1. HABERLER

  2. DERGİLER

  3. Aç olan karnınız mı yoksa ‘gözleriniz’ mi?
Aç olan karnınız mı yoksa ‘gözleriniz’ mi?

Aç olan karnınız mı yoksa ‘gözleriniz’ mi?

Aç olan karnınız mı yoksa ‘gözleriniz’ mi?

A+A-

 

Dilara Topcan

Ah şu göz açlığı… Fazla kiloların esas sebeplerinden bir tanesi de gözümüzün sürekli olarak bir türlü doymak bilmeyişi olabilir ne yazık ki… Özellikle de özel günlerde, çocukların doğum günü partilerinde, hafta sonu mangal sefalarında, aile ya da arkadaş toplantılarında siz de göz açlığınızın esiri oluyor ve günü ekstra kalori alımıyla kapatıyor olabilirsiniz. Kısacası belki de yağlanma sebebiniz gözlerinizde gizlidir ne dersiniz?

GÖZ GÖRÜNCE DAYANAMIYORUZ…

Hepimiz insanız ve lezzetli, şahane görünümlü tüm yiyeceklerin büyüsüne her an kapılabiliriz. Bu nedenle kendinizi bu konuda yalnız hissetmeyin. Yani her tükettiğiniz ‘kaçamak lokma’da kendinizi yerin dibinde, çok büyük bir günah işlemişçesine kötü hissetmekten vazgeçin. Evet hepimizin gözleri güzel lezzetleri görünce onların büyülü görüntüsüne aldanarak kulağımıza ‘hemen onu yemelisin’ diye fısıldayabiliyor. Bu durumda biz de eğer irademiz kuvvetliyse onlara yalnızca bakmakla yetiniyor, değilse de hemencecik onları midemize doğru uğurlayabiliyoruz.  Tabii bu mide yolculuklarını azaltmak adına güçsüz bir iradeye sahipsek mümkün olduğunca bu tip yiyecekleri gözümüzden uzak bir yerlerde tutmakta fayda olduğunu da unutmamalıyız…

İKİ DAKİKALIĞINA DURUN VE DÜŞÜNÜN

Gözünüze aldanmak ve aldanmamak arasındaki ince çizgide durduğunuz  o anlarda yapmanız gereken ilk şey ‘karnınızı’ dinlemek. Acaba kendisi aç mı? Zilleri çalıyor mu? Yoksa yoğun bir biçimde biraz önce tüketmiş olduklarınızı sindirmekle mi meşgul? Yani karnınız aç değilse ve sırf orada duran x lezzeti gördünüz diye hemen onu tüketmeniz gerektiğine dair bir algı içerisine giriyorsanız iki dakikalığına durup düşünerek en sağlıklı şekilde davranmayı seçmelisiniz. Eğer toksanız sırf laf olsun gözünüz doysun diye oradaki x yiyeceği tüketerek hem midenize hem de bedeninize ekstra yükler sunmak istemezsiniz değil mi?

O YİYECEKLERİ BİR DE BU YÖNTEMLE TÜKETMEYİ DENEYİN

Gelin sizlerle birlikte bir deney gerçekleştirelim. Yiyecekleri tüketmeden önce gözlerinizi ve burnunuzu kapatın ve tüketimi bu şekilde gerçekleştirmeyi deneyin. Görme ve koku alma duyunuzu bloke ettiğiniz anda bu durumdan tat alma duyunuz da büyük ölçüde negatif bağlamda etkilenecektir ve o yiyecekleri muhtemelen tüketmek istemeyeceksinizdir. Bu eğlenceli oyunu her kaçamak yiyecek tüketme riskiyle karşı karşıya kaldığınız anlarda uygulayabilirsiniz. Mutlaka faydasını göreceksiniz.

AMA CANINIZ ÇEKMİŞSE TÜKETİN!

Gözünüz de, duygularınız da, karnınız da tok… Ama canınız o tatlıyı çok ama çok çekiyor… O halde tüketin! Bu duruma mani herhangi ciddi bir rahatsızlığınız yoksa (şeker hastalığı gibi) bunu bir kereye mahsus olmak kaydıyla yapabilirsiniz. Zaten insanın canı bir yiyeceği sürekli olarak çekemez. Bu durum gerçek anlamda nadiren başımıza gelen bir durumdur. Sürekli olarak canım şunu çekti bunu çekti diyenler ise herhangi bir olağandışı durum söz konusu değilse mutlaka yanlış bir algı içerisindedirler. Böyle bir durumda kişi kendisine karşı dürüst olduğu zaman zaten hatalı bir algı içerisinde olduğunun farkına da varacaktır…
Unutmayın bir yiyeceği aşırı derece tüketmeyi isteme durumu nadiren başımıza gelir ve böyle bir durumlarda o yiyecek ya da içecek her ne ise gönül rahatlığıyla tüketilmelidir… Bu noktada da söylenebilecek tek şey afiyet olsun ve canınız sağolsundur .

KARNINIZ DOYMUŞSA DURUN!

Karnınızın doyduğunu hissettiğiniz anda çatalı elinizden bırakın ve tabağınızı sofradan hemen kaldırın. Eğer sofrada kalmaya devam ederseniz  sonrasında tüketeceğiniz yiyecekler muhtemelen ekstra kalori alımıyla sonuçlanarak yağlanmanıza sebep olacaktır, unutmayın. 

MUCİZE DİYET YOKTUR, MUCİZEYİ YARATAN İRADEDİR!

Unutmayın kilolu olmak ya da olmamak büyük oranla bizlerin elindedir. Evet genetik altyapı, hastalıklar ve daha birçok faktör kilolu olma haliyle ilişkilidir ama bu durumu yönetebilmek yine bireyin kendisiyle ve kendi iradesiyle direkt olarak ilgilidir.
Hakla kazanılan her türlü zaferin en büyük parçası her zaman için güçlü bir iradedir. Bu durum diyet başarısı için de geçerlidir. Eğer iradenize sahip çıkabiliyorsanız diyette de başarısız olmakla ilgili bir olasılıkla karşı karşıya kalmazsınız. Bu nedenle mucizeyi diyette, diyetisyende ya da herhangi bir ticari formülde aramak yerine ilk önce kendinizde aramalısınız.
Hepimize güzellikler ve sağlıkla dolu bir gün diliyorum…

Bu haber toplam 1489 defa okunmuştur
Adres Kıbrıs 263. Sayısı

Adres Kıbrıs 263. Sayısı