1. YAZARLAR

  2. Yücel Vural

  3. ABD-Rusya ilişkilerinde ipler kopabilir mi?
Yücel Vural

Yücel Vural

SALAMİS TARTIŞMALARI

ABD-Rusya ilişkilerinde ipler kopabilir mi?

A+A-

Gerek ABD ve NATO’nun gerekse Rusya’nın Ukrayna’ya dönük yaklaşımları öteden beri iki taraf arasındaki ipleri germiş bulunuyor. Durumu kurtarmaya dönük girişimlerin bir parçası olarak Cenevre’de gerçekleştirilen ABD-Rusya görüşmesi, tarafların giderek sertleşen zıtlaşmasının ilan edilmesinden başka bir sonuç üretmemiştir.

O nedenle, görüşmeden sonra iplerin gevşetilmesi, yani taraflar arasında yumuşamayı öngören bazı adımların atılması şimdilik mümkün görünmüyor.

Zıtlaşma konuları arasında Ukrayna ön plana çıkmasına rağmen, anlaşmazlık sadece bununla sınırlı değildir.

ABD ve müttefiklerinin İŞİD’le mücadele adına Suriye’de evam eden varlıkları, Rusya’nın Gürcistan’a ait iki bölge olan Abhazya ve Güney Osetya’da ayrılıkçılara verdiği siyasi ve askeri destek, Ukrayna’nın sofistike sistemlerle silahlandırıldığına dair iddialar ve tarafların Batı ile yol ayrımına gelmiş olan Türkiye’ye dönük hamleleri, Batı ile Rusya’yı  geniş bir coğrafyada karşı karşıya getirmiştir. Kazakistan’daki olaylar, bu cepheyi Rusya aleyhine genişletmeye adaydır.

Rusya’nın, Suriye hükümetinin ‘resmi davetlisi’ olarak bu ülkede oluşturduğu askeri varlık ve sürdürdüğü operasyonlar, resmi davet olmaksızın bu bölgede bulunan ABD ve müttefiklerinin hesaplarıyla uyuşmamasına rağmen, iki taraf arasında ciddi bir askeri gerilime neden olmamıştır. Hatta İŞİD’le mücadele çerçevesinde, Rusya ve ABD zimni işbirlikleri yaparak birbirlerinin askeri güçlerine zarar vermemeye çaba göstermişlerdir.

Rusya, Suriye’nin siyasi birliğini ve toprak bütünlüğünü destekleyerek askeri varlığının dayandığı yasal zemini korumak istemektedir. ABD ise önceleri Suriye rejimini değiştirmeyi hedeflerken, şimdilerde İran’ın bölgedeki siyasi ve askeri etkinliğini zayıflatacak herhangi bir modele destek vermeye kadar esnek bir yaklaşım geliştirmştir. Bu nedenle Kürtlerin Suriye’nin yeni anayasal sisteminde otonom bir varlık olarak yer alması önemli bir hedef olarak ortaya çıkmaktadır.

Suriye cephesinde tarafların önemli çelişkileri olmasına rağmen, kavga etmemek yönünde ciddi çabaları mevcuttur. Hatta birbirlerine zarar vermemek yolunda sürdürdükleri zimni işbirliği, bölgenin sorunları itibarıyla, genel bir ABD-Rusya uzlaşmasına varılması durumunda, Suriye’nin kaderinin belirlenmesine kadar uzatılabilecek ortak bir yaklaşım geliştirilmesine bile imkan tanıyabilir.

Gürcistan meselesinde de durum farklı değildir. ABD ve Batılı müttefikleri, Rusya’nın askeri ve siyasi desteğiyle Abhazya ve Güney Osetya’da sürdürülen ayrılıkçı girişimi reddetmekte ve Gürcistan’ın toprak bütünlüğüne destek vermektedir. Ama bu tutum, daha ziyada sorunun çözümünü geleceğe aktaran, ilkesel düzeyde gerçekleşen bir destek niteliğindedir. Yani ABD ve müttefikleri Gürcistana destek verirken, Rusya ile gerilimi körüklemeyecek bir yol izlemektedir. 

Türkiye’ye yönelik hamleler ise tarafları doğrudan doğruya karşı karşıya getirmemekte ve daha çok Türk hükümetini dış politika ve ittifak ilişkileri bakımından belirli bir yöne çevirmeyi hedeflemektedir. ABD ve müttefiklerinin, Türkiye’nin Batı’dan kopuşunu engellemek için çeşitli enstrümanlar kullandığı açıktır. Bu enstrumanlar arasında öne çıkan seçeneğin, Erdoğan sonrası döneme anayasal bir çerçevede geçişi hızlandırmaya odaklandığı söylenebilir. Bu anlamda, normal koşullarda Haziran 2023’te yapılması planlanan seçimler önem taşımaktadır. ABD ve müttefiklerinin amacı, Türkye’nin, Batı sistemi içinde kalmasını sağlayacak şekilde iç ve dış politikasını yeniden şekillendirmesidir. Bu anlamda ABD ve müttefikleri, S400 meselesi, siyasal İslam’a destek niteliğinde tanımlanan yaklaşımları, Doğu Akdeniz’de Kıbrıs ve Yunanistan’la yaşadığı problemler, Suriye’deki tutumu ve iç siyasetinde demokratikleşme konularında Türkiye’nin yeni yaklaşımlar geliştirmesi yönünde girişim yapmaktadır. Rusya ise Türkiye’nin Batıdan kopuşuna zemin hazırlayacak her türlü eylemi sabırla desteklemektedir.

Ama Ukrayna, artık Batı/NATO ile Rusya arasında hem ciddi bir mesele hem de bir karşıtlaşma alanı haline gelmiştir. Bu nedenle, tarafların bu konudaki yaklaşımları ve atacakları adımlar tüm diğer konuları ve anlaşmazlıkları da etkileyecektir.

ABD ve müttefikleri ile Rusya arasında, Ukrayna nedeniyle iplerin gerilmesinin nedeni hem Ukrayna’nın talebi olan NATO üyeliği için sürdürdüğü ısrar ve NATO’nun buna yeşil ışık yakması hem de Rusya’nın Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü ve siyasal kimliğini reddeden tutumudur.

Rusya, Ukrayna’yı kendi güvenliği açısından önemli bir alan olarak tanımlamaktadır ve o nedenle Batı’ya olan yolculuğuna engel olmaya çalışmaktadır. Bu nedenle Ukrayna’nın egemenlik haklarının kısıtlanması yönünde bazı adımlar atmakta ve bu ülkenin neredeyse Batı ile Rusya arasında bir ‘tampon devlet’ olarak kalmasının diğerleri tarafından kabul edilmesini talep etmektedir. Rusya’nın attığı adımların en önemlileri, Ukrayna’ya ait olan Kırım yarımadasının 2014 yılında ilhak edilmesi, Ukrayna’nın doğusundaki ayrılıkçı grupların desteklenmesi ve bu ülkenin NATO’ya üye yapılmasına karşı çıkılmasıdır.

ABD ve müttefikleri ise, Kırım yarımadasının ilhakı ve Ukrayna’nın doğusundaki bir bölgenin Rusya’nın askeri desteğiyle ayrılıkçılar tarafından üs olarak kullanılarak Ukrayna’nın istikrarsızlaştırılmasının ardından Rusya’nın Ukrayna’nın NATO üyeliğine karşı çıkarak bu ülkeye karşı askeri bir operasyona girişmeye hazırlandığını iddia etmektedir.

Her ne kadar da Rusya bu iddiaları reddetse de, gerilimin artarak bir çatışma ortamına girilmesine neden olmuştur. Rusya, bu gerilimi dizginlemek ve söndürmek adına, Batı’dan iki konuda güvence istemektedir.

Birincisi Ukrayna’nı NATO üyesi yapılmayacağına dair güvencedir. ABD ve müttefikleri bu konuyu konuşmayacaklarını açıkladılar.

Rusya’nın istediği ikinci başlıca güvence ise Ukrayna’ya ve muhtemelen Rusya’ya komşu bazı başka ülkelere sofistike silah sistemlerinin verilmemesi/yerleştirilmemesidir.

İşte bu konuda, Ukrayna’nın bir istisna olarak ele alınması Batı açısından mümkün görünmektedir.

Ama, böyle bir düzenlemeye karşı Rusya’nın da hem Kırım konusunda adım atması hem de Ukrayna’nın doğusunda ayrılıkçılara verdiği askeri destekten vazgeçerek Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne saygı göstermesi istenecektir. Bunlar da Rusya’nın bu aşamada yapamayacaklarıdır.

Yani Batı - Rusya ilişkilerinde iplerin gerili kalmaya evam edeceği, kısa vadede bir uzlaşmanın mümkün olmadığı söylenebilir.

Ama, askeri gerilimi dizginleme konusunda her iki tarafın da olumlu bir niyete sahip olduğu anlaşılıyor.

NATO, Ukrayna’ya desteğini açıklamasına rağmen askeri bir çatışmaya doğrudan taraf olmayacağını vurgularken, Rusya da askeri bir gerilimden yana olmadığını göstermek için Ukrayna sınırında sadece rutin tatbikat yaptığını ve bu bölgedeki askeri birliklerinin önemli bir bölümünü geri çektiğini açıklamıştır.

Bu gerilimde hem ABD ve müttefiklerinin hem de Rusya’nın muhtemel bir savaşın maliyetini dikkate aldıkları anlaşılıyor. Yani ipler gerili kalmaya devam etmesine rağmen henüz kopma noktasına gelmemiştir.

Bu yazı toplam 1308 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar