Abohor’dan öyküler…2
Sonra da Abohor’un çöp alanına gidiyoruz, köy muhtarı genç bir arkadaşla birlikte bizi bekliyor. Abohor muhtarlığı çöp alanını temizleyip geliştirmeye çalışıyor… Etrafı tellenmiş ve bir de gancelli konmuş – böylece artık hiç kimse buraya çöp dökemeyecek. Buralara fidanlar ekerek bir piknik alanına dönüştürmeyi öngörüyorlar.
Bu nedenle buluşmak istedik çünkü bu çöp alanında olası bir gömü yeri var ve bunu muhtara göstermek istiyoruz, muhtar Mehmet Reis, Kayıplar Komitesi yetkilileriyle konuşuyor.
Bir görgü şahidine göre, bu çöplük alanda bulunan havara çukuruna savaş sonrasında, savaşta öldürülmüş 8-10 “kayıp” Kıbrıslırum gömülmüş. Bu konuda bu görgü şahidinin anlattıklarını daha önce bu sayfalarda yayımlamıştık. Bu olası gömü yerini olduğu gibi bırakmak yazık olurdu çünkü birkaç gün önce ekilmiş fidancıklar, bir gün burası kazılacak olursa büyüyüp koca birer ağaca dönüşmüş olacak ve o zaman bu havara çukurunu kazmak çok daha zorlaşacak… Ayrıca eğer buraya gerçekten insanlar gömülmüşse, ağaçlar bu “kayıplar”dan geride kalanlara zarar verecekler çünkü ağaç kökleri kemiklerdeki kalsiyumu çekmeyi çok seviyor, kökçüklerini kemiklerin etrafına sarıyorlar… O nedenle acil olarak Kayıplar Komitesi’yle muhtar arasındaki bu görüşmeyi ayarlamaya çalıştım – eğer komite burada kazı yapmaya karar verirse, derhal harekete geçebilmeleri için…
Kayıplar Komitesi Kazılar Koordinatörü Okan Oktay, muhtara kazı sırasında fidanları sökecek olurlarsa, kazıdan sonra bu alana gene fidan dikeceklerini anlatıyor.
Muhtar bize ikinci bir havara çukuru gösteriyor – daha sonra bir okurum bu ikinci çukura da iki “kayıp” şahsın gömülmüş olduğu yönünde duyumlar bulunduğunu anlatıyor.
Muhtara çok teşekkür ederek çöp alanından ayrılıyoruz – burası temizlenmiş ve belki 15-20 yıl sonra burasının görüntüsü tümüyle değişecek… Buraya çam ve selvi ağaçları dikilmiş… Çamlar ve selviler büyüyecek…
Buraya fidanların dikilmiş olması bize hayatın hiçbirşeyi beklemeden kendi yolunda ilerlediğini gösteriyor… Hayat devam ediyor… “Kayıplar”ın gömülmüş olduğu alanlar değişiyor, yollar yapılıyor, evler yapılıyor, ağaçlar dikiliyor… Hatta şahitlerin kendi kafalarında belledikleri “nişanlar” bile bazı olası gömü yerlerinde kaybolup gidiyor: Bir incir ya da bir harnıp ağacı kesiliyor, bomboş bir arazinin ortasına bir toprak yol yapılıyor – bir keresinde Yalusa’da (Yeni Erenköy) böyle bir şey gelmişti başımıza. 1964’te iki “kayıp” Kıbrıslıtürk’ün gömülmüş olduğu alanın yakınlarına balıkçılar için toprak bir yol yapılmıştı – şahidi buraya götürdüğümde çok şaşırmıştı… İki kez onu bu gömü yerine götürmek zorunda kalmıştım, ta ki bu iki “kayıp” Kıbrıslıtürk’ten – Abdullah Emirzade ve Ali Musa – geride kalanlar bulununcaya kadar… Bu deneyim bize gömü yerlerinin yıllar içerisinde ne kadar hızlı değişebileceğini göstermişti…
Şubat ayında Abohor’daki çöp alanına bu ziyaretimizden kısa süre sonra Kayıplar Komitesi’nin bu alanda olası gömü yerinde kazı başlatmış olduğunu öğreniyoruz…
Eğer olası gömü yerleri hakkında bilginiz varsa, şimdi konuşma zamanıdır çünkü hayat hiçbir boşluk tanımıyor – yıllar geçtikçe coğrafya değişiyor ve gömü yerlerini bulmak giderek daha da zorlaşıyor…