1. YAZARLAR

  2. Aysu Basri Akter

  3. AB’yi Neden Terk Ettik?
Aysu Basri Akter

Aysu Basri Akter

AB’yi Neden Terk Ettik?

A+A-

Brüksel… Avrupa’nın ve Avrupa Birliği’nin kalbi…

Yaklaşık 20 yıldan fazla bir süredir sayısını çoktan unuttuğum kadar ziyaretim oldu Brüksel’deki AB kurumlarına. İlmek ilmek nasıl genişlediğini gördüm. Avrupa Parlamentosu seçimlerini İrlanda’da takip ettim. Brexiti izledim. Yerel ve uluslararası ölçekte birçok kriz sürecine şahit oldum.

2000’li yılların Türkiye AB ilişkilerindeki heyecanla en canlı dönemi olduğunu söyleyebiliriz.

Türkiye’nin tek gecede onlarca uyum yasasını geçirdiği, insan hakları ve demokrasi yolunda ciddi ilerlemeler için adımların atıldığı zamanlardı.

Kıbrıs sorununun odakta olduğu bütün yıllar boyunca, Kıbrıs ve Kıbrıslılar da bütün kurumlarda en çok ilgi gören konuların başında geliyordu.

Türkiye’nin önde gelen sivil toplum örgütleri, en önemli medya temsilcileri buralardaydı…

Kıbrıslıların da çok yoğun bir trafiği vardı.

Ama Türkiye-AB ilişkileri geriledikçe, Kıbrıs sorununun çözüm şansları yitirildikçe, AB kurumlarındaki Türk varlığı da Kıbrıslı Türk ilgisi de tamamen ortadan kalktı.

Birçok önemli medya kuruluşu antidemokratik ve sansür siyasetinin de etkisiyle, temsilcilerini geri çekti. Çekmeyenler de pasifleştirdi.

Bir grup Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum gazeteciyi biraraya getiren son organizasyonda bunu hepimiz çok daha net şekilde gözlemleme şansı bulduk.

Oysa AB en azından resmi siyasette hala Kıbrıs Türk tarafı için önemli bir paydaş. Kıbrıslı Türkler için aktarılan hibe programları var. Gençler için önemli bir kapı olan AB bursları… Hellimin ortak tescili sonrasındaki sürecin verimli şekilde yönetilebilmesi… Yeşil Hat Tüzüğünün geliştirilmesi gibi aslında gündelik hayatlarımıza doğrudan etki eden birçok önemli konu var ilgilenmemiz gereken.

Ve bu konular sadece belli bir zümrenin ilgilenmesi gereken konuların değil. Toplum olarak hepimizin ortak olarak sahiplenmesi gereken konular.

Bu açılımları küçümseyenler var…Yerine koydukları tek kalem ilerici bir adım yokken tepki koyanlar bunlar genellikle…

Oysa bu açılımların çok daha ötesine geçmesi gereken ve geçebilecek kazanımları var hepsi birer AB Vatandaşı olan Kıbrıslı Türklerin.

Avrupa Parlamentosu’nun ilk ve tek Kıbrıslı Türk milletvekili Niyazi Kızılyürek bunları gündeme getiriyor.

Hatta ne acıdır ki, tek başına bunu yapıyor!

Çünkü aslında açıkça görüldüğü üzere, Kıbrıslı Türkleri ilgilendiren birçok önemli konuda ne Kıbrıs Rum, ne de Kıbrıs Türk tarafından samimi bir destek alabiliyor.

Türkçenin resmi dil olmasının yasal bir zemini var. Kızılyürek bu konuda çok önemli girişimlerde bulundu.

Karma evliliklerden doğan çocukların vatandaşlık hakları var.

Yeşil Hat tüzüğünün genişletilmesi, daha çok hibe programının daha etkin temellerde devreye alınması, Erasmus gibi AB’nin en büyük öğrenci değişim programlarına Kıbrıs Türk üniversitelerinin de dahil edilmesi…

Mevcut hükümetin bu konularla ilgili anlaşıldığı kadarıyla bir talebi yok. Varsa taban olarak yararlanmaktan son derece mutlu olan ancak gereğini yapmaktan uzak yapısı doğaldır ki şaşırtıcı değil. Ama ya AB hedefi üzerinden siyaset yürütenler?

Sivil toplum örgütleri, sendikalar, birlikler, siyasi partiler?

Kıbrıs sorununu Kıbrıslı Türklerin AB vatandaşlık haklarını en çok dile getiren en güçlü sivil toplum örgütlerinden olan Kıbrıs Türk Ticaret Odası hala var mı, mesela?

Hala AB yanlısı mı yoksa Kıbrıs sorunu ve bununla ilgili bütün konuların Türkiye uhdesinde olduğunu mu düşünüyor?

Kızılyürek neden yalnız?

Kurumsal olarak AP seçimlerine girmeyi ideolojik olarak doğru bulmayabilirsiniz ama orada 2 sandalyenin Kıbrıslı Türklere ait olduğu ve şu anda ilk defa bunun birinin bir Kıbrıslı Türk tarafından doldurulduğu bir vakıadır. En azından buralarda olup gerektiğinde sizinle ters düşen noktaları eleştirerek, gerektiğinde destek vererek neden diplomasi yürütmüyorsunuz?

Biz ne ara uluslararası toplumdan bu kadar uzaklaştık?

Örneğin AKEL bir Kıbrıslı Türkü listesinden aday gösterebilecek kadar cesaret gösterebiliyor ama Kıbrıslı Türklerin toplumsal hakları konusunda aynı cesaret ve açıklıkta davranamayabiliyor. Mesela, “karma evliliklerden doğan çocukların vatandaşlık hakları yerel hükümetin uhdesindedir” diyerek konuyu öteliyor.

Türkçenin resmi dil olması konusunda girişim yaptığını söyleyen Anastasiadis’in ve aslında yeni liderin fiili olarak yalan söylediği, aslında böyle bir girişimin olmadığı, sadece çözüm olması halinde bunun değerlendirilmesi gerektiğine dair bir niyet mektubu yazdığı ortaya çıkıyor.

Çok değil daha 10 yıl öncesinde resmi dil olmasa da koridorlarında Türkçe konuşan birçok çalışanın dolaştığı AB kurumları artık Türkler tarafından terkedildi.

Bunu sadece Türkiye yapmadı, üstelik. Kıbrıslı Türkler de AB’yi terketti.

Mevcut ortamda AB kurumları için seçime girmenin ya da oy kullanmanın doğruluğunu tartışabilirsiniz, ki biz bunu tartışmaktan bile uzak bir sağırlıkla konuya yaklaşıyoruz.

Ama Kızılyürek’in tek başına herkese ve herşeye rağmen yaptıkları ortadayken, seçme ve seçilme hakkı en temel vatandaşlık hakkıyken durup bir kez daha düşünmek gerekiyor sanırım.

Sonuçta bir toplumun hayatıyla doğrudan ilgili konuları tek bir kişinin omuzlarına bırakmak herşeyden önce doğru değil. Ya işbirliği yapıp elinizi güçlendireceksiniz ya da beğenmiyorsanız açık tavır koyup siyaset üreteceksiniz.

Ama Kızılyürek’i yanında pırıl pırıl donanımlı Kıbrıslı Türk gençlerle birlikte profesyonel bir ekip olarak çalışıyor görmenin, buruk da olsa bir mutluluk vesilesi olduğunu söyleyebilirim.

***

83 bin Kıbrıslı Türk’ün otomatik olarak seçmen kütüğüne kaydının yapıldığı bizzat AP Kıbrıs Ofisi tarafından açıklandı. Yakın gelecekte bir web sitesi üzerinden kimlik numarasıyla birlikte hangi sandıkta kimin oy kullanabileceğinin kontrol edilebileceği, bu alandaki mevcut sistemin hükümet tarafından açıklanacağı belirtildi.

Dahası ara bölgede oy kullanılabilmesi için de girişimler var.

Böylelikle vatandaşlık hakkını kullanmak isteyen Kıbrıslı Türkler, bunu daha pratik olarak yapabilecek.

Ancak Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportu, kimlik kartı yani yasal olarak vatandaşlık hakkı alıp 18 yaşını doldurmuş olan Kıbrıslı Türkler gerçekten 83 bin kişi midir bu konuda soru işaretleri var. Bunun daha fazla olduğu rakamın 120 bin civarında olduğu da söyleniyor.

Yapılacak olan kontrollerin ardından sanırım rakam da netleşmiş olacak.

406205155-745271680283854-8943204566536705246-n.jpg

Bu yazı toplam 2972 defa okunmuştur.
Önceki ve Sonraki Yazılar