ABD elçisinin kopardığı ‘fırtına’
Kıbrıs sorununun en temel ihtilaf noktalarından biri de kuşkusuz tarafların, sorunun temeline dair algı ve tanım farklılığıdır.
Kıbrıslı Rum hakim siyasi tezi, Kıbrıs sorununun, Türkiye’nin 1974’te adaya müdahalesiyle başladığını iddia eder.
Bu tez, adada 1974 öncesinde yaşananları, görmezden gelir.
Kıbrıslı Türk hakim siyasi tezine göre ise sorunun esası, 1963-1974 yılları arasında yaşananlardır.
Bu tez ise 1974 müdahalesini, müdahale esnasında yaşananları ve sonrasında oluşan yeni durumu, sorunun bir diğer parçası olarak değil, ‘sonucu’ olarak nitelendirir.
Yani özetle her iki taraf da sorunun varlığına dair üzerine düşen sorumluluğu reddederek, bunu karşı tarafın boynuna asar.
Hâl böyle olunca da, kimliği üzerinde dahi uzlaşılamayan bu sorunun çözülebilmesi, neredeyse imkansız bir boyut kazanır.
Amerika Birleşik Devletleri’nin Lefkoşa Büyükelçisi John Koenig’in, dün Güney Kıbrıs’ta fırtınalar koparan açıklamasında söylediği şey, aslında tam da budur.
***
Bakın, katıldığı bir açık oturumda kendisine yöneltilen bir soru üzerine, Kıbrıslı Rumlar’a nasıl bir mesaj veriyor Koenig:
“Ben kişisel olarak Kıbrıs sorununu, özünde bir istila ve işgal sorunu olarak görmüyorum. Ben istila ve işgali, Kıbrıs sorununun özü olarak görmüyorum. Kıbrıs anlaşmazlığı tabii ki 51 yıl önce başladı ve bu bağlamda tabii ki 1974’te büyük ve trajik bir duruma dönüştü. Hiçbir şekilde yapılanı haklı görmüyorum ama bu, istila ve işgal sorununa indirgenemez. Bu aslında tarihinizi görmezden gelmek olur (…) Kıbrıslı Türkler, barış yapacağınız insanlardır. Dolayısıyla onların da Kıbrıs sorununu nasıl gördüğüyle ilgileniniz (…)”
***
Anastasiadis yönetimi, hükümet sözcülüğü aracılığıyla Koenig’in bu açıklamalarına oldukça sert bir tepki verdi.
Kuzeyde ise Koenig’i alkışlayan çok olacaktır, hiç şüphem yok.
Ama Koenig’in güneyde, Kıbrıslı Rumlar’a yönelik olarak söylediklerinin olası ‘kuzey’ versiyonunun da, bizim taraftan çok sert tepkiler alıp, Güney Kıbrıs’ta alkışlanacağından da şüphem yok.
Kıbrıs sorununun sadece 1963-1974 yılları arasında yaşananlardan ibaret olmadığını…
1974’te yaşananların da sorunun önemli bir parçası olarak karşımızda durduğunu…
Barış yapacağımız insanlar olmaları nedeniyle, Kıbrıslı Rumlar’ın da Kıbrıs sorununu nasıl gördüğüyle ilgilenmemiz gerektiğini…
***
Evet Koenig, çok önemli noktalara parmak basıyor.
Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk hakim siyaseti de bu söylenenlerin öneminin ayırdına varmayı başarabilirse, işte o gün, yine Koenig’in deyişiyle, ‘Kıbrıs rüyasını yeniden canlandırmak mümkün olacaktır’!