Abdullah Öztoprak’ın avukatı açıklama yaptı
Prof. Dr. Abdullah Öztoprak’ın avukatı Tahir Seroydaş, Yüksek İdare Mahkemesi’nin 19 Kasım tarihinde DAÜ’de yaşanan rektör krizi konusunda verdiği kararı ile ilgili açıklama yaptı.
Prof. Dr. Abdullah Öztoprak’ın avukatı Tahir Seroydaş, Yüksek İdare Mahkemesi’nin 19 Kasım tarihinde DAÜ’de yaşanan rektör krizi konusunda verdiği kararı ile ilgili açıklama yaptı. Seroydaş açıklamasında, mahkeme kararı ile Prof Necdet Osam’ın rektör vekili olarak atanması ile ilgili kararın yürütülmesinin durdurulduğunu belirterek, Osam’ın üniversitenin rektörü olarak yapmış olduğu bütün işlemlere bağlı olarak atadığı 5 rektör yardımcısının da “hukuk aleminden kalktığını” dile getirdi. Seroydaş tarafından yapılan açıklamanın tam metni şöyle: “Bilindiği üzere DAÜ Senatosu, Sn. A. Öztoprak’ın görev süresinin 14/10/2014 tarihinde sona erecek olması nedeniyle, DAÜ Yasanın kendisine yüklediği görevi yerine getirip 08/07/2014 tarihinde, 15/10/2014 tarihinden itibaren Sn. A. Öztoprak’ın yeniden Rektör olarak atanması için Vakıf Yöneticiler Kurulu’na öneride bulunmuştur. Senato’nun bu önerisi 02/10/2014 tarihinde VYK tarafından “değerlendirmeye alınmadan iade edilmiştir”. Senato, önerisinin bu şekilde iade edilmesinden sonra yeniden Sn. A. Öztoprak’ın rektör olarak atanması için öneride bulunulmasına karar vermiş ve VYK 14/10/2014 tarihinde Senatonun Sn. A. Öztoprak’ın rektör atanmasına ilişkin ikinci önerisini de “değerlendirmeye almayarak iade etmeye” karar vermiştir.
VYK ayni tarihte Sn. Necdet Osam’ın Rektör Vekili olarak atanmasına da karar vermiştir.
Müvekkilim Sn. A. Öztoprak, gerek kendisinin Rektör olarak atanması için Senatonun yapmış olduğu önerinin iadesine mütedair kararın, gerekse Necdet Osam’ın rektör vekili olarak atanmasına mütedair kararın iptali için Yüksek İdare Mahkemesinde 16/10/2014 tarihinde Dava açmış ve bu Davaya bağlı olarak Necdet Osam’ın Rektör Vekili olarak atanmasına ve dolayısıyla görevin O’na devredilmesine mütedair üretilen karar ve/veya kararların “yürürlüğünün durdurulması” amacıyla da tek taraflı bir istida ile Mahkemeye Müracaat etmiştir.
Muhterem Mahkeme bu müracaatı tek taraflı olarak ele almayı uygun görmemiş ve Sn. Necdet Osam’ı da Davaya taraf yapıp, kendilerine söz hakkı sağlanması amacıyla istidanın Davalılara yani Kuzey Kıbrıs Eğitim Vakfı’na, Vakıf Yöneticiler Kurulu’na ve Doğu Akdeniz Üniversitesi ile Necdet Osam’a tebliğine emir vermiştir.
Muhterem Mahkeme tüm tarafları dinledikten sonra 19/11/2014 tarihinde kararını vermiştir. Yüksek İdare Mahkemesi Yargıcı Sn. Tanju Öncül tarafından verilen bu karar istinaf edilebilir. Kararın istinaf edilmesi halinde ise Yüksek İdare Mahkemesinin 3 yargıcı tarafından karar istinafen ele alınıp değerlendirilebilir. Ancak bu aşamada bu karar tüm tarafları bağlamaktadır ve tüm tarafların bu karara saygı göstermesi icap etmektedir.
Mahkeme, hiçbir tereddüte mahal vermeyecek biçimde; Vakıf Yöneticiler Kurulunun, Senatonun önerisi olmadan, tek başına ne Rektör ne de Rektör Vekili atamasına yetkili olmadığına ve dolayısıyla Necdet Osam’ın rektör vekili olarak atanmasına ilişkin işlem ve kararların sakat olduğu sonucuna vararak bunun neticesinde Sn. Osam’ın VYK tarafından Rektör Vekili olarak görevlendirilmesine mütedair kararın yürürlüğünü Dava sonuna kadar durdurmuştur.
Bu karardan sonra bazı gazetelerimiz “Dava sonuçlanıncaya kadar DAÜ rektörsüz kalacak” şeklinde manşet atmış, VYK ise buna cevaben “VYK okulun en üst karar organıdır, gerekli kararları alabilir, Rektör Yardımcıları da rektörlük makamı olarak görevlerinde oldukları için çark dönmeye devam edecektir” mealinde bir açıklama yapmıştır.
Mahkeme, kararının akışı içinde “idarenin keyfi hareket etmesine olanak tanınmaması gerektiğine” keza “yürütmenin durdurulması ile murad edilenin iptali istenen kararın verilme anının hemen öncesine gitmek olduğunu” vurgulamıştır.
DAÜ gibi bir Üniversitenin en yüksek karar organı olduğunu iddia eden VYK’nın bilmesi icap etmektedir ki; Mahkeme kararlarımızdaki ifadesiyle, idare hukuku ikelerine göre iptal kararları, iptali istenen idari tasarrufları ve ona bağlı işlemleri tesis edildikleri tarih itibariyle ortadan kaldırır, bir iptal davasında verilmiş olan yürütmenin durdurulması kararı da ayni niteliktedir. (Bak: DAÜ’nün güzide bir öğretim üyesi olan Sn. Tufan Erhürman’ın “İdari Yargılama Hukuku” adlı eserinin 244. sahifesindeki, “geçici emrin sonuçları” bölümü)
Bundan hepimizin çıkartması gereken sonuç ise şudur: Sn. Osam’ın rektör vekili olarak atanması ile ilgili kararın yürütülmesi durdurulmuştur ve bu emirle atama kararının hemen öncesine avdet edilmiştir. Dolayısıyla Sn. Osam’ın üniversitenin rektörü olarak yapmış olduğu bütün işlemler ve yasanın 12 (3) maddesi altında kendine 5 rektör yardımcısı seçimi de hukuk aleminden kalkmıştır, yani Osam’ın seçmiş olduğu rektör yardımcılarının hiçbir yasal zemini yoktur ve dolayısıyla üniversiteyi rektör yardımcıları ile yönetmeye çalışmak hukukun veya hukuka saygılı bir idarenin davranış şekli olamaz. Bu dolaylı olarak Mahkeme emrine riayetsizlik anlamındadır. VYK’nın söylediklerinden çıkan sonuç şudur: Mahkeme, Osam’ın atanması kararının yürütmesini durdurmuş olabilir ama biz bildiğimizi okuyacağız ve kanunsuz olarak almış olduğumuz sakat bir kararla rektör vekili olarak atadığımız Osam’ın seçtiği 5 rektör yardımcısıyla yolumuza devam edeceğiz.
VYK, “Üniversitenin en üst karar mercii olduğunu” bütün süreç boyunca vurgulamış ve bütün tasarruflarını bu argüman üzerine inşa etmiştir, Mahkemenin kararından sonra da bu hususu vurgulamaya devam etmektedir. Bu söylem hususunda aşağıdaki hususları engin hoşgörülerine sığınarak Muhterem VYK üyelerine hatırlatmakta fayda mülahaza etmekteyim:
1. VYK, üniversitenin en yüksek karar organı olmakla beraber Üniversitenin yürütme organı değildir. Üniversitenin yürütme organı Rektörlükdür ve en yüksek karar organı olsanız dahi yürütme organının yetkilerini kullanamazsınız. Bu açıkca yetki gaspıdır.
2. Rektörlük, rektör, rektör yardımcıları ve genel sekreterden oluşmaktadır ve görev başında olduklarını iddia ettiğiniz rektör yardımcılarının ise yukarıda belirttiğim idare hukuku prensipleri nedeniyle gayr-ı kanuni olarak seçildikleri ve gayr-ı kanuni olarak göreve devam ettikleri aşikardır. Dolayısıyla onların Üniversitenin yürütme organı olarak yapacakları her işlem veya alacakları her karar da yok hükmünde olacaktır (ultra vires) ve idari yargının denetimindedir. Alacakları her karar Yüksek İdare Mahkemesi tarafından iptal edilmeye mahkumdur.
3. VYK, Üniversitenin en yüksek karar organı olmakla beraber Rektör atamalarında veya rektörün süresinden evvel görevden alınmasında Senatonun önerisi olmadan hiçbir nihai, yürütülmesi zorunlu icrai idari karar üretemez. Dolayısıyla bu konularda Senato, herhangi bir organın ve dolayısıyla VYK’nın da hiyerarşik emri altında değildir (Bak: Birleştirilmiş Yim/İstinaf: 9/2010 ve 10/2010 (D. 1/2011) Prof. Dr. Ufuk Taneri Davası)
Saygıyla kamuoyunun bilgisine sunulur.
21/11/2014
Lefkoşa.
Av. Tahir Seroydaş
Prof. Dr. Abdullah Öztoprak Tarafından Avukat”
Fotoğraf: HaberKıbrıs