Acaba?
Toplumun yığınla sorunu var.
Günlük yaşamı kolaylaştırıcı değil, zorlaştırıcı bir sistem –ya da sistemsizlik- var.
Bir de bunların üzerine yaşam standardının sürekli düşmekte olduğu gerçeğini ekleyin.
Haliyle, toplumun ruh hali giderek bozuluyor.
Bireylerin kafası sürekli ‘acaba’larla dolu...
“Acaba bu ayın sonunu nasıl getireceğim?”
“Acaba banka borcumun taksitini ödeyebilecek miyim?”
“Acaba bizim hanımın doktor, tahlil ve ilaç parasını karşılayabilecek miyim?”
“Acaba bu hafta çalışanları ödeyecek kadar satış yapabilecek miyim?”
“Acaba döviz çıkacak mı, yoksa inecek mi?”
“Acaba bizim sokağa benim sektörde bir başkasına da dükkan açma izni verilecek mi?”
“Acaba bizim ortanca angonicik bir iş bulabilecek mi?”
“Acaba bu yıl kaç para re’sen vergi yollayacaklar?”
“Acaba bizim çocuklar okulu bitirip geri mi gelsinler, yoksa başka bir ülkede mi kalsınlar?”
“Acaba biz de bu yaştan sonra satıp-savıp başka memlekete mi göç etsek?”
***
O kadar çok ‘belirsizlik’ var ki hayatımızda!..
Ve bunlarla o kadar uzun süredir birlikte yaşıyoruz ki, artık toplumsal kişiliğimizin bir parçası haline gelmiş ‘acaba’lar...
Sağa dönüyoruz, çıkış yok.
Sola bakıyoruz, çıkış yok.
Yukarısı bıyık, aşağısı sakal...
Kapana kısılmışlık hissi yaşıyoruz.
Kıbrıslı Türkler bu yüzden ‘geleceği’ planlamıyor, düşünmüyor.
Nasıl düşünsün, nasıl planlasın ki?
Çağırın bir Almanı, bir İngilizi, bir Fransızı, bir Amerikalıyı...
Verin ellerine bu kadar çok ‘acaba’lı bir hayat rotasını...
Planlasın bakalım, kolaysa!..
En fazla bir senede ‘kaçacak delik’ aramazsa eğer, isteyen istediğini söylesin!..
Bizimkisi ‘belirsizlik çıkmazı’...
Zor zanaat!..