerine müteakip, tüm yabancı kadınlara dağıtmıştır. “Gece Kulubü Komisyonu” ayda bir kez toplanmakta ve “İçişleri Bakanlığı”na lisansların işletimi, çalışan kotalarındaki değişiklikler ve belirli bir kulübe müdahale ihtiyacı gibi konularda öneriler sunmaktadır. Raporlama döneminde, polis gece kulüplerine birçok habersiz denetim gerçekleştirmiştir, ancak yolsuzluk ve siyasi irade eksikliği insan ticareti karşıtı çabaları baltalamaktadır. “Çalışma Bakanlığı” altındaki “Sosyal Hizmetler Dairesi” insan ticareti mağdurları için yardım hattını işletmeye devam etmektedir; ancak yardım hattında insan ticareti konusunda herhangi bir eğitim almamış yalnızca bir operatör bulunmaktadır vehat yetersizelemana sahiptir. Yardım hattı, gece kulübü çalışanı 11 kadının tespit edilmesi ve sonrasında ülkelerine geri gönderilmesine yardımcı oldu. Raporlama döneminde toplam 32 kadın ülkelerine geri gönderildi.Uzmanlar, insan ticareti mağdurlarının yardım hattını aramaya korktuklarını, çünkü hattın yetkililerle bağlantılı olduğunu düşündüklerini dile getirmiştir. Nisan 2015 ile Aralık 2015 arasında “KKTC” 724 ev işçisine çalışma izni vermiştir.
Kıbrıslı Türk Yetkililer için Öneriler:
Her türlü insan ticaretini yasaklayan “kanun” çıkarınız; gece kulüpleri ve publarda insan ticareti mağduru taraması yapınız; gece kulübü ve pubların yönetimine ilişkin şeffaflığı arttırınız; ve zorla, hile ve tehditle fuhuş yapmaya zorlama konusunda müşteri ve kamuoyu bilincinin oluşturulmasını teşvik ediniz; sivil toplum örgütü sığınma evleri ve mağdurların bakım hizmetleri için fon sağlayınız; insan ticareti suçuna iştirak eden kamu görevlilerini soruşturunuz, takibatını yapınız ve mahkum ediniz; mağdurların sınır dışı edilmesine alternatif önlemler geliştiriniz; ve zorla çalıştırma koşullarının bulunduğunu kabullenip, buna ilişkin adımlar atınız.
(*) Çevirenin Notu: Metnin orijinali “Kıbrıs” başlığı altında Kıbrıs’ın güneyindeki koşulların analizini içermekte, Kıbrıs’ın kuzeyindeki durum ise “Kıbrıslı Türkler tarafından Yönetilen Bölge” alt başlığında ele alınmaktadır. Metin içindeki koşullara ilişkin değerlendirmeler, 2015 yılında, raporun hazırlanma dönemindeki durumu yansıtmayı amaçlamaktadır ve raporlama dönemi sonrası olası değişiklikleri içermemektedir. 2016 Raporu’nun tümü için bakınızhttp://www.state.gov/j/tip/rls/tiprpt/2016/index.htm
Kıbrıs başlığı için bakınız http://www.state.gov/j/tip/rls/tiprpt/countries/2016/258754.htm
(**) Çevirenin Notu: Her yıl yayımlanan bu rapor, her ülkeyi hükümetlerinin raporun hazırlandığı dönem içerisinde “İnsan Ticareti Kurbanlarını Koruma Kanunu”nda belirtilen “insan ticaretinin tasnifi için gerekli asgari standartları” yerine getirme çabaları temelinde 3 aşamanın biri altında sınıflandırmaktadır. Bu sınıflandırmaya göre, raporlandırma yılı içinde söz konusu kanundaki standartları tamamen yerine getiren ülkeler Aşama 1 altında; asgari standartları tamamen yerine getirmeyen ancak bu standartları yerine getirmek için dikkate değer çaba gösteren ülkeler Aşama 2 altında; asgari standartları tamamen yerine getirmeyen ancak bu standartları yerine getirmek için dikkate değer çaba gösteren ve aynı zamanda a- ağır insan ticareti mağdurlarının mutlak sayısının dikkat çekici olması ya da dikkat çekici bir biçimde artması, b-önceki yıla oranla bu standartları yerine getirmek için harcanan çabanın arttığına dair delil gösterilememesi, c-ilgili ülkenin bu standartların yerine getirilmesi için sonraki yılda ilave adımlar atacağına dair tahaaütte bulunması durumundaki ülkeler Aşama 2 izleme listesi altında; asgari standartlara tamamiyle uymayan ve bu yönde dikkate değer bir çaba göstermeyen ülkeler ise Aşama 3 altında sınıflandırılmaktadır.
2016 raporuna göre Kıbrıs (adanın güneyindeki koşullar) “Aşama 1” altında sınıflandırılmakta, Kıbrıs’ın kuzeyindeki koşullar ise “Aşama 3” altında değerlendirilmektedir. 2016 raporunda Aşama 3 altında sınıflandırılan diğer ülkeler ise Cezayir, Belarus, Belize, Burma, Burundi, Orta Afrika Cumhuriyeti, Komoro Adaları, Cibuti, Ekvator Ginesi, Eritre, Gambiya, Gine Bisav, Haiti, İran, Kuzey Kore, Marşal Adaları, Moritanya, Papua Yeni Gİne, Rusya, Güney Sudan, Sudan, Surinam, Suriye, Türkmenistan. Özbekistan, Venezuela ve Zimbabve’dir.
Tüm aşama listeleri için bakınız http://www.state.gov/j/tip/rls/tiprpt/2016/258696.htm